Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/240 E. 2021/1058 K. 26.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/240 Esas – 2021/1058
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/240 Esas
KARAR NO : 2021/1058

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLLERİ :… – …
… – …
DAVALILAR : 1- … A.Ş – …
2-… A.Ş.
VEKİLİ : … – …
3- ….LİTD.ŞTİ.-…
4- … AŞ – …
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 18/03/2021
KARAR TARİHİ : 26/11/2021
YAZIM TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ile; dava dışı işçi … tarafından …’ye karşı Adana 4. İş Mahkemesinin 2016/… esas sayılı dosyası ile işçilik alacaklarından kaynaklı alacak davası açtığı, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiği ve verilen mahkeme kararının icraya konulması sebebiyle ödeme emrine istinaden davacı tarafça ilgiliye 22/03/2019 tarihinde 81.799,82 TL ödeme yaptığı, davanın üst işveren olan … Genel Müdürlüğünün işçiye ödediği miktar nedeniyle alt işverene karşı rücuen tazminat talepli olduğu, alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçluların kendi aralarındaki iç ilişkide bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapmış olduklarından artık bu anlaşmalara hüküm tanınması gerektiği, yasal düzenlemenin aksini kararlaştırdıkları, bu halde her alt işveren kendi çalıştığı dönemde oluşan kıdem tazminatı, fazla çalışma alacağı gibi işçilik alacaklarından sorumlu olduğu, … ile davalılar arasında ihale yoluyla “hizmet alımlarına ilişkin sözleşme” imzalandığı, davalıların belirli sürelerde bu işi almış olduğu, söz konusu işleri yürütmek üzere personel çalıştırdığı, sözleşmeye göre sözleşme konusu iş ile ilgili çalışan personele ilişkin sorumluluklarının tamamının yüklenici davalılara ait olduğunu, dolayısıyla davalıların sözleşmesi fesih edilen personelin kıdem tazminatlarını yerine getirmesi gerektiği, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 81.799,82 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan rücuen tahsili talep edilmiştir.
SAVUNMA:
Davalılar … A.Ş. Ve …. A.Ş. vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinden özetle; Dava konusu edilen alacağın dava tarihi itibarıyla zamanaşımına uğradığı, öncelikle bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, ayrıca dayanak İş Mahkemesi kararının henüz kesinleşmediği, kesinleşmesinin beklenilmesini talep ettiklerini, dosyada verilecek olan her türlü kararın mahkememiz dosyasını doğrudan etkileyeceği, yine dava dışı işçinin çalıştırılması ve işten çıkartılması konusunda tek yetkinin davacı kuruma ait olduğu, nitekim dava dışı işçinin pek çok taşeron bünyesinde aralıksız çalıştığı, geçen süre zarfında taşeronların değişmiş olmasına rağmen, değişmeyen tek şeyin işçinin … bünyesinde aynı işe devam ediyor olduğu, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Adana 4. İş Mahkemesinin 2016/… esas sayılı dosyası UYAP üzerinden dosyamız arasında alınıp dosyanın incelenmesinde; Davanın Kabulü ile;
a)Hesaplanan net 14.876,28 TL kıdem tazminatının farazi fesih tarihi olan 26/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte, davalı taraftan alınıp, davacı tarafa verilmesine,
b)Hesaplanan net 7.703,20TL ihbar tazminatının kabulü ile; 1.000 TL’sinin dava tarihi olan 26/05/2016 tarihinden itibaren, kalan kısma ise arttırım tarihi olan 02/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp, davacı tarafa verilmesine,

c)Hesaplanan net 4.114,50 TL yıllık izin alacağının kabulü ile; 100 TL’sinin dava tarihi olan 26/05/2016 tarihinden itibaren, kalan kısma ise arttırım tarihi olan 02/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp, davacı tarafa verilmesine,
d)Hesaplanan ve takdiren %30 oranında indirim uygulanmak suretiyle net 21.114,91 TL fazla çalışma ücret alacağının kabulü ile; 3.000 TL’sinin dava tarihi olan 26/05/2016 Tarihinden itibaren, kalan kısma ise arttırım tarihi olan 02/10/2017 Tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı ile birlikte, davalı taraftan alınıp, davacı tarafa verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Adana 7. İcra Müdürlüğünün 2019/… sayılı dosyasının incelenmesinde; 81.799,82 TL’nin 22/03/2019 tarihinde davacı … tarafından icra dosyasına alacaklıya ödenmek üzere yatırıldığı anlaşılmıştır.
Nitelikli Hesaplamalar bilirkişi … tarafından düzenlenen 11/09/2021 tarihli bilirkişi raporu ile;
Davalı … A.Ş. AÇISINDAN 9.292,04 TL
… /…. İŞ ORTAKLIĞI açısından 4.594,97 TL
Davalı …. A.Ş. açısından TAM SORUMLULUK KABUL
EDİLİR İSE 816,88 TL YARI NİSPETTE KABUL EDİLİR İSE 408,44 TL
Davalı … A.Ş. açından TOPLAM 67.095.93 TL Rücu etmesi gereken miktar olarak hesaplandığı kanaatini bildirir rapor düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, hizmet alım sözleşmeleri gereğince çalıştırılan dava dışı işçiye yapılan ve yukarıda açıklanan işçilik alacaklarından hangi tarafın ne oranda sorumlu olacağı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Yıllık izinler de kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son işveren olduğu ve yıllık izinlerin de bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son işveren sorumlu olacaktır. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ve yıllık izin ücretini ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler” rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Hizmet Alım Sözleşmesinin 22. maddesinde “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ilgili mevzuatın ve bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin altıncı bölümünde belirtilmiş olup, yüklenici bunlara aynen uymakla yükümlüdür.” denilmektedir. Teknik şartnamenin 3.6. maddesinin a ve c bentlerinde sözleşme süreci içerisindeki bilcümle yasal işçilik alacaklarının kaynaklı muhatabın yüklenici olduğu açıkça belirtilmiştir.
Şu halde, asıl işveren olan davacının, sorumluluk alanındaki işin bir kısmını, değişik zamanlarda açtığı ihaleler sonucu imzaladığı hizmet alım sözleşmeleri ile farklı alt işverenlere verdiği, dava dışı işçinin bu sözlemelere konu iş kapsamında alt işverenler yanında çalıştığı, iş akdinin feshi nedeniyle işçinin asıl işverene karşı açtığı davada hüküm altına alınan işçilik alacaklarının, icra takip dosyasına davacı tarafından ödendiği, asıl ve alt işverenlerin yasa gereğince işçiye karşı birlikte sorumlu oldukları, işverenler arasındaki rücu ilişkisinde İK’nun 2/6.maddesinin uygulanamayacağı, öncelikle sözleşme hükümlerine bakılması gerektiği, 12.08.2011-29.02.2012 tarihleri arasını kapsayan ihalede sorumluluğun açık ve net biçimde yükleniciye bırakıldığı, dava dışı işçinin … Bil. San. A. Ş ‘de 01.03.2012-29.05.2012 arasında 6 ay 0 günlük çalışmasından dolayı 9.292,04 TL alacağı olduğu, … A. Ş. /… Ltd. Şti. İş ortaklığında 01.03.20129.05.2012 arasında 2 ay 29 gülük çalışmasından dolayı 4.594,97 TL alacağı olduğu, bu miktardan ortaklığın anılan sebeple tam sorumlu olduğu, dava dışı işçinin …. A. Ş. ‘nde 16/09/2012-30/09/2012 arası gerçekleşen çalışmasından dolayı 816.88 TL alacağı olduğu, bu miktardan şirketin anılan sebeple tam sorumlu olduğu, dava dışı işçinin, ihbar ve yıllık izin ücretinden son yüklenicinin sorumlu olduğu dikkate alınarak, … Hiz. A.ş. ‘nde, 30.05.2012-15/09/2012 arası gerçekleşen çalışmasından dolayı 67.095,93 TL alacağı olduğu,bu miktardan şirketin anılan sebeple tam sorumlu olduğu değerlendirilerek, hizmet alım sözleşmelerindeki sorumluluğa ilişkin düzenlemeler nazara alınarak yıllık izin ücreti ile ihbar tazminatlarından son alt işverenin, kıdem tazminatı, hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicilerin işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu oldukları anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜNE,
-67.095,93 TL ‘nin davalı … Hiz A.Ş’den,
-9.292,04 TL ‘nin davalı … …. A.Ş’den,
-4.594,97 TL’nin davalılar … …. A.Ş ile …. Ltd. Şti.’den,
-816.88 TL’nin davalı …. A.Ş.’nden, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
Karar tarihi itibariyle alınması gereken 5.587,75 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin olarak alınan toplam 1.396,94 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.190,81 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
Davacı vekili tarafından yatırılan toplam 1.396,94 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davacı vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisi dikkate alınarak 11.433,98 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekili tarafından sarf edilen toplam 724,00 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Arabuluculuk asgari ücret tarifesine göre hesaplanan 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irad kaydına
HMK.’nın 333.maddesi uyarınca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
İlişkin davacı vekili ve davalı … ve … vekilinin yüzlerine karşı diğer tarafların yokluğunda kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar usulen açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı