Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/635 E. 2021/1007 K. 12.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/635 Esas
KARAR NO : 2021/1007

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :… (T.C….)- …
VEKİLLERİ : … – …
… – …
DAVALI : … ŞİRKETİ-
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/10/2020
KARAR TARİHİ : 12/11/2021
YAZIM TARİHİ : 29/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesi ile; davacı …’in 27/08/2018-24/10/2018 tarihleri arasında yapılan ameliyat ve tedaviler neticesinde sakat kaldığı, Dr. …’ın 10/10/2018-10/10/2019 döneminde Tıbbi Kötü Uygulamaya ilişkin mali sorumluluk sigorta poliçesi ile davalı şirket nezdinde sigortalı olduğu, Dr. …’ın mesleki faaliyetinden dolayı sözleşmenin bitiş tarihinden iki yıl sonrasına kadar çıkabilecek taleplerin de teminat dahilinde olduğu, Dr. …’ın yaptığı ameliyat ve tedaviler sonrası bir türlü iyileşemeyen davacının son olarak … hastanesinde ameliyat ve tedavi edildiği, tedavi sonrası davacının bacağında 10 cm kısalma olduğu, hastane evrakları incelendiğinden bunun nedeninin önceki ameliyatlardan dolayı olduğu, bu nedenle şimdilik 1.000,00 TL sakatlık tazminatı ile 150.000,00 TL manevi tazminatın 23/07/2020 tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinden özetle; açılan davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, bu nedenle Adana mahkemelerinin yetkisini kabul etmedikleri bildirilmiştir.
Somut olayda; talebin, sorumluluk sigortası türü olan “Tıbbî Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi” kapsamında tazminat istemine ilişkin olduğu ve Davalı “… A.Ş”nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı bulunduğu, bu halde davanın, Türk Ticaret Kanununun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlığın Mahkememizin görevine girdiği anlaşılmıştır.
Yetki itirazı yönünden yapılan değerlendirmede:
HMK m.6/(1) uyarınca, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. HMK m.14/(1) gereğince de, bir şubenin işleminden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Haksız fiilden doğan davalarda, HMK m.16/(1)’e göre, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
Eldeki davada, tedavilerinin Mersin Tarsus’ta gerçekleştiğinin iddia edildiği, davacıların “istanbul”da ikâmet ettikleri, davalı sigorta şirketinin merkezinin “İstanbul” olduğu, dava dilekçesinden görülmektedir. Poliçenin İSTANBUL adresinde düzenlendiği görülmüştür. Davalının Adana’da bölge müdürlüğünün bulunmasına rağmen, HMK m.14/(1)’de yalnızca bir şubenin işleminden doğan davalarda şubenin yetkili olacağı düzenlenmiştir. Kaldı ki, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07/03/2018 tarih ve 2017/17-1092 E., 2018/463 K. Sayılı kararında, trafik sigortaları yönünden bölge müdürlüğünün yetkili olup olmayacağı tartışılmış ve “…Ne var ki her iki yasanın da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmamaktadır. Kanunda bulunmayan bir düzenleme de yorum yolu ile genişletilemez. Bu durumda 4925 sayılı Yasanın 25. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında merkez veya şubenin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemeleri, Kanun (4925 s. Karayolu Taşıma Kanunu) uyarınca yetkili kabul edildiğine göre, acente ve şubeyi denetleyen üst merci olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir…” denilerek bölge müdürlüğünün yetkisinin bulunmadığı anılan kararda da gösterilmiştir. Dolayısıyla bölge müdürlüğünün de yetkili olduğuna ilişkin yasal koşulların bulunmadığı anlaşıldığından, Mahkememizin yetkisizliğine ve yetkili mahkemenin İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna ilişkin karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal ve hukuksal olgu göz önüne alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
Yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
Karar kesinleştiğinde, talep halinde dosyanın görevli ve yetkili NÖBETÇİ İSTANBUL ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6100 Sayılı HMK’nın 323.ve 331. Maddeleri uyarınca harç, masraf ve vekalet ücretinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirmesine,
Süresi içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi hususunda müracaat edilmemesi halinde, davanın açılmamış sayılması hakkında HMK 20/1.maddesi, yargılama giderleri hakkında da HMK 331/2.maddesi gereğince karar verilmesine,
İlişkin taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar usulen açıkça okunup anlatıldı.
Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı