Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2022/426 E. 2023/148 K. 08.03.2023 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/426 E.  ,  2023/148 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/426
Karar No : 2023/148

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

DİĞER DAVACI : … Sendikası

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı – ANKARA
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Dördüncü Dairesinin 08/12/2021 tarih ve E:2018/62, K:2021/8056 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 17/12/2017 tarih ve 30273 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 486 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) işaretli bendinde yer alan meslek odası tanımının, 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) işaretli bendi, 6. maddesinin (4), (5) ve (7) numaralı fıkraları, 10. maddesinin (3) numaralı fıkrası, 12. maddesinin (2) numaralı fıkrası, 13. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) işaretli bendi ile (2) ve (3) numaralı fıkraları, 17. maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında geçen “meslek odası” ve “meslek odaları” ibareleri ile 5. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) ve (b) işaretli bentleri, 6. maddesinin (4) ve (5) numaralı fıkraları, 13. maddesinin (3) numaralı fıkrası, 18. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan “340 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği” ibaresinin ve 6, 10 ve 11. maddelerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Danıştay Dördüncü Dairesinin 08/12/2021 tarih ve E:2018/62, K:2021/8056 sayılı kararı:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 175. maddesinin üçüncü fıkrasında Maliye Bakanlığının, muhasebe kayıtlarını bilgisayar programları aracılığıyla izleyen mükellefler ile bu bilgisayar programlarını üreten gerçek ve tüzel kişilerce uyulması gereken kuralları ve bilgisayar programlarının içermesi gereken asgari hususlar ile standartları ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun’un mükerrer 242. maddesinin (2) numaralı fıkrasında Maliye Bakanlığının, elektronik defter, belge ve kayıtların oluşturulması, kaydedilmesi, iletilmesi, muhafaza ve ibrazı ile defter ve belgelerin elektronik ortamda tutulması ve düzenlenmesi uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye, elektronik ortamda tutulmasına ve düzenlenmesine izin verilen defter ve belgelerde yer alması gereken bilgileri internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında Maliye Bakanlığına veya Maliye Bakanlığının gözetim ve denetimine tabi olup kuruluşu, faaliyetleri, çalışma ve denetim esasları Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenecek olan özel hukuk tüzel kişiliğini haiz bir şirkete aktarma zorunluluğu getirmeye, bilgi aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren işlemlerde elektronik imza kullanım usul ve esaslarını düzenlemeye ve denetlemeye yetkili olduğu ifade edilmiştir.
Anılan Kanun’un 227. maddesinin birinci fıkrasında, Vergi Usul Kanunu’nda aksine hüküm olmadıkça, Vergi Usul Kanunu’na göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu; dördüncü fıkrasında ise Maliye Bakanlığının, düzenlenmesi mecburi olan belgelerde bulunması gereken zorunlu bilgileri belirlemeye yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanun’un “Yetki” başlıklı mükerrer 257. maddesinde de Hazine ve Maliye Bakanlığının yetkili olduğu hususlar ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
486 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında tebliğin konusunu, serbest meslek erbabı, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ile basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, bu mükelleflerden defter tutmak zorunla olanların defterlerinin bu kayıtlardan hareketle elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, vergi beyannamesi, bildirim ve dilekçelerin elektronik ortamda verilebilmesi hususları ile elektronik ortamda belge düzenlenebilmesi amacıyla gerçekleştirilen Defter-Beyan Sisteminin oluşturduğu belirtilmiştir.
Tebliğ’in 2. maddesinde, Defter-Beyan Sistemi ile vergisel ve ticari işlemlerin elektronik ortamda kayıt altına alınması, kayıtlardan hareketle defter ve beyannamelerin elektronik olarak oluşturulması ve muhafaza edilmesi, bu sayede yükümlülüklere ilişkin bürokratik işlemlerin ve uyum maliyetlerinin azaltılması, kayıt dışı ekonomi ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi ve vergiye gönüllü uyum seviyelerinin artırılmasının amaçlandığı ifade edilmiştir.
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’nun 2. maddesinin (A) işaretli fıkrasının (a) işaretli bendinde muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin konusunun, gerçek ve tüzelkişilere ait teşebbüs ve işletmelerin genel kabul görmüş muhasebe prensipleri ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince defterlerini tutmak, bilanço, kâr-zarar tablosu ve beyannameleri ile diğer belgelerini düzenlemek ve benzeri işleri yapmak olduğu hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 46. maddesinin üçüncü fıkrasında, basit usulde vergilendirilen mükelleflerin, faaliyetlerine ilişkin mal alış ve giderleri ile hasılatlarını gösteren belgeleri ayrı ayrı dosyalarda saklamak zorunda oldukları, bu belgelerin kayıtlarının mükelleflerin bağlı oldukları meslek odalarının oluşturdukları bürolarda tutulacağı, bu bürolarda 3568 sayılı Kanun’a göre yetkili almış yeterli sayıda meslek mensuplarının çalıştırılmasının zorunlu olduğu hükmü yer almıştır.
