Emsal Mahkeme Kararı Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/967 E. 2021/874 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2018/967 Esas – 2021/874
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/967 Esas
KARAR NO : 2021/874
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : … –
Ziyapaşa Vergi Dairesi: …
VEKİLLERİ : … – …
… – …
… – …
DAVALI : 1- … LİMİTED ŞİRKETİ
Vergi No: …

VEKİLİ : … – …
DAVALI : 2- … LİMİTED ŞİRKETİ –
Vergi No: …

VEKİLİ : … – …
DAVALILAR : 3- … LİMİTED ŞİRKETİ – …
Ziyapaşa Vergi Dairesi: …
4- ….LTD.ŞTİ. –

5- … LİMİTED ŞİRKETİ – …

6- … HİZM LTD ŞTİ – Vergi No: …

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 19/11/2018
KARAR TARİHİ : 09/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’de taşeron işçi olarak çalışan …’ün işçilik alacağı talebiyle Adana 5. İş Mahkemesi 2017-… E. Sayılı dosyasınca kendilerine dava açtığını, bu davanın kısmen kabul edilmesiyle Adana 3. İcra Dairesi 2018-… dosyasında 22.858, 46 TL ödeme yaptıklarını, işçi alacakları ve tazminatından ötürü tum sorumlulukların davalılarda olduğunu, bu nedenle ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle sorumlulukları oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; çalıştırılan işçilerle ilgili özlük haklarından ötürü yasa gereği davacı kurumun sorumluluğunun bulunduğunu, yapılan ödeme ile ilgili müvekkilinin bir sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu işçi ile belirli süre iş sözleşmesi yapıldığından kıdem tazminatı sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkiline işçilerin özlük hakları ile ilgili bir ödeme yapılmadığından bu hususa yönelik kendilerinden talepte bulunulamayacağını, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; çalıştırılan işçinin kurum işçisi olması hasebiyle işe alınma ve işten çıkartma insiyatifinin davacı kurumda olduğunu, dava dışı işçinin tüm yasal haklarının kullanıdırıldığını, kıdem tazminatı ödemesinin yapıldığını, davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu işçi ile belirli süre iş sözleşmesi yapıldığından kıdem tazminatı sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkiline işçilerin özlük hakları ile ilgili bir ödeme yapılmadığından bu hususa yönelik kendilerinden talepte bulunulamayacağını, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA USULÜ :
15/03/2018 tarihinde 7101 sayılı yasa ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak, “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü gereğince , mahkememizde açılan dava için basit yargılama usulü uygulanmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının işçilik tazminatı ödeme sebebiyle davalılardan rucüen alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz, dava açılışından sonra tensip kararı ile birlikte, gerekli gördüğü bilgi ve evrakları dosya arasına celp edilmesi için ilgili mercilere müzekkereler yazmış, dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğe çıkarılarak, her iki taraf içinde yargılama usul ve esaslarına dair gerekli ihtaratlar yapılmıştır.
Adana 5. İş Mahkemesinin 2017/… E. 2018/… K. sayılı dosyasının incelenmesinden; davacısının … olduğu, davalısının mahkememiz davacısı …, mahkememiz davalılarının ise ihbar olunan olduğu, davanın kıdem tazminatı, ihbar tazminatı yönünden faiziyle beraber kabul edildiği, dosyanın istinaf edilmesi neticesinde onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adana 3. İcra Müdürlüğünün 2018/… sayılı takip dosyası incelenmesinden; dava dışı işçi vekilinin davacı kurum aleyhine işçilik alacakları yargılama gideri ve vekalet ücreti için 30/07/2018 tarihinde ilamlı takipte bulunduğu görülmüştür. Davacı idarenin icra takibi dosya borcunu harç ve masraflar dahil olmak üzere 24.123,94 TL olarak ödediği dosyanın infazen kapatıldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu dosya yönünden hesaplama açısından bilirkişi raporu alınmış, itirazlar üzerine ise ek raporlar alınmıştır. Hükme esas alınan 05/08/2021 havale tarihli raporda özetle; dava dışı işçinin 26/03/2005-08/08/2010 tarihleri arasında davalı taşeron şirketler bünyesinde çalıştığını, dava dışı işçinin İş Mahkemesinde açmış olduğu dava neticesinde verilen karar üzerine alacağın tahsili amacıyla icra takibi yapıldığına icra dosyasında asıl dosyaya yönelik 06/09/2018 tarihinde 22.858,46 TL, 10.10.2018 tarihinde ise 1.265,49 TL ödeme yapıldığını, ancak işbu davada sadece 22.858,46 TL’lik ödemenin dava konusu edildiğini, taleple bağlılık ilkesi gereği 22.858,46 TL’lik ödeme dikkate alınarak yapılan hesaplamada; davalı … Ltd. Şti.’inden 10.537,30 TL, davalı … Ltd.Şti.’nden 2.070,88 TL, davalı …Ltd.Şti.’den 1.936,41 TL, davalı … Ltd.Şti’den 8.313,87 TL rücu hakkı bulunduğu, davalı … Ltd.Şti ile davalı … Ltd.Şti’nin kıdem tazminatı ödemesi yaptığından rücu hakkı olmadığını rapor etmiştir.
Hükme esas alınan işbu hesap raporuna da itiraz edilmiş; mevcut rapor hükme ve denetime elverişli görüldüğünden itirazların reddine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Az yukarıda da değinildiği gibi, uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler” rücu davalarında hükme esas alınamaz.

Değinilmesi gereken bir başka nokta ise alt işverenlerin sorumlu oldukları dönemlere ilişkin hesaplama yapılırken hangi tarihteki ücretlerin esas alınması gerektiğidir. Asıl işveren, iş mahkemesi ilamı gereğince işçilik alacaklarını iş akdinin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden ödemekte olup, iş mahkemesi ilamındaki usul ve hesaplamalar doğrultusunda alt işverenlerden rücu isteminde bulunabilir. (Bkz. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 03.12.2015 tarih, 2014/38758 E., 2015/35433 K.)
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin incelenmesi sonucunda; davacı şirket ile davalı şirketler arasında asıl-alt işverenlik ilişkisi bulunduğu, taraflar arasında hizmet alımına dair sözleşme ile bu sözlemelere ait teknik şartnameler bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatının davalılardan rücu talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle sözleşme hükümlerine, bundan sonra varsa yine aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarla verilmiş mahkeme kararlarına ve genel prensiplerine göre sonuca gidildiği, bu cümleden olmak üzere taraflar arasında işçilere ödenecek ücretlerin kimin tarafından ödeneceği açıkça belirtilmemiş ise ancak ihale kapsamına dahil giderler arasında olmakla davacının davalılardan bu miktarı tam sorumluluk kapsamında talep edebileceği ( Yargıtay 23. Hukuk 2019/1400 E. 2020/2512 K.), dava dışı işçinin çalıştığı diğer dönemlerde kıdem tazminatı sorumluluğunun davacı asıl işverende olduğunun sözleşmede açıkça belirtilmediği, bu nedenle davalıların tazminat sorumluluğunun tam sorumluluk hesabına göre bilirkişi hesabında ayrı ayrı belirlendiği, YHGK kararına göre ihbar tazminatından ötürü son işverenin sorumlu olduğu hususu beraber gözetildiğinde tarihli 05/08/2021 havale tarihli bilirkişi raporunun dosyaya sunulan belgelerle uyumlu olduğu gözetilerek, ödeme tarihleri de dikkate alınmak suretiyle; dava dışı işçinin kıdem tazminatı ödemesi yapan şirketler yönünden davanın reddine karar verilmiş, kabul edilen miktar yönünden davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulması gerekirken davanın kabulüne dair kısa kararda sehven hüküm kurulmuş, bu hata gerekçeli kararda düzeltilerek diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR :
1-Davanın … Ltd.Şti. ile … Ltd.Şti yönünden REDDİNE,
2-Davanın diğer davalılar yönünden KISMEN KABULÜ ile;
a) 10.537,30 TL’nin 16/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı …. Ltd.Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
b) 2.070,88 TL’nin 16/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı … Ltd.Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
c) 1.936,41 TL’nin 16/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı … Ltd.Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
d) 8.133,87 TL’nin 16/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı … Ltd.Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 1.549,16 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 390,37 TL’den mahsubu ile bakiye 1.158,79 TL harcın davalılardan (bu miktarın 622,21 TL’sinden davalı ….Ltd.Şti.’nin, 43,87 TL’sinden … Ltd.Şti.’nin, 34,68 TL’sinden davalı … Ltd.Şti’nin, 458,03 TL’sinden … Ltd.Şti.’nin sorumlu tutulmasına) tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 390,37 TL peşin harç olmak üzere toplam 426,27 TL’nin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan davacı lehine hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan ….Ltd.Şti.’den, … Ltd.Şti.’den, … Ltd.Şti’den, … Ltd.Şti.’den ( davalı … Ltd.Şti.’nin 1.936,41 TL’sinden, davalı … Ltd.Şti.’nin 2.070,88 TL’sinden müteselsil sorumlu tutulması kaydıyla) alınarak davacıya verilmesine,

6-Davalılar … Ltd.Şti. ile … Ltd.Şti. kendilerini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca hesap olunan 180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … Ltd.Şti. ile … Ltd.Şti.’ne verilmesine,
7-Davacı tarafından harcaması yapılan 38 adet tebligat gideri 597,20 TL, 7 adet müzekkere gideri 39,60 TL, bilirkişi ücreti 800,00 TL olmak üzere toplam 1.436,80 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.425,48 TL’nin davalılardan ….Ltd.Şti.’den, … Ltd.Şti.’den, … Ltd.Şti’den, … Ltd.Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından davalı … Ltd.Şti. için harcaması yapılan 7 tebligat gideri 125,20 TL, 1 müzekkere gideri 9,00 TL olmak üzere toplam 134,20 TL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafından davalı … Hizmetleri Ltd.Şti. için harcaması yapılan 7 tebligat gideri 122,40 TL, 1 müzekkere gideri 7,50 TL olmak üzere toplam 129,90 TL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-HMK’nun 297/ç bendi uyarınca artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinden mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek dilekçe ile ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ nezdinde İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır