Emsal Mahkeme Kararı Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/775 E. 2021/967 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
GEREKÇELİ KARAR

T.C.
ADANA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/775
KARAR NO : 2021/967

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – T.C.No:…- …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … – T.C.No:…-…
2- … – T.C.No:…-…
3- … – T.C.No:…- …
4-… TİC. A.Ş. – … V.D.:…-…
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 03/08/2018
KARAR TARİHİ : 17/11/2021
KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; kötü niyetle ve varlık kaçırmak amacıyla müvekkilini ortaklıktan çıkaran davalılar aleyhine açılan Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/… esas ve 2016/… karar sayılı kesinleşmiş kararı ile müvekkilinin davalı şirketin %34 pay oranı ile ortağı olduğunun anlaşıldığını, davalılar …, … ve …’un ….A.Ş’nin ortakları olduğunu, davalı ortakların bugüne kadar çok defa kötü niyetli işlem ve davranışlarla müvekkilini zarara uğrattıklarını, davanın açılmasına sebep olaylar ile davanın açılmasından sonra meydana gelen gelişmeler nedeniyle şirket ortakları arasındaki güvenin kaybolduğunu, şirketin aslında birden fazla kişi tarafından yönetiliyor gibi gözükse de müvekkili dışındaki davalı şirket ortakları arasındaki hısımlıktan kaynaklı olarak tek bir irade tarafından yönetiliyor olmasının, alınan karar ve yapılan işlemlerin davacının kasti olarak şirket dışında tutularak zarara uğratılmasına neden olduğunu gösterdiğini, davalıların hısımlıktaki yakın ilişkiden kaynaklı olarak şirketin menfaatlerini, paralarını çocuklarının, kendilerinin ya da yanında çalışanların hesaplarına aktardıklarını, haksız menfaat temin ettiklerini, 2006-2007-2008 ve 2009 yıllarında ana sözleşme, yasa ve mevzuat hükümleri gereğince her yıl yapmaları gereken genel kurul toplantılarını da yapmadıklarını, 2010 yılında ise müvekkiline usulünce bir davet yapılmaksızın genel kurul toplantısı yaptıklarını belirterek, şirketi yönetmek ve temsil etmek üzere kayyım atanmasına, şirketin feshi ile tasfiyesine ve şirketin uğradığı zararların tespiti ile belirlenecek zararların şirketi zarara uğratan ortaklardan tahsili ile şirket hesabına aktarılmasına, şirket ortaklarının gerçek kar-kazanç payının tespitine ve kar-kazanç payı dağıtımına izin verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından müvekkili şirketin feshi ve tasfiyesi sonuçlandırılmadan ortaklardan kar-kazanç ve zararların tahsilini talep etmesinin mümkün olmadığını, bu taleplerin iş bu davada birlikte görülmesinin de mümkün olmadığını, müvekkili şirketin feshi için TTK’nun aradığı şartlar oluşmadığından, tasfiye sonrasında talep edilmesi ihtimali olabilecek taleplerin bu davada talep edildiğini, davacının dava dilekçesinde belirttiği iddiaların aksine kendi yaptığı eylemler ile müvekkili şirketi zarara uğrattığını, şirketi çalışamaz duruma getirdiğini ve müvekkillerini maddi ve manen yıprattığını, davacının TMK’nun 2. Ve 3.maddeleri ile HMK’nun dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğüne aykırı davrandığını belirterek, haksız ve hukuka aykırı davanın usulden ve neticede esastan reddine, davacının iyi niyet kurallarına aykırı davranması nedeniyle tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/… E. 2016/… K. Sayılı dosyası, davalı şirkete ait ticaret sicil dosyası, davalı adına kayıtlı “… ili … ilçesi … Köyü … ada 3 parsel” sayılı taşınmaza ilişkin tapu kayıtları celp edilmiş, SGK ve Vergi Dairesinden şirketin borç durumu sorulmuştur.
Mahkememizce 07/08/2018 tarihli ara karar ile; davalı şirkete denetim ve onay kayyımı olarak Mali Müşavir … atanmıştır.
Davacı vekili 08/08/2018 tarihli talep sonucunu açıklar dilekçesinde; sadece davalı şirkete yönelik taleplerinin, davacı müvekkilinin %34 oranında hissedar olduğu davalı şirketi görev süresi boyunca yönetmek ve temsil etmek üzere kayyım tayin edilmesi ve şirketin feshi ve tasfiyesi olduğu; davalılar … , … ve …’den talep edilenlerin (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere) şirketin uğradığı zararların tespiti, belirlenecek zararların şirketi zarara uğratan ortaklardan tahsili ile şirket hesabına aktarılması, şirketin ve ortakların gerçek kar-kazanç paylarının tespiti ve kar-kazanç payı dağıtımına izin verilmesi olduğu ve bu şahıslarla ilgili olarak şimdilik 10.000 TL’nin tahsilinin istendiği belirtilmiştir.
Mahkememizce … Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak, davalı şirketin bulunduğu taşınmaz ile üzerindeki fabrika binası ve içerisinde var ise makinaların rayiç bedellerinin tespiti için refakate gayrimenkul değerleme uzmanı, makine mühendisi, elektrik mühendisi ve kadastro bilirkişisi alınmak suretiyle mahallinde keşif yapılması istenmiş ve … 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/… Tal. Sayılı dosyası ile yapılan keşif sonrası aldırılan 18/04/2019 tarihli raporda; davaya konu edilen “… ili … ilçesi Organize Sanayi Bölgesi … ada … nolu” parselde kayıtlı bulunan taşınmazın yapı ve arsa değeri ile elektrik ve makine ekipmanlarının toplam değerlerinin dava tarihi itibariyle 20.290.982,00 TL , keşif tarihi itibariyle 22.712.249,00 TL olduğu belirtilmiştir.
Davalı şirkete ait ticari defterler sunulduktan sonra mahkememizce dosya bilirkişi heyetine tevdii edilmiş ve bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen 21/12/2020 tarihli raporda;
1-Defter ve kayıtlara göre şirketin 2.565.260,15 TL borca batık olduğu, aktifin borcunu karşılayamadığı, ancak fabrika binası/makinelerin rayiç bedeli bilançoya dahil edildiğinde, şirketin aktif değerinin borçlardan fazla ve şirketin öz varlığının 15.863.159,61 TL olduğu, şirketin borca batık olmadığı, davacının hissesine düşen tutarın 5.393.474,27 TL olduğu,
2-Davacının 23/10/2010 tarihinde davalıların (diğer ortakların) aldığı karar ile şirket ortaklığından çıkarılmış, yargılama sonrasında davacının ortaklık sıfatı 08/06/2018 tarihi itibariyle belirlenmiş olup, davacının 23/10/2010-08/06/2018 tarihleri arasında yaklaşık 7,5 yıl ortaklık sıfatından mahrum kaldığı, davacının şirket ortağı olmadığı dönemde diğer ortaklar/yönetim kurulu üyelerinin şirkete ait makineleri 2012 yılında sattıkları ve mevcut durumda şirketin gayri faal hale geldiği, 07/08/2018 tarihinden itibaren davalı şirkete denetim kayyımı varlığını sürdürdüğü, ancak bu süreçte de faaliyeti olmadığı, mevcut durumda davalı şirketin kayda değer tek malvarlığının “… ili Organize Sanayi Bölgesi … ada … parselde” bulunan fabrika binası olduğu, dava tarihi itibariyle değerinin 20.290.982,00 TL , keşif tarihi itibariyle ise 22.712.249,00 TL olduğu, davalı şirketin ortaklarının yönetiminde iken yıllardır gayri faal halde kaldığı dikkate alındığında,TTK’nun 531.hükmü uyarınca davalı şirketin haklı sebeple fesih şartlarının oluştuğu,
3-Davacının, dava dışı …’na satılan makinelerin bedeli olan 2.000.000,00 USD’nin şirket hesabına girmediğini belirterek, bu tutardan hissesine düşen 666.000,00 USD’nin faiziyle birlikte ödenmesini talep ettiği, ancak yönetim kurulu üyelerinin kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlu olarak ihlal ettikleri tespit edildiğinde bundan sorumlu tutulabileceklerini, söz konusu makinelerin …’na KDV hariç 3.475.290,00 TL bedelle 2012 yılında satıldığı ve 31/12/2018 tarihli bilançodan şirketin satışı yapılan firmadan 256.589,48 TL alacağının olduğu anlaşılmakla birlikte, ilgili döneme ilişkin ticari defterler mevcut olmadığından tahsil edilen makine bedelinin şirket hesabına aktarılıp aktarılmadığının tespit edilemediği belirtilmiştir.
Taraf vekillerinin bilirkişi raporuna itirazları üzerine ve davalı şirkete ait eksik ticari defterlerin ibrazı ile dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilmiş ve bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 09/06/2021 tarihli ek raporda; dava dışı …’na satılan makinelerin bedeli olan 2.000.000 USD’nin şirket hesabına girip girmediğinin sunulan defter kayıtları üzerinden incelendiği, makine bedellerinin … Bankası USD hesabına yatırıldığı, 31/12/2012 tarih … nolu yevmiye maddesine göre bankada bulunan paranın tamamının (3.766.246,22 TL) çekildiği ve …’nin şirketten olan alacağından mahsup edildiği, defter kayıtlarına göre …’nin 31/12/2012 tarihi itibariyle bakiye daha 2.710.639,82 TL alacağı bulunduğu,
-Davalı şirket ticari defterlerine göre 2010 yılında ortakların şirkete 146.700,00 TL borcunun olduğu, buna karşılık şirketten 8.165.660,05 TL alacaklı olduklarının tespit edildiği, geçen sürede ortakların alacak tutarının her geçen gün arttığı, 2020 yılında ortakların şirketten 9.003.760,32 TL alacaklı olduğu, ortakların şirketten olan alacağının dayanağının dosya kapsamından tespit edilemediği,
-Davalı şirketin makinelerinin 2012 yılında satılması sonrasında davalı ortakların yönetiminde iken gayri faal hale geldiği, dava açılıncaya kadar yıllardır faal olmadığı ve 2018 yılında denetim kayyımı atandığı dikkate alındığında, TTK’nun 531.md.uyarınca davalı şirketin haklı sebeple fesih şartlarının oluştuğu kanaatine varıldığı, mahkemece TTK’nun 531.md.uyarınca haklı sebeplerin mevcut olduğunun kabulü halinde fesih yerine ortağın payının gerçek değerini alarak şirketten çıkmasına veya uygun gördüğü başka bir çözüme karar vermesinin mümkün olacağı,
-Davalı şirketin %34 oranında hissesinin sahibi olan davacının 31/12/2020 tarihi itibariyle hisse değerinin 5.280.087,66 TL olarak tespit edildiği, davalı şirketin 2019 ve 2020 yılında zarar etmesi nedeniyle öz varlığının düşmesi sonrasında daha önce 5.393.474,27 TL olarak belirlenen hisse değerinin düştüğü, davacının şirkete olan borcu düşüldüğünde davacının şirketten talep edebileceği hisse değerinin 4.918.387,66 TL olarak tespit edildiği belirtilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi ek raporuna itirazı üzerine dosya yeniden bilirkişi heyetine tevdii edilmiş ve bilirkişi heyetince düzenlenen 11/11/2021 tarihli 2.ek raporda;
1-Makine satış bedeli olan 2.000.000 USD’nin TL karşılığının (2.000.000 * 1,7424) 3.484.800,00 TL olup, makine satışlarının 2.000.000 USD olarak kayıtlara girdiği,
2-Makine bedelinin … Bankası USD hesabına yatırıldığı, 31/12/2012 tarih … nolu yevmiye maddesine göre bankada bulunan paranın tamamının (3.766.246,22 TL) olarak çekildiği ve …’nin şirketten olan alacağından mahsup edildiği, defter kayıtlara göre …’nin 31/12/2012 tarihi itibariyle bakiye daha 2.710.639,82 TL alacağı bulunduğu, yine şirket defterlerinin incelenmesinde …’nin 2020 yılı itibariyle şirketten 3.182.300,05 TL alacağı olduğunun tespit edildiği,
3-2020 yılında ortakların şirketten 9.003.760,32 TL alacaklı olduğunun, 2010 yılından itibaren incelenen şirket kayıtlarından tespit edildiğini, ortakların şirketten olan alacağın dayanağının dosya kapsamından tespit edilemediği, bu hususta yeni bir bilgi ve belge olmadığından kök raporda bir değişiklik olmadığı,
4-Davalı şirketin makinelerinin 2012 yılında satılması sonrasında davalı ortakların yönetiminde iken gayri faal hale geldiği, dava açılıncaya kadar yıllardır faal olmadığı ve 2018 yılında denetim kayyımı atandığı dikkate alındığında, TTK’nun 531.md.uyarınca davalı şirketin haklı sebeple fesih şartlarının oluştuğu, mahkemece TTK’nun 531.md.hükmündeki haklı sebeplerin mevcut olduğu kanaatine varılması halinde fesih yerine ortağın payının gerçek değerini alarak şirketten çıkmasına veya uygun göreceği başka bir çözüme karar vermesinin mümkün olacağı,
5-Davalı şirketin %34 oranında hissesinin sahibi olan davacının 31/12/2020 tarihi itibariyle hisse değerinin 5.280.087,66 TL olarak tespit edildiği, davalı şirketin 2019 ve 2020 yılında zarar etmesi nedeniyle öz varlığının düşmesi sonrasında daha önce 5.393.474,27 TL olarak belirlenen hisse değerinin düştüğü, davacının şirkete olan borcu düşüldüğünde davacının şirketten talep edebileceği hisse değerinin 4.918.387,66 TL olarak tespit edildiği belirtilmiştir.
Kayyım tarafından düzenlenen 08/04/2019 tarihli raporda; işletmenin rapor tarihi itibariyle gelir getirici aktivitesinin bulunmadığı, şirketin temsil ve ilzama yetkili olanların temsil ve ilzam yetkisinin 15/03/2019 tarihinde sonlanmış olup, halihazırda şirketi temsil ve ilzama yetkili bulunmadığı, 2018 yılı faaliyet sonucuna göre işletmenin 19.623,72 TL zarar ettiği, bilançonun dönen varlıklar kısmında tahsili imkansız ve ihtilaf konusu olan alacaklar bulunduğu, duran varlıklar da çok eski kaydi değerler bulunduğu, kısa vadeli borçlarda ihtilaf konusu edilebilecek borçlar bulunduğu, kaydi değerlere göre işletmenin öz sermayesini kaybettiği, borca batık konumda olduğu, ancak işletme binasının kurulu bulunduğu arazinin reel değeri dikkate alındığında işletmenin borca batık olmadığı, öz sermayesinin pozitif olduğu belirtilmiştir.

Kayyım tarafından düzenlenen 08/06/2021 tarihli raporda; fabrika binasının, fabrika içinde hurda halinde bulunan tesis, makine ve cihazlar ile demirbaşların fabrika içinde uygun bir yerde muhafazası koşulu ile kiraya verilmesinin şirketin menfaatine olduğu, kiradan elde edilecek gelirle öncelikle şirket giderlerinin ve borçlarının bir kısmının karşılanabileceği, bilahare şirketin mizanında görülen alacakların tahsili için hukuki sürecin başlatılabileceği belirtilmiştir.
Dava, TTK’nın 531.maddesi uyarınca davalı Anonim Şirketin Fesih ve Tasfiyesi ile TTK’nın 555.maddesine dayalı davalı şirket yöneticilerinin sorumluluğuna ilişkindir.
Somut olayda; davacı, davalı şirketin %34 oranında ortağıdır. Bu nedenle TTK’nun 531.maddesine göre haklı sebeplerin varlığı halinde mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Anonim Şirketlerde hangi durumların şirketin feshi için haklı sebeplerden sayılacağı yasada açıkça düzenlenmemiştir.
Dosyanın incelenmesinde; davalı şirketin, davalı ortakların yönetiminde bulunduğu sırada 2012 yılında şirket makinalarının satılmasından sonra gayri faal olduğu, bu tarihten itibaren şirketin sabit giderleri nedeniyle her yıl zarar ettiği anlaşılmaktadır. Davalı şirket, davalı ortakların yönetimde bulunduğu dönemde 2012 yılından bu yana gayri faal olduğundan, davalı şirketin kötü yönetildiği kabul edilmiştir. Şirketin kötü yönetilmesi durumu da şirketin feshi için kabul edilen haklı sebeplerdendir. Bu nedenle davacının haklı sebeplere dayalı olarak şirketin feshini talep etmede haklı olduğu kabul edilmiştir. Davalı şirketin 2012 yılından itibaren gayri faal olması, sabit giderler nedeniyle şirketin sürekli zarar ederek öz sermayesinde azalmalara neden olması dikkate alındığında, şirketin feshi yerine uygun görülecek alternatif çözüme karar verilmesi şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından, davalı şirketin haklı sebeplerle fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafından, davalı şirket yöneticilerinin yönetimde bulunduğu dönemlerde şirketi zarara uğrattıkları iddia edilmiş ise de TTK’nun 553.maddesi uyarınca şirketin yönetim kurulu üyelerinin kanundan veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlu olarak ihlal ettiklerinin tespiti halinde meydana gelen zarardan sorumlu tutulabileceklerdir. Mahkememizce yapılan keşif, bilirkişi incelemesi ve tüm dosya kapsamından, davalı şirket yöneticilerinin şirkete zarar verdiklerine ilişkin iddialar somut olarak belirlenip kanıtlanamadığından, davacının bu talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalılar … , … ve … hakkında açılan tazminat davasının REDDİNE,
2-Davalı şirket hakkında açılan fesih ve tasfiye davasının KABULÜ ile; Adana Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı olan davalı … Ticaret Anonim Şirketi’nin FESİH VE TASFİYESİNE,
Tasfiye Memuru olarak … T.C.Nolu …’nun atanmasına,
Tasfiye Memuruna emek ve mesaisine karşılık aylık 2.000,00 TL ücret takdirine,
Tasfiye Memurunun ücreti ile tasfiye giderinin, tasfiye bilançosunda değerlendirilmek üzere davacı tarafından karşılanmasına,
3-Kayyımın görevinin karar kesinleşinceye kadar devamına,
4-Tazminat talebi yönünden alınması gereken 59,30 TL karar harcı ile fesih talebi yönünden alınması gereken 59,30 TL karar harcı olmak üzere toplam 118,60 TL harcın , peşin alınan 35,90 TL ve ıslah ile alınan 171,00 TL olmak üzere toplam 206,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 88,30 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalı ….A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalılar …, … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalılara ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL harcın tamamının davalı ….A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvuru harcı, 375,70 TL tebligat gideri, 147,50 TL müzekere/posta gideri, 314,00 TL keşif harcı, 100 TL keşif araç gideri, 3.600,00 TL bilirkişi ücreti ve 40.000 TL kayyım ücreti 44.537,20 TL yargılama giderinin davalı ….A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine,
9-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair, davacı ve vekili ile davalılar vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK.nun 341/1 ve 345 maddeleri gereğince, kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize veya eşdeğer başka bir mahkemeye verilecek bir dilekçe ile İSTİNAF YOLU açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, alenen ve usulen tefhim kılındı. 17/11/2021

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …