Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/767 E. 2021/1141 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/767 Esas – 2021/1141
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ADANA
ASLİYE TİCARET 2. MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/767
KARAR NO : 2021/1141

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : … – ..

DAVALI : 1- … A.Ş. – …
VEKİLLERİ : … – …

DAVALI : 2- … ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : … – …

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/08/2015
KARAR TARİHİ : 10/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Davacı tarafından açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVANIN ÖZETİ
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.02.2015 tarihinde davalıya sigortalı olan …’e ait … plakalı aracın karıştığı kazada araç içinde yolcu konumunda bulunan müvekkilinin yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 4.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren ticari faiz ya da mevduata uygulanan en yüksek faiz, olmaması halinde yasal faizi ile birlikte yargılama gideri ve vekalet ücretini davalı taraftan tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ
Davalı … vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın zorunlu karayolu taşımacılık mali mesuliyet sigortası poliçesinin müvekkili şirket tarafından düzenlendiğini, müvekkilinin kazaya karışan sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında doğan zarardan sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde, dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası poliçesinin müvekkili şirket tarafından düzenlendiğini, müvekkilinin davacıda meydana gelen uzul kayıplarının genel şartlarda belirtilen oranlarda tespiti gerektiğini belirterek davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklı cismani zarar nedeniyle açılan geçici iş göremezlik ve kalıcı maluliyet ile zorunlu ferdi kaza koltuk sigorta poliçesinden kaynaklı tazminat talebidir.
Kazaya karışan aracın tescil kayıtları, hasar dosyası, davacıya ait tedavi evrakı, kaza nedeniyle başlatılan soruşturmaya ilişkin dosya getirtilmiş, davacının ekonomik ve sosyal durumları araştırılmıştır.
SGK tarafından davacıya rücuya tabi bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir.
Kusur bilirkişisi …’a ait 11.03.2016 tarihli kusur raporunda; … plakalı otobüste sürücüsü … 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 52/1-b ( Sürücüler araçlarının hızlarını aracın yük ve teknik özelliklerine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre ayarlayamamak ) kuralını ihlal ettiğinden bu kazada asli derecede ve 100 ( yüzde yüz ) oranında kusurlu olduğu yönünde rapor sunulmuştur.
İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 26.04.2018 tarihli raporunda; … kızı, 1956 doğumlu …’nin 12/02/2015 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı sağ el bilek eklem hareket kısıtlılığı arızası nedeniyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası Grup1 kabul olunarak:Gr1 VIII (2Aa….20)A %24×1/2=%12 E cetveline göre %15.2(yüzdeonbeşnoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği yönünde rapor sunulmuştur.
Aktüer bilirkişi …’ya 29.03.2021 tarihli raporunda; Kaza tarihi olan 12.02.201516.09.2015 tarihi itibarıyla poliçe limiti 290.000 TI. sıdır.Tavan tazminat tutarı poliçe limitini aşmamaktadır. TTK 1299 2918 sayılı KTK 98/1 99/1 maddeleri ile Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel şartlarının B.2 maddesi uyarınca trafik sigortacısı talep edilen tazminat ve giderleri hak sahibinin kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu ve gerekli belgeleri sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde sigortacının tazminat ödemekle sorumlu tutulmasından dolayı 15 günde temerrüdünden bahsedilmesi imkanı bulunmaktadır. Dava konusu olayımızda dava tarihi öncesinde davalı şirkete başvuru yapıldığına ilişkin evrak sunulmadığından temerrüt tarihinin dava tarihi olan 26.08.2015 tarihinden başlatılması, sigortalı aracın ticari kullanımlı olması nedeniyle ticari faiz uygulanması gerektiği kanısındayım. 12.02.2015 tarihinde gerçekleşen kazada Ve 15,2 maluliyete uğrayan davacı … açısından ,sigortalı araç sürücü kusuru 96 100 üzerinden 3.435,84 TI. geçici işgöremezlikten kaynaklı tazminat 89.901,66 TL. kalıcı maluliyetten kaynaklı tazminat talep hakkı bulunduğu hesaplaması yapılmıştır. Koltuk sigortası yönünden tazminat belirlemesi yapılabilmesi için mevcut yaralanmanın koltuk sigortası genel şartlarına uyarlanması gerekmektedir. Davacının yaralanmasının sağ el bilek hareket kısıtlılığından kaynaklanması, kaza yapan aracın otobüs olup davacının bu araç içerisinde yolcu konumunda bulunması durumları nazara alındığında müterafik kusur taktirinin mahkemeye ait olduğu yönünde rapor sunmuştur.
Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54’te özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir.
KTK’nin 90.Maddesinde 6704 sayılı kanunun 3. Maddesi ile yapılan değişiklik sonrası, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar; “…bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” ifadesi ile tazminatların kapsamını belirleyen usul ve esaslar yönünden Karayolları Trafik Kanunu ile birlikte Genel Şartlar’ın ilgili hükümlerine atıf yapılması ve Genel Şartlar’ın ilgili hükümlerinin, Türk Borçlar Kanun’un haksız fiile ilişkin hükümlerinin uygulanmasının önüne geçmiş ve bu bağlamda, Genel Şartlar ile sürekli sakatlık raporu alınıncaya kadar ki “bakıcı giderleri” ile “geçici iş göremezlik kayıplarının” sağlık hizmeti giderleri kapsamına dahil edilerek bu giderlerden sigorta şirketlerinin sorumluluğunun kaldırılarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğuna bırakılması nedeniyle 01.06.2015 tarihinden sonraki kaza ve poliçeler nedeniyle açılan tazminat davalarında bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik kayıplarının SGK kapsamında bulunduğu kabul edilerek, bu talepler yönünden sigorta şirketlerinin sorumlu olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17.07.2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararında, KTK’nin 90. Madde birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” İbaresi, İkinci Cümlesinde Yer Alan “…ve genel şartlarda…” İbaresinin,
b) Kanun’un 92. Maddesinin (i) Bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.
Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi;
a) Kanun’un 90. Maddesinin Birinci Cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…bu Kanun…” ve “…öngörülen usul ve esaslara tabidir.” İbarelerinin,
b) Kanun’un 92. maddesinin (g) bendinde yer alan “Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri” ibaresinin,
c) Kanun’un 92. maddesinin (h) bendinde yer alan “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ibaresinin,
d) Kanun’un 93. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları,…” İbaresinin,
e) Kanun’un 97. Maddesinin Birinci Cümlesi “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir.” İbaresinin,
f) Kanun’un 99. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri,…” ibaresinin, Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın reddine oybirliği ile karar vermiştir.
Anayasa’nın 153’üncü maddesinin son cümlesi “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” İfadesi gereğince Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlandıktan sonra yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.
Anayasa Mahkemesi’nin kararları hüküm kısmı yönünden, Resmi Gazetede yayımlanması ile birlikte herkes için bağlayıcıdır. Anayasa Mahkemesi’nin norm denetimine dayalı vermiş olduğu iptal kararlarının gerekçeleri o kuralın Anayasa’nın hangi kuralına aykırı olduğu ve neden iptalinin gerektiği ile ilgili olmalıdır.
Anayasa’nın 153’üncü maddesi gereğince; “Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez.” Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümemesinin gerekçesi olarak iptal kararlarının, “kazanılmış hakları” ortadan kaldırıcı bir sonuç doğurmasının önlenmesi olduğu ve hukuki güvenlik ve istikrar, adalet, kamu düzeni ve kamu yararı gibi temel kavramlar gerekçe gösterilmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.5.1989 tarihli ve 1989/10-250 E. – 1989/361 K. sayılı kararında; “…. Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe yürümezliği kuralı yorumlanarak “Anayasa’nın 153/6 maddesindeki „iptal kararları geriye yürümez‟ hükmü, iptal kararlarının kesinleşen işlemlere tesir etmeyeceği anlamından olup, elde bulunan, uyuşmazlığın sürdüğü davalarda „geriye yürümeme kuralı‟ uygulanmaz. Diğer bir deyimle, bir davada uygulanması gereken bir Kanun maddesi, başka bir dava vesilesiyle iptal edilmiş ise, bu madde artık eldeki davada da uygulanamaz” sonucuna ulaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.5.2005 tarihli ve 2005/5-288 E. – 2005/352 K. sayılı kararında; geçmişe yürümezliği şu şekilde yorumlamıştır: “Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının ilke olarak Resmi Gazetede yayımlandıkları tarihten itibaren ve geleceğe dönük olarak hüküm ve sonuç doğuracağı unutulmamalıdır. Bu nedenledir ki, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce, iptal edilen yasa kuralına dayanılarak, davacı idare yararına kazanılmış mülkiyet hakkının Anayasa Mahkemesi kararından etkilenmeyeceği, kuşku ve duraksamadan uzaktır. Daha açık anlatımla Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının, iptal edilen yasa kuralına dayanılarak daha önce davacı yararına gerçekleşen kazanılmış hakka etkili olması olanaklı değildir”.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 10.3.1969 tarihli ve 1969/1 E. – 1969/3 K. sayılı kararında; “İptal kararının geriye yürüyemeyeceği kuralı konurken kazanılmış hakların saklı tutulduğu, Anayasa Mahkemesinin, 3 ay içinde kararını vermemesi halinde, mahkemenin Anayasaya aykırılık iddiasını kendi kanısına göre çözümleyerek davayı yürütmesi ve Anayasa Mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkemenin buna uymak zorunda olduğuna ilişkin hükmün muhalif mefhumundan da anlaşılmaktadır. Bu sebeplerle, kazanılmış haklar saklı kalmak üzere, Anayasa Mahkemesinin … sayılı iptal kararının yürürlüğe girdiği tarihten önceki zamanlara ait kira paralarının tespitinde 6570 sayılı Kanunun iptal edilen hükümleri uygulanamaz” ifadelerine yer verilmiştir.
Yukarıda incelemiş olduğumuz kararlardan anlaşıldığı üzere, Yargıtay da Danıştay gibi geçmişe yürümezlik ilkesini görülmekte olan davalar açısından kabul etmemekte ve bu davalar açısından, Anayasa Mahkemesince iptal edilen kuralın uygulanamayacağı görüşünü benimsemektedir (İsmail KÖKÜSARI, Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru Yolunda İhlal Kararlarının Kesinliği, Bağlayıcılığı ve Etkisi, Y Lisans tezi., Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı tez merkezi, E.T: 04.12.2020
).
Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî müktesep hakkın istisnası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir(sevgipinari.org., Hüseyin Tuztaş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Üyesi
).
“Benzer şekilde; uygulanması gereken bir yasa hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilirse, artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 07/07/2020 Esas No: 2018/194 Karar No:2020/3523).
“Karar henüz kesinleşmeden geçmişe etkili olarak çıkarılan bir kanun hükmü de usulî kazanılmış hakkın istisnasını oluşturur. Bir kanun hükmü Anayasa Mahkemesi’nce iptâl edilirse iptâl edilen kanun hükmü usulî kazanılmış hakka aykırı olsa bile uygulanacak öncelik usulî kazanılmış hakta değil Anayasa Mahkemesi’nin iptâl kararında olacaktır (Yargıtay 4. HD. 06/07/2020 Tarih Esas No: 2020/112 Karar No: 2020/2545).
Uygulanması gereken bir kanun hükmünün, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Yargıtay 5.HD. 01/10/2020 Esas No: 2020/1336 Karar No: 2020/7783). Anayasa Mahkemesi’nin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasa’nın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç Anayasa’nın, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. sayılı kararında; Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.
Anayasa Mahkemesi’nin KTK’un 90. Maddesinde ki “genel şartlar” ile ilgili ibareleri iptal etmiş olmasını, Anayasa Mahkemesi’nin genel şartlar iptal etmiş gibi genel şartların hiçbir geçerliliğinin olmadığı anlamı çıkarmamak, genel şartların Karayolları Trafik Kanun’unda ki dayanak maddesi iptal edilmeyerek genel şartların ayakta tutulduğunu anlamak gerekir.
Kısaca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı, iptal edilen hükümler yönünden derdest davalar için uygulama alanı bulacak, sigorta genel şartlarının Karayolları Trafik Kanunu ve Türk Borçlar Kanunu hükümlerine aykırı olmayan hükümleri uygulanmaya devam edecektir. Bu cümleden olmak üzere; Zira TBK 54. Maddesinde; haksız fiilden doğan borçlar kapsamında, bedensel zararlar olarak tedavi giderleri ve kazanç kaybı sayılmış, sağlık hizmeti giderlerinin kapsamı KTK 98. Maddesinde de, açıkça hastane ve sağlık kuruluşlarında alınan tıbbi tedaviye yönelik sağlık hizmeti ile sınırlı tutulmuşken, genel şartların A.5/b maddesi ile sakatlık raporu alınıncaya kadar ki süre içindeki bakıcı giderleri ve geçici iş gücü kaybından doğan giderler sağlık hizmeti giderleri kapsamına alınarak SGK sorumluluğuna bırakılmış olması açıkça kanunda düzenlenen bir hususun kapsamını genişletmiş olduğundan uygulanma imkanı kalmamıştır.
Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle; 12.02.2015 tarihinden meydana gelen trafik kazasında … plakalı …’e ait otobüsün kaza yapması neticesinde yolcu konumundaki davacının yaralandığı, kusur bilirkişi raporuna göre … plakalı otobüs sürücüsü …’ün tam kusurlu olduğu, davacının davalılardan … A.Ş’ yönünden Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigorta Poliçesine diğer davalı … A.Ş’ yönünden ise Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesine dayalı olarak talepte bulunduğu, … plakalı otobüsün şehirler arası taşımacılık yaptığı, davalılardan … A.Ş’nin cevap dilekçesinde davacının otobüs bileti bulunması gerektiği yönünde itirazda bulunduğu, söz konusu kazada davacının 27 numaralı koltukta aynı aracın 28 ve 29 numaralı koltuklarında ise davacının kardeşlerinin bulunduğu, bilette ise davacının kızlık soy isminin geçirilmek suretiyle bilete “Fate İspir) yazıldığı, meydana gelen kazada birden fazla ölü ve yaralının bulunduğu, jandarma tarafından tutulan tutanağa göre; olay yerine gelen ambulanslarla çeşitli hastanelere sevk edilen yaralıların büyük bir kısmının taburcu edilmeleri ile ifadelerinin alınamadığına ilişkin düzenlenen tutanakta …’nin açık kimlik ve adresinin bulunduğu davacı hakkında düzenlenen ATK’nın Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümlerinden yararlanılarak verdiği raporda davacıda %15,2 meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin ise 4 haftaya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, davacı vekili tarafından başka bir avukata yetki belgesi verildiği, dosyayı takip eden avukatın duruşmada yetki belgesini ibraz etmek üzere süre talep ettiği, davacı vekilinin süresi içerisinde yetki belgesini ibraz etmediği ve dosyanın yetki belgesi ibraz edilmeyen tarihten itibaren işlemden kaldırılmasına karar verildiği, işlemden kaldırma tarihinden itibaren 3 aydan fazla sürenin geçmesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, istinaf sonrasında Adana BAM 3. Hukuk Dairesinin 2019/… ve 2020/… karar sayılı ilamı ile kararın kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekiline tazminat miktarını açıklamak üzere süre verildiği, davacının 4.000,00-TL’lik tazminatı 2.000,00-TL’sinin davalı … A.Ş’den 2.000,00-TLnin ise diğer sigorta şirketinden talep ettiğini bildirdiği, aktüer bilirkişi tarafından sunulan raporda davacının TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant formülü çevresinde davacının 3.435,84-TL geçici, 89.901,66-TL kalıcı maluliyet tazminat talep edebileceğinin hesaplandığı, zorunlu koltuk sigortası yönünden hesaplama yapılabilmesi için dosyanın ATK uzmanı bilirkişiye tevdi edildiği, verilen raporda sağ el bileğinde bulunan kısmi hareket kaybının 1/2 oranında olduğu değerlendirilerek teminatın yüzdeki sağ el bileği için %20 olarak belirlendiği, arızaya uygun başka bir oranın bulunmadığı, el bileğindeki 1/2 oranında kayıp nedeni ile teminatın %10 olarak kabulü neticesinde ödenecek tutarın 175.000,00-TL teminata göre %10’u oranında olmak üzere 17.500,00-TL hesaplandığı, davacı vekili tarafından 09.11.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle geçici iş göremezlik için 3.435,84-TL, daimi maluliyet için 89.901,66-TL ve davalı … yönünden toplam 17.500,00-TL olarak tazminat talep ettiği, davadan önce sigorta şirketine müracaat edildiğine dair belge ibraz edilmediği, sigortalı aracın ticari kullanıma mahsus olduğu, tazminatta indirimi gerektiren hatır taşıması yada müterafik kusurun bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın kabulü ile;
1-) 3.435,84-TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 26.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan … A.Ş’den alınarak davacıya ödenmesine,
2-) 89.901,66-TL kalıcı maluliyet tazminatının dava tarihi olan 26.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan … A.Ş’den alınarak davacıya ödenmesine,
3-) 17.500,00-TL zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesinden kaynaklı tazminatın dava tarihi olan 26.08.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan … A.Ş’den alınarak davacıya ödenmesine,

4-) Karar ve ilam harcı olarak hesaplanan 6.375,88-TL’den peşin alınan 27,70-TL harcın ve ıslah harcı 378,56-TL olmak üzere toplam 406,26-TL’nin mahsubu ile bakiye 5.969,62-TL harcın davalılardan … A.Ş’den tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-) Karar ve ilam harcı olarak hesaplanan 1.195,42-TL’nin davalılardan … A.Ş’den alınarak hazineye irat kaydına,
6-) AAÜT gereğince hesaplanan 12.817,06-TL vekalet ücretinin davalılardan … A.Ş’den alınarak davacıya ödenmesine,
7-) AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalılardan … A.Ş’den alınarak davacıya ödenmesine,
😎 Davacı tarafından yatıran 27,70-TL peşin harç ve 378,56-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 406,26-TL’nin davalılardan … A.Ş’den alınarak davacıya ödenmesine,
9-)Davacının yapmış olduğu 2.486,70-TL yargılama giderinin davalılardan (339,90-TL’sinden davalı … A.Ş sorumlu olmak üzere) alınarak davacıya ödenmesine,
10-) Fazla yatan avans var ise Adalet Bakanlığı HMK Gider Avansı Tarifesi’nin 5. maddesine göre, karar kesinleştikten sonra talep sahibine elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden, yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine, (gönderme masrafının avanstan karşılanmasına ),
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe veya zabıt katibine yapılacak beyanla Adana İstinaf Mahkemesi’nin ilgili dairesine gönderilmek üzere Mahkememize yapılacak olan istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 10/12/2021

Katip …
e- imzalıdır

Hakim …
e- imzalıdır