Emsal Mahkeme Kararı Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/495 E. 2021/639 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/495 Esas – 2021/639
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/495 Esas
KARAR NO : 2021/639

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : … -T.C.Kimlik No: …

VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … ( ESKİ ÜNVANI:…) A.Ş –
Vergi No:…

VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 30/07/2019
KARAR TARİHİ : 21/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan ölüm ve cismani zarar nedeniyle tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/06/2018 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Küçülmez Cad. Üzerinde Mahmutlar istikamesine seyir halinde iken Alanya istikametine dönüş yapan …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucu …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçta yolcu konumundaki … ve …’ın yaralandığını, Alanya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2018/… soruşturma numarası ile soruşturma başlatıldığını, … plakalı aracın davalı … Sig. tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın karşılanması için davalı sigorta şirketine 25/09/2018 tarihinde başvuru yapıldığını, sigorta şirketinin ödeme yapılıp yapılmayacağı hususunda net bir cevap verilmediğini bu nedenlerle davacıya ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan 3200 TL daimi maluliyet 100 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketine 25/09/2018 başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı tarafça süresinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
YARGILAMA USULÜ :
15.03.2018 tarihinde 7101 sayılı yasa ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak, “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü getirilmiştir .Kanun hükmünce her ne kadar 100.000 TL altındaki ticari davaların basit yargılama hükümlerine göre yürütüleceği kuralı getirilmiş ise de işbu sınır miktarının yargılama aşamasında geçebilecek nitelikte olması, dava bedeli yönünden geleceği tartışmalı bulunan bir davada daha kısıtlı iddia ve savunma yapmasına olanak kılan basit yargılama yöntemini uygulamanın, “hukuki dinlenilme hakkının” ve “eşit yargılanma hakkının” ihlali niteliğinde görülmesi sebebiyle dava her ne kadar yazılı yargılama usulüne göre başlatılmış olsa da; 22/07/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 58 inci maddesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü getirilmesi sebebiyle, dava miktarının poliçe üst limiti gereğince 500.000,00 TL’yi aşmayacağına kanaat getirilerek mahkememizde açılan dava basit yargılama usulüne göre karara çıkartılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasındaki ihtilafın; trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İhtilaf kazada kusurun kimde olduğu, oranının ne olduğu, meydana gelen zarar, cismani zararın kapsamı, maluliyet oranı, iş göremezlik durumu, iş göremezliğin geçici ve/veya kalıcı olup olmadığı ve oranı, tazminat gerekip gerekmediği, gerekiyorsa miktarı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz, dava açılışından sonra tensip kararı ile birlikte, gerekli gördüğü bilgi ve evrakları dosya arasına celp edilmesi için ilgili mercilere müzekkereler yazmış, dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğe çıkarılarak, her iki taraf içinde yargılama usul ve esaslarına dair gerekli ihtaratlar yapılmıştır.
Kazaya karışan aracın tescil kayıtları, sigorta poliçesi ve hasar dosyası, kaza nedeniyle başlatılan soruşturmaya ilişkin dosya getirtilmiştir.
23.07.2018 tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı araç ile sürücü davacı … idaresindeki … plakalı kamyonet ile çarpışması sonucu davacının yaralandığı anlaşılmaktadır.
Her iki araç sürücüsü hakkında taksirle yaralama suçundan ötürü Alanya Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/… E. 2018/… K. numarasıyla şikayet yokluğundan KYOK kararı verilmiştir.
Olaya ilişkin kusur oranlarının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Kusur bilirkişisi … 07/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; … plakalı otomobil sürücüsü …’in %75 oranında asli kusurlu olduğunu, … plakalı kamyonetin sürücü belgesiz sürücüsü …’ın ise %25 oranında tali kusurlu olduğunu rapor etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş rapora karşı süresinde itiraz veya beyanda bulunulmamıştır.
Kusur raporunun alınmasından sonra dosya maluliyet incelemesi için ATK’ya gönderilmiştir. İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesinin 28.12.2020 tarihli raporuna göre; davacının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik ölçütlerine göre %0 kalıcı iş göremezliğinin bulunduğunu, 4 ay ise geçici iş göremezliğinin bulunduğunu rapor etmiştir. Maluliyet raporu taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekilleri ayrı ayrı rapora karşı itiraz dilekçesi sunmuşlardır. ATK maluliyet raporunun hükme ve denetime elverişli görülmesi taraf vekillerinin itirazlarını somutlaştırmaması sebebiyle itirazlar kabul görmemiştir.
Dosya aktüer hesabı için hesap bilirkişisine tevdii edilmiştir.Nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi … 15/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının 23/07/2018 tarihinde geçirdiği trafik kazasında yaralanması neticesinde sigortalı araç sürücüsünün %25 kusuruna isabet eden güncel asgari ücret ve yaşam verilerine göre geçici iş göremezlik tazminatının 5.129,00 TL olarak hesaplandığını, sigorta temerrüt tarihinin 08.10.2019 olarak tespit edildiğini rapor etmiştir.
Davacı vekili talep arttırım dilekçesi sunmuş ve geçici iş göremezlik zararı taleplerini 5.129,00 TL olarak arttırdıklarını beyan etmiştir.

Davalı vekili aktüer hesap raporuna itiraz dilekçesi sunmuş; mevcut raporun hükme ve denetime elverişli görülmesi sebebiyle itirazların reddine karar verilmiştir.
Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesinin 1.fıkrasına göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil ile başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlü olduğu, anılan kanunun 51.maddesinin 1.fıkrasında, hakimin, tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği, 54.maddesinde ise, bedensel zararların özellikle tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından yada yitirilmesinden doğan kayıplar ile ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Trafik kazalarında hukuki sorumluluk ve sigorta konusu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup sözü geçen kanunun 85.maddesinin 1.fıkrasında bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut birşeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsünün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteninin ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, aynı maddenin 5.fıkrasında işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, 91.maddesinin 1.fıkrasında işletenlerin, bu kanunun 85.maddesinin 1.fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu öngörülmüştür.
Kanunun bahsi geçen düzenlemesinden, zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu, poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere trafik kazasına karışan aracın işleteni olan sigortalısına bu kaza sebebiyle isabet eden kusuru ve maluliyeti oranında olduğu anlaşılmakta olup; aşağıda belirtildiği üzere değerlendirme yapılmıştır.
Taraflar arasındaki mahkememiz önüne getirilen kaza nedeni ile geçici iş göremezlik tazminat talebinin ise, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarından sonra düzenlenen poliçeler kapsamında sigortalı araç tarafından trafik kazaları neticesi 3.kişilerin uğradığı geçici iş göremezlik tazminatından sigortacının sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu, 2918 sayılı KTK’nın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar başlıklı 92. Maddesinin “… Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar i) (Ek bent: 14/04/2016-6704 S.K. 4. mad.) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler. …” hükmünü yine 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlarının Kapsama Giren Teminat Türleri başlıklı A.5 maddesinin “… Bu genel şart kapsamındaki teminat türleri aşağıda yer almaktadır. A)  (Değişik: RG-2/8/2016- 29789)  Maddi Zararlar Teminatı: Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır. Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır. b) Sağlık Giderleri Teminatı: Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir. …” hükmünü içermektedir.
Ancak; Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği,iptal kararı içerine göre sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğunun öncelikle Karayolları Trafik Kanunu,Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı,dolayısıyla trafik sigortası kapsamındaki tazminatların belirlenmesinde artık ‘Genel Şartlar’ın kural olarak belirleyici olmayacağı, genel Şartlar”ın sadece Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerinin uygulanabileceği, dolayısıyla bu karardan sonra sigorta şirketlerinin tazminat sorumluluğunu azaltan ‘Genel Şartlar’ın birçok hükmünün uygulanamaz hale geldiği görülmektedir.
Anayasa Mahkemesinin Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği anlaşılmakta olup bu iptal kararının somut davada uygulanabilirliğinin tespiti gerekmektedir. Anayasa’nın 153.maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir.Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yasama,yürütme ve yargı organları,idari makamlar,gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır.Diğer taraftan HMK 33 maddesinde “Hakim Türk hukukunu resen uygulanır.” şeklinde ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır. Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılması gerekmektedir.
Kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 52.maddesinde ; zarar gören taraf, zarara razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına yardım ettiği ve zararı yapan kişinin durum ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakimin, zarar ve ziyan tutarını indirebileceği veya zarar ve ziyanı hüküm altına almaktan vazgeçebileceği açıklanmıştır. Müterafik kusur; aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. Zararın doğumu ya da artmasına yol açan fiil, zarar görenin davranışlarından ileri gelmişse müterafik (ortak) kusurdan söz edilir. Buna göre, müterafik kusur indirimi için zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında kusurlu olması aranmaktadır. Davacı sürücünün kaza neticesinde baş bölgesinden yaralandığı dikkate alınarak emniyet kemeri takmadığı anlaşılmakla zarar arasında illiyet bağı bulunduğu gözetilerek tazminattan Yargıtay uygulamaları da gözetilerek %20 oranında indirim yapılması gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle; izah edilen kapsamda açılan davalarda TBK nın haksız fiile ilişkin hükümleri,KTK kanunu hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümlerine göre uygulama yapılması gerekecek olup; davalı sigortacı tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası yapılan aracın sürücüsünün tali kusuru ile sebebiyet verdiği kazada davacının yaralandığı, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporuna göre maluliyet bulunmadığından kalıcı iş göremezlik zararı bulunmadığından bu hususlar yönünden hesaplama yapılmadığını ancak geçici iş göremezlik zararının ise 5.129,00 TL olarak hesaplandığını, belirlenen zarardan %20 müterafik kusur indirimi yapıldığında tazminat bedelinin 4.103,20 TL olduğu ( 5.129,00 TL x 80 / 100 ), meydana gelen geçici iş göremezlik zararından davalı sigorta şirketinin Anayasa Mahkemesinin 2019/40 E. 2019/40 K. Sayılı kararı ile 2918 sayılı KTK’ nun 85 ve 91. Maddeleri ve Borçlar Kanunu genel hükümleri gereğince sorumlu olduğu nazara alınarak indirimli miktar üzerinden sigorta temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR :
1-Davanın geçici iş göremezlik tazminatı talebi yönünden KISMEN KABULÜ ile; 4.103,20 TL’nin 08/10/2019 tarihinden itibaren başlayacak yasal faiziyle beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davanın kalıcı iş göremezlik tazminatı talebi yönünden davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 280,28 TL karar ve ilam harcından, 44,40 TL peşin harç ve 118,60 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 163,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 117,28 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 TL peşin harç ve 118,60 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 207,40 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuk asgari ücret tarifesi kapsamında taraf sayısına göre hesaplanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranına göre hesaplanan 650,29 TL’nin karar kesinleştiğinde davalıdan alınarak hazineye gelir kaydı amacı ile tahsil müzekkeresi düzenlenmesine, geri kalan 669,71 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydı amacı ile tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
6-Davacı lehine kabul ve red oranlarına göre hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı lehine kabul ve red oranlarına göre hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 18 tebligat gideri 159,90 TL, 5 müzekkere gideri 37,50 TL, ATK masrafı 607,50 TL ( 2 kez ATK’ya dosya gönderme gideri 37,50 TL, ATK fatura bedeli 562,00 TL), iki bilirkişi ücreti 1.050,00 TL olmak üzere toplam 1.854,90 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre hesaplanan 913,79 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK’nun 297/ç bendi uyarınca artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinden mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek dilekçe ile ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ nezdinde İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır