Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/342 E. 2021/922 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/342
KARAR NO : 2021/922

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 2- … LTD.ŞTİ.

3- … –

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 25/06/2020
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
YAZIM TARİHİ : …

Mahkememizde görülen Tazminat (Rücuen Tazminat) davası yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşmeler gereği davalı şirketlerin davacı tarafın hizmet işlerini yürüttüğünü, söz konusu hizmet sözleşmeleri gereği ve davalı şirkete bağlı olarak çalışan işçilerden …’in sözleşmesinin sona ermesi nedeni ile işten çıkarıldığını ancak dava dışı …’in davalı şirketlerde çalıştığı süre ile ilgili olarak müvekkili …’ne karşı kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti talebi ile ilgili Adana 3. İş Mahkemesinin 2016/… Esas sayılı dosyasından alacak talebi ile dava açtığını, yapılan yargılama sonucunda mahkemenin 18/12/2018 tarih ve 2018/… kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, verilen kararın dava dışı işçi tarafından Adana 7. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, … için 18/02/2019 tarihinde 51.121,72 TL ödeme yapıldığından bahisle 51.121,72 TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: Davalı … Hiz. vekili cevap dilekçesi ile, zamanaşımı ve yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin Bakırköy Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dava dışı işçinin idarenin işçisi olduğunu, idarenin verdiği talimat gereği hizmet ilişkisinin sonlandırıldığını, müvekkili şirket tarafından yerine getirilen davacının asıl işinde davacı asilin de kendi işçilerini çalıştırdıklarını, personellerin tüm denetim ve kontrolünün davacı kurumda olduğunu, asıl ve gerçek işverenin davacı sayılmasını, işçi çıkartma ve işe alma yetkisinin de davacı kurumda olduğunu, aksine düşüncede müvekkilinin kendi döneminden sınırlı sorumluluğunun belirlenmesi gerektiğini, işçinin ücrete ilişkin tüm ödemelerinin eksiksiz olarak yapıldığını, ortada müşterek sorumluluk bulunduğundan alacak var ise de bunun yarısından dolayı sorumluluğun belirlenmesi gerektiğini, birlikte sorumluluğun aksinin iç ilişkide kararlaştırılmadığını, davacının yapması gerekenin çok üzerinde bir ödeme yaptığını, gerçek faiz oranının üzerinde bir faiz işletildiğini, hatalı yapılan işlemler nedeniyle borçlunun durumunun ağırlaştırılmaması gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama masraf ve ücreti vekalet alacağının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dışı işçiye ait hizmet sözleşmesi, işe giriş bildirgeleri, devir sözleşmesi, işçiye yapılan ödemelere ait belgeler, belediyenin hizmet alımlarına ilişkin ihale evrakı, teknik şartnameler ve sözleşmeler ibraz edilmiştir.
Davacı tarafından bazı birimlerde personel çalıştırılması amacıyla değişik tarihlerde açılan ihaleler davalılar tarafından alınmış ve ihaleyi alan firma ile davacı arasında hizmet alımına ilişkin sözleşme imzalanmıştır.
Davacının açtığı ihale sonucu taraflar arasında hizmet alım sözleşmesi yapılmıştır. Dava dışı işçi … tarafından bu sözleşme kapsamında çalıştığı sırada hizmet hakkının fesh edilmesi nedeniyle … aleyhine işçilik alacakları talebi ile açılan davada Adana 3. İş Mahkemesinin 2016/… Esas 2018/… sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne, 11.059,74 TL kıdem tazminatı, 3.884,86 TL ihbar tazminatı, 2.825,90 TL yıllık izin ve 11.386,78 TL fazla çalışma ücreti alacağının tahsiline karar verilmiştir. Bu karar Adana 7. İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı dosyasında icra takibine konu edilmiştir. Bu dosyaya 18/02/2019 tarihinde 51.121,72 TL ödeme yapılmıştır.
Adana 3. İş Mahkemesinin 2016/… E 2018/… K sayılı ilamının istinaf edilmesi üzerine Adana BAM 8. Hukuk Dairesinin 2019/… E. 2020/… K. Sayılı ilamı ile ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak 11.059,74 TL kıdem tazminatı 3.884,86 ihbar tazminatı 3.558,36 TL fazla çalışma ücreti 2.825,90 TL yıllık izin ücretinin hüküm altına alınmasına kesin olarak karar verildiği görülmüş ilgili ilamlar dosya arasına alınarak hesaplamalar kesinleşen hükme göre yapılmıştır.
Bilirkişi … 11/04/2021 tarihli raporunda; dava dışı işçi … 28/10/2010-01/05/2015 tarihleri arasında 4 yıl 6 ay 04 günlük çalışması karşılığı kıdem tazminatı almaya hak kazandığını, … Tek. Tic. A.ş.’nde 28/10/2010-12/08/2011 arası gerçekleşen çalışmasından dolayı 5.449,69 TL tam nispette sorumluluk bulunduğunu, … Tek. Tic. A.ş./ Taç iş ortaklığı’nde 13/08/2011-11/08/2012 arası gerçekleşen çalışmasından dolayı 6.840,70 TL tam nispette sorumluluk bulunduğunu, … Hiz. A.ş.’nde 12/08/2012-31/12/2013 arası gerçekleşen çalışmasından dolayı 9.508,42 TL tam nispette sorumluluk bulunduğunu, …. Ltd. şti.’nde 01/01/2014-30/04/2015 arası gerçekleşen çalışmasından dolayı 17.042,96 TL tam nispette sorumluluğunun bulunduğunu belirtmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, hizmet alım sözleşmeleri gereğince çalıştırılan dava dışı işçiye yapılan ve yukarıda açıklanan işçilik alacaklarından hangi tarafın ne oranda sorumlu olacağı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
818 sayılı BK’nun 146.(6098 sayılı yasanın 167.m)maddesinde; “Borcun niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerine almaya mecburdur. Hissesinden fazla ödemede bulunan fazla ödeme için diğerine rücu edebilir.” hükmü getirilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine, 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile eklenen fıkralarda, 04.01.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları bakımından idarenin sorumluluğu düzenlenmiş isede kamu asıl işvereninin alt işverenlere rücu işlemine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu kanunun 120. md. gereğince halen yürürlükte olan 1475 sayılı yasanın 14’üncü maddesine göre; işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesi hükmüne göre; kıdem tazminatından asıl işveren ve alt işverenin birlikte sorumluluğunun söz konusu olduğu ve sözü edilen hükümde bir değişiklik yapılmadığı halde, Kamu İhale Mevzuatına tabi alt işverenlik sözleşmeleri kapsamında çalışanların kıdem tazminatının salt son kamu kurumunda ödeneceğinin öngörülmesi, işçi açısından seçimlik hakkı bertaraf etmeyeceği gibi davalı asıl işverenin rücu hakkını da ortadan kaldırmayacaktır. Diğer taraftan değişiklik işçiyi güvence altına almak amacıyla konulmuş bir hüküm olup, emredici nitelikte değildir. (Yargıtay 22. HD 2017/582 E. 2020/7597 K. , 9. HD 2017/24649 E. 2020/19067 K., Yargıtay 13. HD. 2016/7178 E. 2016/11227 K., 2016/15019 E. 2018/7581 K. , 23. HD. 2016/4603 E. 2019/394 K. , 2019/2366 E. 2021/227 K.)
7166 sayılı Yasanın 11.maddesi ile, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. Maddesine eklenen 6. fıkrasında; ” 4134 sayılı Kanunun 62.maddesinin 1.fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere 11/09/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/09/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverene rücu edilemez.” hükmü bulunmaktadır. 7166 sy. Kanunun 12. Maddesi ile 4857 sayılı Kanuna eklenen geçici 9. Maddede ise; 112/6. fıkranın yürüyen davalara etkisi düzenlenmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesinin E: 2019/42, K: 2019/73 Sayılı Kararı ile, 4857 sy. Kanunun 112/6. Fıkrası ve geçici 9. Maddesinin 1. cümlesi iptal edilmiştir.
Hizmet alım sözleşmelerinden kaynaklanan rücu davalarının temyiz inceleme merci olan Yargıtay 23. Hukuk Dairesi; Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğunun olmadığı, işveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması gerektiği, işçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden, ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu, hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabildiği, bu halde işyeri devri suretiyle işçilerin yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam ettiği ve işçilik alacaklarının da bu doğrultuda hesaplandığı, işçiye ödenen kıdem tazminatının iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplandığı ve tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yüklenicilerin işverene karşı sorumlu oldukları, yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüştüğü, sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenicinin sorumlu olacağı, ihbar tazminatından da son işverenin sorumlu olduğu, bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicilerin işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu oldukları, işveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemelerin de aynı esasla yüklenicilerden tahsil edilebileceği (Yargıtay 23 HD 2016/9323 E. 2020/543 K. ,2019/1267 E.2020/1418 K.) İşçinin hizmet aktini yüklenici ile imzalamasına rağmen, işyerinin işverene ait olması nedeniyle işçinin işe iadesinin işveren ve yüklenici birlikte gerçekleştirmek zorunda olduğu, işverinin kabulü olmadan yüklenicinin işçiyi iade etmesinin mümkün olmadığı, ayrıca iş mahkemesince işveren ve yüklenici müteselsilen sorumlu tutulduğundan ve hizmet alım sözleşmesinde bu hususu düzenleyen bir hüküm de yoksa işçinin işe iade edilmemesi nedeniyle işçiye ödenen bedelden (işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti) tarafların yarı yarıya sorumlu tutulmaları gerektiği(Yargıtay 23 HD 2019/1088 E. 2020/2054 K , 2019/523 E. 2020/526 K.) esasları benimsenmiştir.
Dava konusu olayda da davacı ile davalılar arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Yıllık izinler de kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son işveren olduğu ve yıllık izinlerin de bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son işveren sorumlu olacaktır. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ve yıllık izin ücretini ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler” rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Hizmet Alım Sözleşmesinde bilcümle yasal işçilik alacaklarının kaynaklı muhatabın yüklenici olduğu açıkça belirtilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenler ile: Asıl işveren olan davacının, sorumluluk alanındaki işin bir kısmını, değişik zamanlarda açtığı ihaleler sonucu imzaladığı hizmet alım sözleşmeleri ile farklı alt işverenlere verdiği, dava dışı işçinin bu sözlemelere konu iş kapsamında alt işverenler yanında çalıştığı, iş akdinin feshi nedeniyle işçinin asıl işverene karşı açtığı davada hüküm altına alınan işçilik alacaklarının, icra takip dosyasına davacı tarafından ödendiği, asıl ve alt işverenlerin yasa gereğince işçiye karşı birlikte sorumlu oldukları, işverenler arasındaki rücu ilişkisinde İK’nun 2/6.maddesinin uygulanamayacağı, öncelikle sözleşme hükümlerine bakılması gerektiği, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması halinde işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu, hizmet alım sözleşmelerinde yüklenicilerin işçilik alacaklarından sorumlu olduğuna yönelik düzenlemelerin bulunduğu, tam sorumluluk kapsamında ,yıllık izin ücreti ile ihbar tazminatlarından son alt işverenin, kıdem tazminatı, hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicilerin işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu oldukları ve davalıların dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından davanın kımen kabulüne dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Her ne kadar davalı … Ltd. Şti hakkında arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden bahisle tefrik kararı verilerek farklı esasa kaydedilmiş ise de dava dışı işçinin davalı … AŞ. Ve … Ltd. Şti. İş ortaklığın bünyesinde çalıştığı bu süreçten davalıların müteselsilen sorumlu olduğu dikkate alınarak, bu ortaklık bünyesinde çalışılan süre sonunda hesaplanan miktardan davalı … Bilişimin müteselsilen sorumlu olduğu anlaşıldığından 6.840,70 TL’nin davalı … Bilişimden alınmasına karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulüne,
5.449,69 TL’nin Davalı … Tek. A.Ş.’den,
6.840,70 TL’nin davalı … AŞ. Ve … Ltd. Şti. İş ortaklığından kaynaklanan hukuki ilişki nazara alınarak müteselsil sorumluluk gereğince davalı … hakkındaki dava tefrik edildiğinden ortaklıktan kaynaklanan alacağın davalı ….’den alınmasına,
9.508,42 TL’nin davalı … Hiz. A.Ş.’den
17.042,96 TL’nin davalı … … Ltd. Şti.’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar ve ilam harcı olarak hesaplanan 2.653,28 TL harçtan peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 1.780,24 TL harcın 249,23 TL’sinin …. A.ş. ‘nden, 313,50 TL ‘sinin davalı ….’den, 435,62 TL ‘sinin davalı … Hiz. A.Ş.’nden, 780,99 TL’sinin davalı … … Ltd. Şti. ‘nden alınarak hazineye irat kaydına,
Davacının peşin olarak 873,04 TL harcın 122,22 TL’sinin … A.ş. ‘nden, 153,74 TL ‘sinin davalı ….’den, 213,63 TL ‘sinin davalı … Hiz. A.Ş.’nden, 383,00 TL’sinin davalı … … Ltd. Şti. ‘nden
3-Davacı tarafından yapılan 1.742,65 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmına göre hesaplanan 1….,04 TL yargılama giderinin 185,36 TL’sinin … A.ş. ‘nden, 233,16 TL ‘sinin davalı ….’den, 323,99 TL ‘sinin davalı … Hiz. A.Ş.’nden, 580,85 TL’sinin davalı … … Ltd. Şti. ‘nden alınarak alınarak davacıya ödenmesine, kalan masrafın davacının üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT gereğince davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 5.826,27 TL vekalet ücretinin 815,67 TL’sinin … A.ş. ‘nden, 1.026,00 TL ‘sinin davalı ….’den, 1.425,68 TL ‘sinin davalı … Hiz. A.Ş.’nden, 2.555,98 TL’sinin davalı … … Ltd. Şti. ‘nden tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
Davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisi vekil ile temsil ettiren davalı … Hiz. A.Ş.’ne ödenmesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, aynı yasanın 343.maddesi gereğince mahkememize yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile İSTİNAF YOLUNA başvurulabileceği belirtilerek davacı vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/10/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza