Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2022/1487 E. 2023/403 K. 26.04.2023 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/1487 E.  ,  2023/403 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1487
Karar No : 2023/403

TEMYİZ EDEN (DAVACI) :… İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Dördüncü Dairesinin 22/02/2022 tarih ve E:2019/8736, K:2022/972 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 26/12/1992 tarih ve 21447 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği, 18/09/1994 tarih ve 22055 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 3 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği, 28/04/1998 tarih ve 23326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 8 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ve 19/12/2000 tarih ve 24265 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 10 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nin “kâr dağıtım tablosu” düzenlenmesine ilişkin kısımlarının iptali istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca verilen dilekçe ret kararı akabinde yenilenen dilekçe üzerine verilen … Vergi Mahkemesinin davanın görev yönünden reddi yolundaki kararı üzerine davayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 22/02/2022 tarih ve E:2019/8736, K:2022/972 sayılı kararı:
Usul Yönünden:
Uyuşmazlık konusu düzenlemelerin davacı adına tesis edilen bireysel işlemle birlikte 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca dava konusu edildiği ve davanın süresinde olduğu anlaşıldığından davalı idarenin davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği yolundaki iddiası yerinde görülmemiştir.
Esas Yönünden:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Muhasebe Usulünü Seçmekte Serbestlik” başlıklı 175. maddesi şu şekildedir:
“Mükellefler bu kısımda yazılı maksat ve esaslara uymak şartıyla, defterlerini ve muhasebelerini işlerinin bünyesine uygun olarak diledikleri usul ve tarzda tanzim etmekte serbesttirler. Ancak, Maliye ve Gümrük Bakanlığı; muhasebe standartları, tek düzen hesap planı ve mali tabloların çıkarılmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bunları mükellef, şirket ve işletme türleri itibariyle uygulatmaya ve buna ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Ticaret Kanununun ticari defterler hakkındaki hükümleri mahfuzdur.
Maliye Bakanlığı, muhasebe kayıtlarını bilgisayar programları aracılığıyla izleyen mükellefler ile bu bilgisayar programlarını üreten gerçek ve tüzel kişilerce uyulması gereken kuralları ve bilgisayar programlarının içermesi gereken asgarî hususlar ile standartları ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”
Anılan Kanun’un mükerrer 257. maddesinin (1) numaralı fıkrasında Maliye Bakanlığı’nın, mükellef ve meslek grupları itibarıyla muhasebe usul ve esaslarını tespit etmeye, bu Kanun’a göre tutulmakta olan defter ve belgeler ile bunlara ilaveten tutulmasını veya düzenlenmesini uygun gördüğü defter ve belgelerin mahiyet, şekil ve ihtiva etmesi zorunlu bilgileri belirlemeye, bunlarda değişiklik yapmaya; bedeli karşılığında basıp dağıtmaya veya üçüncü kişilere bastırıp dağıtmaya veya dağıttırmaya, bunların kayıtlarını tutturmaya, bu defter ve belgelere tasdik, muhafaza ve ibraz zorunluluğu getirmeye veya kaldırmaya, bu Kanun’a göre tutulacak defter ve düzenlenecek belgelerin tutulması ve düzenlenmesi zorunluluğunu kaldırmaya yetkili olduğu belirtilmiştir.
Kanun’un Bakanlığa verdiği yetkiye istinaden yayımlanan 1, 3, 8 ve 10 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerinde mükellefler tarafından kâr dağıtım tablosu düzenlenmesi hakkında usul ve esaslar belirlenmiştir.
26/12/1992 tarih ve 21447 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde beyannameye eklenecek temel mali tabloların, dipnotları ve ekleri ile birlikte bilanço ve gelir tablosu olduğu, ek mali tabloların ise satışların maliyeti tablosu, fon akım tabloları, nakit akım tablosu, kâr dağıtım tablosu ve öz kaynaklar değişim tablosu olduğu belirtilmiştir.
18/09/1994 tarih ve 22055 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 3 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ile ek mali tabloları düzenlemek zorunda olan işletmelerin belirlenmesinde aktif toplamı ve net satışların toplamı ölçütü getirilmiştir. Söz konusu Tebliğ’de aktif toplamı veya net satışları toplamı belirli bir tutarı aşan mükelleflerin ek mali tabloları düzenlemek zorunda oldukları hükme bağlanmıştır.
28/04/1998 tarih ve 23326 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 8 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde, ek mali tabloları düzenlemek zorunda olan mükelleflerin 1998 yılından itibaren verecekleri yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamelerine ek mali tablolardan sadece kâr dağıtım tablosunu eklemelerinin yeterli bulunduğu belirtilmiştir.
19/12/2000 tarih ve 24265 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 10 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde yer alan parasal hadlerin, takip eden yıllarda Bakanlık tarafından ayrıca bir belirleme yapılmadığı takdirde, her yıl bir önceki yıl için Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca tespit edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı; bu şekilde yapılacak hesaplamada 50 lira ve daha düşük olan tutarların dikkate alınmayacağı, 50 liradan fazla olan tutarların ise 100 liraya yükseltileceği düzenlenmiştir.
Anılan Tebliğlere göre, 2013 yılı için aktif toplamı 14.613.300 TL’nin veya net satışları 32.474.000 TL’nin (herhangi birini aşmış olanlar) üzerinde olan mükellefler, 2013 yılında verecekleri kurumlar vergisi beyannamelerine temel mali tabloların yanı sıra ek mali tablolardan sadece kâr dağıtım tablosunu (ek mali tablo) eklemek zorundadırlar.
Davacı adına, anılan Tebliğ hükümlerine göre belirlenen rakamsal hadleri aşmış olmasına rağmen 2013 yılı için verilen kurumlar vergisi beyannamesi ekinde kâr dağıtım tablosuna yer verilmediğinden bahisle özel usulsüzlük cezası kesilmiş, özel usulsüzlük cezası ilk derece mahkemesinde dava konusu edilmiş, bu cezanın dayanağı 1, 3, 8 ve 10 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerinin kâr dağıtımı tablosu düzenlenmesine ilişkin hüküm fıkralarının iptali istemiyle de işbu dava açılmıştır.
İdari yargı yerlerinin denetim yetkisi kanunların idari makamlara bıraktığı yetkilerin kullanılmasının hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesi ile sınırlıdır.
Uyuşmazlık konusu düzenlemeler de Vergi Usul Kanunu’nun 175 ve mükerrer 257. maddelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığı’na verdiği hak ve yetki kapsamında uyulması gereken usul ve esasların belirlenmesine ilişkin olarak yapılmış olup Kanun’dan alınan açık yetkiye dayanmaktadır.
Öte yandan, söz konusu yetkiye istinaden çıkarılan Tebliğlerin ilgili düzenlemelerinde yapılan belirlemenin de idarenin takdir yetkisi kapsamında olduğu, Kanun’un uygulama alanını sınırlamadığı gibi Kanun’da belirtilen hukuki durumu açıklamaya yönelik olduğu ve üst hukuk normlarına aykırılık taşımadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle iptali istenilen düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Daire, bu hukuksal nedenler ve gerekçeyle davayı reddetmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Vergi Usul Kanunu’nun (6) numaralı fıkrasında kurumlar vergisi beyannamesine kâr dağıtım tablosu eklenmemesinin cezayı gerektiği yolunda bir düzenleme bulunmadığı, Kanun’la düzenlenmeyen yükümlülüğün Tebliğle getirilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı, 1 Sıra No’lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde kâr dağıtımı tablosunun “işletmenin dönem kârının dağıtım biçimini gösteren tablodur” şeklinde tanımlandığı, bu tanıma göre bir işletme ilgili yılda kâr dağıtmadı ise kâr dağıtım tablosu düzenlememesi gerektiği, dağıtılmayan kârın tablosunun da olamayacağı, Kanun’un verdiği yetki aşılarak Tebliğ ile yapılan düzenlemenin hukuka aykırı olduğu, bu tablonun düzenlenmesi ve verilmesine aktif toplamı ve net satışlar toplamının belli bir düzeyde olmasının kriter olarak getirildiği, kârın dağıtılmış olması kriterine de yer verilmemesi gerektiği kaldı ki kâr dağıtım tablosu düzenlememenin özel usulsüzlük cezası değil Vergi Usul Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca usulsüzlük cezasını gerektirdiği belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan karar, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2- Danıştay Dördüncü Dairesinin 22/02/2022 tarih ve E:2019/8736, K:2022/972 sayılı kararının ONANMASINA,
3- Davacıdan daha önce yatırılan … TL temyiz karar harcı mahsup edilmek suretiyle 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri ve Kanun’a ek (3) sayılı Tarife uyarınca maktu harç alınmasına,
26/04/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.