Emsal Mahkeme Kararı Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/555 E. 2021/874 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ADANA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/555 Esas
KARAR NO : 2021/874

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1- … – … – …
2- … – … – …,
3- … – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2020
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’ın 22.12.2019 tarihinde vefat ettiğini, muris …’ın dava dışı … şirketinden ticari kredi kullandığını ve bu kredilere istinaden davalı şirket tarafından hayat sigortası ile sigortalandığını, müvekkillerinin murisinin vefat etmesi üzerine davalı şirkete başvurularak gerekli yasal işlemlerin yapılması, kredi borcunun ödenerek kapatılması ve bakiye teminat miktarının müvekkillerine ödenmesi konusunda ihtaren bildirim yapıldığını, davalı sigorta şirketinin 22.12.2019 tarihinde Acıbadem Hastanesi tarafından tutulan tutanakta ölüm nedeninin tam olarak belirlenememiş olmasına rağmen murisn 2003 yılında ve öncesinde koroner arter hastalığının olduğu, CABG operasyonu geçirmiş olduğu gerekçesiyle sağlık beyanından dolayı tüm poliçelerin reddedildiğini, zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu görüşme sonunda anlaşma sağlanamadığını, öncelikle sigortalının gizlediği iddia edilen hastalık ile riziko arasında illiyet bağının bulunması gerektiğini, illiyet bağının olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, ayrıca murisin hastalığı gizlediği düşünülse bile sigorta poliçesinde sigortalısı olan davacıların murisi …’ın sigorta sözleşmesini imzalamadan önce sağlık geçmişi ile ilgili bilgilere ulaşma için davalı şirkete yetki verdiğini, buna rağmen davalı şirket tarafından herhangi bir araştırmanın yapılmadığının açık olduğunu belirterek sigorta ettirene ait sağlık karnesi ve ölüm raporu içerikleri tıp alanında uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulu oluşturulup gizlendiği iddia edilen hastalık veya hastalıklarla ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığının belirlenmesi, müvekkillerinin murisinin ölümü nedeniyle davalı şirket ile yapılan hayat sigortası poliçesi kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müteveffanın diğer dava dışı banka kredi borcunun kapatılarak borcu bulunmadığının tespiti ile bakiye teminat miktarı rizikonun gerçekleştiği davalı sigorta şirketine bildirim tarihinden itibareni işleyecek reeskont faiziyle birlikte fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL’nin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
6502 Sayılı Tüketicisinin Korunması Hakkında Kanun’unun 3. Maddesinin (k) bendinde, “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi tüketici,” olarak tanımlanmış (l) bendinde ise, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır.
Aynı yasanın 73. Maddesinde, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu”, 83/2. maddesinde ise, “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davacıların murisi …’a dava dışı … A.Ş. Tarafından kullandırılan kredilere istinaden davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen hayat sigortası kapsamı murisin vefatı nedeniyle dava dışı … A.Ş.’ye olan kredi borçlarının hayat sigortası kapsamında kapatılması ve varsa artan ölüm rizikosu teminatının davacılara ödenmesine ilişkin tespit alacak davası olduğu, davacıların ve davacılar murisinin tacir olduğuna dair bilgi ve belgeye dosya kapsamında ulaşılamadığı, her ne kadar davalı tacir olsa da davacıların ve davacılar murisinin tacir olmadığından taraflar arasındaki uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan dava niteliğinde kabul edilemeyeceği, uyuşmazlık konusunun 6102 sayılı TTK’dan düzenlenen işlerden olmadığından mutlak ticari iş niteliğinde de olmadığı, sonuç olarak 6102 sayılı TTK’nın 4, 5 ve 11.maddesinin 2.fıkrasındaki düzenlemeler nazara alındığında taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olmadığı, uyuşmazlığın hayat sigortası ve tüketici işleminden kaynaklandığı, bu kapsamda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşıldığından davanın HMK.nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli ve yetkili mahkemenin Adana Tüketici Mahkemeleri olduğuna ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK.nın 115/2 maddesi gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- 6100 sayılı HMK.nın 20/1 maddesi gereğince taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili ADANA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,

3-6100 sayılı HMK.nın 20/1 maddesi gereğince taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmediği takdirde, mahkememizce DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin ihtarına (tebliğ ile beraber),
4- 6100 sayılı HMK.nın 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerinin (suç üstü ödeneğinden karşılanan arabuluculuk ücreti dahil) görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-6100 sayılı HMK.nın 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise, talep halinde mahkememizce verilecek ek kararla dosya üzerinden bu durumun tespiti ile davacıların yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmesine,
Dair, Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize veya eşdeğer başka bir mahkemeye verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/10/2021

Katip …

Hakim …