Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/413 E. 2021/920 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/413
KARAR NO : 2021/920

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … – …
Av. … – …
DAVALI : … –

VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 24/05/2016
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
YAZIM TARİHİ : …

Mahkememizde görülen Tazminat (Rücuen Tazminat) davası yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … ile önce davalı arasında imzalanan sözleşmeler gereği davalı şirketin, müvekkili davacı … adına ve kendi çalışanları ile su sayacı endeksi okuma ve faturaların tebligi hizmet işi ile güvenlik hizmet işleri ile ilgili olarak imzalanan sözleşme gereği, söz konusu hizmet sözleşmesi gereğince ve davalı şirkete bağlı olarak çalışan işçilerden biri olan …’ün iş akdi 31/12/2014 tarihinden itibaren iş akdinin sona erdirildiğini ve bunun üzerine … tarafından müvekkili kuruma ve davalı kuruma karşı Adana 6. İş Mahkemesinin 2015/… Esas sayılı dosyası ile işe iade davası açıldığını, yapılan yargılama sonucunda 23/03/2015 tarih ve 2015/… sayılı kararı ile feshin geçersizliğine …’ün …de işe iadesine karar verildiği, verilen kararın taraflarından temyiz edildiği, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 11/11/2015 tarih 2015/… esas, 2015/… Karar sayılı yerel Mahkemenin vermiş olduğu kararının … vekili tarafından kurumlarına karşı Adana 11. İcra Müdürlüğünün 2015/… Esas sayılı dosyası ile Yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünde, Adana 2. İcra Müdürlüğünün 2016/… Esas sayılı dosyası ile de ücret alacağı yönünden icra takibi başlatmış olduğunu ve kurumları tarafından ilgili icra dosyalarına ödeme yapıldığını, açıklanan nedenlerle … için 08/07/2015 tarihinde 1.616,68 TL ve 27/07/2015 tarihinde 344,49 TL ve 11/02/2016 tarihinde 18.512,00 TL olmak üzere ödenen toplam 20.473,17 TL’nin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın yetkisizlik yönünden reddine ve dosyanın yetkili İstanbul (Çağlayan) Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama masraf ve ücreti vekalet alacağının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dışı işçiye ait hizmet sözleşmesi, işe giriş bildirgeleri, devir sözleşmesi, işçiye yapılan ödemelere ait belgeler, belediyenin hizmet alımlarına ilişkin ihale evrakı, teknik şartnameler ve sözleşmeler ibraz edilmiştir.
Dava ilk olarak Adana 2 Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış, Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/… E. 2018/… K. Sayılı ilamı ile karar verilerek dosya istinaf edilmiştir.
Adana BAM 9 Hukuk Dairesinin 2019/… E 2019/… K sayılı ilamı ile Adana 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı görev yönünden kaldırılarak mahkemesine gönderilmiş Adana 2 Asliye Hukuk mahkemesinin 2019/… E 2019/… K sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir. Bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya mahkememizce devam edilmiştir.
Davacı tarafından bazı birimlerde personel çalıştırılması amacıyla değişik tarihlerde açılan ihaleler davalı tarafından alınmış ve ihaleyi alan firma ile davacı arasında hizmet alımına ilişkin sözleşme imzalanmıştır.
Davacının açtığı ihale sonucu taraflar arasında su sayacı endeksi okuma ve faturaların tebliği işlerine ait hizmet alım sözleşmesi yapılmıştır. Dava dışı işçi … tarafından bu sözleşme kapsamında çalıştığı sırada hizmet hakkının fesh edilmesi nedeniyle … ve davalı aleyhine işe iade talebi ile açılan davada Adana 6. İş Mahkemesinin 2015/… Esas 2015/… sayılı kararı ile feshin geçersizliğine …’ün …de işe iadesine karar verilmiştir. Bu karar Adana 11. İcra Müdürlüğünün 2015/… Esas sayılı dosyası ile Yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünde, Adana 2. İcra Müdürlüğünün 2016/… Esas sayılı dosyası ile de ücret alacağı yönünden icra takibine konu edilmiştir. Bu dosyalara 08/07/2015 tarihinde 1.616,68 TL ve 27/07/2015 tarihinde 344,49 TL ve 11/02/2016 tarihinde 18.512,00 TL olmak üzere toplam 20.473,17 TL ödeme yapılmıştır.
Adana 6.İş Mahkemesine açılan 2015/…-… Esas karar sayılı dosyada feshin geçersizliğine işçinin işi iadesine karar verilmiş verilen karar Yargıtay 7 Hukuk Dairesinin 2015/… E 2015/… K sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Mahkememizce alınan 21/02/2021 tarihli ve 07/07/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda; davacı kurumun Adana 2. İcra Müdürlüğünün 2016/… esas sayılı dosyası için 18.512,00 TL, Adana 11. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… esas sayılı dosyası için 1.961,17 TL rücu hakkının bulunduğunu belirtmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, hizmet alım sözleşmeleri gereğince çalıştırılan dava dışı işçiye yapılan ve yukarıda açıklanan işçilik alacaklarından hangi tarafın ne oranda sorumlu olacağı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine, 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile eklenen fıkralarda, 04.01.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları bakımından idarenin sorumluluğu düzenlenmiş isede kamu asıl işvereninin alt işverenlere rücu işlemine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu kanunun 120. md. gereğince halen yürürlükte olan 1475 sayılı yasanın 14’üncü maddesine göre; işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesi hükmüne göre; kıdem tazminatından asıl işveren ve alt işverenin birlikte sorumluluğunun söz konusu olduğu ve sözü edilen hükümde bir değişiklik yapılmadığı halde, Kamu İhale Mevzuatına tabi alt işverenlik sözleşmeleri kapsamında çalışanların kıdem tazminatının salt son kamu kurumunda ödeneceğinin öngörülmesi, işçi açısından seçimlik hakkı bertaraf etmeyeceği gibi davalı asıl işverenin rücu hakkını da ortadan kaldırmayacaktır. Diğer taraftan değişiklik işçiyi güvence altına almak amacıyla konulmuş bir hüküm olup, emredici nitelikte değildir. (Yargıtay 22. HD 2017/582 E. 2020/7597 K. , 9. HD 2017/24649 E. 2020/19067 K., Yargıtay 13. HD. 2016/7178 E. 2016/11227 K., 2016/15019 E. 2018/7581 K. , 23. HD. 2016/4603 E. 2019/394 K. , 2019/2366 E. 2021/227 K.)
7166 sayılı Yasanın 11.maddesi ile, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. Maddesine eklenen 6. fıkrasında; ” 4134 sayılı Kanunun 62.maddesinin 1.fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere 11/09/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/09/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverene rücu edilemez.” hükmü bulunmaktadır. 7166 sy. Kanunun 12. Maddesi ile 4857 sayılı Kanuna eklenen geçici 9. Maddede ise; 112/6. fıkranın yürüyen davalara etkisi düzenlenmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesinin E: 2019/42, K: 2019/73 Sayılı Kararı ile, 4857 sy. Kanunun 112/6. Fıkrası ve geçici 9. Maddesinin 1. cümlesi iptal edilmiştir.
Hizmet alım sözleşmelerinden kaynaklanan rücu davalarının temyiz inceleme merci olan Yargıtay 23. Hukuk Dairesi; Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğunun olmadığı, işveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması gerektiği, işçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden, ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu, hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabildiği, bu halde işyeri devri suretiyle işçilerin yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam ettiği ve işçilik alacaklarının da bu doğrultuda hesaplandığı, işçiye ödenen kıdem tazminatının iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplandığı ve tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yüklenicilerin işverene karşı sorumlu oldukları, yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüştüğü, sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenicinin sorumlu olacağı, ihbar tazminatından da son işverenin sorumlu olduğu, bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicilerin işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu oldukları, işveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemelerin de aynı esasla yüklenicilerden tahsil edilebileceği (Yargıtay 23 HD 2016/9323 E. 2020/543 K. ,2019/1267 E.2020/1418 K.) İşçinin hizmet aktini yüklenici ile imzalamasına rağmen, işyerinin işverene ait olması nedeniyle işçinin işe iadesinin işveren ve yüklenici birlikte gerçekleştirmek zorunda olduğu, işverinin kabulü olmadan yüklenicinin işçiyi iade etmesinin mümkün olmadığı, ayrıca iş mahkemesince işveren ve yüklenici müteselsilen sorumlu tutulduğundan ve hizmet alım sözleşmesinde bu hususu düzenleyen bir hüküm de yoksa işçinin işe iade edilmemesi nedeniyle işçiye ödenen bedelden (işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti) tarafların yarı yarıya sorumlu tutulmaları gerektiği(Yargıtay 23 HD 2019/1088 E. 2020/2054 K , 2019/523 E. 2020/526 K.) esasları benimsenmiştir.
Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Yıllık izinler de kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son işveren olduğu ve yıllık izinlerin de bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son işveren sorumlu olacaktır. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ve yıllık izin ücretini ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler” rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. İhale Sözleşmesinin 16. maddesinde “Hizmet işi süresince işten çıkarılan kıdem tazminatları ile diğer yasal haklardan yüklenici sorumludur. Bu konuda idarenin yasal ve parasal hiçbir sorumluluğu yoktur.Yüklenici bu uygulamadan doğacak her türlü yasal ve parasal sorumluluğu kabul etmiştir.” denilmektedir. Sözleşme süreci içerisindeki bilcümle yasal işçilik alacaklarının kaynaklı muhatabın yüklenici olduğu açıkça belirtilmiştir.
Şu halde, asıl işveren olan davacının işçi çalıştırmak üzere hizmet almak amacıyla sorumluluk alanındaki işin bir kısmını davalı alt işverene verdiği, dava dışı işçinin ihale edilen bu iş kapsamında alt işveren yanında çalıştığı, iş akdinin sona ermesinden dolayı asıl işverenin boşta geçen süre ve işe başlatmama tazminatını ödediği, asıl ve alt işverenlerin yasa gereğince işçiye karşı birlikte sorumlu oldukları, işverenler arasındaki rücu ilişkisinde İş Kanunu’nun 2/6. maddesinin uygulanamayacağı, öncelikle sözleşme hükümlerine bakılması gerektiği ihale sözleşmesinde yüklenicinin tam sorumlu olduğu yönünde anlaşmanın bulunduğu, davacının yapılan ödemeyi tam sorumluluk kapsamında davalıdan isteyebileceği, mahkememizce alınan 21/02/2021 tarihli ve 07/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı kurumun Adana 2. İcra Müdürlüğünün 2016/… esas sayılı dosyası için 18.512,00 TL, Adana 11. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… esas sayılı dosyası için 1.961,17 TL rücu hakkının bulunduğu tespit edildiği, anlaşıldığından taleple bağlı kalınıp anılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kabulüne,
Adana 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı dosyası için 18.512,00 TL ve Adana 11. İcra Müdürlüğü’nün 2015/… sayılı dosyası için 1.961,17 TL olmak üzere toplam 20.473,17 TL alacağın davalı …Ş.’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar ve ilam harcı olarak hesaplanan 1.398,52 TL’den peşin alınan 349,64TL harçların mahsubu ile bakiye 1.048,88 TL harcın davalıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
3-Davacının peşin olarak ödediği 349,64 TL harcın ve 2.296,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
5-Fazla yatan avans var ise karar kesinleştikten sonra talep sahibine elektronik ortamda hesap numarası var ise bu numara üzerinden, yok ise PTT aracılığı ile adreste ödemeli gönderilmesine, (gönderme masrafının avanstan karşılanmasına )
Dair, HMK.’nun 341/1 ve 345.maddesi gereğince; kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, aynı yasanın 343.maddesi gereğince mahkememize yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile İSTİNAF YOLUNA başvurulabileceği belirtilerek taraf vekillerin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/10/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza