Emsal Mahkeme Kararı Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1155 E. 2021/748 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/1155 Esas
KARAR NO : 2021/748

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C.Kimlik No:…

VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – Büyük Mükellefler V.D.: …

VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 13/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : …
Mahkememizde görülmekte olanölüm ve cismani zarar nedeniyle tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yolcu konumunda bulunduğu … plakalı motorsiklete … plakalı kamyonetin 11.12.2016 tarihinde çarpması nedeniyle oluşan trafik kazasında müvekkilinin malul kaldığını, davalı … şirketine yapılan başvuruda kısmi bir ödeme yapıldığını ancak bu bedelin yetersiz olduğunu, müvekkilinin 937 TL’lik tedavi masrafının bulunduğunu, ve Başkent Üniversitesinden alınan %8lik maluliyet raporlarının bulunduğunu, bu nedenle 10,00 TL maddi tazminatın kaza veya sigorta temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle davalı … Sigortadan tahsilini talep etmiştir.

CEVAP : Davalı tarafça cevap dilekçesinde özetle ; davacı tarafa 23.02.2018 tarihinde 48.617,33 TL ödeme yapıldığını bu nedenle sorumluluklarının kalmadığını, davayı kabul manasında olmamakla beraber; sürücünün kusurunun tespit edilmesi gerektiğini, maluliyet ile kaza arasındaki illiyet bağının tespit edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadıklarını,eksik evrakla başvuru yapıldığından temerrüde düşmediklerini bu nedenle faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA USULÜ :
15.03.2018 tarihinde 7101 sayılı yasa ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak, “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü getirilmiştir .Kanun hükmünce her ne kadar 100.000 TL altındaki ticari davaların basit yargılama hükümlerine göre yürütüleceği kuralı getirilmiş ise de işbu sınır miktarının yargılama aşamasında geçebilecek nitelikte olması, dava bedeli yönünden geleceği tartışmalı bulunan bir davada daha kısıtlı iddia ve savunma yapmasına olanak kılan basit yargılama yöntemini uygulamanın, “hukuki dinlenilme hakkının” ve “eşit yargılanma hakkının” ihlali niteliğinde görülmesi sebebiyle dava her ne kadar yazılı yargılama usulüne göre başlatılmış olsa da; 22/07/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 58 inci maddesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü getirilmesi sebebiyle, dava miktarının poliçe üst limiti gereğince 500.000,00 TL’yi aşmayacağına kanaat getirilerek mahkememizde açılan dava basit yargılama usulüne göre karara çıkartılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasındaki ihtilafın; trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İhtilaf kazada kusurun kimde olduğu, oranının ne olduğu, meydana gelen zarar, cismani zararın kapsamı, maluliyet oranı, iş göremezlik durumu, iş göremezliğin geçici ve/veya kalıcı olup olmadığı ve oranı, tazminat gerekip gerekmediği, gerekiyorsa miktarı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz, dava açılışından sonra tensip kararı ile birlikte, gerekli gördüğü bilgi ve evrakları dosya arasına celp edilmesi için ilgili mercilere müzekkereler yazmış, dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğe çıkarılarak, her iki taraf içinde yargılama usul ve esaslarına dair gerekli ihtaratlar yapılmıştır.
11/12/2016 tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı araç ile sürücü … idaresindeki … plakalı motorsikletin çarpışması nedeniyle motorsiklet üzerinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı anlaşılmaktadır.
Kazaya karışan aracın tescil kayıtları, sigorta poliçesi ve hasar dosyası, kaza nedeniyle başlatılan soruşturmaya ilişkin dosya getirtilmiştir. Hasar dosyasına göre davacıya 23.02.2018 tarihinde %8 maluliyet oranı üzerinden 48.617,33 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce bilirkişi olarak tayin edilen Prof. Dr. … 04/10/2019 tarihli kusur bilirkişi raporunda özetle; sürücü …’in … plakalı kamyonet ile sürücü … idaresindeki … plakalı motosikletin 11/12/2016 tarihinde karışmış oldukları yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının … plakalı kamyonetin sürücüsü …’in Asli ve Tam(%100) kusurlu diğer … plaka sayılı motosiklet sürücüsü …’ın ise kusursuz olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili kusur raporuna itiraz etmiş ve ilgili rapor hükme ve denetime elverişli görüldüğünden itirazları reddedilmiştir.
Kusur raporunun alınmasından sonra dosya maluliyet incelemesi için ATK’ya gönderilmiştir. İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesinin 06.08.2020 tarihli raporuna göre; davacının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamına göre % 0 kalıcı iş göremezliğinin bulunduğunu, 9 ay geçici iş göremezliğinin bulunduğunu rapor edilmiştir.
Davacı vekili ile davalı vekili maluliyet raporuna itiraz etmiş ve davacı vekili Başkent Üniversitesi 11/12/2016 tarihli maluliyet raporu ile ATK 2. İhtisas Kurulunun 06/08/2020 tarihli rapor arasındaki çelişkinin giderilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin talebi kabul edilmiş; her iki maluliyet raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için ATK’dan yeniden rapor alınmıştır. Adli Tıp Üst Kurulu 25.02.2021 tarihli raporunda özetle; davacı yaralanmasının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında araz bırakmadan iyileşmiş olduğunu, davacının son durumunun incelenmesi sonucunda raporun hazırlandığını, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümleri kapsamına göre % 0 kalıcı iş göremezliğinin bulunduğunu, ancak davacının Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik Hükümleri kapsamına göre de % 11 kalıcı iş göremezliğinin bulunduğunu, 9 ay geçici iş göremezliğinin bulunduğunu rapor etmiştir.
Davacı vekili ile davalı vekili çelişki sebebiyle alınan ATK Üst Kurulu maluliyet raporuna ayrı ayrı itiraz etmiş; mevcut rapor hükme ve denetime elverişli görüldüğünden itirazların reddine karar verilmiştir.
Davaya konu poliçe tarihinin 16/10/2016 olması ve poliçe tarihi dikkate alındığında geçerli olan maluliyet tespiti yönetmeliğinin “özürlülük ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmeliği” olması sebebiyle tazminat hesabının bu yönetmelik ölçütlerine göre yapılarak davacının tazminat talebi yönünden talep edebileceği tazminat miktarını hesaplanması amacıyla dosya aktüer bilirkişiye tevdi edilmiştir.
Nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi … 18/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı …’nın 11/12/2016 tarihinde geçirdiği trafik kazasında yaralanması neticesinde sigortalı araç sürücüsünün tam kusuruna isabet eden, geçici iş göremezlik tazminatının 12.756,23 TL olarak hesaplandığını, davalı … şirketinin başvuru sonucu %8’lik maluliyet tespitine dair 12.02.2018 tarihinde 48.617,33 TL ödeme yaptığını, takdirin mahkemede olduğunu rapor etmiştir.
Davacı vekili aktüer hesap raporuna itiraz dilekçesi sunarak; maluliyet raporuna karşı itirazlarını tekrar ettiklerini, ayrıca B.K 54 maddesi gereğince tüm zarar kalemleri gereğince hesap yapılması gerektiğini beyan etmiştir.
Davalı vekili aktüer hesap raporuna itiraz dilekçesi sunarak; sorumluluklarının bulunmadığını beyan etmiştir.
Dosyanın incelemesinden davacı vekilinin ön inceleme duruşmasında tazminat taleplerinin tamamının kalıcı iş göremezlik zararına ilişkin olduğuna dair beyanda bulunmuş olduğu görülmüştür. Bu nedenle B.K 54 maddesi gereğince tüm zarar kalemleri gereğince hesap yapılması yönünden aktüer hesap raporuna karşı itirazları mevcut raporun hükme ve denetime elverişli görülmesi sebebiyle red edilmiştir.
Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesinin 1.fıkrasına göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil ile başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlü olduğu, anılan kanunun 51.maddesinin 1.fıkrasında, hakimin, tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği, 54.maddesinde ise, bedensel zararların özellikle tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından yada yitirilmesinden doğan kayıplar ile ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Trafik kazalarında hukuki sorumluluk ve sigorta konusu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup sözü geçen kanunun 85.maddesinin 1.fıkrasında bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut birşeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsünün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteninin ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, aynı maddenin 5.fıkrasında işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, 91.maddesinin 1.fıkrasında işletenlerin, bu kanunun 85.maddesinin 1.fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu öngörülmüştür.
Kanunun bahsi geçen düzenlemesinden, zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu, poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere trafik kazasına karışan aracın işleteni olan sigortalısına bu kaza sebebiyle isabet eden kusuru ve maluliyeti oranında olduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle; davalı sigortacı tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası yapılan aracın neden olduğu kazadan davacının yaralanmasından ötürü maluliyeti bulunmamasından ötürü davalı … şirketinin 2918 sayılı KTK’ nun 85 ve 91. Maddeleri gereğince maddi sorumluluğunun bulunmadığına kanaat getirilerek davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR :
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 35,90 TL’den mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. uyarınca hesap olunan 10,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK’nun 297/ç bendi uyarınca artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Adana Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır