Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/29 E. 2021/1071 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ADANA
ASLİYE TİCARET 2. MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/29 Esas
KARAR NO : 2021/1071

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- DUYGU ÖKSÜZ – …
2- … – …
3- … – …
4- … – …
5- … – …
6- … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 12.01.2021
KARAR TARİHİ : 01.12.2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …
Davacı tarafından açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin babası muris … ve sigorta ettirenin … A.Ş olarak göründüğü davalı … A.Ş’de …, … ve … başvuru numaralı sigorta formları ile kredi grup hayat sigortası sözleşmesi ile hayat sigortası poliçesi düzenlendiğini, müteveffanın davalı taraf ile birden fazla kredi grup hayat sigortası yaptırdığını, krediyi alan ve anılan krediyi sigorta ettiren …’in 21.12.2019 tarihinde vefat ettiğini ve müteveffanın eşi, çocuklarının külli halef olarak hayatta olduklarını, sigortalı …’in vefatına neden olan hastalığın kredi kullanımı sırasında poliçe kapsamında hayat sigortası genel şartları gereği beyan yükümlülüğüne aykırı davranacak hiç bir beyanının olmadığını, sigorta ettiren … A.Ş tarafından müvekkilleri aleyhine İstanbul 37. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını ve söz konusu takibin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep, alacak ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 300,00-TL teminat bedeli ve sigorta tazminatının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı vekili mahkememize sunmuş olduğu dilekçesinde, davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını, … A.Ş … Şubesinin muvafakati alınmadan dava açıldığını, müteveffa sigortalının oldukça sahip olduğu kronik, sistematik ve ölümcül hastalıklarını sigortalanma esnasında bizzat sorulmuş olmasına beyan etmemesi kasıt derecesinde kusur olduğunu, ölüm ile bu hastalıklar arasında illiyet bağı olduğu hususunun da sabit olduğunu, ölümün beyan edilmeyen hastalık/hastalıklar sebebiyle gerçekleşmesinden ötürü müvekkili sigorta şirketinin tazminat ödeme borcunun ortadan kalktığını belirterek açılan davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılardan alınmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
Aksine düzenleme bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. (TTK’nın 5/1.)
Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesi ise, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı TKHK’nın 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 73/1. maddesinde “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken, 83/2. maddesinde de “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne yer verilmiştir.
Davanın dayanağı, hayat sigorta sözleşmesi olup, dava dışı banka ile imzalanan genel kredi sözleşmesi sözleşmesi değildir. Hayat sigorta sözleşmelerinin, niteliği gereği sigortalı tarafın mesleği ne olursa olsun (tacir, esnaf, işçi, memur vs.) gerçek kişi ve tüketici olması dışında bir seçenek yoktur. 6502 sayılı yasanın 73/1. maddesindeki düzenlemede belirtildiği üzere, muris tüketici konumunda olup davacılar da irs ilişkisine dayanarak dava açtıklarından ve davalı sigorta şirketi ile aralarında akdedilen sigorta sözleşmesi de bir tüketici işlemi olmasından dolayı, tüketici işleminden kaynaklanan bu uyuşmazlığa bakma görevi anılan Kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca tüketici mahkemesine ait bulunmaktadır(Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk 23. Dairesinin 12.07.2018 tarih ve 2018/1462 E, 2018/1042 K. Sayılı ilamı).
Uyuşmazlık, bir tarafı tüketici olan sigorta sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, dava 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır. Bu kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davalarda görevli mahkeme, tüketici mahkemeleri olacaktır. (Yargıtay 11.H.D., 10.10.2016 T., 2016/7590 E., 2016/7972 K.)
Şu halde uyuşmazlığın hayat sigorta poliçesinin tarafları arasında ve tüketici işleminden kaynaklandığı, davaya bakmak görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu görülmektedir.
Görev hususu HMK 114/c maddesi gereğince dava şartı olup, her aşamada görevsizlik kararı verilmesi de HMK 115/1. maddeye göre mümkün olduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki hüküm hukuka uygun bulunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava dilekçesinin görev yönünden reddine, Adana Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğuna, karar kesinleştikten sonra İKİ HAFTA içerisinde taraflarca talep edilir ise, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine,
2-Dosyanın süresi içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi istenmez ise, alınması gereken harç konusunda, HMK 20/1-son cümle gereğince; açılmamış sayılması kararı ile birlikte karar verilmesine, yargılama giderleri konusunda talep halinde dosya üzerinden karar alınmasına,
3-Dosyanın süresi içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi istenir ise, harç ve yargılama giderlerine görevli mahkemede karar verilmesine,
4-Fazla yatan avans var ise Adalet Bakanlığı HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesine göre, karar kesinleştikten sonra talep sahibine elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden, yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine, (gönderme masrafının avanstan karşılanmasına ),
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe veya zabıt katibine yapılacak beyanla Adana İstinaf Mahkemesi’nin ilgili dairesine gönderilmek üzere Mahkememize yapılacak olan istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/12/2021

Katip …
e- imzalıdır

Hakim …
e- imzalıdır