Emsal Mahkeme Kararı Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/551 E. 2021/954 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/551 Esas
KARAR NO : 2021/954
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACILAR : 1- … -TC Kimlik No: …- …
2- … -TC Kimlik No: …- …
3- … -TC Kimlik No: … -…
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 1-… -Vergi Dairesi:Büyük Mükellefler V.N.: … -…
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2- … -TC Kimlik No: … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/07/2018
KARAR TARİHİ : 25/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin murisinin 30.06.2017 tarihinde Alanya’da trafik kazasında vefat ettiğini, murisin davacılardan … ile murisin önceden evli olduklarını sonradan boşandıklarını ve imam nikahlı olarak yaşadıklarını, murisin haftanın 2-3 gün eve gelerek kendisiyle ilgilendiğini, diğer davacıların ise çocukları olduğunu, kazada karşı araç sürüsücüsü davalı …’in %100 kusurlu olduğunu, sürücüden 25.000,00 TL manevi tazminatın her davacı için ayrı ayrı olmak üzere olay tarihinden tüm davacılar yönünden itibaren yasal faiziyle, 1.000,00 TL maddi tazminatın destekten yoksun kalan … ve … için davalı … için olay tarihinden itibaren yasal faiziyle, sigorta şirketi yönünden temerrrüt tarihinden itibaren avans faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız fiilin Alanya’da olduğunu, sigorta merkezlerinin İstanbul’da olduğundan bahisle yetki itirazında bulunarak İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyan etmiş, bu trafik kazasından kaynaklı müteveffanın annesininde açtığı tahkim dosyası bulunduğu bu nedenle derdestlikten davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, destekten yoksunluk tazminatı için muhtaç olduğunun ispatlanması gerektiğini, eksik evrakla başvurulduğundan faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini , bu nedenle davanın reddini talep etmişlerdir.
CEVAP:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle ;davanın Alanya 5. ASCM 2017-… E sayılı dosyasında yürütüldüğünü, müvekkilinin kazada kusuruunun bulunmadığını, kaza tutanağında kendilerine kusur atfedildiğini bu nedenle tutanaktaki kusur oranlarını kabul etmediklerini, boşanan davacı eşin destekten yoksunluk tazminatı talep edemeyeceğini, müteveffanın 5.000,00 TL gelir elde ettiğine dair iddiaları kabul etmediklerini, bu iddianın yazılı delilllerle ispatlanması gerektiğini, müvekkilinin maddi durumunun kötü olması ile tazminatın zenginleşme aracı olmadığı gözetilerek bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA USULÜ:
15.03.2018 tarihinde 7101 sayılı yasa ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak, “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü getirilmiştir .Kanun hükmünce her ne kadar 100.000 TL altındaki ticari davaların basit yargılama hükümlerine göre yürütüleceği kuralı getirilmiş ise de işbu sınır miktarının yargılama aşamasında geçebilecek nitelikte olması, dava bedeli yönünden geleceği tartışmalı bulunan bir davada daha kısıtlı iddia ve savunma yapmasına olanak kılan basit yargılama yöntemini uygulamanın, “hukuki dinlenilme hakkının” ve “eşit yargılanma hakkının” ihlali niteliğinde görülmesi sebebiyle dava her ne kadar yazılı yargılama usulüne göre başlatılmış olsa da; 22/07/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 58 inci maddesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü getirilmesi sebebiyle, dava miktarının poliçe üst limiti gereği de dikkate alınarak 500.000,00 TL’yi aşmayacağına kanaat getirilerek mahkememizde açılan dava basit yargılama usulüne göre karara çıkartılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasındaki ihtilafın; trafik kazasından kaynaklanan ölüme bağlı olarak destekten yoksun kalanların maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. İhtilaf konusunun, kazada kusurun kimde olduğu, oranının ne olduğu, meydana gelen zarar, davacı tarafların tazminat talep etmeye hakkı bulunup bulunmadığı, manevi tazminat gerekip gerekmediği, gerekiyorsa miktarı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz, dava açılışından sonra tensip kararı ile birlikte, gerekli gördüğü bilgi ve evrakları dosya arasına celp edilmesi için ilgili mercilere müzekkereler yazmış, dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğe çıkarılarak, her iki taraf içinde yargılama usul ve esaslarına dair gerekli ihtaratlar yapılmıştır.
Davalı vekilinin yetki itirazı davacılar ikametinin Adana ilinde olması sebebiyle kabul görmemiştir.
Kazaya karışan aracın tescil kayıtları, sigorta poliçesi ve hasar dosyası, kaza nedeniyle başlatılan soruşturmaya ilişkin dosya, SEK araştırma tutanakları, kazanç tespit araştırma tutanakları getirtilmiştir.

30.06.2017 tarihinde sürücü müteveffa … idaresindeki … plakalı motorsiklet ile davalılardan … idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucu çift taraflı trafik kazası meydana geldiği, …’ün vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Olay tarihi itibariyle … plakalı araç davalı … şirketi tarafından ZMSS yapılmıştır. Sigorta hasar dosyasının incelemesinde; kaza nedeniyle davacılara yönelik ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Alanya Cumhuriyet Başsavcılığı 2017/… E. 2017/… K. Sayılı soruşturma dosyası ile kaza nedeniyle taksirle bir kişinin ölümüne sebebiyet verme suçundan ötürü davalı … yönünden kovuşturma işlemleri başlatılmıştır.
Mahkememizce bilirkişi olarak tayin edilen Bayram Yıldırım 20.11.2018 tarihli raporunda; alkollü olarak araç kullanarak arkadan çarpma neticesinde kazaya sebebiyet veren … plakalı araç sürücüsünün kazada %100 kusurlu olduğunu, … plakalı araç sürücüsü müteveffanın kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığını, trafik kaza tutanığında kask takılı olarak tespitleme yapıldığından müterafik kusurdan bahsedilemeyeceğini rapor etmiştir.
Davacı vekili kusur raporuna itiraz dilekçesinde; kusur raporunu kabul etmediklerini, yeniden kusur raporu alınmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili kusur raporuna itiraz dilekçesinde; kusur raporunu kabul etmediklerini, müterafik kusur indiriminin yapılması gerektiğini, ATK’dan yeniden rapor alınmasını talep ettiklerini beyan etmişlerdir.
Davalı … vekili kusur raporuna itiraz dilekçesinde ; raporu kabul etmediklerini, bilirkişinin arkadan çarpma kuralını ihlal ettiğinden ötürü müvekkiline kusur atfettiğini, oysaki ceza dosyasında aracın ön kısmında darbe bulunmadığına dair tutanağın bulunduğunu, raporun sadec davacı tanıklarının değerlendirmeye alındığını, kendi görgü tanıklarının anlatımına hiç değenilmediğini, bu nedenlerle yeniden kusur raporu alınmasını talep etmiştir.
Davalı ve davacı vekilinin itirazları, dosyadaki mevcut kusur raporu ve kazaya ilişkin diğer belge ve evraklar dikkate alınmak suretiyle kusur dağılımını tespit etmek amacıyla dosyanın 3 Makine Mühendisi bilirkişiden oluşacak Karayolları Fen Heyetin’den rapor alınmıştır. İlgili heyet 22.04.2019 tarihli kusur raporunda özetle; alkollü araç kullanarak gerekli dikkat ve tedbiri gösteremeyen davalı sürücü …’in kaza oluşumunda %100 kusurlu olduğunu, müteveffa …’ün kusurunun bulunmadığını rapor etmiştir.
Davalı … vekili rapora itiraz etmiş; ilgili rapor hükme ve denetime elverişli görüldüğünden itirazların reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin müteveffanın davacıların desteği olduğuna dair tanık deliline dayanmışlardır.
Davacı tanığı … 09/04/2019 mahkeme huzurundaki ifadesinde; ” müteveffa davacı …’un eşidir, anlaşamadıkları için ayrıldıklarını biliyorum, ancak daha sonradan çocuklar yüzünden yeniden birleştiler, ancak resmi nikah kıymadılar, imam nikahıyla yaşadıklarını biliyorum, müteveffa sürekli evindeydi, ben kendilerinin hemen bitişiğinde otururum, ailevi olarak da kendileriyle münasebetim vardır, müteveffa evine bakardı, evin geçimi müteveffaya aitti, davacı … çok iyi bir annedir, bu kazadan sonra büyük acılar yaşadı, hatta hali hazırda antideprasan hap kullanıdığını biliyorum, ortak çocukları olan lise çağındaki … de büyük sıkıntılara girdi, hatta çocuk rahatlasın diye Antalyaya tatile gönderdiklerini biliyorum, davacıların kazadan sonra babalarını kaybetmeleri nedeniyle maddi olarak zorluk yaşadıklarını biliyorum, davacı … arada sırada maddi sıkıntısından ötürü benden para istemişliği vardır, benimde bu nedenle kendilerine desteğimde bulunmuştur, benim konuyla ilgili bilgim ve görgüm bu kadardır ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı tanığı … 09/04/2019 mahkeme huzurundaki ifadesinde; “davacı … benim kiracım olur, müteveffa vefat etmeden evvelde aynı dairede otururlardı, yine aynı şekilde benim kiracımdılar, davacı ile müteveffa benim daireme taşındıkları esnada imam nikahıyla yaşıyorlardı, bu durumu evimi tutmadan evvel bana söylemişlerdi, bende arada tanıdık kişiler olması münasebetiyle bu durumdan gocunmadan güvenerek evimi onlara kiraya verdim, aynı binanın 2. Katında ben otururum 1. Katınıda onlara kiralamış durumdayım, bu nedenle kendilerini günlük olarak görürüm, müteveffa evine bakardı, eşine ve çocuğuna destekti, müteveffa öldükten sonra bütün yük davacı …’un üzerine bindi, çocuk şuanda çalışmak için Antalyaya çalışmaya gitti, manevi olarak yaşanan çöküntüyü tam olarak bilemiyorum, benim bilgim sadece maddi bakımdandır, benim bilgim ve görgüm bu kadardır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosya hesap açısından aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir. Bilirkişi 07/01/2020 tarihli bilirkişi ön raporunda özetle; davalı … şirketi tarafından cevap dilekçesinde bahsi geçen Sigorta Tahkim Komisyonu başvuru dosyalarının ve hasar dosyası üst yazısında davacılardan …’e yapıldığı ileri sürülen ödemeye dair ödeme belgelirinin ve ödemeye dayanak ilam, icra emir ve aktüer hesap raporlarının dosyaya celbi sonrasında hesaplama yapılmak üzere sadece eksiklik tespiti ile yetinilmek suretiyle hazırlanan iş bu ön raporum davacı …’un imam nikahlı eş mi yoksa boşanılan eski eş olarak mı talep de bulunduğuna yönelik müteveffanın merniste kayıtlı adresinde kolluk tarafından tahkikat yapılıp yapılmayacağına yahut dosyaya sunulmasına karar verilip verilemeyeceği hususunda takdirin mahkemeye ait olduğunu rapor etmiştir.
Bilirkişi ön raporu doğrultusunda; ek bilgi ve evraklar toplanmış ve dosya yeniden aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Müteveffa …’ün nüfus kaydının celp edilerek yapılan incelemede ölüm tarihinde dava dışı … isimli bir kişi ile evli olduğu anlaşılmıştır.
Bilirkişi 07.06.2021 tarihli raporunda özetle; Davalı … şirketinin hasar dosyasının üst yazısında maddi araç hasarı için … vekiline 10.491,00 TL, vefat sebebiyle Adana 6. İcra Müdürlüğüne 159.085,49 TL, yine vefat sebebiyle Ankara Batı İcra Dairesine 20.174,00 TL ödeme yapıldığının bildirildiği, ödeme emirlerinin ekte sunulduğu, Ankara Batı İcra Dairesinin ödeme emrinin Sigorta Tahkim Komisyonu 2018/… esas sayılı dosyasına ilişkin olduğu, Adana 6. İcra Müdürlüğü dosyasının, yine Sigorta Tahkim Komisyonu 2017/… esas sayılı dosyasına ilişkin olduğu kaza tarihi itibari ile sigorta poliçesinin 330.000,00 TL teminatlı olduğunu, yapılan 178.670,00 TL ödeme nedeni ile sigorta bakiye sorumluluk limitinin 151.330,00 TL olduğunu, davaya konu kusur raporlarında davalı …’in %100 kusurlu olduğunun tespit edildiği, destekten yoksun kalma halleri incelenirken, erkek çocukları için 18 yaşına kadar, kız çocukları için 22 yaşına kadar, lise çağında ki erkek çocuklarının 20 yaş, kız çocuklarının ise 22 yaşına kadar, eğer çocuklar yüksek öğrenim yapıyorlar ise cinsiyet ayrımı yapılmaksızın 25 yaşına kadar destek gördüğü ihtimaline göre hesaplama yapıldığını, davacılardan …’ün kaza ve vefat tarihi itibari ile 26 yaşında olduğu ve yüksek öğrenim gördüğüne ilişkin bir belgenin bulunmadığını, davacılardan …’ün ise kaza ve vefat tarihi itibari ile 21 yaşında olduğunu ve açıköğretim lisesi öğrencisi olduğuna dair belge sunduğu, okula kayıt tarihinin 12/09/2012 olduğunun ve 14 dönemdir okula devam ettiğinin anlaşıldığı, bu nedenle, her iki çocuk hakkında destekten yoksunluk zararının, yaş ve öğrenim durumları dikkate alındığında bulunmadığının tespit edildiğini, davacılardan …’un ise imam nikahlı eş olduğuna dair destek talebinin ise kaza ve ölüm tarihi itibari ile müteveffanın … isimli bir şahıs ile evli olduğunun tespit edildiği dikkate alındığında mahkemenin davacı eşin destekten yoksun kaldığını kabul etmesi halinde toplam zarar miktarının 260.815,60 TL olduğunu, taktirin mahkemede olduğunu rapor etmiştir.
İlgili rapor taraflara tebliğ edilmiş, davalı … vekili rapora karşı itiraz dilekçesi sunmuş, rapor hükme ve denetime elverişli olması nedeniyle itirazların reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi sunarak; davacı … yönünden maddi tazminat taleplerini sigorta şirketi yönünden 260.815,60 TL’ye yükselttiklerini bu miktarın 151.330,00 TL’sinden davalı … şirketinin sorumlu tutulmasını talep ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı … vekili ile davalı … vekili ıslah dilekçesine karşı ayrı ayrı itiraz ve beyan dilekçesi sunmuştur.

a) Destekten Yoksunluk Tazminatı Talebi Yönünden;
6098 Sayılı TBK’nun 53/3 maddesi gereğince; ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar ölüm halinde talep edilebilecek zararlar arasında sayılmıştır.
2918 Sayılı KTK’nun 85 /1 maddesinde işletenin sorumluluğu düzenlenmiş, 91/1 maddesinde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmü getirilmiştir. Devam eden maddelerde ise zorunlu trafik sigortasının kapsamı düzenlenmiştir. ZMSS, motorlu bir aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde o aracı işletenin zarara uğrayan 3.kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitlerle sigortalamaktadır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2009/14285 E. 2010/11605 K. Sayılı içtihadı ” dava konusu olayda destek davacılardan Sünbül Gürbüz ile evli iken yaşamını yitirmiştir. Bu evlilikten doğmuş ortak çocukları vardır. Diğer davacı … ise bekar olup destek ile evlilik dışı birliktelikleri sonucu çocukları olmuştur. Desteğin son yıllarda davacı … ile birlikte aynı evi paylaştığı, ortak çocuklarının ve davacı …’ın geçimini sağladığı, taraflarca itiraz edilmeyen bir konudur. Dosya içeriğinden, …’ın üç çocuğu ile birlikte yaşadığı geçimini babasının sağladığı ve asgari ücret düzeyinde gelir getiren bir işte çalıştığı, destek sağlığında düzenli olarak …’a yardım ettiği anlaşılmaktadır. Ancak, desteğin resmi nikahlı eşi ve ailesinin bulunması karşısında bu durumun ne kadar sürebileceği kestirilemeyeceğinden, olayda devamlılık ve düzenlilik olgusunun varlığından söz edilemez. Diğer yandan, Borçlar Yasası’nın 47. maddesi gereğince yargıç; ölenin ailesine manevi zarar olarak hak ve adalete uygun bir tutarda manevi tazminat ödenmesine karar verebilir. Davacılardan … ölenin evlilik dışı birlikte yaşadığı kişi olup “ölenin ailesi” kapsamında bulunmadığından onun yararına manevi tazminat takdir edilemez. Yerel mahkemece açıklanan olgular ve ölenin resmi nikahlı eşinin bulunduğu gözetilerek, destek ile evlilik dışı birlikte yaşayan …’ın destekten yoksun kalma ve manevi tazminat isteminin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, adı geçen yararına tazminat ödenmesine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir” şeklindedir.
Davamızda müteveffanın kaza ve ölüm tarihinde resmi nikahlı eşinin bulunması, bu nedenle davacı … … ile aralarındaki ilişkinin devamlılığı ve düzenliliğinin bulunmaması, aralarındaki ilişkinin ne kadar süreceğinin kestirilemez nitelikte olması sebebiyle davacı … …’ün destekten yoksunluk tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Diğer davacılar … ile …’ün yaş ve eğitim durumu dikkate alındığında müteveffanın desteği kapsamında bulunmadığından bu davacılar yönünden de destekten yoksunluk tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
b)Manevi Tazminat Talebi Yönünden;
BK 56. maddesinde “Hakim, bir kimsenin bedensel bütülüğünün zedelenmesi halinde olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktarda paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişisel yararların haleldar olması gerekir. Doğaldır ki manevi tazminat için üzülme, elemin yoğunluk arz etmesi gerekir. Hakim, manevi tazminatın tutarını belirlerken, saldırı oluşturan eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Tutarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel durum ve koşulların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde nesnel (objektif) olarak göstermelidir.

Davacıların manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi sonucunda, Türk Borçlar Kanununun 56.maddesinin 1.fıkrasındaki düzenleme ile Yargıtay’ın 1966/7 Esas ve 1966/7 Karar sayılı ve 22/06/1966 günlü İçtihadı Birleştirme Kararı’ndaki esaslar ile zararın niteliği, tarafların kusur durum ve oranları ile kaza tarihi itibariyle paranın satın alma gücü, manevi tazminatın bir ceza olmasa da zarar görende haklılığı konusunda manevi tatmin yaratması ve fakat tazminat alacaklısını zenginleştirmeyecek ve tazminat borçlusunu fakirleştirmeyecek ölçüde olması gerektiği ile özellikle hak ve nesafet ilkesi göz önünde bulundurulmuştur. Müteveffanın meydana gelen kaza neticesinde vefat ettiği, bu durum neticesinde davacı eş,çocuk,anne, baba ve kardeşlerin elem ve üzüntü duyduğu sabittir. Nitekim; yukarıda bildirilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2009/14285 E. 2010/11605 K. Sayılı içtihadına göre dava tarihinde resmi nikahlı olan müteveffa ile evlilik dışı birliktelik yaşayan davacı … …’ün manevi tazminat talebi reddedilmiştir. Müteveffanın çocuğu olan diğer davacıların duyduğu üzüntü ve elemin dindirilmesi amacı ile kazanın meydana geldiği tarih, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, yaşları, tarafların kusur durumu dikkate alınarak davacıların manevi tazminat talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş davacıların manevi tazminat davasının kabulü ile takdiren davacılardan evlat … için 25.000,00 TL, diğer davacı evlat … için 25.000,00 TL manevi tazminata hükmetmek gerekmiştir.
Davalı sürücünün, hukuki sorumluluklarına isabet eden zarar bakımından haksız fiil niteliğindeki trafik kazasının meydana geldiği tarih itibariyle temerrüde düştükleri sabit olduğundan hükmedilen tazminata davalıların sözü geçen temerrüt tarihlerinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle; davalı sigortacı tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası yapılan aracın sürücüsünün asli ve tam kusuru ile sebebiyet verdiği kazada davacıların desteğinin vefat ettiği, davacıların yukarıda izah edilen nedenlerce destekten yoksun tazminatına hak kazanmadıkları, ancak tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacıların yaşı, tarafların kusur durumu dikkate alınarak davacı evlatların manevi tazminat talebinin tam kabulü uygun görülerek, sigortalı aracın hususi olması nedeniyle kabul edilen tazminat bedeli için yasal faize hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiş ve davacılardan …’un manevi tazminat talebi de reddedilerek aşağıdaki hüküm hukuka uygun bulunmuştur.

KARAR:
1-Davanın maddi tazminat talebi yönünden reddine,
2-Davanın manevi tazminat talebi açısından;
a)Davanın … yönünden reddine,
b)Davanın … yönünden kabulü ile 25.000,00 TL tazminatın 30/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
c)Davanın … yönünden kabulü ile 25.000,00 TL tazminatın 30/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
3-a) Manevi tazminat talebi yönünden alınması gereken 3.415,50 TL karar ve ilam harcından, 263,00 TL peşin harç ve 888,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.151,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.264,50 TL harcın davalı …’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
b) Maddi tazminat talebi yönünden alınması gereken 59,30 TL ilam harcının davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacılar tarafından yatırılan 35,90 TL başvuru harcı, 263,00 TL peşin harç ve 888,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.186,90 TL’nin davalı …’den alınarak, davacılar … ve …’e verilmesine,
5-Manevi tazminat talebi yönünden davacılar … ve … lehine kabul ve red oranlarına göre hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacılar … ve …’e verilmesine,
6-Maddi tazminat talebi yönünden davalılar kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan kabul ve red oranlarına göre hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
7-Manevi tazminat talebi yönünden davalı … kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan kabul ve red oranlarına göre hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak işbu davalıya verilmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan 35 tebligat gideri 380,70 TL, 7 müzekkere gideri 50,50 TL, bilirkişi ücreti 1.200,00 TL, talimat masrafı 1.200,00 TL, posta masrafı 39,00 TL, olmak üzere toplam 2.870,20 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre hesaplanan 426,07 TL’nin davalı …’den alınarak davacılar … ve …’e verilmesine, geri kalan masrafın davacılar1 üzerinde bırakılmasına,
9-HMK’nun 297/ç bendi uyarınca artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek dilekçe ile ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ nezdinde İSTİNAF YOLU açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
¸

Hakim …
¸

**Bu Evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunun Kapsamında DYS üzerinden E-İmza ile İmzalanmıştır. **