Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/763 E. 2020/1136 K. 04.11.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/763 E.  ,  2020/1136 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/763
Karar No : 2020/1136

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı – …
(… (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü)

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Ticaret Anonim Şirketi
(Önceki unvan: … Ticaret Anonim Şirketi)
(Daha önceki unvan: … Pazarlama
Ticaret ve Gıda Sanayi Anonim Şirketi)
VEKİLİ :

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 5479 sayılı Kanun’la değiştirilen 103. maddesinde yer alan gelir tarifesinin, 40.000,00 TL için 9.190,00 TL ibaresinden sonra gelen “fazlası %35 oranında” ibaresinin ücret gelirleri yönünden Anayasa Mahkemesince iptali üzerine belirtilen dilimi aşan ödemelerin %27 oranında tevkifata tabi tutulması gerektiği ihtirazi kaydıyla verilen 2009 yılının Kasım dönemine ilişkin muhtasar beyanname üzerine tahakkuk ettirilen verginin 147.234,39 TL tutarındaki kısmının iptali ve iadesi istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
15/10/2009 tarih ve E:2006/95, K:2009/144 sayılı Anayasa Mahkemesinin iptal kararı 08/01/2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğü yayımlanma tarihinden altı ay sonrasına ertelenmiştir. Bu durumda iptal kararı uygulanır nitelikte bulunmadığından beyannamenin verildiği tarihteki mevcut düzenlemeler esas alınarak yapılan tahakkukta yasaya aykırılık görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle davayı reddetmiştir.
Davacının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 27/12/2012 tarih ve E:2011/845, K:2012/4964 sayılı kararı:
Her ne kadar Anayasa’nın 153. maddesinin beşinci fıkrası ile Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kurala bağlanmış ise de Anayasa Mahkemesince bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilinmesine karşın görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesinin Anayasa’nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkelerine aykırı düşeceğinin kabulü gerekir.
Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının altı ay sonra yürürlüğe gireceğine karar verilmiş olmasının yasama organına iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme yapması için olanak tanımak ve ortada bir boşluk yaratmamak amacına yönelik olduğunun, iptal edilen kanun hükmünün uygulanmasına yol açmayacağının kabulü gerekmektedir.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının bu kararın yayımlanmasından önce açılmış ve bakılmakta olan davalarda uygulanması gerekliliği karşısında dava dilekçesinde iadesi talep edilen tutarın ne şekilde hesaplandığı da değerlendirilmek suretiyle yeniden karar verilmek üzere vergi mahkemesi kararının bozulması gerekmektedir.
Ayrıca, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mevzuata uygun olarak yapılan vergi kesintisinin Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı nedeniyle hukuka aykırı hale gelmesinde davalı idareye kusur yüklenemeyeceğinden, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceği hususunun da yeniden verilecek kararda göz önünde bulundurulacağı açıktır.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuş; davalının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
Dairenin bozma kararına uyduğunu belirten … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının bu kararın yayımlanmasından önce açılmış ve bakılmakta olan davalarda uygulanması gerekliliği karşısında dava konusu tahakkuk işleminin % 27 oranını aşan kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Dava dilekçesinde iadesi talep edilen tutarın, dilekçe ekinde yer alan listeden de açıkça anlaşılacağı üzere 2009 yılının Kasım ayında yapılan mevcut vergi kesintisi ile %35’lik dilimin iptal edilmesinden dolayı olması gereken vergi kesintisi arasındaki farklardan oluştuğu görülmekle bu fark konusunda da davalı idarece herhangi bir itiraz ve iddiada bulunulmadığından bu konuda Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra herhangi bir iade yapılmamış ise fazladan tahsil edilen tutarın davacı tarafa iadesi gerekmektedir.
Vergi mahkemesi, bu gerekçeyle davacı tarafından ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk ettirilen verginin 147.234,39 TL tutarındaki kısmının iptaline ve davacıya iadesine, davacı lehine vekâlet ücreti ödenmesine karar vermiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin 22/03/2018 tarih ve E:2016/15054, K:2018/1743 sayılı kararı:
Danıştay Üçüncü Dairesince tahakkukun iptali ve iadesi istenen gelir (stopaj) vergisinin nasıl hesaplandığının tespitine yönelik olarak çalışanlara ait ücret bordroları ve ödeme listeleri, ilgili dönemlere ait muhtasar beyannameleri, tahakkuk fişleri gibi taraflardan ara kararı ile yargılama hukukunun tanıdığı yetki uyarınca sunulması gerekli görülerek istenen ve sunulan kanıtların, durum gerektirdiği takdirde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca tanınan yetkiler de kullanılarak incelenmesiyle davaya konu yapılan vergi kesintisinin dönemi belirlendikten sonra miktarının ne şekilde hesaplandığı da tespit edilerek uyuşmazlık konusu döneme isabet eden tutar ile varsa önceki dönemlerden kaynaklanan tutarın ayrı ayrı değerlendirilmesi suretiyle yeniden karar verilmek üzere Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararında yer verilen husus araştırılmadan eksik incelemeye dayalı olarak yazılı gerekçeyle davanın kabulü yolunda verilen Vergi Mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuş; davacının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi mahkemesi bir önceki kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 15/10/2009 tarih ve E:2006/95, K:2009/144 sayılı Anayasa Mahkemesinin iptal kararının, 08/01/2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlandığı ve yürürlüğünün yayımlanma tarihinden altı ay sonrasına ertelendiği, bu durumda iptal kararı uygulanır nitelikte bulunmadığından beyannamenin verildiği tarihteki mevcut düzenlemeler esas alınarak yapılan tahakkukta hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Dokuzuncu Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.