Tebliğ’de meslek odalarının sadece basit usulde vergilendirilen mükellefler için beyanname gönderebileceği, işletme hesabına göre defter tutan mükellefler ile serbest meslek erbabının beyannamelerinin ise meslek mensupları tarafından gönderileceği belirtilmiştir.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 46. maddesi gereğince 5362 sayılı Kanun kapsamında kurulan meslek odalarının, üyesi olan basit usule tabi mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, bu mükelleflerden defter tutmak zorunda olanların defterlerinin bu kayıtlardan hareketle elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, vergi beyannamesi bildirim ve dilekçelerin elektronik ortamda verilebilmesi ve elektronik ortamda belge düzenlenebilme yetkisi bulunmaktadır.
Tebliğ’in 4. maddesinin birinci fıkrasının (e) işaretli bendinde, 3568 sayılı Kanun kapsamında görev yapan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirlerin meslek mensubu tanımına girdiği belirtilmiştir. Anılan Kanun’a göre gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin beyannamelerini düzenleme yetkisi bulunması ve Tebliğ’de yer alan meslek mensubu tanımı içerisinde yeminli mali müşavirlerin yer almaması nedeniyle meslek mensuplarının defter tutma ve beyannamelerin gönderilmesi konusunda kendilerine verilen yetkilerin daraltılması gibi bir durum söz konusu olmayıp düzenleme verilen yetki kapsamındadır.
Tebliğ’in 10. maddesinde sistem üzerinden tutulan defterlerin muhafaza ve ibrazına yönelik düzenlemelere yer verilmiştir. Buna göre kayıtlar ve defterler sistem üzerinde tutulmakta ve saklanmakta olup istenilmesi durumunda kişi, kurum ve kuruluşlara idarenin belirleyeceği formatta ve değişmezlik garantisi alınarak sunulmaktadır. Ayrıca sistemi kullananlar, sisteme kaydettikleri belgelere ilişkin gelir ve gider bilgilerinin yanı sıra sistem üzerinden oluşan defterlerin çıktılarını bilgisayarlarına indirebilmekte ve çıktısını alabilmektedirler. Dolayısıyla mükelleflerin kendilerine ait belgelere ulaşamamaları durumu söz konusu olmamaktadır.
Tebliğ’de, 213 sayılı Kanun uyarınca düzenlenme zorunluluğu bulunan fatura ve fatura yerine geçen vesikaların, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, sevk irsaliyesi ve benzer diğer vesikaların, özel mevzuatlarında yer alan düzenlemelere uygun olarak Defter-Beyan Sistemi üzerinden veya bu sistem vasıtasıyla elektronik ortamda düzenlenebileceği belirtilmiştir. Söz konusu düzenleme ile herhangi bir mükellef grubuna elektronik belge düzenleme yükümlülüğü getirilmemiştir. Bu itibarla elektronik ortamda belge düzenlenmesine ilişkin mevzuat hükümleri uyarınca belgelerini elektronik ortamda düzenleme zorunluluğu bulunmayan mükelleflerin kağıt ortamında belge düzenlemeye devam edecekleri açıktır. Sistemi kullanma yetkisine sahip olanlar tarafından yanlarında sigortalı olarak çalıştırdıkları kişilere sistemi kullanma yetkisi verilmesinin ise isteğe bağlı olması nedeniyle bu konuda da bir zorunluluk bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu düzenlemelerin yukarıda belirtilen kanun maddelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetki kapsamında, serbest meslek erbabı, işletme esasına göre defter tutan mükellefler ile basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulması, bu mükelleflerden defter tutmak zorunda olanlarının defterlerinin bu kayıtlardan hareketle elektronik ortamda oluşturulması ve saklanması, vergi beyannamesi, bildirim ve dilekçelerinin elektronik ortamda verilebilmesi ile elektronik ortamda belge düzenlenebilmesi amacıyla geliştirilen Defter-Beyan Sisteminin kullanılması halinde uyulması gereken usul ve esasların belirlenmesine ilişkin olarak yapıldığı, Defter-Beyan Sistemi ile vergisel ve ticari işlemlerin elektronik ortamda kayıt altına alınması, kayıtlardan hareketle defter ve beyannamelerin elektronik olarak oluşturulması ve muhafaza edilmesi, bu sayede yükümlülüklere ilişkin bürokratik işlemlerin ve uyum maliyetlerinin azaltılması, kayıt dışı ekonomi ile etkin bir şekilde mücadele edilmesi ve vergiye gönüllü uyum seviyelerinin artırılmasının amaçlandığı ve üst hukuk normlarına aykırılık taşımadığı anlaşılmış olup Tebliğ’in iptali istenen hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Daire bu gerekçeyle davayı reddetmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Danıştay Dördüncü Dairesinin kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 175, mükerrer 227, 242 ve mükerrer 257. maddelerinin verdiği yetkiye istinaden çıkarılan Genel Tebliğ’in iptali istenen hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemine konu kararın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Daire kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacı …’in temyiz isteminin REDDİNE,
2- Danıştay Dördüncü Dairesinin 08/12/2021 tarih ve E:2018/62, K:2021/8056 sayılı kararının ONANMASINA,
3- Davacı …’den daha önce yatırılan … TL tutarındaki temyiz karar harcı mahsup edilmek suretiyle 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri ve Kanun’a ek (3) sayılı Tarife uyarınca maktu harç alınmasına,
08/03/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.