Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/798 E. 2021/893 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/798 Esas – 2021/893
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ADANA
ASLİYE TİCARET 2. MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/798 Esas
KARAR NO : 2021/893

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : … ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … ANONİM ŞİRKETİ – …
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 14.10.2021
KARAR TARİHİ : 14.10.2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …
Davacı tarafından açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu kapsamında kurulduğunu ve konusu Devlet Destekli Tarım Sigortaları olan Tarım Sigortaları Havuzu’nun işleticisi olduğunu, 5363 sayılı kanunla, tarım sektörünü tehdit eden risklerin belirli bir bölümünü teminat altında alan, sigorta primlerinin bir kısmı devlet tarafından karşılanan, sigortacılık uygulamalarını yeknesak hale getirmeyi, teminat kapsamını genişletmek ve çeşitlendirmeyi, tazminat ödemelerinin en kısa sürede yapılmasını, tarım sigortalarının ülke genelinde yaygınlaşmasını hedefleyen, kar amacı gütmeyen bir sistem kurulduğunu, kısaca TARSİM olarak adlandırılan bu sistemin Tarım Sigortaları Havuzu tarafından yönetildiğini, müvekkili şirketin dava dışı sigortalı …’ya ait … İli, … İlçesi, … Köyü, …/… parsellerdeki serayı … numaralı Devlet Destekli Sera Sigortası Poliçesi ile teminat altına aldığını, söz konusu seranın 24.05.2020 tarihinde davalının bakım ve onarımından sorumlu olduğu elektrik hattından çıkan yangın nedeniyle yanarak hasar gördüğünü, yangın nedeniyle dava dışı sigortalı tarafından yapılan hasar ihbarı neticesinde hasar ekspertiz incelemesi yapıldığını ve tespit edilen hasar oranı üzerinden hesaplanan toplam 3.093,12-TL’nin 17.08.2020 tarihinde ödendiğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 1472.maddesinin sigortacıya, ödediği tazminatı haksız fiil ile zarara sebebiyet verenlerden ve bu zarardan sorumlu olanlardan halef olarak talep etme hakkı tanıdığını, davaya konu alanda bulunan elektrik hatların yapımından, bakımından, işletmesinden sorumlu olanın … A.Ş. (…) olduğunu, davalının kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği Md. 5’e göre; Kuvvetli Akım Tesisleri her türlü işletme durumunda cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak şekilde yapılmalıdır. herhangi bir kimsenin, dikkatsizlikle de olsa yanaşabileceği uzaklıktaki kuvvetli akım tesislerinin gerilim altındaki bölümlerine (aktif bölümler), doğrudan doğruya ya da günlük yaşamda kullanılan aygıtlarla dokunması imkânsız olması gerektiğini, sigortalı tarafından, yangına neden olan elektrik hattının bakım ve onarımından sorumlu olan davalı … A.Ş. hakkında savcılığa şikayette bulunulduğunu ve Anamur Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/… numaralı soruşturma dosyası ile soruşturma başlatıldığını belirterek davalının sorumlusu olduğu elektrik hattndan çıkan yangın nedeniyle dava dışı sigortalıya ödenen toplam 3.093,12-TL’nin sorumlu olan davalıdan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı tarafın cevapları alınamamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Somut olayda uyuşmazlık; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalılardan rücuan tahsili talebinden kaynaklanmaktadır.
TTK’nın 1472. Maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’i halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, Somut olayda uyuşmazlık 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalılardan rücuan tahsili isteminden kaynaklanmaktadır.
TTK’nın 1472. Maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’i halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası, aslında bir tazminat davası olup, aynı zamanda şahsi nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsi ve rücuu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’i haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanuni halefi olacağı, ilke olarak 31/03/1954 gün ve 1953/18 E – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17/01/1972 gün ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücu davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır. , onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücu davası, aslında bir tazminat davası olup, aynı zamanda şahsi nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsi ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’i haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanuni halefi olacağı, ilke olarak 31/03/1954 gün ve 1953/18 E – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17/01/1972 gün ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücu davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır (Adana Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk 4. Dairesine ait 25.02.2021 tarih, 2021/202 E. ve 2021/275 K. Sayılı ilamı).
Davaya konu uyuşmazlıkta dava dışı sigortalı, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasını asliye hukuk mahkemesinde açacağı dikkate alındığında görevli mahkeme ticaret mahkemesi olmayıp, asliye hukuk mahkemesidir.
Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesidir.(HGK. 21/03/2019 tarih ve 2017/11-2630 esas-209/328 Karar sayılı ilamı).
Görev hususu HMK 114/c maddesi gereğince dava şartı olup, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi, 6100 sayılı HMK’nın 30, 115/1. ve 138. maddeleri ve usul ekonomisi uyarınca mümkün olduğundan (H.G.K’nun 2017/15-2141E. 2019/442 K.) mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki hüküm hukuka uygun bulunmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev yönünden reddine, Adana Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna, karar kesinleştikten sonra İKİ HAFTA içerisinde taraflarca talep edilir ise, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine
2-Dosyanın süresi içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi istenmez ise, alınması gereken harç konusunda, HMK 20/1-son cümle gereğince; açılmamış sayılması kararı ile birlikte karar verilmesine, yargılama giderleri konusunda ise HMK 331/2 maddesi gereğince talep halinde dosya üzerinden karar alınmasına,
3-Dosyanın süresi içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi istenir ise, HMK 331/2 maddesi gereğince, harç ve yargılama giderlerine görevli mahkemede karar verilmesine,

4-Ara buluculuk ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe veya zabıt katibine yapılacak beyanla Adana İstinaf Mahkemesi’nin ilgili dairesine gönderilmek üzere Mahkememize yapılacak olan istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.14/10/2021

Katip …
e- imzalıdır

Hakim …
e- imzalıdır