Emsal Mahkeme Kararı Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/281 E. 2021/1089 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ADANA
2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2018/281 Esas
KARAR NO : 2021/1089

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI :…. LTD. ŞTİ (VKN:…)- …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … (T.C…. )- …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2018
KARAR TARİHİ : 03/12/2021
YAZIM TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ile; Davacının alacak bakiyesinden dolayı Davalı aleyhine Adana 3. İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine davalının iade faturalar kestik, iade ürünler mevcuttur vs. diyerek haksız şekilde yaptığı haksız itiraz nedeniyle takibin durduğu, oysa davalının takip miktarı kadar borçlu olduğu kendi defterleriyle de sabit olduğu, keza taraflar arasında ticari sözleşme ilişkisi olduğu defter incelemesi sonrası görüleceği, bu nedenle yapılan itirazın iptali ile takibin 3.800,00 TL üzerinden devamına karar verilmesi talep edilmiştir.
SAVUNMANIN ÖZETİ:
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile; isnat edilen borçların sadece 195.90 TL lik kısmı olarak borcunun bulunduğu, davacı tarafın beyan ettiği Cari Hesap Ektresinde belirtmiş olduğu 11/2016 FATURA … VADESİ 04/12/2016 BORÇ 1301,57 TL tutarında bir mal alışverişi olmadığı, eğer olmuş ise bu bedele ait fatura üzerinde kaşe ve imzalarının olması gerektiği, bu belgenin mahkemeye sunulmasını talep ettiklerini, zira davacı taraftan böyle bir mal alımı olmadığı, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE:
Adana 3. İcra Müdürlüğünün 2018/… sayılı dosyası incelenmek üzere dosyamız arasına celp edilmiştir, dosya incelenmesinde; alacaklının … Gıda olduğu, borçlunun … olduğu, takip tarihinde toplam alacak miktarının 3.800,00 TL olduğu, davalı tarafından yapılan itiraz neticesinde takibin durduğu anlaşıldı.
Mali Müşavir Bilirkişi … tarafından düzenlenen 08/01/2020 tarihli bilirkişi raporu ile;
1)Davacı şirket e-defter kapsamında olup, beratlarının süresinde verildiği, GİB imzalı berat indirildiği, ayrıca bu defterlerin VUK’nun 215. ve müteakip maddelerinde belirtilen kayıt nizamına göre ve genel kabul görmüş muhasebe standartları, muhasebe sistemi uygulama genel tebliğ hükümlerine uygun olarak tutulmadığı ve sahibi lehine delil niteliği taşımadığı,
2)Davalı defterlerin 213 sayılı VUK’nun 221-222-223-224-225 sayılı maddelerinde belirlenen süre ve şekillere uygun olarak açılış tasdiklerinin yaptırıldığı; ayrıca defterin TTK’nın 64. Maddesine uygun olarak kapanış tasdiki işleminin de yaptırılmış olduğu, ancak bu defterlerin VUK’nun 215. Ve 219. maddelerinde belirtilen kayıt nizamına göre ve genel kabul görmüş muhasebe standartları, muhasebe sistemi uygulama genel tebliğ hükümlerine uygun olarak tutulmadığı ve sahibi lehine delil niteliği taşımadığı,
3)Davacı şirket kayıtlarına göre davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 2.018,86-TL asıl alacağının olduğu gözükmektedir. Ancak, davalı tarafından yapılan bir kısım ödemelerin davacı defterine intikal ettirilmemiş olması ve ayrıca davacı tarafından davalıya düzenlenen ve takipten sonra davacı vekili tarafından dava dosyasına sunulan 05.11.2016 tarihli … numaralı 1.301,57-TL bedelli irsaliyeli fatura içeriği ürünlerin ve bu faturanın davalıya teslim edildiğine dair yazılı bir belge bulunmadığından söz konusu fatura bedeli ile davalı tarafından yapılan ödemelerden davacı taraf defterinde yer almayan ödemelerin tenzil edilmesi gerektiği,
4)Davalı defterine göre, davalı taraf sadece 2016 yılı yasal defterlerini ibraz ettiği ancak 2017 yılı defterlerini ibraz etmediği ve ibraz edilen yasal defterlere göre de davalının davacıya borçlu olup olmadığının tespitinin mümkün olmadığı,
5)Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından davalıya teslim edilen ürün bedellerinden davalı tarafça yapılan ödemelerin tenzili sonrası davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 717,29-TL asıl alacağının olduğu,
6)Davalı taraf, davacının iade edilmek üzere 821,39-TL tutarındaki ürünün deposunda olduğunu iddia etmiştir. Ancak bu malların ne için iade edileceği konusunda herhangi bir iddiası bulunmadığı gibi, bu malların ayıplı olup olmadığı da belirtilmemiştir. Bu bağlamda davalı tarafından alınan söz konusu faturanın, TTK.21/2. maddeye göre belirtilen 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmediğinden, davalı tarafın bu iddiasının borçtan kurtulmaya yönelik iddialar olduğu görüş ve kanaatini bildirir rapor düzenlenmiştir.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen 05/08/2021 tarihli bilirkişi ek raporu ile;
1- Taraf defterleri VUK’nun 215. ve 219. maddelerinde belirtilen kayıt nizamına göre ve genel kabul görmüş muhasebe standartları, muhasebe sistemi uygulama genel tebliğ hükümlerine uygun olarak tutulmadığı ve sahibi lehine delil niteliği taşımadığı,
2)Davacı şirket kayıtlarına göre; davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 3.718,86-TL asıl alacağının gözüktüğü, ancak davalı tarafından yapılan 1.700,00-TL bedelli 5 adet tahsilat makbuzunun davacı defterine intikal ettirilmemiş olduğundan, davalının bu ödemeleri de mahsup edildiğinde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle alacağının 2.018,86-TL olacağı, öte yandan davalı taraf uyuşmazlık konusu edilen 05.11.2016 tarihli … numaralı 1.301,57-TL bedelli irsaliyeli fatura içeriği ürünlerin ve bu faturanın davalıya teslim edildiğine dair yazılı bir belge bulunmadığı, faturanın üzerinde okunaklı olmamakla birlikte davalının imzasına benzer bir imzanın gözüktüğü, bu imzanın davalıya ait olduğunun tespit edilmesi durumunda davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 2,018,86-TL alacağının olacağı, şayet uyuşmazlık konusu faturanın üzerindeki imzanın davalıya ait olmadığının tespit edilmesi halinde ise davacının davalıdan 717,29-TL alacağının olması gerektiği,
3)Davalı taraf, davacının iade edilmek üzere 821,39-TL tutarındaki ürünün deposunda olduğunu iddia etmiştir. Ancak bu malların ne için iade edileceği konusunda herhangi bir iddiası bulunmadığı gibi, bu malların ayıplı olup olmadığı da belirtilmemiştir. Bu bağlamda davalı tarafından alınan söz konusu faturanın, TIK’n un 21/2. maddesine göre; belirtilen 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmediğinden, davalı tarafın bu iddiasının borçtan kurtulmaya yönelik iddialar olduğu görüş ve kanaatini bildirir rapor düzenlenmiştir.
Dava, İİK’nun 67.maddesi gereğince açılan itirazın iptali davası olup deliller bu çerçevede toplanarak değerlendirilmiştir.
Adana 3. İcra Müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasında; alacaklı davacı tarafından borçlu davalı aleyhine 01/03/2018 tarihinde 6 adet fatura bedellerinden dolayı 3.800,00 TL asıl alacak ve asıl alacağa işleyecek yasal faiz üzerinden ilamsız icra takibi başlatılmış, süresinde yapılan itiraz üzerine takip durmuştur. İtiraz dilekçesinde iade faturaları ve iade ürünler mevcut olduğundan alacaklıya borç bulunmadığı belirtilmiştir.
Takip konusu faturaların ilişkin olduğu döneme ait BA-BS formları tarafların kayıtlı olduğu vergi dairelerinden istenmiştir. Fakat fatura tutaları 5.000,00 TL ‘yi aşmadığı için BA- BS bildirimi olmadığı belirtilmiştir.
Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. ( 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir.(Yargıtay 23 HD 2015/2467 E 2015/7975 K ve 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. İBK )
Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle; davacının 6 adet faturaya dayanarak başlattığı icra takibine borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, davacı ve davalı defterleri üzerinde yapılan inceleme de her iki tarafın defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığının ve sahibi lehine delil niteliği taşımadığının tespit edildiği, davacının defterlerine göre davalıdan takip tarihi itibariyle 3.718,86 TL alacağının bulunduğunun tespit edildiği, davalı tarafından 1700,00 TL tahsilat faturasının davacının defterlerine işlenmediği, bu ödemeler mahsup edildiğine davacının 2.018,86 TL alacağı olduğunun tespit edildiği, davalı tarafından 05/11/2016 tarihli … nolu 1.301,57 TL’lik fatura konu malların teslim edilmediğinin iddia edildiği, bu faturanın davacı defterlerine işlenmesine rağmen takip konusu yapılmadığı, davacının cari hesap alacağına ilişkin takip yapmadığı, faturalara ilişkin takip başlattığı, mahkememiz takip ile sıkı sıkıya bağlı olduğundan, bu gerekçelerle defterlere ve davalının kabulünde olan 2.018,86 TL alacaktan takip konusu yapılmayan iş bu faturanın mahsubu ile 717,29 TL asıl alacak üzerinden takibin takipteki şartlarda aynen devamına ve alacak likit olmayıp yargılama ile belirlendiğinden icra inkar tazminat talebinin reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere,
Açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE,
Davalının Adana 3. İcra Müdürlüğünün 2018/… esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın İPTALİ İLE, takibe konu borcun 717,29 TL asıl alacak üzerinden takipteki şartlarda aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
Davacının icra inkar tazminat talebinin REDDİNE,
Karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan toplam 64,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 5,60 TL’nin istek halinde davacıya iadesine,
Davacı vekili tarafından yatırılan toplam 59,30 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davacı vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisi dikkate alınarak 717,29 TL vekalet ücreti takdiri ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davalı vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisi dikkate alınarak red edilen miktar üzerinden hesaplanan 717,29 TL vekalet ücreti takdiri ile davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı vekili tarafından sarf edilen toplam 673,50 TL yargılama giderinin davada haklılık oranına göre takdiren 127,13 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
HMK.’nın 333.maddesi uyarınca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
İlişkin davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar usulen açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı