Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/1017 E. 2020/1265 K. 18.11.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1017 E.  ,  2020/1265 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1017
Karar No : 2020/1265

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı – …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Finans Faktoring Hizmetleri Anonim Şirketinin 2007 ve 2008 yıllarına ait vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen 17/07/2012 tarih ve … ilâ …, … ve … numaralı ödeme emirleri ile 18/07/2012 tarih ve … ve … numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
…. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davacının 07/09/2007 ila 04/09/2008 tarihleri arasında kanuni temsilcilik görevi yaptığı … Finans Faktoring Hizmetleri Anonim Şirketinin kesinleşen amme borçlarının şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşıldığından bahisle davacı adına ödeme emirleri düzenlenmiştir.
Olayda, şirketin dört adet aracı bulunmaktadır. Söz konusu varlıkların satış işlemi tamamlanmaksızın borcun şirketten tahsili olanağının kalmadığından bahsedilemeyeceği dolayısıyla değinilen borcun şirketin malvarlığından tahsil edilip edilemeyeceği ortaya konulmaksızın kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen 17/07/2012 tarih ve … ilâ … sayılı ödeme emirleri hukuka uygun düşmemiştir.
Diğer taraftan, 17/07/2012 tarih ve 8,10 ve 12 numaralı ve 18/07/2012 tarih ve … ve … numaralı ödeme emirleri davalı tarafından iptal edilmiştir. Dolayısıyla söz konusu ödeme emirleri bakımından davanın konusunun kalmadığından değinilen ödeme emirleri yönünden karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle 17/07/2012 tarih ve … ilâ … sayılı ödeme emirlerini iptal etmiş, 17/07/2012 tarih ve …, … ve … numaralı ve 18/07/2012 tarih ve … ve … sayılı ödeme emirleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci ve Dokuzuncu Dairelerinin müşterek heyetinin 03/04/2019 tarih ve E:2014/75, K:2019/2282 sayılı kararıyla; 17/07/2012 tarih ve 1 numaralı ödeme emri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca Mahkeme kararının ödeme emirlerinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasına eklenmek ve değinilen kural uyarınca düzeltmek suretiyle reddetmiş ve kararı onamıştır.

Danıştay Yedinci ve Dokuzuncu Dairelerinin müşterek kurulu, davalının kararın düzeltilmesi istemini kabul ederek önceki kararının davalı idarenin temyiz isteminin reddine ilişkin hüküm fıkrasını kaldırdıktan sonra davalının temyiz istemini yeniden inceleyerek verdiği 24/12/2019 tarih ve E:2019/3535, K:2019/6867 sayılı kararı:
Şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcilere başvurulabilmesi için öncelikle şirket adına kesinleştirilmesi ve usulüne uygun tüm takip yollarının tüketilmesine karşın, borcun şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin ortaya konulması gerekmektedir.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsiline ilişkin işlemlerin usulüne uygun yürütülmesi sonucu yapılan malvarlığı araştırması neticesinde, şirket üzerine kayıtlı dört adet araç olduğu ve bu araçlar üzerine daha önceki tarihlerde haciz işlemleri uygulandığı tespit edilmiştir.
Bu itibarla şirketin 2.874.980,08 TL tutarındaki vergi borçlarının kendi malvarlığından tahsil edilemeyeceği anlaşıldığından, amme alacağının tahsilini amacıyla davacının kanuni temsilci sıfatıyla takip edilerek, adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu gerekçeyle Mahkeme kararının, dava konusu ödeme emirlerinin iptaline ilişkin hüküm fıkrası bozulmuştur.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı ısrar kararı:
Asıl amme borçlusu şirket adına tescilli araçlar üzerinde başkaca hacizlerin bulunması durumu amme alacaklarının tahsil edilmemesi anlamına gelmemektedır.
Araçların değeri konusunda herhangi bir araştırma yapılmaksızın araçlar üzerinde başkaca hacizler bulunduğundan bahisle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emirleri tanzim edilmesi hukuka uygun düşmemiştir.
Öte yandan değinilen şirketin borçları nedeniyle davacı adına aynı sıfatla düzenlenen başka ödeme emirlerinin Mahkemelerince iptaline dair karara yöneltilen davalının temyiz istemi Danıştay Dokuzuncu Dairesince reddedilmiş ve değinilen kararlar onanmak suretiyle kesinleşmiştir.
Kesinleşen bu kararlara aksi yönde karar verilmesinin davacının Anayasa’nın 36. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğuracağı açıktır.
Vergi Mahkemesi, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle bozulan kısım yönünden ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl amme borçlusu şirketin malvarlığına konulan hacizlerin sıralaması dikkate alındığında kamu alacağının tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı zira şirketin 12/04/2013 tarihi itibarıyla borcunun 2.874.980,08 TL olduğu dolayısıyla davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Dava konusu ödeme emirlerinde kanuni dayanağının eksik olduğu nitekim asıl amme borçlusu şirkete yönelik icra takibinin yapılıp yapılmadığına ilişkin ödeme emirlerinde herhangi bir bilginin bulunmadığı, asıl amme borçlusuna ilişkin ödevlerini yerine getirdiği, söz konusu görevinden istifa ettiği tarihte şirketin kamu borcunun 57.042,09 TL olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,
2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Davacı adına, …Finans Faktoring Hizmetleri Anonim Şirketinin 2007 ve 2008 yıllarına ait vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen 17/07/2012 tarih ve ….ilâ …, … ve … numaralı ödeme emirleri ile 18/07/2012 tarih ve … ve … numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, kanuni temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükmüne yer verilmiştir.
Bu düzenlemeye göre, kanuni temsilcilerin takip edilebilmesi için kesinleşen ve şirket tüzel kişiliğinden tahsili yoluna gidilmesine rağmen tahsil edilemeyen kamu alacağının varlığının tespit edilmiş olması gerekmektedir.
04/09/2008 tarihinde müdürlük görevinden istifa eden davacı 10/09/2008 tarihli yönetim kurulu kararıyla da bu görevden azil edilmiş ve bu husus 19/09/2008 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmiştir.
Davacının dava dilekçesine eklediği şirkete ait vergi borcu sorgulama sonucuna göre asıl amme borçlusu şirketin 22/08/2008 tarihi itibarıyla toplam borç miktarının 57.042,09 TL olduğu görülmekle birlikte Kordon Vergi Dairesi Müdürlüğünce düzenlenen 2010 yılına ilişkin malvarlığı araştırma listesinde asıl amme borçlusu şirketin toplam borcunun 108.982,50 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkemenin ısrar kararına yöneltilen davalı idarenin temyiz dilekçesinde ise şirketin 12/04/2013 tarihi itibarıyla 2.874.980,08 TL borcu bulunduğu ileri sürülmüştür.
Bu durumda, şirketin davacının kanuni temsilci olduğu döneme ait borç miktarı tespit edilmek ve şirkete ait mal varlığı ile karşılaştırmak suretiyle dava konusu ödeme emri içeriği alacağını şirketten tahsil imkansızlığı da değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğinden, temyiz isteminin kabülü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.