Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2022/1157 E. 2023/576 K. 24.05.2023 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/1157 E.  ,  2023/576 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1157
Karar No : 2023/576

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Yeminli Mali Müşavirlik Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Yeminli mali müşavirlik hizmeti veren davacı şirket adına … Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlemiş olduğu üretim tasdik raporuna istinaden özel tüketim vergisi ziyaı oluşmasına sebebiyet verdiğinden bahisle müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla 2008 ve 2009 yıllarının muhtelif dönemlerine ait özel tüketim vergileri, vergi ziyaı cezaları ve gecikme faizlerinden oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … ila … sayılı, … tarih ve … ila … sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davaya konu ödeme emirlerinin dayanağı olarak davalı idarece dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesinden asıl borçlu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına gönderilen ödeme emri içeriği 2007 yılının muhtelif dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezalı özel tüketim tarhiyatlarının kaldırılması istemiyle Sivas Vergi Mahkemesi nezdinde dava açıldığı ve anılan davalarda mahkemece davaların kısmen kabulü, kısmen reddi yönünde kararlar verildiği anlaşılmıştır.
Olayda ise dava konusu ödeme emri içeriği vergi ziyaı cezalı özel tüketim tarhiyatları 2008 ve 2009 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkindir.
Bu durumda asıl borçlu şirket adına dava konusu ödeme emri içeriği vergi ziyaı cezalı özel tüketim tarhiyatları yapılmadığından asıl borçlu adına kesinleşmiş bir amme alacağının varlığından da bahsedilemeyeceğinden müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla davacıya gönderilen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Vergi mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu işlemi iptal etmiştir.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin 29/05/2018 tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Mahkemece asıl borçlu şirket hakkında henüz bir tarhiyat yapılmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
Asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin tebliğine ilişkin bilgi ve belgelerin ara kararı ile istenilmesi neticesinde davalı idarenin sunmuş olduğu bilgi ve belgelere göre asıl borçlu şirket hakkında davaya konu ödeme emri içeriği amme alacaklarına dair ihbarnamelerin düzenlendiği ve düzenlenen ihbarnamelerin ise anılan şirkete tebliğ edilemediğini gösterir tebliğ alındılarında komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memurunun imzasına yer verilmediği görülmüştür.
Bu durumda olayda ilanen tebliğ şartları oluşmadığından yapılan tebligat usulsüz olup amme alacağının tahakkuk etmediği ve kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Anılan nedenle usulüne uygun olarak asıl borçlu şirkete tebliğ edilemeyen amme alacaklarının ödenmesi gereken safhaya geldiğinden bahsedilemeyeceğinden davacı adına müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Vergi Dava Dairesince, mahkeme kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiş ve istinaf istemi, kararın gerekçesi değiştirilerek reddedilmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesinin 08/11/2021 tarih ve E:2018/4723, K:2021/4511 sayılı kararı:
Daire, kararında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93. maddesi, 101, 102, 103. maddelerinin 7061 sayılı Kanun’la değiştirilmeden önceki halleri, 104. maddesi, mükerrer 227. maddesinin olay tarihinde yürürlük bulunan hali, 3568 sayılı Kanun’un 12. maddesinin bir ila dördüncü fıkraları ile bu kurala dayanılarak yayımlanan Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları, Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in 20. maddesinin ikinci fıkrasını dikkate almıştır.
Dosyanın incelenmesinden dava konusu ödeme emirleri muhteviyatı vergi ve cezalara ilişkin asıl borçlu şirket … Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenen 26/04/2013 tarihli ihbarnamelerin şirketin bilinen adresine tebliğ edilememesi üzerine 20/05/2013 tarihli muhtar nezdinde düzenlenen adres tespit tutanağına “şirket ortaklarının ikameti terk ettiği açık adreslerinin bilinmediği” şerhinin düşüldüğü akabinde bu ihbarnamelerin şirketin ortağı olan …’ın tespit edilen ikamet adreslerine 01/06/2013 ve 08/06/2013 tarihlerinde iki defa tebliğ edilmeye çalışıldığı, fakat muhatabın adresinde bulunamadığı şerhi düşülmesini takiben de asıl borçlu şirket hakkında 24/08/2013 tarihli gazete ile ilanen tebliğ yoluna gidildiği görülmektedir.
Olayda davacı şirketin bilinen adreslerine tebliğin imkansızlığı tebliğ mazbataları ve muhtar nezdinde düzenlenen adres tespit tutanağı ile saptandığından ve bu suretle ilanen tebliğ koşullarının gerçekleştiği anlaşıldığından ilanen tebliğin 213 sayılı Kanun’un 104. maddesinde yer alan hükümlere uygun olarak yapılıp yapılmadığının değerlendirilmesi ve uygun olarak yapıldığı sonucuna ulaşılması halinde de yeminli mali müşavirlik şirketinin (tüzel kişiliğin) müşterek ve müteselsil sorumluluk kapsamında takip edilip edilemeyeceği hususunun da değerlendirilmesi suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere temyize konu kararın bozulması gerekmektedir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi Dava Dairesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Israr kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davaya konu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ve ilanen tebliğ koşullarının oluştuğu belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Yedinci Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Yedinci Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
24/05/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

X – KARŞI OY:
Dava konusu ödeme emirleri muhteviyatı vergi ve cezalara ilişkin asıl borçlu şirket … Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına düzenlenen 26/04/2013 tarihli ihbarnamelerin şirketin bilinen adresine tebliğ edilememesi üzerine 20/05/2013 tarihli muhtar nezdinde düzenlenen adres tespit tutanağında “şirket ortaklarının ikameti terk ettiği açık adreslerinin bilinmediği” şerhi düşülmüş ise de adres tespit tutanağı ilgili tebligat ile ilişkilendirilmemiştir.
Bu durumda adreste bulunamama hali usulüne uygun olarak idarece ortaya konulamadığından dava konusu ödeme emirleri muhteviyatı amme alacaklarının asıl borçlu şirket üzerinde hukuka uygun olarak tahakkuk ettiğinden de söz edilemez
Anılan nedenle alacakların tahsili amacıyla müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuki isabet bulunmadığından temyiz isteminin bu gerekçe ile reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

XX – KARŞI OY:
Dava Yeminli mali müşavirlik hizmeti veren davacı şirket adına … Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlemiş olduğu üretim tasdik raporuna istinaden özel tüketim vergisi ziyaı oluşmasına sebebiyet verdiğinden bahisle müşterek ve müteselsil sorumlu sıfatıyla 2008 ve 2009 yıllarının muhtelif dönemlerine ait özel tüketim vergileri, vergi ziyaı cezaları ve gecikme faizlerinden oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … ila … sayılı, … tarih ve … ila …. sayılı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227. maddesinin birinci fıkrasında Maliye Bakanlığı’nın vergi beyannamelerinin serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî müşavir veya yeminli malî müşavirler tarafından da imzalanmasına ilişkin düzenlemeler yapmaya yetkili olduğu belirtilmiştir. Belirtilen maddenin ikinci fıkrasında ise birinci fıkra hükümlerine göre beyannameyi imzalayan veya tasdik raporunu düzenleyen meslek mensuplarının, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu düzenlemelerine yer verilmiştir.
Buna göre, meslek mensupları tasdik ettikleri bilgilerin defter kayıt ve belgelerine uygun olmamasından dolayı salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müsteselsilen sorumlu tutulmaktadır.
Mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmak doğrudan bu kişiler adına tarhiyat yapılabileceği gibi, ödeme emri ile takibe tabi tutulmasını da mümkün kılmaktadır. Doğrudan tarhiyat yapılması durumunda öncelikle vergi ziyaına neden olunup olunmadığı, akabinde meslek mensubunun sorumluluğu irdelenerek karar verilmesi gerekirken, ödeme emri ile takibat yapılması durumunda asıl mükellefin yapılan tarhiyata dava açıp açmadığına bağlı olarak değerlendirme yapılmalıdır. Dava açıldı ise sonucuna göre tarhiyat onanmış ise meslek mensubunun sorumluluğu irdelenerek, açılmamış ise tarhiyata dayanak rapor ve tespitler öncelikle değerlendirilip tarhiyatın yerinde olduğu sonucuna varılmasında yine meslek mensubunun sorumluluğu irdelenerek karar verilmelidir.
Bu durumda yeminli mali müşavirin müşterek ve müteselsil sorumluğu cihetine gidilebilmesi için asıl borçlu hakkındaki ihbarnamelerin usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği önem arz etmemektedir.
Anılan nedenlerle sorumluluğun şartları oluşması halinde müşterek ve müteselsil sorumlular doğrudan ihbarname ve/veya ödeme emri ile takip edilebileceğinden davacının sorumluluğuna ilişkin rapordaki tespitler değerlendirilerek işin esası hakkında inceleme yapılması suretiyle bir karar verilmesi gerektiğinden davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali yolunda verilen ısrar kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.