Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/849 E. 2021/969 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ADANA
ASLİYE TİCARET 2. MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/849
KARAR NO : 2021/969

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … –

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2020
KARAR TARİHİ : 05/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Davacı tarafından açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin TCDD’da doktor olarak çalıştığını ve bu çalıştığı dönemde demiryolunda çalışanlar tarafından kurulan vakfa üye olduğunu, davalının vakıf öncesi TCDD’da çalışanların girişimi ile kurulduğu için DEMED (Demiryolu Memurları Derneği) olarak uzun yıllar dernek olarak faaliyette bulunduğunu, daha sonra dernek bünyesinde DEMEYSAN (Demiryolu Çalışanları Yardımlaşma Sandığı) kurulduğunu ve kamu çalışanlarından aidat toplayarak emeklilik sonrası hak ediş vermek için faaliyetlerine devam ettiğini, son olarak sandık olmaktan vakıf haline gelerek faaliyetlerini sürdürdüğünü, davalı vakfın, üyelerden aylık olarak topladığı ödemeler ile ticari işletme ve faaliyetini inşaat sektörüne, konut inşaatından elde edilen gelirlerle üyelerinin hak edişlerini ödediğini, müvekkilinin de birikim yapmak ve ikinci bir emeklilik bedeli almak amacıyla davalı … (…)’na üye olduğunu, bu üyeliği sırasında da davalı vakfa düzenli olarak ödemeler yaptığını ve neticede bu hak edişini almak için 11.09.2019 tarihinde 1208 sayılı dilekçe ile başvuruda bulunduğunu, davalı vakıf tarafından müvekkilinin başvurusuna 30.09.2019 tarih ve … sayılı yazısı ile ödemenin Vakıf Yönetmeliğinin ilgili madde uyarınca başvurudan itibaren 6 ay ve devamında 3 ay sonra ödenebileceğinin belirtildiğini, müvekkilinin davalı vakfın beyan ettiği süreci beklediğini ve ödemenin yapılmasını talep ettiğini, davalı vakıf tarafından müvekkilinin alacağının hesaplandığını ve alacağının ödenmesi konusunda cevabı yazı yazıldığını, davalı vakıf tarafından müvekkiline verilen yazıda toplam 85.475,27-TL alacağı olduğu ve miktarın ödeme planının yapıldığını, davalı vakfın 19.12.2019 tarih ve … sayılı yazıda müvekkiline ödemesini 20.02.2020 tarihinde 28.491,75-TL, 20.03.2020 tarihinde 28.491,75-TL miktar ve 20.04.2020 tarihinde 28.491,75-TL miktar olarak ödeneceğinin belirtildiğini, müvekkiline davalı vakfın beyan ettiği tarih ve miktarlarda ödeme yapılmadığını, bunun üzerine Adana 10. İcra Müdürlüğünün 2020/… Esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, davalı vakıf tarihinden haksız ve hukuka aykırı olarak icra takibine itiraz edildiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalıya usulüne uygun tebligatın yapıldığı ancak herhangi bir cevap sunmamış ve beyanda da bulunmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Somut olayda uyuşmazlığın; davacının, davalı vakfa üye olduğu, ikinci bir emeklilik kazanabilmek için aidat ödemelerinde bulunduğu, ödediği aidatlar nedeni ile de hak edişini istediği, davalı tarafından bir kısım ödemelerin yapıldığı, Adana Vakıflar Bölge Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta, …nın kamu yararına faaliyet gösteren vakıflardan olmadığının bildirildiği, TTK’nın m.16’da amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıfların tacir sayılacağı, ikinci fıkrasında ise kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasına kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıfların tacir sayılmayacağının belirtildiği, bu madde hükümlerine göre davalı vakfın bir ticari işletme işlettiği ileri sürülmediğinden tacir olamayacağı, bununla birlikte davacının ise TCDD’de çalışan doktor olduğu, dolayısıyla davacının da tacir sıfatı taşımadığı anlaşılmakla, mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle davaya bakmakla görevli mahkeme 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesidir.(HGK. 21/03/2019 tarih ve 2017/11-2630 esas-209/328 Karar sayılı ilamı).
Görev hususu HMK 114/c maddesi gereğince dava şartı olup, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi, 6100 sayılı HMK’nın 30, 115/1. ve 138. maddeleri ve usul ekonomisi uyarınca mümkün olduğundan (H.G.K’nun 2017/15-2141E. 2019/442 K.) mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki hüküm hukuka uygun bulunmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK.nın 115/2 maddesi gereğince davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-6100 sayılı HMK.nın 20/1 maddesi gereğince taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili ADANA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,

3-Dosyanın süresi içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi istenmez ise, alınması gereken harç konusunda, HMK 20/1-son cümle gereğince; açılmamış sayılması kararı ile birlikte karar verilmesine, yargılama giderleri konusunda ise HMK 331/2 maddesi gereğince talep halinde dosya üzerinden karar alınmasına,
4-Dosyanın süresi içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi istenir ise, HMK 331/2 maddesi gereğince, harç ve yargılama giderlerine görevli mahkemede karar verilmesine,
5-Ara buluculuk ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe veya zabıt katibine yapılacak beyanla Adana İstinaf Mahkemesi’nin ilgili dairesine gönderilmek üzere Mahkememize yapılacak olan istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 05/11/2021

Katip …

Hakim …

e- imzalıdır e- imzalıdır