Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/798 E. 2021/730 K. 10.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/798 Esas – 2021/730
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/798 Esas
KARAR NO : 2021/730

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … – …
Av. … – …
DAVALILAR : 1- … LİMİTED ŞİRKETİ (VKN:…) – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … –
Av. … – …
Av. … – …
: 2- … LİMİTED ŞİRKETİ (VKN:…)- …
3- …. LTD. ŞTİ. (VKN:…)-
4-…- … (VKN:…) …
5- … (VKN:…)- …
6- … LİMİTED ŞİRKETİ (VKN: …)- …
7- … LİMİTED ŞİRKETİ (VKN: …)- …

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/10/2019
KARAR TARİHİ : 10/09/2021
YAZIM TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinden özetle; dava dışı işçi …’a avukatı aracılığı ile, işçilik alacakları konusundaki uyuşmazlığın çözümü için arabuluculuk yoluna başvuruda bulunulduğu, yapılan uzlaşma neticesinde davacı şirket tarafından kıdem tazminatı olarak 25.603,07 TL ödenmesi şeklinde uzlaşma sağlandığı ve 25.603,07 TL kıdem tazminatı olarak yatırıldığı, davanın dava dışı işçinin çalıştığı davalı şirketlere davacı tarafından ödenen miktarın rücu davası olduğu, bu nedenle 25.603,07 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalılara usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı, usulüne uygun yapılan tebligata rağmen davaya cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
Nitelikli Hesaplamalar Hesap Bilirkişisi Av. … tarafından düzenlenen 06/07/2021 tarihli bilirkişi raporu ile; dava dışı işçi …’ın asıl işveren davacı nezdinde alt işveren davalılar yanında çalıştığı, dava dışı işçiye yapılan 25.603,07 TL kıdem tazminatı ödemesinin;
… Ltd. Şti’den tam sorumluluk durumunda 3.510,53 TL’sinin, %50 sorumluluk durumunda 1.755,26 TL’sinin.
… Ltd. Şti’den tam sorumluluk durumunda 4.308,81 TL’sinin, %50 sorumluluk durumunda 2.154,40 TL’sinin.
… Ltd. Şti’den tam sorumluluk durumunda 1.461,92 TL’sinin, %50 sorumluluk durumunda 730,96 TL’sinin.
… Ltd. Şti’den tam sorumluluk durumunda 779,04 TL’sinin, %50 sorumluluk durumunda 389,52 TL’sinin.
… Ltd. Şti’den, tam sorumluluk durumunda 5.568,76 TL’sinin, %50 sorumluluk durumunda 2.784,38 TL’sinin.
… Ltd. Şti- … Ltd. Şti İş Ortaklığından tam sorumluluk durumunda 3.510,53 TL’sinin, %50 sorumluluk durumunda 1.755,26 TL’sinin.
…- …’ten iki çalışma dönemi için tam sorumluluk durumunda 6.463,22 TL’sinin, %50 sorumluluk durumunda 3.231,61 TL’sinin rücuen tazmininin talep edilebileceği kanaatini bildirir rapor düzenlenmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, hizmet alım sözleşmeleri gereğince çalıştırılan dava dışı işçiye ödenen ve yukarıda açıklanan işçilik alacakları ile yargılama giderlerinden hangi tarafın ne oranda sorumlu olacağı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, aynı sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınmalıdır.
Gerek 4857 sayılı İK’nun 2/6 maddesinde gerekse 1475 Sayılı İK’nun 1/son maddesinde, asıl işveren- alt işveren tanımlanmış olup yasa işçilik haklarının korunması amacıyla asıl ve alt işvereni birlikte sorumlu tutmuştur. Ancak bu sorumluluğun işçiye karşı düzenlenmiş bir sorumluluk olduğu, işcilik haklarını güvenceye almayı amaçladığı, rücu ilişkisini etkilemeyeceği açıktır.
818 sayılı BK’nun 146.(6098 sayılı yasanın 167.m)maddesinde; “Borcun niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerine almaya mecburdur. Hissesinden fazla ödemede bulunan fazla ödeme için diğerine rücu edebilir.” hükmü getirilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine, 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile eklenen fıkralarda, 04.01.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları bakımından idarenin sorumluluğu düzenlenmiş isede kamu asıl işvereninin alt işverenlere rücu işlemine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu kanunun 120. md. gereğince halen yürürlükte olan 1475 sayılı yasanın 14’üncü maddesine göre; işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesi hükmüne göre; kıdem tazminatından asıl işveren ve alt işverenin birlikte sorumluluğunun söz konusu olduğu ve sözü edilen hükümde bir değişiklik yapılmadığı halde, Kamu İhale Mevzuatına tabi alt işverenlik sözleşmeleri kapsamında çalışanların kıdem tazminatının salt son kamu kurumunda ödeneceğinin öngörülmesi, işçi açısından seçimlik hakkı bertaraf etmeyeceği gibi davalı asıl işverenin rücu hakkını da ortadan kaldırmayacaktır. Diğer taraftan değişiklik işçiyi güvence altına almak amacıyla konulmuş bir hüküm olup, emredici nitelikte değildir. (Yargıtay 22. HD 2017/582 E. 2020/7597 K. , 9. HD 2017/24649 E. 2020/19067 K., Yargıtay 13. HD. 2016/7178 E. 2016/11227 K., 2016/15019 E. 2018/7581 K. , 23. HD. 2016/4603 E. 2019/394 K. , 2019/2366 E. 2021/227 K.)
7166 sayılı Yasanın 11.maddesi ile, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. Maddesine eklenen 6. fıkrasında; ” 4134 sayılı Kanunun 62.maddesinin 1.fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere 11/09/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/09/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverene rücu edilemez.” hükmü bulunmaktadır. 7166 sy. Kanunun 12. Maddesi ile 4857 sayılı Kanuna eklenen geçici 9. Maddede ise; 112/6. fıkranın yürüyen davalara etkisi düzenlenmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesinin E: 2019/42, K: 2019/73 Sayılı Kararı ile, 4857 sy. Kanunun 112/6. Fıkrası ve geçici 9. Maddesinin 1. cümlesi iptal edilmiştir.
Hizmet alım sözleşmelerinden kaynaklanan rücu davalarının temyiz inceleme merci olan Yargıtay 23. Hukuk Dairesi; Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğunun olmadığı, işveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması gerektiği, işçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden, ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu, hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabildiği, bu halde işyeri devri suretiyle işçilerin yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam ettiği ve işçilik alacaklarının da bu doğrultuda hesaplandığı, işçiye ödenen kıdem tazminatının iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplandığı ve tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yüklenicilerin işverene karşı sorumlu oldukları, yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüştüğü, sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenicinin sorumlu olacağı, ihbar tazminatından da son işverenin sorumlu olduğu, bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicilerin işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu oldukları, işveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemelerin de aynı esasla yüklenicilerden tahsil edilebileceği (Yargıtay 23 HD 2016/9323 E. 2020/543 K. ,2019/1267 E.2020/1418 K.) İşçinin hizmet aktini yüklenici ile imzalamasına rağmen, işyerinin işverene ait olması nedeniyle işçinin işe iadesinin işveren ve yüklenici birlikte gerçekleştirmek zorunda olduğu, işverinin kabulü olmadan yüklenicinin işçiyi iade etmesinin mümkün olmadığı, ayrıca iş mahkemesince işveren ve yüklenici müteselsilen sorumlu tutulduğundan ve hizmet alım sözleşmesinde bu hususu düzenleyen bir hüküm de yoksa işçinin işe iade edilmemesi nedeniyle işçiye ödenen bedelden (işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti) tarafların yarı yarıya sorumlu tutulmaları gerektiği(Yargıtay 23 HD 2019/1088 E. 2020/2054 K , 2019/523 E. 2020/526 K.) esasları benimsenmiştir.
Şu halde, asıl işveren olan davacının, sorumluluk alanındaki işin bir kısmını, değişik zamanlarda açtığı ihaleler sonucu imzaladığı hizmet alım sözleşmeleri ile farklı alt işverenlere verdiği, dava dışı işçinin bu sözlemelere konu iş kapsamında alt işverenler yanında çalıştığı, iş akdinin feshi nedeniyle işçinin asıl işverene karşı açtığı davada hüküm altına alınan işçilik alacaklarının, icra takip dosyasına davacı tarafından ödendiği, asıl ve alt işverenlerin yasa gereğince işçiye karşı birlikte sorumlu oldukları, işverenler arasındaki rücu ilişkisinde İK’nun 2/6.maddesinin uygulanamayacağı, öncelikle sözleşme hükümlerine bakılması gerektiği, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması halinde işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu, hizmet alım sözleşmelerinde bu yönde bir düzenleme olmadığı, yıllık izin ücreti ile ihbar tazminatlarından son alt işverenin, kıdem tazminatı, hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicilerin işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu oldukları anlaşıldığından tashih talebi doğrultusunda davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
Açılan davanın KABULÜ İLE,
3.510,53 TL alacağın davalı … Ltd. Şti’den,
4.308,81 TL alacağın davalı … Ltd. Şti.’den,
1.461,92 TL alacağın davalı … Ltd. Şti’den,
779,04 TL alacağın davalı … Ltd. Şti’den
5.568,76 TL alacağın davalı … Ltd. Şti’den,
3.510,53 TL İlkbal Ltd Şti ve … İş Ortaklığından
6.463,22 TL alacağın …- …’ten dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihi itibariyle alınması gereken 1.748,93 nisbi karar ve ilam harcından peşin olarak alınan toplam 437,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.311,69 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
Davacı vekili tarafından yatırılan toplam 437,24 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davacı vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisi dikkate alınarak 4.080,00 TL vekalet ücreti takdiri ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekili tarafından sarf edilen toplam 1.441,90 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
HMK.’nın 333.maddesi uyarınca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
İlişkin davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafların yokluğunda kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar usulen açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı