Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/738 E. 2020/14 K. 29.01.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/738 E.  ,  2020/14 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/738
Karar No : 2020/14

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle re’sen tarh edilen 2009 yılı gelir vergisi, aynı yılın Ekim-Aralık dönemine ilişkin geçici vergi ile üç kat kesilen ve tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle artırılan vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Vergi mahkemesi, geçici vergi aslı üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının bir katı aşan kısmı ile gelir vergisi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle artırılan kısmını kaldırmış; geçici vergi aslı yönünden davayı incelenmeksizin, diğer yönlerden ise esastan reddetmiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin, 19/11/2018 tarih ve E:2016/5193, K:2018/7465 sayılı kararı:
Daire, davalının temyiz istemini reddederek kararın davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasını onamış; davacının temyiz istemini kabul ederek kararın davanın kısmen reddine ilişkin hüküm fıkrasını bozmuştur.
… Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle bozulan kısım yönünden ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu cezalı tarhiyatın hukuka aykırı olduğu belirtilerek aksi yöndeki ısrar kararının bozulması ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Davalı idare tarafından gönderilen ve 18/11/2019 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren 06/11/2019 tarih ve 24118419 sayılı yazıda davacının davadan feragat ettiği belirtildiğinden, davacının bu beyanı üzerine oluşan hukuki durum göz önüne alınarak yeniden bir karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Davaya son veren taraf işlemleri” başlıklı üçüncü bölümünde yer alan 307. maddesinde feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 310. maddesinde feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman dilekçeyle yapılabileceği belirtilmiş; 311. maddesinde feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davalı idare tarafından gönderilen ve 18/11/2019 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren 06/11/2019 tarih ve … sayılı yazıda davacının davadan feragat ettiği belirtilmiştir.
Bu durumda, davacının anılan beyanı üzerine oluşan hukuki durum göz önüne alınarak mahkemece yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmediğinden, yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/01/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyize konu yerel mahkemenin “ısrar, dava ret” kararının davacı tarafından 10/06/2019 tarihinde temyiz edilmesinden sonra 06/11/2019 tarihinde verilen dilekçeyle davadan feragat edilmiştir. Kurulumuzca çoğunlukla verilen karar ile de vergi mahkemesi kararının “davadan feragat” nedeniyle bozulmasına hükmedilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, anılan Kanun’un 447. maddesinin ikinci fıkrasında “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen şekilde yollama yapılan 6100 sayılı Kanun’un 307. maddesinde feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış, 309. maddesinde feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı, 310. maddesinde feragatin hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği, 311. maddesinde ise feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı belirtilmiştir.
İdari yargıda açılan davalarda, davacının talep sonucundan, yargı yerince karara varılma aşamasına kadar vazgeçebileceği tabiidir. Mahkemece karar verilmekle yargılama sona erip istem sonuçlandırıldığından, davadan feragat istemi hakkında karar veren yargı mercii tarafından işlem yapılabilmesi mümkün olmadığı gibi feragatin verilmiş olan bir yargısal kararı kendiliğinden ortadan kaldırıcı bir niteliğe sahip olması da düşünülemez.
Bununla birlikte, mahkemece karar verilmesinden sonra temyiz aşamasında yapılan “davadan feragat” istemlerinin mahkemece verilen kararların niteliğine göre farklı hukuksal sonuçlar doğurduğunu ve bu farklılığa bağlı olarak temyiz aşamasında yapılan “davadan feragat” isteminin bir bozma sebebini oluşturabileceği gibi, bu istemin “temyizden feragat” olarak kabul edilmesi suretiyle “temyiz istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına” kararına hukuki dayanak teşkil edeceğini kabul etmek gerekmektedir.
Mahkemece verilen kararın iptal veya kabul kararı olması halinde; 2577 sayılı Yasa’nın 28. maddesi uyarınca icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu bir hukuki süreç işlemeye başlamaktadır ki bu yeni hukuksal sürecin sona erdirilmesi de ancak bir bozma kararıyla mümkündür. Bu nedenle, temyiz aşamasında yapılan davadan feragat istemi, iptal veya kabul kararını kendiliğinden ortadan kaldırmayacağından, kararın bozularak feragat istemi hakkında mahkemenin bir karar vermesinin sağlanması yoluna gidilmelidir.
Zira, mahkemece karar verilinceye kadar davacının davadan feragati kendi dava açma iradesini ortadan kaldırmaya yönelik bir hak ise de, mahkemenin iptal veya kabul kararından sonra davacı iradesi yanında bir de mahkeme iradesi ortaya çıkmış olmaktadır.
İdari yargılama usulünde yer alan istinaf ve temyiz başvuruları yargı kararlarına karşı kanun yolu olup bunlarla yargısal kararların denetiminin ne şekilde yapılıp nasıl sonuçlandırılacağı usul yasasında belirlendiğinden, yargılamanın devamı niteliğinde olmayan bu aşamada davadan feragat isteminin temyiz mercii tarafından göz önüne alınmasına olanak bulunmamaktadır. Böyle bir istemin ancak, temyiz incelenmesi sonucunda mahkeme kararı bozulursa yeniden yapılacak yargılama sırasında değerlendirilmesi mümkündür.
Mahkemece verilen kararın ret kararı olması durumunda ise, dava konusu edilen işlemin hukuk alemindeki varlığını ve etkisini sürdürüyor olması ve bu nedenle 2577 sayılı Yasa’nın 28. maddesi kapsamında idarenin yargı kararı gereklerini yerine getirme yükümlüğü doğmadığından uygulanması gereken bir yargı kararından bahsedilemeyecektir. Bu durumda da, temyiz aşamasında yapılan “davadan feragat” isteminin “temyizden feragat” olarak kabul edilmesi ve bu kabule göre karar verilmesi gerekmektedir.
2577 sayılı Kanun’un “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin ikinci fıkrasında, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı karar verilmesi, usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı belirtilmek suretiyle sayılan durumların varlığı ortaya konulmadıkça bozma kararı verilemeyeceği de hükme bağlanmış olmaktadır.
Davanın reddedilmesinden sonra, davacı tarafından “davadan feragat edilmesi” kanunla sınırlı olarak sayılan bozma nedenlerinin hiçbirisinin kapsamına girmemektedir.
Öte yandan, feragat gerekçesiyle Danıştayın seçeneksiz bir şekilde bozma kararı vermesi, davacının iradesine hem mahkemenin hem de Danıştay’ın iradesi karşısında peşinen üstünlük tanınması anlamına gelir.
Bu nedenle, temyiz aşamasında davacı tarafından yapılan davadan feragat isteminin, temyiz isteminden feragat olarak değerlendirilmesi gerekeceği ve davacının feragati nedeniyle temyiz isteminin incelenme olanağı bulunmadığı düşüncesiyle feragat nedeniyle temyiz istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verilmesi gerektiği oyu ile feragat nedeniyle bozma kararı verilmesi yönündeki çoğunluk kararına katılmıyorum.