Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/139 E. 2021/772 K. 17.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/139 Esas – 2021/772
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/139 Esas
KARAR NO : 2021/772

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACILAR : 1- … T.C. … – …
2- … T.C. … – …
3- … T.C. … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … –
VEKİLLERİ : Av. … – …

Av. … – … – …
DAVALI : 2- … – …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 3- … – …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. … – …
Av. …
DAVALI :4-… – …
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. …
Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2017
KARAR TARİHİ : 17/09/2021
YAZIM TARİHİ : ..

Mahkememizde görülen Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davası yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Adana ile Uçakalanı ve civarı Mahallesinde … kütük, … ada, … parsel sayısında kayıtlı taşınmaz hakkında, arazinin birden fazla malikinin olduğundan bahisle izaleyi şuyu davası suretiyle ortaklığın giderilmesi için Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığını, mahkemenin 1981/… esas ve 1982/… karar sayılı dosyasında bilirkişi raporunu dikkate alarak arazi üzerinde taksimin mümkün olmadığının, bu nedenle arazinin satılarak ücretinin bölüştürülmesine karar verdiğini, bu karardan sonra araziye kıymet takdiri yapıldığını, daha sonrasında belirlenen esaslar üzerinden satışının gerçekleştiğini, müvekkillerini bankaya murisleri adına para yatırıldığını yeni öğrendiklerini, bu nedenle hesapta hareket sağlamarı veya hak talep etmelerinin hukuken mümkün olmadığını, bu geç öğrenme nedeni ile müvekkillerinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, açıklanan nedenler gereği Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu ile ….’nun sorumluğu olduğunun aşikar olduğunu, bu nedenle müvekkillerinin daha kendilerine ait olduğunu yeni öğrendikleri bir paranın, hak sahiplerince takip edilmediğinden zaman aşımına uğraması hakkaniyetine kesin bir biçimde aykırı olduğunu, haklı davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil kurumun işbu dava konusuyla bir ilgili bulunmadığını, Tasfiye Halinde … A.Ş.’nin tasfiye işlemleri … ve … sayılı kanunlar çerçevesinde Tasfiye Halinde … A.Ş. Tasfiye Kurulunca genel hükümleri göre yürütülmekte olup, kurumunun bahse konu tasfiye ile ilgili doğrudan herhangi bir görevi ve yetkisinin bulunmadığını, dava konusu zamanaşımı nedeniyle söz konusu mevduatın Fon tarafından gelir kaydedilmesine ilişkin davada, davalı olarak müvekkili kurumun değil Kanunun 111.’nci maddesi gereği ayrı bir tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip olan Fon’un gösterilmesi gerektiğinin düşünüldüğünü, müvekkili kurumun işbu davada davalı sıfatı bulunmadığından husumet yöneltilemeyecek olup, işbu davanın taraf sıfatı yokluğundan reddedilmesi gerektiğini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevli mahkemede açılmadığını, davacıların tüketici olduğunu, uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklanması sebebiyle davanın 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3, 73/1, 83/2 madddeleri uyarınca bankacılık işlemlerinden kaynaklanan davalara bakma görevinin Tüketici Mahkemeleri’ne ait olduğunu, göreve ilişkin dava şartı noksanlığından, davanın zamanaşımı yönünden, belirsiz alacak davası olduğundan ve husumet yokluğu nedenleriyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ: davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davadaki husumetin müvekkil kuruma yöneltilmesinin hatalı olduğunu, müvekkil kurumun pasif husumet sıfatının bulunmadığını, davanın görevsiz mahkemede açılmış olduğunu, görev yönünden davanın reddinin gerektiğini, dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, davanın yasal süre içinde açılmadığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkil kurumun merkezinin İstanbul olduğunu, davaya bakma görevinin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin olduğunu, açıklanan nedenlerle davacı tarafın müvekkil kurumdan herhangi bir alacağının olmadığını, davanın muhatabının da müvekkil kurumun olmadığını, bu nedenlerle davanın öncelikle sayılan usulü sebeplerle, aksi halde esasa ilişkin beyanları doğrultusunda reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava banka mevduat hesabında bulunduğu iddia edilen paranın iadesi talebidir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için, her iki tarafın da Ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
Aksine düzenleme bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. (TTK’nın 5/1.)
TTK’nun 3. maddesi ise, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın sırf dava konusunun TTK’da düzenlenmesi nedeniyle ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar ise, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.
Yukarıda açıklanan tüm bu nedenler ile davacıların murisinin iddia edilen hesabının ticari bir hesap olduğu ya da murisin tacir olduğunun ileri sürülmediği, bu durumda murisin bir hesabı var ise ancak bireysel hesap olarak değerlendirilebileceği, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/l bendi ile hizmet sağlayan ile hizmetten yararlanan arasında aktedilmiş bankacılık hizmet sözleşmeleri de tüketici işlemi olarak açıkça sayıldığı, davacıların murisi kanun kapsamında bireysel olarak müşteri mahiyetinde tüketici, davalı bankaların da hizmeti sağlayan sağlayıcı olduğunun iddia edildiği, somut uyuşmazlığın kanun kapsamında kalan tüketici işleminden kaynaklandığının kabulünün gerektiği, aynı yasanın 73. maddesinde tüketici uyuşmazlıklarına tüketici mahkemesinde bakılacağının düzenlendiği, bununla beraber aynı yasanın 83/2. maddesi “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmü ile tüketici işlemlerinden kaynaklanan her türlü ihtilafın tüketici mevzuatına göre çözümleneceğinin kesin hükme bağlandığı, dikkate alınarak, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesine göre, görev kamu düzeninden olup resen nazara alınması gerektiğinden, aynı yasanın 115/2. maddesine göre davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Benzer İstanbul BAM 2018/… E 2019/… K.sayılı ilamı, HGK 2017/… E 2019/… K sayılı ilamı)
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK.nın 115/2 maddesi gereğince davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE,
2-6100 sayılı HMK.nın 20/1 maddesi gereğince taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ADANA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 sayılı HMK.nın 20/1 maddesi gereğince taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmediği takdirde, mahkememizce DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına (tebliğ ile beraber),
4-6100 sayılı HMK.nın 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-6100 sayılı HMK.nın 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise, talep halinde mahkememizce verilecek ek kararla dosya üzerinden bu durumun tespiti ile davacıların yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmesine,
Dair, HMK.’nun 341/1 ve 345.maddesi gereğince; kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde, aynı yasanın 343. Maddesi gereğince mahkememize ya da başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile İSTİNAF YOLUNA başvurulabileceği belirtilerek davacı vekili ile davalı Ziraat Bankası vekili ve davalı Vakıflar Bankası vekillinin yüzüne karşı diğer davalı vekillerinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza