Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/261 Esas
KARAR NO : 2022/42
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …
DAVALI : 1- … –
…
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALILAR : 2- … –
…,
3- … –
…,
4- … –
…
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/05/2016
KARAR TARİHİ : 18/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : …
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalılar arasında imzalanan sözleşme gereği sayaç okuma açma kapama hizmetinin alınması ile ilgili olarak imzalanan sözleşme gereği, davalıların davacı adına ve kendi çalışanları ile , su kapama, açma , sayaç değiştirme hizmetini yürüttüğünü, söz konusu hizmet sözleşmesi gereğince ve davalı şirketlere bağlı olarak çalışan işçilerden biri olan …’in iş akdi davacının firmaların yüklenici firmalarında işçi olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin sona erdirildiğini, ancak davalı şirketlerde çalıştığı süre ile ilgili olarak davacı … Genel Müdürlüğüne karşı Kıdem Tazminatı, İhbar Tazminatı, Yıllık İzin Ücreti, Ulusal bayram ücreti talebi ile ilgili Adana 4. İş Mahkemesi’nin 2013/… E. Sayılı dosyasından alacak talebi ile dava açtığını, yapılan yargılama neticesinde mahkemenin 29/12/2015 tarih ve 2015/… Kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, davacıya karşı Adana 5. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… E. Sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, davacı tarafından ilgili icra dosyalarına ödeme yapıldığını, davacı ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme gereğince , davalı şirketin elemanı olarak çalışan işçilere karşı SSK primleri ve tazminatları gibi tüm sorumlulukların şirkete ait olduğunu, … Genel Müdürlüğü’nün bu konularda hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, davalı şirketin imzaladığı sözleşme ile sorumluluğu kabul ettiğini, ancak bu sorumluluğu gerektiğinde yerine getirmediğini, bu nedenle … için 12/02/2016 tarihinde 46.268,83 TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, yerleşim yerlerinin istanbul olması sebebiyle Adana Mahkemelerinin yetkili olmadığını İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleirnin yetkili olduğunu, gerçek işverenin … olması sebebiyle kıdem tazminatından davacının sorumlu olduğunu, 6552 8. maddesi ile değişik 4857 sayılı iş kanunu 112. maddesi gereği kıdem tazminatların ödenmesinden kamu kurumlarının sorumlu olması sebebiyle rücu haklarının olmadığını, işçinin çalıştığı dönemlerin dikkate alınması gerektiği sebepleriyle davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA USULÜ :
15/03/2018 tarihinde 7101 sayılı yasa ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak, “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü gereğince , mahkememizde açılan dava için basit yargılama usulü uygulanmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının işçilik tazminatı ödeme sebebiyle davalılardan rucüen alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz, dava açılışından sonra tensip kararı ile birlikte, gerekli gördüğü bilgi ve evrakları dosya arasına celp edilmesi için ilgili mercilere müzekkereler yazmış, dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğe çıkarılarak, her iki taraf içinde yargılama usul ve esaslarına dair gerekli ihtaratlar yapılmıştır.
Dava öncelikle Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmüş; ilgili mahkemenin 2016/… E. 2018/… K. sayılı görevsizlik kararı neticesinde dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Adana 4. İş Mahkemesinin 2013/… E. 2015/… K. sayılı dosyasının incelenmesinden; davacısının … olduğu, davalısının mahkememiz davacısı Adana … Genel Müdürlüğü ile mahkememiz davalılarının da ise davalı olduğu, davanın kıdem tazminatı ve yıllık izin alacağı yönünden davanın kabul edildiği, ihbar tazminatı talebi yönünden davanın reddedildiği ve dosyanın istinaf edilmesi neticesinde onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adana 5. İcra Müdürlüğünün 2016/… sayılı takip dosyası incelenmesinden; dava dışı işçi vekilinin davacı kurum aleyhine işçilik alacakları yargılama gideri ve vekalet ücreti için 21/01/2016 tarihinde ilamlı takipte bulunduğu görülmüştür. Takip talebinde; 41.308,60 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiziyle tahsili talep edildiği, davacı idarenin icra takibi dosya borcunu harç ve masraflar dahil olmak üzere 46.268,83 TL olarak 12/02/2016 tarihinde ödediği anlaşılmıştır.
Dava konusu dosya yönünden bilirkişi incelemesi yapılmış; tarafların beyan ve itirazları üzerine kök ve ek raporlar alınmıştır. Hükme esas alınan 14/12/2021 havale tarihli raporda özetle; dava dışı işçinin toplamda 4932 gün davalı taşeron şirketler bünyesinde hizmetinin bulunduğunu, dava dışı işçinin İş Mahkemesinde açmış olduğu dava neticesinde verilen karar üzerine alacağın tahsili amacıyla icra takibi yapıldığına icra dosyasında asıl dosyaya yönelik 46.268,83 TL ödeme yapıldığı dikkate alınarak yapılan hesaplamada; davalı … Şirketi’nin son işveren olması nedeniyle toplamda 9.972,11 TL asıl alacak, 221,30 TL faiz sorumluluğunun bulunduğunu, diğer davalı … Şirketinin 14.172,60 TL asıl alacak 314,52 TL faiz sorumluluğunun bulunduğunu, diğer davalı … Şirketi’nin 11.481,60 TL asıl alacak 254,80 TL faiz sorumluluğunun bulunduğunu, diğer işveren dava dışı …’a karşı açılan bir dava bulunmadığından bu kişiye düşen 10.600,20 TL asıl alacak ve 235,24 TL faiz sorumluluğunun davacı … üzerinde bulunduğunu rapor etmiştir.
Davacı vekili rapora karşı beyan dilekçesi sunmuştur.
Davalı … vekili işbu hesap raporuna itiraz etmiş; mevcut rapor hükme ve denetime elverişli görüldüğünden itirazların ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Az yukarıda da değinildiği gibi, uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler” rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Değinilmesi gereken bir başka nokta ise alt işverenlerin sorumlu oldukları dönemlere ilişkin hesaplama yapılırken hangi tarihteki ücretlerin esas alınması gerektiğidir. Asıl işveren, iş mahkemesi ilamı gereğince işçilik alacaklarını iş akdinin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden ödemekte olup, iş mahkemesi ilamındaki usul ve hesaplamalar doğrultusunda alt işverenlerden rücu isteminde bulunabilir. (Bkz. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 03.12.2015 tarih, 2014/38758 E., 2015/35433 K.)
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin incelenmesi sonucunda; davacı şirket ile davalı şirketler arasında asıl-alt işverenlik ilişkisi bulunduğu, taraflar arasında hizmet alımına dair sözleşme ile bu sözlemelere ait teknik şartnameler bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatının davalılardan rücu talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle sözleşme hükümlerine, bundan sonra varsa yine aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarla verilmiş mahkeme kararlarına ve genel prensiplerine göre sonuca gidildiği, bu cümleden olmak üzere taraflar arasında işçilere ödenecek ücretlerin kimin tarafından ödeneceği açıkça belirtilmemiş ise ancak ihale kapsamına dahil giderler arasında olmakla davacının davalılardan bu miktarı tam sorumluluk kapsamında talep edebileceği ( Yargıtay 23. Hukuk 2019/1400 E. 2020/2512 K.), dava dışı işçinin çalıştığı diğer dönemlerde kıdem tazminatı sorumluluğunun davacı asıl işverende olduğunun sözleşmede açıkça belirtilmediği, bu nedenle davalıların tazminat sorumluluğunun tam sorumluluk hesabına göre bilirkişi hesabında ayrı ayrı belirlendiği, YHGK kararına göre kullanılmayan izin alacağı, fazla mesai ve genel tatil ücreti ötürü son işverenin sorumlu olduğu hususu beraber gözetildiğinde tarihli 14/12/2021 bilirkişi raporunun dosyaya sunulan belgelerle uyumlu olduğu gözetilerek, ödeme tarihleri de dikkate alınmak suretiyle davalılardan tahsiline karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR :
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
a) 9.972,11 TL’nin 12/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı …den alınarak davacıya verilmesine,
b)14.172,60 TL’nin 12/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
c)11.481,60 TL’nin 12/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya dair istemin reddine,
3-Alınması gereken 2.433,62 TL ilam harcından peşin alınan 790,16 TL hacın mahsubu ile bakiye 1.643,46 TL harcın davalılardan (bu miktarın 417,81 TL’sinden davalı … AŞ.’nin, 704,74 TL’sinden davalı … AŞ.’nin, 520,91 TL’sinden davalı … AŞ.’nin sorumlu tutulmasına) tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL başvuru harcı, 790,16 TL peşin harç olmak üzere toplam 819,36 TL’nin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacı lehine kabul red oranına miktarına göre hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 5.343,95 TL vekalet ücretinin davalılardan (bu miktarın 1.495,81 TL’sinden davalı … AŞ.’nin, 2.125,89 TL’sinden davalı … AŞ.’nin, 1.722,25 TL’sinden davalı … AŞ.’nin sorumlu tutulmasına) alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı …lehine kabul red oranı miktarına göre hüküm tarihindeki AAÜT’nin 13/3 maddesi uyarınca hesaplanan 5.343,95 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, işbu davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 50 tebligat gideri 670,20 TL, 5 müzekkere gideri 34,70 TL, bilirkişi ücreti 700,00 TL olmak üzere toplam 1.404,90 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.081,75 TL’nin davalılardan (bu miktarın 302,80 TL’sinden davalı … AŞ.’nin, 430,33 TL’sinden davalı … AŞ.’nin, 348,62 TL’sinden davalı … AŞ.’nin sorumlu tutulmasına) alınarak davacıya verilmesine, geri kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı …tarafından 5 tebligat gideri 144,50 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve red oranına göre 113,35 TL’sinin davacıdan alınarak davalı …ye ödenmesine, geri kalanın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK’nun 297/ç bendi uyarınca artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı diğer tarafların yokluğunda kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Adana Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır