Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2021/551 E. 2023/180 K. 08.03.2023 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/551 E.  ,  2023/180 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/551
Karar No : 2023/180

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2010 yılında gerçekleştirdiği gayrimenkul satışlarından ticari kazanç elde ettiği ve bu kazancını beyan dışı bıraktığından bahisle sevk edildiği takdir komisyonunca takdir edilen matrahlar üzerinden anılan yıl için re’sen tarh edilen gelir vergisi, aynı yılın Ocak-Mart, Ekim-Aralık dönemleri için re’sen tarh edilen geçici vergiler ile vergilerin bir katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davacı, 2010 yılında kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca payına düşen gayrimenkullerin satışından elde ettiği geliri beyan dışı bıraktığı gerekçesiyle ilgili dönem matrahının takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmiştir.
Uyuşmazlıkta, re’sen matrah takdiri yoluna gidilmesi yerinde ise de davacı, dava konusu dönemde dört adet taşınmaz satışı nedeniyle takdir komisyonuna sevk edilmiştir.
18937 sayılı takdir komisyonu kararına göre kararın, 1, 2, 3 ve 4 numaralı maddelerinde belirtilen taşınmazların satış rakamları esas alınmak suretiyle tarhiyat yapılmıştır. Kararın, 1, 3, ve 4 numaralı maddelerinde yer alan taşınmazlar için tapu kayıtlarında yer alan tutar, 2 numaralı maddede yer alan taşınmaz için ise krediye esas tutar satış bedeli olarak dikkate alınmış ve matrah takdir edilmiştir.
Davacı, “Yenimahalle ilçesi … ada … parsel”de kayıtlı taşınmazı 21/01/2010 tarihinde …’a 6.000,00 TL bedelle devretmiştir. Anılan taşınmaz için 90.000,00 TL banka kredisi kullanıldığının tespit edilmesi üzerine bu tutar satış bedeli olarak dikkate alınmış ve vergilendirme bu tutar üzerinden yapılmıştır. Ancak, davalı tarafından banka kredisi tutarının rayiç değeri yansıttığına ilişkin bir karşıt inceleme yapılmadığı, taşınmazın gerçek satış bedelinin ya da emsal bedelinin ne olduğu hususunda alıcı ve satıcının ifadelerine başvurulmadığı anlaşıldığından, bu tutarın satış bedeli olarak dikkate alınması suretiyle bulunan matrah farkı üzerinden tarhiyat yapılmasında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Diğer taraftan, takdir komisyonu kararının diğer üç maddesinde yer alan taşınmazlar için tapu kayıtlarının satış bedeli olarak dikkate alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek gelirin vergilendirilmesi ilkesi açısından satış rakamlarıyla birlikte maliyetlerin de matrahın belirlenmesinde dikkate alınması gerekmekte olup olayda maliyetler belirlenmeden matrah farkı bulunduğu anlaşılmıştır.
18938 sayılı takdir komisyonu kararında maliyetlerin hesaplanması yoluna gidilmişse de hukuken bir tespitte bulunulmaksızın, Danıştay kararları dikkate alınarak toplam satış bedeli üzerinden %20 kârlılık oranı kabul edilmesinin, gayrimenkul alım satım sektöründe uygulanmasına olanak bulunmamaktadır. Zira kendisine matrah tespiti ile ilgili her türlü inceleme ve araştırma yapma yetkisi kanunen tanınmış olan takdir komisyonlarınca, tespit edilen matraha nasıl ulaşıldığının ihtimal ve varsayımdan uzak bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Bu yönde bir inceleme ve araştırmanın bulunmaması karşısında hukuken itibar edilemeyecek nitelikte olan takdir komisyonu kararları dayanak alınarak tarh edilen vergilerde ve kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle dava konusu vergi ve cezaları kaldırmıştır.
Davalının istinaf istemini inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Vergi Dava Dairesi, Vergi Mahkemesi kararının hukuka uygun olduğunu belirterek istinaf istemini reddetmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 15/06/2020 tarih ve E:2018/1015, K:2020/2012 sayılı kararı:
Bölge İdare Mahkemesi kararının, Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu geçici vergilerin kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi yönünden yapılan inceleme:
Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120. maddesi uyarınca mahsup süresi geçtikten sonra kesinleşen ve mahsup imkânı ortadan kalkan geçici vergi aslı aranmayacaktır.
Uyuşmazlıkta, mahsup dönemi geçmiş olmasına rağmen davacı adına düzenlenen ihbarnamelerde geçici vergi asıllarının da bulunduğu ve ihbarnamelerde zorunlu olarak yer aldığına dair bir ibarenin de bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, dava konusu geçici vergi asıllarında hukuka uygunluk, Bölge İdare Mahkemesi kararının, Vergi Mahkemesi kararının, geçici vergilerin kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasında ise sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının, Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ile geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi yönünden yapılan inceleme:
Yıldırım Beyazıt Vergi Dairesi Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ile 1999 ila 2012 yılları arasında müteahhitlik faaliyetinde bulunan davacı, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca payına düşen dört adet gayrimenkulün 2010 yılında satılmasından elde ettiği geliri beyan etmediğinden bahisle matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmiştir. Takdir komisyonunca her satış için ayrı ayrı olmak üzere ve tapu kayıtları ile Veraset ve Harçlar Vergi Dairesi Müdürlüğünden elde edilen veriler ışığında inceleme ve değerlendirme yapılarak takdir edilen matrahlar üzerinden cezalı tarhiyat yapılmıştır.
Mahkemece ve Bölge İdare Mahkemesince mezkûr gerekçeyle karar verilmişse de satılan taşınmazlar incelendiğinde birinin arsa, birinin arazi, diğer ikisinin ise bina ve kat irtifakı niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Kat irtifakı ve arazi niteliğinde olan taşınmazların alış bedeli 0,00 TL, bina niteliğinde olan taşınmazın alış bedeli 5.999,98 TL ve arsa niteliğinde olan taşınmazın alış bedeli ise 8.000,00 TL olarak beyan edilmiş, satış bedelleri de yine tapu sicil müdürlüklerinden elde edilen veriler dikkate alınarak belirlenmiştir. Sadece kat irtifakı niteliğinde olan taşınmazın satış bedeli olarak alıcının kullandığı kredi tutarı dikkate alınmıştır.
… sayılı takdir komisyonu kararında, alış bedelleri toplamı 5.999,98 TL, satış bedelleri toplamı 146.000,00 TL olan gayrimenkullerin satışından kaynaklı olarak %20 kârlılık üzerinden takdir edilen matrah farkının da davacının lehine olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu dönemde elde ettiği geliri beyan dışı bıraktığı hususunda ihtilaf bulunmayan davacı adına takdir edilen matrah ve bu matrah üzerinden hesaplanan vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ile geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Karar sonucu:
Daire bu gerekçeyle Bölge İdare Mahkemesi kararının, Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu geçici vergilerin kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasını gerekçesini değiştirerek onamış; Bölge İdare Mahkemesi kararının, Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ile geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasını bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararında, “…davacının kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca payına düşen dört adet gayrimenkulün 2010 yılında satılmasından elde ettiği geliri beyan etmediği…”nden hareketle konu incelenerek karar verilmiş ise de dosyada mevcut belgelerden anlaşılacağı üzere davacının 2010 yılında sattığı dört adet taşınmazın birisi arsa, birisi arazi vasfında olup diğer ikisinden biri kat irtifakı, biri de bina olmakla birlikte bunlar, davacının “Ankara ili, Keçiören ilçesi, … Bölge, … Mahallesinde kain imarın … ada … parseli”ni teşkil eden arsa üzerinde Ankara 15. Noterliğince düzenlenen … tarih ve … yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi İçerikli Kat Karşılığı İnşaat Mukavelesi” kapsamında yapmış olduğu inşaatın bulunduğu ada ve parselde yer almamaktadır. Kaldı ki taşınmazların bulunduğu ada ve parselde davacının kat karşılığı inşaat yaptığına dair bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır.
Bu hususlar dikkate alındığında, belirtilen taşınmazların davacının “ikamet amaçlı binaların inşaatı” faaliyeti dışında müstakilen alıp sattığı taşınmazlar olduğu, davalı idarece tespit edildiği ve davacı tarafından da kabul edildiği üzere bu taşınmazların alım ve satımlarının davacı tarafından kayıtlara intikal ettirilmediği, bu bağlamda da satılan taşınmazlarla ilgili olarak herhangi bir (alış bedeli, bakım-onarım, vergi-harç vb.) maliyetin davacının kayıtlarında yer almadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava konusu cezalı tarhiyatın dayanağını oluşturan takdir komisyonu kararlarından 2010 yılının Ocak-Mart dönemi geçici vergiye ilişkin kararda, matrah takdir edilirken gayrimenkullerin alım satımında geçerli kâr oranlarıyla ilgili herhangi bir araştırmaya dayanmayan, inşaat sektöründe faaliyet gösteren mükelleflerin bu faaliyet kapsamında inşa ettikleri taşınmazların satışında uygulanabilecek olan hasılatın %20’sinin kâr olduğu yolundaki Danıştay’ın yerleşik içtihadının, müteahhitlik faaliyeti de olan davacı tarafından bu faaliyetten bağımsız olarak yapıldığı açık olan uyuşmazlık konusu alım satımlar hakkında uygulanması, gelirin gerçekliği ilkesine aykırı olduğu gibi diğer dönemlere ilişkin takdir komisyonu kararlarında satışa konu gayrimenkullerden ikisinin tapu kayıtlarında yer alan alış bedelleri dahi dikkate alınmadan dört gayrimenkulün satış bedellerinin kazanç olduğu kabulüyle bu tutarların doğrudan matrah olarak takdiri de gelirin gerçekliği ilkesine aykırılık teşkil etmektedir.
Vergi Dava Dairesi, bu gerekçeyle bozulan hüküm fıkrası yönünden ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Israr kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
I. Israr kararının, Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ile Ekim-Aralık dönemine ilişkin geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi hakkındaki inceleme:
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan hüküm fıkrası, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, anılan hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
II. Israr kararının, Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu Ocak-Mart dönemine ilişkin geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi hakkındaki inceleme:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler, anılan hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının; … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının, Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ile Ekim-Aralık dönemine ilişkin geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz isteminin REDDİNE ve anılan hüküm fıkrasının ONANMASINA,
2- Anılan ısrar kararının, Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu Ocak-Mart dönemine ilişkin geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf isteminin reddine dair hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz isteminin REDDİNE,
3- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
08/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.