Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/644 E. 2021/1189 K. 22.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/644 Esas
KARAR NO : 2021/1189

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … TC….- …
VEKİLİ : Av. … E Tebligat adresi mevcut
DAVALI : … TC….- …
VEKİLİ : … – E Tebligat adresi mevcut

DAVA : Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 07/09/2021
KARAR TARİHİ : 22/12/2021
YAZIM TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesi ile; davalı …’un, 20.000 TL borcu karşılığı aynı miktarda kambiyo senedi düzenleyerek müvekkiline verdiği, davalının çeşitli bahaneleri ve oyalamalarından dolayı senedin kambiyo senedi vasfını kaybettiği, vadesi gelmiş fakat ödenmeyen bir bononun hamilinin, senedi düzenleyene karşı kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatabileceği, hamilin düzenleyene(asıl borçlu) karşı ileri sürebileceği talepler yönünden zamanaşımı süresi TTK’da 3 yıl olarak düzenlendiği, düzenleyene karşı başlatılacak icra takiplerinde zamanaşımı süresinin vadeden itibaren işlemeye başladığı, müvekkilinin alacağını tahsil etmek amacıyla Adana 7.İcra Müdürlüğnüün 2020/… Esas sayılı dosyası ile Genel Haciz Yoluna başvurdukları, Genel Haciz Yoluyla yaptıkları icra takibine davalı itiraz ettiği, davalının borç aldığı parayı banka yoluyla gönderdiğini beyan ettiği, lakin davalının müvekkiline banka yoluyla gönderdiği bir havalenin söz konusu olmadığı, bu nedenlerle davanın kabulü ile icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile; müvekkilinin 10.04.2015 tarihinde …’da … personeli olarak birlikte görev yaptığı davacıdan 1 sene içinde geri ödenmek üzere 20 bin TL borç para aldığı, davacının söz konusu borç parayı müvekkilinin banka hesabına EFT yapmak sureti ile gönderdiği, tarafların borç olarak verilen 20 bin TL paranın borç olarak verildiğinin kesin olarak belli olması amacıyla kendi aralarında düzenlenme tarihi 10.04.2015 ve vade tarihi 10.05.2016 olmak üzere 20 bin TL lik bono düzenledikleri, söz konusu bononun konusunun, davacının 10.04.2015 tarihinde müvekkile göndermiş olduğu 20 bin TL EFT işlemi olduğu, müvekkilin 20 bin TL olan borcunun 1.5 bin TL kısmını 18.05.2015 tarihinde davacıya banka hesabı üzerinden EFT yolu ile gönderdiği, müvekkilinin kalan kısımları da parça parça göndermek niyetindeyken davacının hemen 20 bin Tl nin borç olarak kalan 18.5 bin TL için … 1. İcra Dairesi 2016/… Esas numarası ile müvekkil hakkında icra takibi başlattığı, müvekkilinin söz konusu takibe itiraz etmediği, borcunu maaş haczi yolu ile davacıya … 1. İcra Dairesi 2016/… esas numarası üzerinden (1. Taksit tarihi) 15.06.2016’dan 18. ve son taksit olan 15.11.2017 tarihinde toplam 25.477,18 kuruş olarak borcunu ödediği ve bitirdiği, ayrıca davacı tarafın önceki beyanları incelendiğinde müvekkilinin …’a ödemiş olduğu borcun 1.5 bin TLsi EFT işleminin olmadığını beyan ettikleri ancak ekte sundukları EFT dekontu ile bu beyanların gerçeği yansıtmadığının anlaşılacağı, müvekkilinin tayininin 05.08.2015 tarihinde Adana iline çıktığı, davacının ise aynı tarihte …’da görev yapmaya devam ettiği, müvekkilinin … 1. İcra Dairesi 2016/… Esas numarası üzerinden borcunu bitirdiği 15.11.2017 tarihinde, davacı ile aynı ilde olamayacak olmaları ve borcun tamamını da ödemiş olması nedeniyle düzenlenme tarihi 10.04.2015 ve vade tarihi 10.05.2016 olan bonoyu davacıdan istediği, ancak davacının bonoyu kötü niyetli olarak vermediği ve müvekkilini oyaladığı, davacı …’ın 10.05.2016 tarihinde müvekkilinin, kendisinden 40 bin TL borç istediğini, …’ın da 20 bin TL sini EFT yapmak sureti ile 20 bin TL yi de kıymetli evrak karşılığı verdiğini beyan ettiği, her ne kadar tarafların aralarında yapmış oldukları kıymetli evrak hatır senedi bile olsa, yapılan işlemin kıymetli evrak olması nedeni ile bono da belirtilen miktar hukuken daha güvenli ve alacaklısına daha güçlü haklar vererek korunduğu, 10.05.2016 tarihinde müvekkile 40 bin TL borç verdiğini iddia eden …’ın beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, çünkü aynı tarihte 40 bin TL borç verseydi söz konusu 40 bin TL hakkında alacaklıyı koruyan bono düzenleyeceği, müvekkilinin 20 bin TL borç alması nedeniyle borcu olmayan 40 Bin TL ye imza atmayacağı için davacının hukuka ve ahlaka aykırı olarak mükerrer defa tahsilat yapmaya çalıştığı, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir.6102 sıyılı TTK’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği alsiye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki haline gelmiştir. Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 1. Maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
TTK’nun 3. maddesi ise, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir.
TTK’nun 4. Maddesinde; “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
Diğer yandan TTK’nun 5. Maddesinde; “Aksine düzenleme bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari dava niteliğinde olabilmesi için her iki tarafın da tacir olması, uyuşmazlığın da tarafların ticari işletmelerinden kaynaklanması gerekmektedir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Türk Ticaret Kanununun 749. maddesi uyarınca zamanaşımına uğramış bir bonoda yazılı alacak, temel ilişkiye dayanılmak suretiyle talep edilebilir. O ilişkiden doğan bir alacağın bulunduğu ve alacak miktarını kanıtlama yükümlülüğü de davacı tarafa aittir. Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 gün ve 2007/13-153 E.-2007/183 K. sayılı kararında da benimsendiği gibi “Zamanaşımına uğrayan ve imzası inkar edilmeyen bono, temel borç ilişkisi bakımından yazılı delil başlangıcı niteliğindedir.” Buna göre, zamanaşımına uğramış bir bono, kambiyo senedi vasfını yitireceğinden, eldeki uyuşmazlığın da kambiyo senedinden kaynaklandığı kabul edilemeyecektir. Vergi Dairesi Müdürlüğünden bildirilen cevabi yazıya göre taraflar tacir olmayıp uyuşmazlık her iki tarafın ticari işletmesinden de kaynaklanmamaktadır bu nedenle uyuşmazlık nispi ticari dava olarak değerlendirilemez. Davaya konu bononun zamanaşımına uğraması nedeniyle davanın mutlak ticari nitelikte bulunmamasına ve temel ilişkiden kaynaklı olarak alacak talep edilebileceğine göre uyuşmazlığın, genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesine girdiği değerlendirilerek (bkz. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/7303 Esas 2018/3916 Karar) görevsizlik kararı verilmiş ve mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki hüküm hukuka uygun bulunmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK.nın 115/2 maddesi gereğince davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-6100 sayılı HMK.nın 20/1 maddesi gereğince taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili ADANA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK.nın 20/1 maddesi gereğince taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmediği takdirde, mahkememizce DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına (tebliğ ile beraber),
4-6100 sayılı HMK.nın 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-6100 sayılı HMK.nın 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise, talep halinde mahkememizce verilecek ek kararla dosya üzerinden bu durumun tespiti ile davacıların yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize veya eşdeğer başka bir mahkemeye verilecek bir dilekçe ile, eğer dilekçe verilmezse görev uyuşmazlığını gidermek için RE’SEN GÖNDERMEK üzere İSTİNAF YOLU açık olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
E İmzalıdır

Hakim …
E İmzalıdır