Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/45 E. 2022/115 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/45 Esas
KARAR NO : 2022/115

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : … (T.C. …) –
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI :…- …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/10/2019
KARAR TARİHİ : 31/01/2022
YAZIM TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili tarafından davalı ……A.Ş.’ye değişik tarihlerde … Delici iş makinesi kiralandığını, kiralanan iş makinesinin operatörü müvekkilinin sigortalı işçisi olup maaşının müvekkili tarafından karşılandığını, operatörün barınma ve yemek ihtiyacı ise davalıya ait şantiyeden karşılandığını, müvekkilinin bunların karşılığında anlaşma bedeli üzerinden değişik tarih ve tutarlarda faturalar düzenlediğini, davalı da faturaları teslim alıp kullandığını, davalıya düzenlenen … Seri-Sıra Numaralı, 04.05.2018 tarihli, 14.408 TL bedelli; … Seri-Sıra Numaralı, 28.04.2018 tarihli, 13.998 TL bedelli;… Seri-Sıra Numaralı, 22.03.2018 tarihli, 11.552 TL bedelli ve … Seri-Sıra Numaralı, 30.03.2018 tarihli, 11.478 TL bedelli; toplamda ise 51.436 TL bedelli dört adet fatura bedeline binaen ise davalı/borçlu şirket tarafından 20.08.2018 tarihinde müvekkilinin hesabına 19.942,46 TL gönderildiğini, bakiye fatura bedellerinin ödenmesi için müvekkilinin sözlü uyarıları sonuç vermeyince, ödenmeyen alacağın tahsili için ödenen bedeller bir kısım faturalara mahsup edildikten sonra … Seri-Sıra Numaralı, 04.05.2018 tarihli, 14.408 TL bedelli ve … Seri-Sıra Numaralı, 28.04.2018 tarihli, 13.998 TL bedelli faturalar dayanak gösterilerek davalı borçlu hakkında Pozantı İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyası üzerinden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından süresinde verilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına itiraz edildiğinden takip durdurulduğunu, davalının borca itiraz dilekçesinde, müvekkiline borcunun bulunmadığını belirterek itiraz etmişse de itirazını gerekçelendirmediğini, fatura bedellerini ne şekilde ödediğini açıklamadığını, davalının itirazı genel geçer ifadelerle yapıldığını ve bu nedenlerle Davalının borca itirazının iptali ile takibin devamına, Haksız ve dayanaksız itirazı ile müvekkilinin alacağına geç ulaşmasına sebebiyet veren kötüniyetli borçlunun, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına çarptırılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/… esas 2021/… karar sayılı dosyasının 27/09/2021 tarihli kararı ile Hakim ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 karar numaralı genel kurul kararı ile Adana Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresi Adana İli mülki sınırları olarak belirlendiğinden dosyanın görevli ve yetkili Adana Asliye Ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup dosya mahkememize tevzi edilmiş ve mahkememizin 2022/45 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceğini ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kesin yetki halleri de bu çerçevede değerlendirilir.
Bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki halleri dava şartları arasında sayılmıştır (HMK m.114/1-c ve ç). Bir diğer ifade ile görev ve kesin yetkiye ilişkin koşullar yerine getirilmeden bir davanın esasına girilemez ve bu noktadaki eksiklik, istinaf ve temyiz de dahil olmak üzere yargılamanın her aşamasında dikkate alınır.
Nitekim Anayasa’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlıklı 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Bu bağlamda belirtilmelidir ki, yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi (yani izleyeceği yargılama usulü) belirlenmiş olan mahkemenin hakimine tabii hakim, bunu öngören ilkeye de tabii hakim ilkesi denir (Tanrıver, S.: Tabii Hakim İlkesi ve Medeni Yargı, TBB Dergisi, 2013, S.104, s.12; Bilge, N.: Son Anayasa Değişikliğine Göre Tabii Hakim ve Savcı Teminatı, Prof. Dr. Hüseyin Cahit Oğuzoğlu’na Armağan, Ankara 1972, s.574).
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (…). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
Söz gelimi 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun
‘da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2’nci maddeler va’zedilmişken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 1’inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder” düzenlemesi yapılmıştır.
Görev (ve kesin yetki) konusundaki genel ilkelere ilişkin kısa açıklamadan sonra Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararının hukuki mahiyeti konusuna da değinmek gerekir. 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul genel kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır. Kaldı ki, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir Kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı da ortadadır.
Nitekim karar 27/09/2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılmış olacaktır.
Ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın, sırf Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka mahkemeye gönderilmesi düşünülemez.
Bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde görevsizliğe ilişkin hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK.nın 115/2 maddesi gereğince davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,

2-6100 sayılı HMK:nun 20/1 maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin POZANTI ASLİYE HUKUK (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA) MAHKEMESİ OLDUĞUNUN TESPİTİNE,
3-Kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde; 6100 sayılı HMK.nun 21/1-c maddesi delaletiyle, 6100 sayılı HMK.nun 22/2 maddesi gereğince yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın mahkememizce ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ”NE GÖNDERİLMESİNE,
5-Kararın Mahkememizce taraf veya vekillerine TEBLİĞİNE,
Dair, tarafların yokluğunda kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize veya eşdeğer başka bir mahkemeye verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi.

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı