Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/105 E. 2021/1146 K. 10.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/105 Esas
KARAR NO : 2021/1146

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI :…
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 03/04/2017
KARAR TARİHİ : 10/12/2021
YAZIM TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket nezdinde çalışan dava dışı … için 18/05/2016 tarihinde ödenen 30.120,00 TL’den davalının sorumlu olduğu 9.040,29 TL nin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faili ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisizlik yönünden reddi ile dosyanın yetkili İstanbul (Çağlayan) Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Adana 7. İş Mahkemesinin 2015/… esas 2016/… karar sayılı dosyasının uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Adana 5. İcra Müdürlüğünün 2016/… esas sayılı takip dosyasının uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Adana 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/… esas 2018/… karar sayılı dosyasında verilen 12/07/2018 tarihli görevsizlik kararı ile dava dosyası mahkememize tevzi edilerek mahkememizin 2020/105 esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen 25/09/2020 tarihli bilirkişi raporu ile; … AŞ. nin sorumluluğu; Yargıtay kararları doğrultusunda davalı şirketin kıdem tazminatından sorumluluğunun 01.04.2012-31.12.2013 tarihleri arası l yıl 9 ay olup ve son ücreti olan brüt 2.902,50 TL ücret üzerinden kıdem tazminat ve diğer alacak kalemleri toplamı olarak sorumluluğu net 9.468,58 TL olarak tespit edildiği, ancak taleple bağlılık gereği 9.040,29 TL olan sorumluluk miktarının 9.040,29 TL/2- 4.520,15-TL. Şeklinde ki tespit ve kanaatlerini bildirir rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen 07/11/2021 tarihli bilirkişi raporu ile; Dava dosyası ve ekleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde; Adana 5. icra müdürlüğünün 2016/… E. Sayılı dosyasına 15.05.2016 tarihinde yapılan 30.120,00 TI. lık ödeme nedeniyle Sistemli Şirketinden AGİ alacaklarına yönelik rücu çerçevesinde 3.013,58 TL sı rücu imkanı bulunduğu kanaatini bildirir rapor düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, hizmet alım sözleşmeleri gereğince çalıştırılan dava dışı işçiye yapılan ve yukarıda açıklanan işçilik alacakları ile yargılama giderlerinden hangi tarafın ne oranda sorumlu olacağı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, aynı sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınmalıdır.
Gerek 4857 sayılı İK’nun 2/6 maddesinde gerekse 1475 Sayılı İK’nun 1/son maddesinde, asıl işveren- alt işveren tanımlanmış olup yasa işçilik haklarının korunması amacıyla asıl ve alt işvereni birlikte sorumlu tutmuştur. Ancak bu sorumluluğun işçiye karşı düzenlenmiş bir sorumluluk olduğu, işcilik haklarını güvenceye almayı amaçladığı, rücu ilişkisini etkilemeyeceği açıktır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine, 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile eklenen fıkralarda, 04.01.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları bakımından idarenin sorumluluğu düzenlenmiş isede kamu asıl işvereninin alt işverenlere rücu işlemine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu kanunun 120. md. gereğince halen yürürlükte olan 1475 sayılı yasanın 14’üncü maddesine göre; işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesi hükmüne göre; kıdem tazminatından asıl işveren ve alt işverenin birlikte sorumluluğunun söz konusu olduğu ve sözü edilen hükümde bir değişiklik yapılmadığı halde, Kamu İhale Mevzuatına tabi alt işverenlik sözleşmeleri kapsamında çalışanların kıdem tazminatının salt son kamu kurumunda ödeneceğinin öngörülmesi, işçi açısından seçimlik hakkı bertaraf etmeyeceği gibi davalı asıl işverenin rücu hakkını da ortadan kaldırmayacaktır. Diğer taraftan değişiklik işçiyi güvence altına almak amacıyla konulmuş bir hüküm olup, emredici nitelikte değildir. (Yargıtay 22. HD 2017/582 E. 2020/7597 K. , 9. HD 2017/24649 E. 2020/19067 K., Yargıtay 13. HD. 2016/7178 E. 2016/11227 K., 2016/15019 E. 2018/7581 K. , 23. HD. 2016/4603 E. 2019/394 K. , 2019/2366 E. 2021/227 K.)
7166 sayılı Yasanın 11.maddesi ile, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. Maddesine eklenen 6. fıkrasında; ” 4134 sayılı Kanunun 62.maddesinin 1.fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere 11/09/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/09/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverene rücu edilemez.” hükmü bulunmaktadır. 7166 sy. Kanunun 12. Maddesi ile 4857 sayılı Kanuna eklenen geçici 9. Maddede ise; 112/6. fıkranın yürüyen davalara etkisi düzenlenmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesinin E: 2019/42, K: 2019/73 Sayılı Kararı ile, 4857 sy. Kanunun 112/6. Fıkrası ve geçici 9. Maddesinin 1. cümlesi iptal edilmiştir.
Hizmet alım sözleşmelerinden kaynaklanan rücu davalarının temyiz inceleme merci olan Yargıtay 23. Hukuk Dairesi; Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğunun olmadığı, işveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması gerektiği, işçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden, ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu, hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabildiği, bu halde işyeri devri suretiyle işçilerin yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam ettiği ve işçilik alacaklarının da bu doğrultuda hesaplandığı, işçiye ödenen kıdem tazminatının iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplandığı ve tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yüklenicilerin işverene karşı sorumlu oldukları, yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüştüğü, sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenicinin sorumlu olacağı, ihbar tazminatından da son işverenin sorumlu olduğu, bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicilerin işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu oldukları, işveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemelerin de aynı esasla yüklenicilerden tahsil edilebileceği (Yargıtay 23 HD 2016/9323 E. 2020/543 K. ,2019/1267 E.2020/1418 K.) İşçinin hizmet aktini yüklenici ile imzalamasına rağmen, işyerinin işverene ait olması nedeniyle işçinin işe iadesinin işveren ve yüklenici birlikte gerçekleştirmek zorunda olduğu, işverinin kabulü olmadan yüklenicinin işçiyi iade etmesinin mümkün olmadığı, ayrıca iş mahkemesince işveren ve yüklenici müteselsilen sorumlu tutulduğundan ve hizmet alım sözleşmesinde bu hususu düzenleyen bir hüküm de yoksa işçinin işe iade edilmemesi nedeniyle işçiye ödenen bedelden (işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti) tarafların yarı yarıya sorumlu tutulmaları gerektiği(Yargıtay 23 HD 2019/1088 E. 2020/2054 K , 2019/523 E. 2020/526 K.) esasları benimsenmiştir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Yıllık izinler de kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son işveren olduğu ve yıllık izinlerin de bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son işveren sorumlu olacaktır. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ve yıllık izin ücretini ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler” rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Hizmet Alım Sözleşmesinin 22. maddesinde “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ilgili mevzuatın ve bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin altıncı bölümünde belirtilmiş olup, yüklenici bunlara aynen uymakla yükümlüdür.” denilmektedir.
Şu halde, asıl işveren olan davacının, sorumluluk alanındaki işin bir kısmını, imzaladığı hizmet alım sözleşmeleri ile farklı alt işverenlere verdiği, dava dışı işçinin bu sözlemelere konu iş kapsamında alt işverenler yanında çalıştığı, iş akdinin feshi nedeniyle işçinin asıl işverene karşı açtığı davada hüküm altına alınan işçilik alacaklarının, icra takip dosyasına davacı tarafından ödendiği, asıl ve alt işverenlerin yasa gereğince işçiye karşı birlikte sorumlu oldukları, işverenler arasındaki rücu ilişkisinde İK’nun 2/6.maddesinin uygulanamayacağı, öncelikle sözleşme hükümlerine bakılması gerektiği, hizmet alım sözleşmelerinde dava dışı işçiye yapılan ödemelerden yüklenicilerin sorumlu olduğunun açıkça düzenlendiği, yıllık izin ücreti ile ihbar tazminatlarından son alt işverenin, kıdem tazminatı, hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicilerin işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu oldukları anlaşıldığından, davalının son işveren olmaması nedeniyle yıllık izin alacaklarından sorumlu olmayacağı, dava dışı işçinin davalı şirkette çalıştığı süre içinde asgari geçim indirim alacağından sorunmu olduğu, kıdem ve iihbar tazminat taleplerinini reddine karar verildiği, bu hususun yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olduğu dikkate alınarak davalının sorumluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından, hükme esas alınan AGİ işçi alacağı yönünden dava tarihinden itibaren faize hükmedilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE,
3.013,58 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Karar tarihi itibariyle alınması gereken 205,85 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin olarak alınan toplam 154,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 51,46 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
Davacı vekili tarafından yatırılan toplam 154,39 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davacı vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisi dikkate alınarak 3.013,58 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davalı vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisi dikkate alınarak red edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.013,58 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı vekili tarafından sarf edilen toplam 1.479,90 TL yargılama giderinin davada haklılık oranına göre takdiren 493,32 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
HMK.’nın 333.maddesi uyarınca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
İlişkin taraf vekillerinin yüzlerine karşı kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar usulen açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı