Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2021/837 E. 2022/1679 K. 28.12.2022 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/837 E.  ,  2022/1679 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/837
Karar No : 2022/1679

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … İcra ve İflas Müdürlüğü

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … İcra Memurluğu adına, iflas işlemlerini yürüttüğü … Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketinin 2010 yılının Ocak ilâ Aralık, 2011 yılının Ocak ilâ Aralık, 2012 yılının Ocak ilâ Aralık, 2013 yılının Ocak ilâ Aralık, 2014 yılının Ocak ilâ Mart dönemlerine ait katma değer vergisi beyannameleri ile 2010, 2011 ve 2012 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamelerini vermemesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 161. maddesinde vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesinin işi bırakmayı ifade edeceği; 162. maddesinde, tasfiye ve iflas hallerinde mükellefiyetin vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam edeceği, bu hallerde tasfiye memurları veya iflas idaresinin tasfiye veya iflas kararları ile tasfiyenin veya iflasın kapandığını vergi dairesine ayrı ayrı bildirmeye mecbur oldukları belirtilmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarihli kararı ile iflasına karar verilen ve iflas işlemleri … İcra ve İflas Müdürlüğünün E:… sayılı dosyasında yürütülen … Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketinin katma değer vergisi beyannameleri ile kurumlar vergisi beyannamelerini vermediğinden bahisle davacı icra iflas müdürlüğü adına kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu özel usulsüzlük cezalarının kesildiği anlaşılmaktadır.
Kesinleşmiş yargı kararıyla iflasına karar verilerek iflas tasfiye işlemleri iflas dairesi tarafından yürütülen şirketin iflasına karar verildiği tarihten itibaren vergisel yükümlülüklerini doğuracak tarzda aktif bir mükellef gibi ticari faaliyetini yürüttüğünden bahsetmeye olanak bulunmamaktadır. Öte yandan iflas idaresince, sadece 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile yüklenilen görev ve sorumluluklar yerine getirilmekte ve iflas işlemleriyle sınırlı olmak üzere faaliyet yürütülmektedir.
Bu durumda, ticari faaliyeti olduğuna ilişkin bir tespit bulunmayan şirketin, faal mükellef gibi beyanname verme zorunluluğunun bulunduğundan söz edilemeyeceğinden ve ayrıca iflas idaresi, iflas işlemleri ile sınırlı olacak şekilde görev ve sorumluluklarını yerine getirmekle yükümlü olduğundan, yani şirket adına beyanname verme yükümlülüğü bulunmadığından, davacı müdürlük adına kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Mahkeme bu gerekçeyle özel usulsüzlük cezalarını kaldırmıştır.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 04/04/2019 tarih ve E:2016/6357, K:2019/2638 sayılı kararı:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 162. maddesinde, tasfiye veya iflas hallerinde mükellefiyetin, vergi ile ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam edeceği, bu hallerde tasfiye memurlarının veya iflas dairesinin tasfiye veya iflas kararları ile tasfiyenin veya iflasın kapandığını vergi dairesine ayrı ayrı bildirmeye mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin (3) numaralı fıkrasında, herhangi bir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulunmayan mükelleflerin de beyanname vermek mecburiyetinde olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 184. maddesinde, iflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil edileceği ve alacakların ödenmesine tahsis olunacağı, iflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen malların masaya gireceği; 191. maddesinde, borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufunun alacaklılara karşı hükümsüz olduğu; 208. maddesinde, iflasın açılması kararı tebliğ olunan iflas dairesinin, müflisin mallarının defterini tutacağı ve muhafaza tedbirlerini alacağı, iflas kararının tebliğinden itibaren en geç üç ay içinde tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılacağına karar vermek zorunda olduğu; 218. maddesinde, iflas dairesince defteri tutulan malların bedelinin tasfiye masraflarını koruyamayacağı anlaşılırsa basit tasfiye usulünün tatbik olunacağı, basit tasfiyede iflas dairesinin alacaklıların menfaatlerine muvafık surette malları paraya çevireceği, başka merasime mahal kalmaksızın alacakları tahkik ve sıralarını tayin ederek bedellerini dağıtacağı ve tasfiyenin kapandığının ilan olunacağı düzenlenmiştir. Kanun’un 219 ve devamı maddelerinde ise adi tasfiyeye ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, iflas idaresinin oluşturulmasından sonra tasfiye işlemlerinin iflas dairesinin murakabesi altında olan iflas idaresine havale olunacağı belirtilmiştir. Kanun’un “İflas idaresinin vazifesi” başlıklı 226. maddesinde de masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu, idarenin masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükellef bulunduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan düzenlemelere göre, iflas masasını temsil yetkisi, adi tasfiye hükümlerinin uygulanması halinde iflas idare memurlarına; basit tasfiye usulünün uygulanması halinde ise iflas dairesine aittir. Ticaret mahkemesinin iflasa karar verdiği anda borçlu (müflis) hakkında iflas açılmış olur. İflas halinde, mükellefin varlığı ve varsa gelirleri üzerindeki tasarruf hakkı ortadan kalkmakta ve bütün varlığı ve gelirleri iflas masasına intikal etmektedir. Buna göre, ticaret mahkemesinin iflas kararı verdiği tarihten itibaren şirketin tasfiye haline girdiği kabul edilecek olup iflasına karar verilen şirketin basit usulde yürütülen iflas muameleleri sona erinceye kadar vergilemeye ilişkin ödev ve sorumluluklarının yerine getirilmesinden iflas masasının kanuni temsilcisi durumunda olan iflas dairesi sorumludur.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında verilen karar ile … Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketinin 25/11/2008 tarihinden itibaren iflasına karar verilmiştir. … İcra ve İflas Müdürlüğünün E:… sayılı dosyası ile tasfiyenin İcra ve İflas Kanunu’nun 218. maddesi uyarınca basit usulde yürütülmesine; tasfiye işlemlerinin sonuçlanması sonrasında … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile İcra ve İflas Kanunu’nun 254. maddesi uyarınca iflasın kapatılmasına karar verilmiştir.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 40. ve 41. maddeleri uyarınca herhangi bir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri bulunmayan mükellefler de beyanname vermek mecburiyetindedir. İcra ve iflas müdürlüğü, iflas işlemleri basit usulde yürütülen müflis şirket adına 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 162. maddesinde ve İcra ve İflas Kanunu’nun 184. ve 254. maddelerinde yer alan düzenlemeler uyarınca müflise ait mallar üzerinde tasarruf yetkisine sahip olduğu dönemlere ilişkin katma değer vergisi beyannamelerini vermek zorunda olduğundan bu husus dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinde, tasfiye haline giren kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olduğu hükme bağlandığından, her yıl bir hesap dönemi olarak kabul edilmek suretiyle davacı adına kurumlar vergisi beyannamelerini vermediğinden bahisle 2010 ilâ 2012 dönemleri için kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkeme kararının kurumlar vergisi beyannamelerinin verilmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan, 2014 yılının Nisan dönemine ilişkin bir ihbarname dava konusu yapılmadığı halde Mahkemece anılan döneme ilişkin hüküm kurulmasında da hukuka uygunluk bulunmamıştır.
Daire, bu gerekçeyle mahkeme kararının katma değer vergisi beyannamelerinin verilmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; kurumlar vergisi beyannamelerinin verilmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemini reddetmiştir. Daire, davalının karar düzeltme istemini ise reddetmiştir.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, 2014 yılının Nisan dönemine ilişkin bir ihbarnamenin dava konusu yapılmadığını kabul etmek suretiyle diğer dönemlere ilişkin katma değer vergisi beyannamelerinin verilmemesi nedeniyle kesilen özel usulsüzlük cezaları yönünden ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu özel usulsüzlük cezalarında hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
Davalının, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararına yöneltilen temyiz isteminin REDDİNE,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.