Emsal Mahkeme Kararı Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/28 E. 2021/1086 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ADANA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/28 Esas
KARAR NO : 2021/1086

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … –

VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/01/2020
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 24/08/2015 tarihinde … sayılı … tarafından borçlu …’ya kullandırılan 200.000,00 TL bedelli kredi için kefil olduğunu ve müvekkilinin kefil sıfatıyla 24.08.2015 tarihli … sözleşme numaralı sözleşmeyi imzaladığını, kredi sözleşmesinin imzalanmasından evvel ve imzalanması sırasında … yetkilileri tarafından müvekkiline, borçlunun Adana İli Yüreğir İlçesi Yeniköy mevkiinde … parsel ve .. parselde kayıtlı 2 adet taşınmazı üzerine kredi borcuna karşılık kooperatif lehine ipotek tesis edildiğini, tesis edilen ipoteğin borcu karşılamaya yettiği ancak kooperatifin genel kredi şartlarında istendiği miktarda bir ipotek olmaması sebebiyle kefil bulunmadan kredinin verilemeyeceği, söz konusu kredinin kullandırılabilmesi için ipotek ve kefaletin zorunlu olduğu bilgisi verildiğini ve kooperatif yetkilisi … tarafından bilgisayardaki sistemleri üzerinden ipotek alındığına ilişkin kayıtların müvekkiline gösterildiğini, müvekkilinin kooperatif içerisinde ve kooperatif yetkilisi davalı tarafından gösterilen kayda söz konusu iki taşınmaz üzerinde kredi borcuna karşılık ipotek kurulduğu bilgisine sahip olduğunu, davalı yetkilisi tarafından kredi kullandırılabilmesi için teminat olarak ipotek ve kefaletin birlikte olmasının zorunlu olduğu ve ipotek mevcut olduğu için kefillikten çekinmesini gerektirir bir durum olmadığını, ipotek verilen taşınmazların bedelinin borcu karşılamakta olduğunun da müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin bu şekilde kefili olmayı üstlendiği borca karşılık ipotek teminatı verildiğinden emin olarak kefilliği kabul ettiğini, akabinde 2016 yılında davalı borçlunun çocukları … ve … müvekkilinin kefil olduğu borca karşılık kendileri kefil olup müvekkilinin kefilliğini sona erdirmek istediklerini, müvekkilinin, borçlunun ve kooperatifin kabulü ile müvekkilinin kefilliğinin sona erdirildiğini ve borçlunun çocukları müvekkilinin yerine geçerek kefil olduklarını, 2019 yılı temmuz ayında ise müvekkili çevresinden … sayılı …’nin bu krediler sebebiyle birçok kişiyi zarara uğrattığını, sorumlular hakkında soruşturmalar mevcut olduğunu duyunca, kooperatife giderek krediye ilişkin evrakları fiziken incelemek istediğini, bu inceleme neticesinde ertelenen borç taksitleri sebebiyle bir takım senetlerde kefilliğinin devam ettiğine ilişkin yazı ve evrakların bulunduğunu daha da mühimi bu kredi dosyası içinde borca karşılık herhangi bir ipotek belgesinin olmadığını gördüğünü öğrendiğini, Tarım Kredi Kooperatifleri 1581 sayılı Kanun ve Kooperatifin kurulmasına ilişkin ana sözleşmeleri uyarınca ortaklarına kredi imkanı sağlamakta ve kredilerin tavan kullandırma, faiz ve teminatı ile ilgili esasları kendileri belirlemekte olduğunu, müvekkilinin imzaladığı dava konusu sözleşmenin 7.1.numaralı maddesinde teminatı belirleme yetkisinin kooperatife ait olduğunun düzenlendiğini, kullandırılacak kredinin en az 3 katı tutarında taşınmaz ipoteği bulunmaması halinde kefilsiz kredi kullandırılmamakta aynı şekilde 200.000,00 TL bedelli kredi için salt kefille kredi imkanı sağlanmamakta olduğunu, ipotekle kefaletin birlikte bulunmasının zorunlu olduğunu ve borçlu için her iki şartın sağlandığını belirterek krediyi kullandırdığını, ancak gerçekte ipotek şartı sağlanmadığını belirterek … sayılı … tarafından düzenlenen borçlusu … olan 24.08.2015 tarihli … sözleşme numaralı 200.000,00 TL kredi bedelli … Kredi Genel Sözleşmesine dayanan kredi ödemesinin tüm ödemelerinin müvekkili yönünden dava süresince durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin kefilliğinin geçersizliğinin tespitini, müvekkilinin borçlu/kefil olmadığının tespitini, sözleşmenin ve kefilliğin iptalini müvekkili tarafından 31.10.2019 tarihinde yapılan 16.000,00 TL tutarındaki ödemenin faiziyle birlikte müvekkiline iadesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, 24.08.2015 tarihli … numaralı Genel Kredi Sözleşmesinin ilam niteliğinde olduğunu, 24.08.2015 tarihli … sayılı Kredi Genel Sözleşmesinde davacı … kefil olacağı miktarı ve müteselsil kefil olduğunu kendi el yazısıyla yazmış olduğunu, ayrıca sözleşmenin bütün maddeleri ortak ve müteselsil kefil üzerine kurulu olduğunu, davacının kendi rızasıyla serbest iradesiyle bütün sayfalarda imzası bulunduğunu, öncelikle tedbir talebinin reddine ve davanın reddine karar verilmesini, müvekkili kooperatifte düzenlenen 24.08.2015 tarihli … nolu kredi sözleşmesini, 6098 sayılı Borçlar Kanunu ve 1725 sayılı Genelge deki şekil şartları gözetilerek düzenlendiğini, davacı tarafın davaya konu kredi sözleşmesinin her sayfasını tek tek ayrıca son sayfada da sorumlu olacağı azami miktarı ve kefalet tarihini de belirterek imzaladığını, bu nedenle ortada hileli beyan ve kayıtlarla aldatma durumu sözkonusu olmadığından açılan davanın reddi gerektiğini, davacı bu kredi sözleşmesinden kaynaklanan, borçtan dolayı henüz kendisi hakkında icra takibine geçilmeden önce, borcu kabul ederek 31.10.2019 tarihinde banka kanalıyla müvekkil Kuruma kendi rızasıyla ödeme yaptığını, davacı kredi borç sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzaladığını, genelgede açıkça belirtildiği üzere, kefaletten dönmek istediğine dair müvekkil kooperatife herhangi bir müracaatta bulunmadığını, kaldı ki, kredi genel sözleşmeleri imzalanacağında; kooperatif resen kefilleri kendisi belirlememekte, tamamen borçlu ortak ve müteselsil kefillerin rızasıyla sözleşmeler imzalanmakta olduğunu, bu durum da davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu gibi hile ve aldatma söz konusu olmadığından, haksız ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA ve GEREKÇE: Dava menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce, davalı kooperatif kayıtları, Adana CBS’nin 2019/… soruşturma sayılı dosyası celp edilmiştir.
Mahkememiz duruşmalarında dinlenen tanıklar … “Ben 2014-2018 yılları arasında davalı kooperatifte memur olarak çalışıyordum, çalıştığım dönemde davacı, kooperatife üye oldu, dava dışı … isimli kişi ve oğlu … da kooperatif üyesiydi, …’in kredilerinden sorumlu, yürüten kişi oğlu …’dır, …’in yeni sözleşme ihtiyatcı olduğunda … kefil arayışına girdi ve davacı …, …’ya kefil olmayı kabul ederek kooperatife geldi, daha önceki aralarındaki ilişkiyi, nasıl ikna edildiğini bilemiyorum, …’in kredisine esas kefaletin işlemine dair dosyayı hangi memurun hazırladığını hatırlamıyorum, ben de hazırlamış olabilirim, zaten sistemde kimin hazırladığı bellidir, davacı …, …’in otomasyonda kayıtlı ipoteği olduğunu bilerek geldiğini düşünüyorum, çünkü davacı büyük bir çiftçidir ve ipoteksiz hiçbir krediye kefil olmayacak kadar bilinçlidir, kefillik aşamasında davacı, kooperatif müdürünün odasında görüşmeyi yaptığını düşünüyorum, çünkü kooperatif memurlarıyla davacı arasında böyle bir görüşmeye tanık olmadım, sistemde kayıtlı ipoteklerin davacıya gösterilip gösterilmediğine tanık olmadım, nasıl bir bilgi verildiğine tanık olmadım, …’in ipoteği bulunduğu, bu nedenle kefaletin önemsiz olduğu şeklinde kooperatif çalışanları tarafından davacıya herhangi bir bilgi verilip verilmediğine şahit olmadım, kooperatif otomasyon sisteminde 40.000,00 TL üzerindeki kredilere sisteme kayıt için ipotek/rehin görülmezse sistem krediyi onaylamaz, açılacak kredi limitinin en az 2 katı yüksekliğinde ipotek bedeli olması gerekiyor, aksi halde sistem o krediyi açmaz, dava konusu kredi miktarı 40.000,00 TL’nin üzerinde olduğundan sistemde ipoteğin var olduğu, ipotek ile birlikte kefaletin söz konusu olduğu, genel uygulamanın bu şekilde olmasından dolayı olayın bu şekilde gerçekleştiğini düşünüyorum, ancak sistemde ipoteğin karşılığının bulunmama sebebinin tapu müdürlüğünden ipotek çözüldükten sonra sisteme işlenmemiş olması olabileceğini düşünüyorum, biz tapuya ipotek fek müzekkeresi yazıyoruz, sisteme yazıyı tanıtmazsak sistem bu yazıyı görmez, kefaletin verildiği anda ya da sonradan ipotek kaldırılmış olabilir, ancak sisteme bu tanıtılmamış olduğundan sistem göremez, o dönem çalıştığım kişilerin hiçbirinin kasıtlı bir işlem yaptığını düşünmüyorum, ancak ihmal sonucunda böyle bir işlem gerçekleşmiş olabilir, bana sormuş olduğunuz üzere davacının kooperatife gelerek bir takım senetlerde kefilliğinin devam ettiğine ilişkin yazı ve evrakların bulunduğunu, herhangi bir ipotek belgesinin bulunmadığını gördüğü zaman dilimi, ben tayin olduktan sonradır, çünkü ben böyle bir durumu hatırlamıyorum, ben Mayıs 2018 tarihinde tayin oldum, Kredi Genel Sözleşmesi gereği kredi kullanılması için ipotek ve buna ek olarak 2 kefil gerekli, mutlaka sistemde dava konusu kredi için de bir kefil vardır,” Davacı vekilinin talebi üzerine sorulduğunda “söz konusu ipoteğin sistemde görülüp görülmediğini, davacının bana söylediği kadarıyla biliyorum, çalıştığım dönem boyunca başta topluca belirlenen kredi limitine istinaden sonradan kısım kısım kullanılan kredilerde kullanıldığı süre boyunca ipoteğin sabit kalması gerekir aksi halde sistem krediyi kullandırmaz, çünkü kredi genel sözleşmesi iptal olur, davacının ipoteğinin de kısım kısım kullanılan kredi nedeniyle kullanıldığı süre boyunca görüldüğünü düşünüyorum, aksi halde sistem kredinin kullandırılmasına izin vermez, ayrıca davacının sonradan kooperatife gelerek dosyasını fiziken incelediği dönemde ben oradan tayin olmuştum,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … “Ben dava dışı … isimli kişi ve oğlu …’nın yanında çalışıyordum, ancak şuan iflas etmiş olduklarından birlikte çalışmıyoruz, … ve oğlu davacı …’in yanına gelerek kooperatiften çekecekleri krediye kefil olmasını istediler, … ipotek verirseniz kefil olurum dedi, hep birlikte kooperatife gittik, Ferit kredi borcuna konu kredi borcuna fazlasıyla yeterli ipoteği sistemden gördü, bunu gördükten sonra kefillik sözleşmesini imzaladı, daha sonra Ferit’e icra geldi, bunun üzerine yeniden kooperatife gitti ve ipotek teminatının olmadığını öğrendi,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce, Prof. Dr. …’tan alınan 22/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle, davacının … sayılı … tarafından dava dışı …’ya kullandırılan 200.000,00 TL bedelli kredi için 24.08.2015 tarihli … sözleşme numaralı … Kredi Genel Sözleşmesi’ni kefil sıfatıyla imzaladığını, dosyaya ibraz edilen kredi borç senetlerinden dava dışı …’nın davalıdan farklı tarihlerde 65.413,08 TL kredi kullandığı, davacı tarafından davalı hesabına … borcuna kefaleten ödeme açıklamasıyla 31.10.2019 tarihinde 16.000,00 TL ödeme yapıldığı, davaya konu müteselsil kefil durumunun kefilin el yazısıyla yazılması şartının yerine getirilmediği, müteselsil kefil ifadesinin matbu olarak yazılı olduğu için davacının kefaletinin TBK’nun 583 hükmünde aranan şekil şartlarını taşımadığından geçersiz olduğu, geçersiz kefalet sözleşmesine istinaden ödenen 16.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte iadesini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep edebileceği belirtilmiştir.
Dava dosyasına ilişik 2019/… sayılı Arabuluculuk Bürosu dosyasının incelenmesinde dava şartı arabuluculuk başvuru dosyasından sarf kararının düzenlendiği, sürecin görüşme sonucu anlaşmama ile sonuçlandığı tespit edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 583. Maddesinde “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” hükmüne yer verilmiştir.

Dava dilekçesi, cevap dilekçesi, toplanan deliller ve bilirkişi raporu kapsamından davacının davaya konu … sayılı … tarafından dava dışı …’ya kullandırılan 200.000,00 TL bedelli kredi için 24.08.2015 tarihli … sözleşme numaralı … Kredi Genel Sözleşmesi’ni kefil sıfatıyla imzaladığı, kefalet sözleşmesinin incelenmesinde kefalet tarihi ve kefalet limitinin kefilin el yazısıyla yazılı olduğu, ancak müteselsil kefil durumunun kefilin el yazısıyla yazılması şartının yerine getirilmediği, müteselsil kefil ifadesinin matbu olarak yazılı olduğu, bu kapsamda davacının kefaletinin TBK’nun 583. Maddesi hükmünde aranan şekil şartlarını taşımadığı, kefaletin geçersiz olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile, davacının imzalamış olduğu 24.08.2015 tarihli … sözleşme numaralı borçlusu … olan 200.000,00 TL kredi bedelli … Kredi Genel Sözleşmesi’ndeki kefilliğinin geçersiz olduğunun tespitiyle, bu kefillik nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 16.000,00 TL’nin 31.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, ihtiyati tedbir kararın teminatsız olarak devamına, karar tarihinden itibaren 1 aylık süre geçtikten sonra teminatın iadesi hususun değerlendirilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE, davacının imzalamış olduğu 24.08.2015 tarihli … sözleşme numaralı borçlusu … olan 200.000,00 TL kredi bedelli … Kredi Genel Sözleşmesi’ndeki kefilliğinin geçersiz olduğunun tespitiyle, bu kefillik nedeniyle borçlu olmadığının TESPİTİNE,
16.000,00 TL’nin 31.10.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
2-İhtiyati tedbir kararın teminatsız olarak devamına, karar tarihinden itibaren 1 aylık süre geçtikten sonra teminatın iadesi hususun değerlendirilmesine,
3-Alınması gereken 13.662,00 TL harçtan, peşin alınan 3.415,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.246,50 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
4-7155 sayılı kanun 23. Maddesi ile 6325 sayılı Kanuna eklenen 18/A Maddesinin 14. fıkrası gereğince suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabulucuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından yapılan 3.415,50 TL harç gideri, 928,55 TL (bilirkişi ücreti, posta gideri) olmak üzere toplam 4.344,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT’ne göre hesaplanan 22.450,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Hüküm kesinleştiğinde varsa kullanılmayan gider avansının ilgilisine İADESİNE,
Dair, Taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize veya eşdeğer başka bir mahkemeye verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/12/2021

Katip …

Hakim …