Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/767 E. 2020/1188 K. 04.11.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/767 E.  ,  2020/1188 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/767
Karar No : 2020/1188

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : – ….
(…. Vergi Dairesi Müdürlüğü)

KARŞI TARAF (DAVACI) : ….

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin …. tarih ve E:…/…, K:…./… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına düzenlenen ….tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
….Vergi Mahkemesinin… tarih ve E:…/…, K:…/… sayılı kararı:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93, 102, 103, 104 ve 107. maddelerinde bu Kanun uyarınca yapılacak tebliğlerde uygulanacak hükümlere yer verilmiştir.
Dava konusu ödeme emrinin dayanağı vergi ve ceza ihbarnamelerine ait tebliğ evrakının üzerine “…” adresi yazılmış ve “zamanaşımı …” ibarelerine yer verilmiş, belirtilen adreste … tarihinde düzenlenen adres tespit tutanağı ile şirketin bu adreste olmadığı tespit edilmiştir.
Şirket kanuni temsilcisi …’nin Merkezi Nüfus İdare Sisteminden (MERNİS) tespit edilen “…” adresine memur eliyle …tarihinde görüşme mektubu bırakılmış, … tarihinde yoklama memuru tarafından düzenlenip … muhtarına da imzalatılan tutanak ile de şirket kanuni temsilcisinin adresinin sürekli kapalı olduğu, ayrıca ödevlinin belirtilen adresine görüşme mektubu bırakılmasına rağmen vergi dairesine gelmediği hususları tespit edilmiştir.
Bunun üzerine sözü edilen ihbarnameler …. tarihli yerel gazetede ilanen tebliğ edilmiş ve bu şekilde kesinleştirilen kamu alacağının tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinin davacı şirketin kanuni temsilci …’nin ikametgâh adresinde tebliği üzerine de görülmekte olan dava açılmıştır.
Olayda, davacı şirket adına salınan vergi ve kesilen cezalara ilişkin vergi ve ceza ihbarnamelerinin posta ya da memur eliyle tebliğine ilişkin alındılarının ibraz edilmediği; dosyaya “…” ibarelerini içeren ve fotokopi olduğu saptanan tebliğ alındısının sunulduğu görülmüştür.
Bu alındının düzenlenme nedeni ile alındıdaki ibarelerin neyi ifade ettiğinin ….tarihli ara kararı ile davalı idareye sorulması üzerine verilen cevapta, “…” ibaresinin söz konusu adrese bakmakla yükümlü yoklama memurunu; tarihin ise servis şefi tarafından tebliğ evrakının yoklama memuruna havale edildiği tarih olduğu belirtilmiştir. Tebliğ evrakının daha sonra görevli başka bir yoklama memuruna verilerek görevin devamının sağlandığı ayrıca ifade edilmiştir.
Dolayısıyla bir tebliğ alındısı düzenlenmiş olmakla birlikte bu tebliğ evrakının posta yolu ile gönderilmediği, ayrıca memur eliyle yapıldığı ileri sürülen tebligata ilişkin alındı üzerinde de adreste bulunamama nedeniyle tebligat yapılamadığına ilişkin bir ibareye rastlanılmadığı görülmektedir.
Muhtelif tarihli adres tespit tutanakları ile tebligat adresinin sürekli kapalı olduğu davalı idare tarafından belirtilmekle birlikte bu adresler arasında dava konusu ödeme emrinin tebliğ edildiği adres de bulunmaktadır. Ödeme emrinin tebliğ olunduğu adresin şirketin kanuni temsilcisi olan ….’nin yerleşim adresi olduğu ve bu adresin MERNİS’ten tespit edildiği yine … tarihli ara kararına davalı idare tarafından verilen yanıttan anlaşılmaktadır.
MERNİS 2008 yılından itibaren uygulanmaktadır. Davalı idarenin de bu sistemden …. tarihinden itibaren yararlandığı hususu Mahkemelerinin …. sayılı dosyası kapsamında verilen ara kararı ile belirlenmiştir.
Bu durumda dava konusu ödeme emrinin dayanağını oluşturan vergi ve ceza ihbarnamesinin ilanen tebliğ olunduğu … tarihi itibarıyla kanuni temsilcinin ikametgâh adresinin davalı idarenin bilgisi dahilinde olduğunun kabulü gerekmektedir.
Dolayısıyla ilanen tebliğin koşulları somut olayda oluşmadığından, ortada usulüne uygun biçimde tebliğ edilmek suretiyle kesinleştirilmiş bir amme alacağının varlığından söz edilemeyecektir.
Vergi Mahkemesi, bu gerekçeyle ödeme emrini iptal etmiştir.
Davalının temyiz istemi, Danıştay …. Dairesinin … tarih ve E:…/…, K:…/… sayılı kararıyla reddedilmiştir.
Dairenin, davalının karar düzeltme istemini kabul ederek önceki kararını kaldırdıktan sonra temyiz istemini yeniden inceleyerek verdiği …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı:
213 sayılı Kanun’un 93, 101 ve 103. maddelerinde bu Kanun uyarınca vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden evrakların tebliğine yönelik kurallara yer verilmiştir.
Davacı şirketin bilinen ve Ticaret Sicil Memurluğunda en son adresi olarak görünen iş yeri adresinde bulunamadığı, … tarihinde düzenlenen ve muhtar nezdinde imzalanan adres tespit tutanağıyla usulüne uygun olarak saptanılmıştır.
Yine şirket yetkilisinin adresinin sürekli kapalı olduğu …tarihinde düzenlenen ve muhtar tarafından imzalanan adres tespit tutanağıyla tespit edilmiştir.
Dava konusu ödeme emriyle istenen kamu alacağının dayanağı vergi ve ceza ihbarnamesinin, bilinen adresinde bulunamayan borçlu şirket tüzel kişiliğine, koşullarının oluşması nedeniyle usulüne uygun olarak …. tarihinde ilan yoluyla duyurulmasında kanuna aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda, kamu alacağının usulüne uygun biçimde kesinleşmediğinden söz edilemeceğinden, ödeme emrinin yazılı gerekçeyle iptali yolundaki Vergi Mahkemesi kararının, ödeme emirlerine karşı açılacak davalarda ileri sürülebilecek iddialar yönünden yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
….Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı şirketin, bilinen ve aynı zamanda Ticaret Sicil Memurluğunca tutulan kayıtlarındaki adresinde bulunmadığının muhtar nezdinde … tarihinde düzenlenen adres tespit tutanağıyla ortaya konulduğu dolayısıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : 01/08/2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle 213 sayılı Kanun’un mükerrer 355. maddesi gereği kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezasının tutarının 1.000 TL olarak belirlendiği, ceza hukukunun lehe olan kanun hükmünün geçmişe yürümesi gerektiği yolundaki ilkesi vergi cezaları için de uygulanacağından, ödeme emri içeriği özel usulsüzlük cezasının 1.000 TL’yi aşan kısımları yönünden ödeme emrini yazılı gerekçeyle iptal eden Vergi Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığından temyiz isteminin reddi; ısrar kararının diğer hüküm fıkralarının, Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Üçüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
Öte yandan, 5904 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 01/08/2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 22. maddesiyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesinin birinci fıkrasında yer alan özel usulsüzlük cezası miktarları azaltılmıştır.
Dava konusu ödeme emrinin 2004 yılına ilişkin özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmı yönünden, Mahkemece yeniden verilecek kararda, lehe olan kanun hükümlerinin geçmişe yürüyeceği yolundaki ceza hukukunun genel prensibi yönünden değerlendirme yapılacağı tabiidir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin, …. tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.