Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/438 E. 2021/821 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/438
KARAR NO : 2021/821

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
Av. … – … Hukuk Müşavirliği …
Av. … – … …
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- … – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVALI : 3- … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 4- … –
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : 5- … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 6- …

7- …
– …
8- … – …

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/01/2018
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
YAZIM TARİHİ : …

Mahkememizde görülen Tazminat (Rücuen Tazminat) davası yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan dava dilekçesi ile davalılar ile davacı arasında yapılan sözleşme kapsamında davalılar tarafından altişveren sıfatı ile çalıştırılan dava dışı işçi …’nın iş akdinin sona ermesini müteakip Adana 3. İş Mahkemesinin 2016/… esas sayılı dosyası üzerinden ikame ettiği davanın kabulüne karar verildiğini, dava dışı işçi tarafından kabul kararının akabinde davacı hakkında adana 5. İcra müdürlüğünün 2017/… esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını ve müvekkilinin dava dışı işçiye 17/07/2017 tarihinde 111.052,04 TL ödeme yaptığını belirterek anılan 111.052,04 TL’nin ödeme tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ;
Davalılar … AŞ ve … AŞ vekilince mahkememize sunulan cevap dilekçesi ile yetkisizlik kararı verilmesi, mahkeme aksi kanaatte ise haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerine bırakılması talep edilmiştir.
Davalı … AŞ vekilince mahkememize sunulan cevap dilekçesi ile davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerine bırakılması talep edilmiştir.
Davalı … vekilince mahkememize sunulan cevap dilekçesi ile davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi mahkeme aksi kanaatte ise davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerine bırakılması talep edilmiştir.
Davalı … Ltd.Şti vekilince mahkememize sunulan cevap dilekçesi ile haksız davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı üzerine bırakılması talep edilmiştir.
Diğer davalılar herhangi bir savunmada bulunmamışlardır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava dışı işçiye ait hizmet sözleşmesi, işe giriş bildirgeleri, devir sözleşmesi, işçiye yapılan ödemelere ait belgeler, belediyenin hizmet alımlarına ilişkin ihale evrakı, teknik şartnameler ve sözleşmeler ibraz edilmiştir.
Dava ilk olarak Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış, Adana 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/… E. 2018/… K. Sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiştir.
Davacı tarafından bazı birimlerde personel çalıştırılması amacıyla değişik tarihlerde açılan ihaleler davalılar tarafından alınmış ve ihaleyi alan firma ile davacı arasında hizmet alımına ilişkin sözleşme imzalanmıştır.
Dava dışı işçi … tarafından bu sözleşme kapsamında çalıştığı sırada hizmet akdinin fesh edilmesi nedeniyle … aleyhine alacak talebi ile açılan davada Adana 3. İş Mahkemesinin 2016/… Esas 2017/… Karar sayılı kararı ile; davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karar Adana 5. İcra Müdürlüğünün 2017/… esas sayılı dosyasında icra takibine konu edilmiştir. Bu dosyaya 17/07/2017 tarihinde 111.052,04 TL ödeme yapılmıştır.
Adana 3. İş Mahkemesinin 2016/… Esas 2017/… Karar sayılı kararı Gaziantep BAM 9 Hukuk Dairesinin 28.12.2017 tarih 2017/… E. 2017/… K. Sayılı ilamı ile ilgili şekilde düzeltilerek onanmasına kesin olarak karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf, hizmet alım sözleşmeleri gereğince çalıştırılan dava dışı işçiye yapılan ve yukarıda açıklanan işçilik alacakları ile yargılama giderlerinden hangi tarafın ne oranda sorumlu olacağı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, aynı sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınmalıdır.
Gerek 4857 sayılı İK’nun 2/6 maddesinde gerekse 1475 Sayılı İK’nun 1/son maddesinde, asıl işveren- alt işveren tanımlanmış olup yasa işçilik haklarının korunması amacıyla asıl ve alt işvereni birlikte sorumlu tutmuştur. Ancak bu sorumluluğun işçiye karşı düzenlenmiş bir sorumluluk olduğu, işcilik haklarını güvenceye almayı amaçladığı, rücu ilişkisini etkilemeyeceği açıktır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. maddesine, 6552 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile eklenen fıkralarda, 04.01.2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatları bakımından idarenin sorumluluğu düzenlenmiş isede kamu asıl işvereninin alt işverenlere rücu işlemine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu kanunun 120. md. gereğince halen yürürlükte olan 1475 sayılı yasanın 14’üncü maddesine göre; işyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde, işçinin kıdemi işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanmalıdır. Bununla birlikte, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları, işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 4857 sayılı Kanun’un 2. maddesi hükmüne göre; kıdem tazminatından asıl işveren ve alt işverenin birlikte sorumluluğunun söz konusu olduğu ve sözü edilen hükümde bir değişiklik yapılmadığı halde, Kamu İhale Mevzuatına tabi alt işverenlik sözleşmeleri kapsamında çalışanların kıdem tazminatının salt son kamu kurumunda ödeneceğinin öngörülmesi, işçi açısından seçimlik hakkı bertaraf etmeyeceği gibi davalı asıl işverenin rücu hakkını da ortadan kaldırmayacaktır. Diğer taraftan değişiklik işçiyi güvence altına almak amacıyla konulmuş bir hüküm olup, emredici nitelikte değildir. (Yargıtay 22. HD 2017/… E. 2020/… K. , 9. HD 2017/… E. 2020/… K., Yargıtay 13. HD. 2016/… E. 2016/… K., 2016/… E. 2018/…81 K. , 23. HD. 2016/… E. 2019/… K. , 2019/… E. 2021/… K.)
7166 sayılı Yasanın 11.maddesi ile, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 112. Maddesine eklenen 6. fıkrasında; ” 4134 sayılı Kanunun 62.maddesinin 1.fıkrasının (e) bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere 11/09/2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde 11/09/2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverene rücu edilemez.” hükmü bulunmaktadır. 7166 sy. Kanunun 12. Maddesi ile 4857 sayılı Kanuna eklenen geçici 9. Maddede ise; 112/6. fıkranın yürüyen davalara etkisi düzenlenmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesinin E: 2019/…, K: 2019/… Sayılı Kararı ile, 4857 sy. Kanunun 112/6. Fıkrası ve geçici 9. Maddesinin 1. cümlesi iptal edilmiştir.
Hizmet alım sözleşmelerinden kaynaklanan rücu davalarının temyiz inceleme merci olan Yargıtay 23. Hukuk Dairesi; Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğunun olmadığı, işveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması gerektiği, işçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden, ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu, hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabildiği, bu halde işyeri devri suretiyle işçilerin yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam ettiği ve işçilik alacaklarının da bu doğrultuda hesaplandığı, işçiye ödenen kıdem tazminatının iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplandığı ve tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yüklenicilerin işverene karşı sorumlu oldukları, yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüştüğü, sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenicinin sorumlu olacağı, ihbar tazminatından da son işverenin sorumlu olduğu, bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicilerin işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu oldukları, işveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemelerin de aynı esasla yüklenicilerden tahsil edilebileceği (Yargıtay 23 HD 2016/… E. 2020/… K. ,2019/… E.2020/… K.) İşçinin hizmet aktini yüklenici ile imzalamasına rağmen, işyerinin işverene ait olması nedeniyle işçinin işe iadesinin işveren ve yüklenici birlikte gerçekleştirmek zorunda olduğu, işverinin kabulü olmadan yüklenicinin işçiyi iade etmesinin mümkün olmadığı, ayrıca iş mahkemesince işveren ve yüklenici müteselsilen sorumlu tutulduğundan ve hizmet alım sözleşmesinde bu hususu düzenleyen bir hüküm de yoksa işçinin işe iade edilmemesi nedeniyle işçiye ödenen bedelden (işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre ücreti) tarafların yarı yarıya sorumlu tutulmaları gerektiği(Yargıtay 23 HD 2019/… E. 2020/… K , 2019/… E. 2020/… K.) esasları benimsenmiştir.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda; dava dışı işçi …’nın 24/03/2005-24/11/2008 ve 24/06/2009-18/09/2014 tarihleri arasında 9 yıl 2 ay 26 günlük çalışması karşılığı kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazandığını, …. Ltd.şti. ‘de 124/03/2005-24/11/2008 tarihleri arasında 1345 günlük çalışmasından dolayı işbu davalının 10.372,19 TL’den, …. Ltd.şti. ‘de 24/06/2009- 31/07/2009 tarihleri arasında 37 günlük çalışmasından dolayı işbu davalının 651,03 TL’den, … …. San. A.ş. ‘de 12/08/2009-15/06/2010 tarihleri arasında 305 günlük çalışmasından dolayı iş bu davalının 5.366,55 TL’den, … Ltd.şti.’de 16/06/2010-31/12/2010 tarihleri arasında 200 günlük çalışmasından dolayı iş bu davalının 6.075,20 TL ‘den, … A.Ş.’de 05/01/2011-16/09/2011 tarihleri arasında 258 günlük çalışmasından dolayı iş bu davalının 7.837,00 TL ‘den, …. ‘de 16/09/2012-20/09/2012 tarihleri arasında 16 günlük çalışmasından dolayı iş bu davalının 486,01 TL’den, … A.ş. ‘de 17/09/2011-15/09/2012 ve 21/09/2012-18/01/2015 tarihleri arasında 1210 günlük çalışmasından dolayı iş bu davalının 49.463,25 TL ‘den sorumlu olduklarını, … Ltd.şti. ‘nde dava dışı işçisinin çalışmasının bulunmadığını beyan etmiştir. Raporda işçinin hangi işveren yanında ne kadar süre ile çalıştığı ve dönemleri detaylı olarak gösterilmiştir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Yıllık izinler de kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son işveren olduğu ve yıllık izinlerin de bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son işveren sorumlu olacaktır. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ve yıllık izin ücretini ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler” rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakılmalı, aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkla ilgili verilmiş mahkeme kararları ve genel hukuk prensipleri dikkate alınarak bir sonuca gidilmelidir. Hizmet Alım Sözleşmesinin 22. maddesinde “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ilgili mevzuatın ve bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin altıncı bölümünde belirtilmiş olup, yüklenici bunlara aynen uymakla yükümlüdür.” denilmektedir. Davalılar ile davacı arasında yapılan her bir teknik şartnamelerde muhatabın davalı … dışında açıkça yükleniciler olduğu belirtilmiştir.
Davalı … ile davacı arasında yapılan sözleşmede işverenin ödemelerden sorumlu olduğuna dair açıkça bir düzenleme bulunmadığından ödemelerin tamamından yüklenici sorumlu bulunmaktadır.
Şu halde, asıl işveren olan davacının, sorumluluk alanındaki işin bir kısmını, değişik zamanlarda açtığı ihaleler sonucu imzaladığı hizmet alım sözleşmeleri ile farklı alt işverenlere verdiği, dava dışı işçinin bu sözlemelere konu iş kapsamında alt işverenler yanında çalıştığı, iş akdinin feshi nedeniyle işçinin asıl işverene karşı açtığı davada hüküm altına alınan işçilik alacaklarının, icra takip dosyasına davacı tarafından ödendiği, asıl ve alt işverenlerin yasa gereğince işçiye karşı birlikte sorumlu oldukları, işverenler arasındaki rücu ilişkisinde İK’nun 2/6.maddesinin uygulanamayacağı, öncelikle sözleşme hükümlerine bakılması gerektiği, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması halinde işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu, hizmet alım sözleşmelerinde dava dışı işçiye yapılan ödemelerden yüklenicilerin sorumlu olduğunun açıkça düzenlendiği yıllık izin ücreti ile ihbar tazminatlarından son alt işverenin, kıdem tazminatı, hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yüklenicilerin işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu oldukları anlaşıldığından, yukarıda açıklandığı üzere davanın kısmen kabulüne, 10.372,19 TL asıl alacağın davalı …. Ltd. Şti.’den, 651,03 TL asıl alacağın davalı … Şirketi’nden, 5.366,55 TL asıl alacağın davalı … …. San. A.Ş.’den, 6.075,20 TL asıl alacağın davalı … Ltd. Şti.’den, 7.837,00 TL asıl alacağın davalı … … A.Ş.’den, 486,01 TL asıl alacağın davalı ….’den (açıkça idarenin sorumlu olacağına dair bir düzenleme bulunmadığından tamamından sorumlu tutulmuştur.), 49.463,25 asıl alacağın davalı …Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, davalılardan … yanında dava dışı işçinin çalışması bulunmadığından davalı … yönünden husumet yönünden reddine karar verilmiş, davalılar dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği dikkate alınarak dava tarihinden itibaren faize hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulüne;
A) Davalı …. Yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine,
AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı …. ödenmesine,

B) 10.372,19 TL’nin davalı …. Ltd. Şti.’den, 651,03 TL’nin davalı … Şirketi’nden, 5.366,55 TL’nin davalı … …. San. A.Ş.’den, 6.075,20 TL’nin davalı … Ltd. Şti.’den, 7.837,00 TL’nin davalı … … A.Ş.’den, 486,01 TL’nin davalı ….’den, 49.463,25 TL’nin davalı ….’den dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar ve ilam harcı olarak hesaplanan 5.481,96 TL harçtan peşin alınan 7.585,96 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.104,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Peşin alınması gereken 5.481,96 TL harcın davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmesine,
3-AAÜT gereğince hesaplanan 11.232,66 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 4.620,12 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara ( Davalı …. Hariç ) mütesaviyen ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.359,90 TL yargılama giderinden davanın kabul edilen kısmına göre hesaplanan 1.705,37 TL’sinin, (yargılama giderlerinin tüm davalılar için ortak yapıldığı gözetilerek) davalı …. Dışında kalan tüm davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, kalan masrafın davacının üzerinde bırakılmasına,
5-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
6-Dair, HMK.’nun 341/1 ve 345.maddesi gereğince; kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, aynı yasanın 343.maddesi gereğince mahkememize yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile İSTİNAF YOLUNA başvurulabileceği belirtilerek davacı vekilinin ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda, verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/09/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza