Emsal Mahkeme Kararı Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/10 E. 2022/7 K. 06.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/10 Esas – 2022/7
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ADANA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/10
KARAR NO : 2022/7

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : … ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : … – …
DAVALI : … – …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/03/2020
KARAR TARİHİ : 06/01/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : …
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … A.Ş. Tarafından … poliçe numaralı Nakliyat Emtia Abonman Alt Sigorta Poliçesi ile sigortalanan dava dışı sigontalı … A.Ş’ye ait emtialarının davalı alt taşıyıcı …/… Nakliyat firması tarafından nakliyesinin yapılması sırasında alt taşıyıcıya ait kaza esnasında dava dışı …’in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı çekici ve buna bağlı … yarı römork ile … istikametinden … istikametine seyir halinde iken … e geldiğinde aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, sigortalı emtiaların hasarlanması nedeniyle … nolu hasar dosyasının açıldığını, iş bu hasar dosyası nedeni ile ödenen tazminatın rücu için Pozantı İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını borçlunun icra takibine ve ferilerine itiraz etmesi sonucunda takibin durdurulmasına karar verildiğini, iş bu karara istinaden Pozantı Asliye Hukuk MAhkemesinin 2019/… Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, ancak Pozantı İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası ile ödeme emri ekindeki takibe dayanak belge eklenmesinden bahisle ödeme emrinin iptali talepli şikayet yoluna başvurduğunu, Mahkemenin 04/12/2019 tarihli celsesinde davanın kabulüne, Pozantı İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyasındaki ödeme emrinin iptaline karar verildiğini, bunun üzerine Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesindeki davada karar verilmesine yer olmadığına ilişkin talepte bulunulduğunu, bunun üzerine Pozantı İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyasından usulüne uygun olarak ödeme emri gönderildiğini ve borçlunun itiraz ettiğini, meydana gelen kazada davalının %100 oranında kusurlu olduğunu ve bu nedenlerle davalının yaptığı itirazın iptaline, icra takibinin devamına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Dava ilk olarak Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinde ( Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) açılmış ve mahkemenin 2020/… E. 2021/… K. Sayılı yetkisizlik kararı üzerine dosyanın mahkememize tevzi edildiği anlaşılmıştır.
Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesi gönderme kararında özetle; “Somut uyuşmazlıkta dava Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla mahkememize ikame edilmişse de Adalet Bakanlığının 30/06/2021 tarihli teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar genel kurulunun 07/07/2021 tarihli kararının alındığı görülmekle, Yargıtay 23.hukuk dairesinin 2016/8699 Esas,2020164 Karar sayılı ilamı ile yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2006/8-597 Esas, 2006/623 Karar sayılı ilamları gereği olarak mahkememizin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakmış olduğu dosyaların Adana Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi” hüküm altına almıştır. Mahkemece gerekçeli karar taraf vekillerine tebliğ edilmiş ve kararın istinaf edilmemesi üzerine 17/11/2021 tarihinde kararın kesinleştiği gerekçesiyle dosya mahkememize gönderilmiş ve Mahkememizin 2021/… Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
08 Temmuz 2021 tarih ve 31535 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 Sayılı Kararı ile kurulmasına karar verilen ve yargı çevresi tüm Adana ilinin mülki sınırları olarak belirlenen Adana Asliye Ticaret Mahkemesi ile ilgili kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin önüne gelen uyuşmazlık, özel kanunlarına göre kurulmuş olan ihtisas mahkemelerinin yargı alanlarının yeniden belirlenmesi ile ihtisas mahkemesi kurulmayan yerlerde bu mahkemelerin görev alanına giren iş ve davalara hangi mahkemenin bakması gerektiği hususlarında 08 Temmuz 2021 tarih ve 31535 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 Sayılı kararında dava tarihi itibariyle görevli olan mahkemenin davaya bakmaya devam edeceğine dair bir belirleme bulunmadığı ve eldeki davada görevli mahkemenin Pozantı Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’ mi, yoksa Adana Asliye Ticaret Mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle konu ile ilgili yasal düzenlemelerin ne olduğu hususunun açıklanmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
6102 sayılı TTK.’nın 4. Maddesinde ticari davalar ve çekişmesiz yargı işleri sayılmış, 5.maddesinde ise bu yargı işlerinin görüleceği mahkemeler belirtilmiştir.
Anılan kanunun “ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” başlıklı 5. Maddesinin 1.fıkrasında “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir”, 2. fıkrasında “bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesindegörülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla görevlendirilebilir” hükmüne yer verilmiştir.
5235 Sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4. Maddesi “Hukuk mahkemeleri, sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemeleridir””Hukuk mahkemeleri, sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemeleridir”, 5. Maddesi “Hukuk mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafî durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur”, 7. Maddesi “Hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, bulundukları il merkezi ve ilçeler ile bunlara adlî yönden bağlanan ilçelerin idarî sınırlarıdır. Ancak özel kanunlarla kurulanlar da dâhil olmak üzere, hukuk mahkemelerinin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunca belirlenebilir.Coğrafî durum ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak bir hukuk mahkemesinin kaldırılmasına veya yargı çevresinin değiştirilmesine, özel kanunlarında yargı çevresi belirtilmemiş olan hukuk mahkemelerinin yargı çevresinin belirlenmesine, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir.” hükmünü içermektedir.
Usul hukukumuzda mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK m.1). Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır (HMK m.11/1-c). Bu nedenle taraflarca yargılamanın her aşamasında görev itirazında bulunulabileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemenin de yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını resen gözetmesi ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı vermesi gerekir (HMK m.115). Davaya bakan hüküm mahkemesi gibi kanun yolu incelemesini yapan üst mahkemelerin de görev hususunu resen gözetip, hükmü veren mahkemenin görevli olup olmadığını incelemesi gerekir. Hatta bunun için tarafların hükme karşı görevsizlik nedeniyle kanun yoluna başvurmuş olmalarına dahi gerek yoktur.
Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukuki ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukuki niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmelidir. Davanın görev nedeniyle reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla, her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
08 Temmuz 2021 tarih ve 31535 Sayılı Resmi Gazetede Yayınlanan Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 Sayılı Kararı ile yargı çevresi tüm Adana ilinin mülki sınırları olarak belirlenen Adana Asliye Ticaret Mahkemesi ile ilgili kararın özellikle 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiştir.
Halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin yukarıda açıklandığı üzere kanuni bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarih ve 2017/11-10 Esas, 2019/401 Karar)
Nitekim Samsun BAM 3. Hukuk Dairesi’ de 2021/1511 E. 2021/1353 K. sayılı kararında ” kanuni hakim ilkesi, doğal hakim ilkesi, usul ekonomi ilkesi bu husustaki Anayasal düzenleme ve Anayasa Mahkemesi kararları, AİHS ve AİHM kararları birlikte değerlendirilip yorumlandığında, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresinin ilin mülki sınırları olarak belirlenmesine, işbu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına ilişkin kararının 01/09/2021 tarihinden sonra açılacak davalar için yetkili ve görevli olduğu, 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve halen derdest olan mahkemelerin elindeki Ticaret Mahkemesi’nin görev ve yetkisine giren davaların açıldığı mahkemelerce sonuçlandırılması gerektiği şeklinde yorumlanması gerekmekte olup, Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/09/2021 tarih, 2021/615 esas, 2021/552 karar sayılı görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine” karar vermiştir.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında, taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözecek olan mahkeme, dava tarihi itibariyle kanunen belli olan Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 Sayılı Kararı ile de yargı çevresi değiştirilmeyen Pozantı Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olup Adana Asliye Ticaret Mahkemesince davaya bakılması olanaklı değildir.
Aksi halde, bu durum yürürlükte bulunan Anayasamızın 37.maddesindeki kanuni hakim güvencesinin ve 36. maddesindeki adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurabilecektir.
Bu nedenle Pozantı Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi’nin görevli olduğu, Mahkememizin görevli olmadığı gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile devir kararı ile dosyanın Mahkememize gönderme kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Uyuşmazlık konusu davanın açılma tarihi olan 02/03/2020 tarihine göre, Pozantı Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi ile Mahkememiz arasındaki ilişki, iş bölümü ilişkisi de değildir. 6100 sayılı HMK’da devir kararı şeklinde bir karar türü düzenlenmemiştir.
Görüldüğü üzere yeni ihtisas mahkemeleri kurulduğunda veya mahkemelerin yargı çevreleri değiştiğinde yukarıda açıklandığı üzere 1982 Anayasası’nın “B. Kanuni hakim güvencesi” başlıklı, 37. Maddesinde düzenlenen “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.”, hükmünün, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ve Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının korunması amacıyla kanun koyucu tarafından kuruluş veya faaliyete geçiriliş tarihinden önce açılan ve görülmekte olan davaların eski Mahkemelerde bakılmasına devam edeceği ve devredilemeyeceği yasa ile açıkça düzenlemiştir. Bunun aksinin yukarıda açıklandığı üzere ancak kanuni bir düzenleme ile yapılabileceği, somut olayda böyle bir durumun olmadığı aşikardır.
Buna göre farklı yargı çevresi bulunan Mahkemelerden verilen kararın adı ne olursa olsun (devir, gönderme vs) yukarıda açıklanan HGK. kararında belirtildiği üzere 6100 sayılı HMK’nun 20 vd. maddeleri gereğince verilen karar teknik ve usul anlamında görevsizlik kararıdır ve kararın “gönderme” olarak nitelendirilemeyeceği aşikardır. Bu bağlamda; 6100 sayılı HMK’nun 20 vd. maddeleri gereğince de verilen görevsizlik kararı 6100 Sayılı HMK’nın 20/1, 341/1 vd. Maddeleri gereğince “İstinaf kanun yoluna” tabi olup, gerekçeli kararın taraf veya vekillerine tebliğ edilmesi, kararın istinaf edilmesi halinde sonucuna göre hareket edilmesi, kararın istinaf edilmeden kesinleşmesi halinde görevli mahkemeye dosya gönderilmelidir. Aksi halde 6100 Sayılı HMK’nın 20/1 vd. maddeleri gereğince görev uyuşmazlığının çıkma olanağı bulunmamakta, bu da hem gereksiz zaman kaybına neden olmakta, hem de yargılama sürecini uzatacağından Anayasamızın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurabilecektir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olduğu, 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağının belirtildiği anlaşıldığından, anılan kanunun 114/1-c maddesi delaletiyle 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin Pozantı Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olduğunun tespitine, yine bu kanunun 21/1-c maddesi delaletiyle 22/2 maddesi gereğince karar istinaf edilmeksizin kesinleştiği taktirde yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın mahkememizce Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR:
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğundan HMK 114/c ve 115/2 maddesi gereğince usulden reddine ,
2-Mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna,
3-Karar istinafsız kesinleşirse dosyanın gönderildiği mahkeme olan Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesi ile arada görev uyuşmazlığı doğacağından, uyuşmazlığın giderilmesi için merci tayini amacı ile dosyanın ilgili Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
4-Harç ve vekalet ücretlerinin merci tayininden sonra karar altına alınmasına,
Dair tarafların yokluklarında, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın taraflara kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer mahkemesine verilecek dilekçe ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/01/2022

Katip …

Hakim …