Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/491 E. 2022/43 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/491 Esas – 2022/43
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/491
KARAR NO : 2022/43

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACILAR : 1- … – (T.C…)

2- … – (T.C…)

VEKİLİ : … – …
DAVALI : … ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLLERİ : … – …

DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/08/2020
KARAR TARİHİ : 12/01/2022
YAZIM TARİHİ : …

Mahkememizde görülen Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davası yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklı tarafından 14/11/2006 tarihinde Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinden kaynaklı alacak için Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçildiğini, ödeme emrinin müvekkillerine 21/11/2006 tarihinde tebliğ edildiğini ve takibin kesinleştiğini, icra takibinin takipsizlikten düştüğünü, 10 yılı aşkın süre takipsiz bırakıldığını ve sonrasında 29/01/2020 tarihinde temlik alan tarafından takibin yenilendiğini, yenilenen takip dosyasından tebligat ve bildirim yapılmadan, yenileme emri tebliğ edilmeden müvekkillerine haciz işlemi uygulandığını, alacağın ve kefaletin zamanaşımına uğradığını, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu, TBK’nın 598/3maddesi gereğince her türlü kefaletin on yılı geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalktığını, müvekkilleri yönünden zamanaşımını keser mahiyetteki son işlemin 28/08/2009 tarihinde fiili haciz yapmak suretiyle yapıldığını, haciz tutanağı düzenlendiğini belirterek icra takibinin müvekkilleri yönünden teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmek suretiyle tedbiren durdurulmasına, kefalet sözleşmesinde noksanlık olması sebebiyle geçersizliğinin ve müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, bu talepleri kabul görmezse TBK 598/3 maddesinde öngörülen on yıllık sürenin dolması ile müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, bu talepleri de kabul görmezse on yılı aşkın süre müvekkilleri yönünden takipsiz bırakılan icra takibinin yasada öngörülen zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine, icra takibinden tatbik edilen hacizlerin kaldırılmasına, takibin iptaline, davalı bankanın %20 oranında kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa üzerinde tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ;Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını, davacıların açtığı Adana 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/… esas 2020/… karar sayılı dosyasının halen derdest olduğunu, davacılar tarafından açılan davanın mahkemece reddedildiğini ve davacılar tarafından istinaf edildiğini, davacılar aleyhine Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, kesinleşmeden sonra çok sayıda hacizler uygulandığını ve 2015 yılına kadar devam ettiğini, dosyanın 25/12/2019 tarihinde kendilerine geçtiğini, 29/01/2020 tarihinde yenilendiğini, yapılan işlemlerle zamanaşımının kesildiğini, İİK’nun 78/2 maddesinde düzenlenen haciz isteme hakkının süresi içerisinde yerine getirildiğini, İİK’nun 78/son maddesi gereğince yeniden haciz uygulanabilmesi için borçluya yenileme tebliğine ve yenileme harcı alınmasına gerek olmadığını, ödeme emirlerinin tebliğini müteakip bir sene içerisinde müteaddit defalar haciz talep edilerek işlemler yapıldığını, davalı borçluların 24/11/2006 tarihinde dosyaya mal beyanında bulunduklarını ve borcu kabul ettiklerini, takibin dayanağı kefalet sözleşmesinin geçersizliği iddiasının yasal olmadığını, yapılan hacizlerin usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddine, davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava dışı … A.Ş. ile dava dışı …. A.ş. arasında 19/12/2005 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmeye davacılar müteselsil kefil olmuştur. Kefalet sözleşmesinde davacıların imzaları bulunmaktadır.
Adana 12.İcra Müdürlüğünün 2020/… (yenileme öncesi 2006/… esas) esas sayılı icra dosyasında; alacaklı tarafından borçlular …, … ve … hakkında 28.516,14 TL üzerinden 14/11/2006 tarihinde icra takibi başlatılmıştır.
Mahkememizce bilirkişi olarak tayin edilen Doç. Dr. … ve … 22/11/2021 tarihli raporunda:davacılar … ve …’un 19/12/2005 tarihli 150.000,00 TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, dava konusu borçlardan 150.000,00 TL ile faiz ve ferilerinden kefaleten sorumlu olduklarını, Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi ile ilgili olarak davalıların icra takip tarihi itibarı ile … A.Ş.’ne olan borçlarının icra takibinde talep edilen %126 temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplama yapıldığında toplam 27.278,68 TL , temerrüt tarihinde geçerli olan ticari işlerde uygulanacak %25 temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplama yapıldığında ise toplam 25.636,90 TL olduğunu, kefalet sözleşmesinin genel kredi sözleşmesinin limiti doğrultusunda geçerli olduğunu, zamanaşımı süresinin ise İİK’nun 89 haciz ihbarnamesinin icra takip işlemi sayılıp sayılmamasına göre değerlendirilmesi gerektiğini, İİK’nun 89 md. Haciz ihbarnamesinin icra takip işlemi sayılması doğrultusunda dosyanın zamanaşımı süresinde yenilendiğinin kabul edileceğini ancak haciz ihbarnameleri ve sorgunun icra takip işlemi olarak kabul edilmemesi üzerine ise alacağın zamanaşımına uğradığının kabul edileceğini, alacağın likid olduğunu belirtmişlerdir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı banka ile dava dışı kişi arasında kredi sözleşmesinin imzalandığı, davacıların da bu kredi sözleşmesine müşterek borçlu ve kefil sıfatıyla imza attığı, asıl borçlunun borcunun ödememesi nedeniyle davalı banka tarafından, müşterek borçlu ve kefil olan davacılara karşı 19/12/2005 tarihli genel kredi sözleşmesine dayanılarak toplam 28.516,14 TL üzerinden icra takibine geçildiği, davacılar tarafından, kefalet sözleşmesinde noksanlık olması sebebiyle kefaletin geçersiz olduğu ve müvekkillerinin borçlu olmadığı, bu talepleri kabul görmezse TBK 598/3 maddesinde öngörülen on yıllık sürenin dolması ile müvekkillerinin borçlu olmadığı, bu talepleri de kabul görmezse on yılı aşkın süre müvekkilleri yönünden takipsiz bırakılan icra takibinin yasada öngörülen zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi için, mahkememize iş bu davanın açıldığı, dosyanın bankacılık alanında uzman bir bilirkişi ile nitelikli hesap bilirkişisinden oluşan heyete tevdii edildiği, 22/11/2021 havale tarihli raporda “..davacılar … ve …’un 19/12/2005 tarihli 150.000,00 TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, dava konusu borçlardan 150.000,00 TL ile faiz ve ferilerinden kefaleten sorumlu olduklarını, Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi ile ilgili olarak davalıların icra takip tarihi itibarı ile … A.Ş.’ne olan borçlarının icra takibinde talep edilen %126 temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplama yapıldığında toplam 27.278,68 TL , temerrüt tarihinde geçerli olan ticari işlerde uygulanacak %25 temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplama yapıldığında ise toplam 25.636,90 TL olduğunun..” tespit edildiği, davanın icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası olduğu, davacı vekili tarafından kefaletin şekil şartlarından noksan olduğundan bahisle geçersizliğini iddia ettiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 583/1. maddesi “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin zorunlu olduğunun hüküm altına alındığı, yine mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 484. maddesi, “Kefaletin sıhhati, tahriri şekle riayet etmeğe ve kefilin mes’ul olacağı muayyen bir mikdar iraesine mütevakkıftır.” hükmünü içerdiği buna göre, kefaletin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olacağı miktarın belirtilmesinin zorunlu şekil şartı olduğunun hüküm altına alındığı, yazılı şekil şartının sebebinin kefilin sorumlu olduğu miktarı bilerek kefalet senedini imzalaması olduğu, icra takibine konu kredi sözleşmesinin 19.12.2005 tarihinde imzalandığı, yine aynı tarihte davacıların sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları, sözleşmenin ilgili sayfasında davacıların sadece isim ve imzalarının bulunduğu, sorumlu oldukları miktara ilişkin bir kaydın bulunmadığı, sözleşmenin imzalandığı tarihte geçerli olan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 484. maddesinde kefaletin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olacağı miktarın belirtilmesi gibi zorunlu şekil şartlarının arandığı bu bakımdan hem TBK’nun 583. maddesi ve hemde mülga BK’nun 484 maddesinde kredi sözleşmelerinde kefalet miktarının yazılı olmasının geçerlilik şartı olması nedeniyle davacıların terditli taleplerinden ilki olan bahse konu kredi sözleşmesinden kefaletin şekil yönünden noksan olduğu için sorumlu olmadıkları yönündeki iddialarının açıklanan nedenlerle yerinde olduğu anlaşıldığından davacıların 19.12.2005 tarihli davalı ile dava dışı … ile imzalanan genel kredi ve teminat sözleşmesinden doğan borçtan kefil olarak sorumluluklarının bulunmadığının tespitine, İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca kötüniyet tazminatı verilebilmesi için menfi tespit davası açılmasına sebep olan takibin haksız ve kötüniyetli olması gerektiğinden davalının kötü niyetli olduğu hususunda bir delilin mevcut olmadığı gözetilerek kötü niyet tazminatına ilişkin talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Benzer Yargıtay 23.HD 2018/1047 E. 2020/4272 K. Sayılı ilamı)

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
Adana 12. İcra Dairesinin 2020/… esas sayılı dosyasına konu edilen 19/12/2005 tarihli dava dışı … ile imzalanan genel kredi ve teminat sözleşmesinde kefil olan davacıların bu sözleşmeden kaynaklı olarak borcunun bulunmadığının tespitine,
Kötü niyet tazminatının reddine,

2-Karar ve ilam harcı olarak hesaplanan 1.947,93 TL’den peşin alınan 486,99 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.460,94 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacının yapmış olduğu 1.347,85 TL yargılama gideri ile peşin ödediği 486,99 TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4-A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
Dair, HMK.’nun 341/1 ve 345.maddesi gereğince; kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, aynı yasanın 343.maddesi gereğince mahkememize yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile İSTİNAF YOLUNA başvurulabileceği belirtilerek taraf vekillerin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/01/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza