Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/655 E. 2020/1037 K. 07.10.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/655 E.  ,  2020/1037 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2019/655
Karar No : 2020/1037

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı – …

VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVACI) : ….
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı kooperatif adına, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (k) bendi uyarınca muafiyet şartlarının ihlal edildiğinden bahisle takdir komisyonu kararı uyarınca 2006 yılına ilişkin kurumlar vergisi ile verginin bir katı tutarında kesilen ve tekerrür hükmü uygulanarak artırılan vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.

… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Muafiyetler” başlıklı 4. maddesinde (1) numaralı fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup bu hükümlere fiilen uyan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olan kurum ve kuruluşlar arasında olduğu hükme bağlanmıştır.
Davacı kooperatifin …. istikametinde yer alan … cadde, … sokak ve … mahalleden oluşan evlerin Kat Mülkiyet Kanunu’na uygun olarak site yapılanması hukuken mümkün olmadığı için yörede yaşanan ortak sorunlara çözüm getirmek ve üyelerin menfaatini korumak amacıyla … tarihinde kurulduğu, bahse konu yörenin köy statüsünde muhtar yönetimine bırakılan ve belediye hizmeti alamaması nedeniyle belediye tarafından yapılması gereken ve kamu hizmeti niteliği taşıyan tüm ihtiyaçların “…” kooperatif tarafından karşılandığı anlaşılmıştır.
Davalı idarece yukarıda içeriğine yer verilen hizmetlerin belde sakinlerinin tamamı tarafından yararlanılabilecek genel nitelikteki hizmetler olduğu ve kooperatif içerisinde işçi çalıştırılmak suretiyle kafeterya, jimnastik, aerobik vb. sosyal tesislerin işletilmesi, ulaşım hizmetleri vb. bilfiil sağlanan hizmetlerin ticari bir organizasyon oluştuğuna delil teşkil ettiği, bu nedenle sayılan hizmetlerin ortak dışı işlem sayılması gerektiğinden bahisle davacı kooperatifin kurumlar vergisi mükellefiyetinin bulunduğu savunulmuştur.
Olayda, 5520 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (k) bendinde hükme bağlanan muafiyet şartlarının ihlal edildiğine yönelik herhangi bir incelemeye yer verilmediği, sadece kooperatifin yapmış olduğu hizmetlerin belde halkının tamamının yararlanabileceği genel nitelikli işlemler olduğu ve bahse konu hizmetlerin bilfiil kooperatif tarafından sağlandığı iddiasıyla ortak dışı işlem olarak değerlendirildiği görülmektedir.
Ancak davalı idarece hizmetin bilfiil davacı kooperatif tarafından verilmesinin muafiyet şartlarından sayılmaması karşısında ve davacı kooperatif tarafından verilen bazı hizmetlerden (…) belde halkının da yararlanmasının kooperatifin ortaklara hizmet vermek olan amacını kusurlandırmadığı dikkate alındığında, davacı kooperatifin kurumlar vergisi muafiyet şartlarını ihlal ettiğine dair yeterli ve geçeri bir tespitin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle cezalı tarhiyatı kaldırmıştır.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin, 28/09/2017 tarih ve E:2013/2364, K:2017/6469 sayılı kararı:
Davacı kooperatif, … …istikametinde yer alan … cadde, …sokak ve …mahalleden oluşan evlerin Kat Mülkiyeti Kanunu’na uygun olarak site yapılanması hukuken mümkün olmadığı için yörede yaşanan ortak sorunlara çözüm getirmek ve üyelerin menfaatini korumak amacıyla …. tarihinde kurulmuştur.
Adı geçen yerin köy statüsünde muhtar yönetimine bırakılan ve belediye hizmeti alamaması nedeniyle belediye tarafından yapılması gereken ve kamu hizmeti niteliği taşıyan birtakım ihtiyaçların kooperatif tarafından karşılandığı anlaşılmaktadır.
Davalı idarece, davacı tarafından 1995 ilâ 2001 yıllarına ilişkin kurumlar vergisi beyannameleri verildiği belirtilmiştir.
Davacının işlettiği sosyal tesislerin olduğu ve sunduğu hizmetler karşılığında yararlananlardan bir bedel aldığı, iktisadi işletmesinde yazar kasa kullandığı, burada ücretli çalışanlarının ve muhasebecisinin bulunduğunun tespit edildiği, kooperatif içerisinde kafeterya, jimnastik, aerobik vb. sosyal tesislerin işletilmesi, ulaşım hizmetleri vb. bilfiil sağlanan hizmetlerin ticari bir organizasyon oluştuğuna delil teşkil ettiği, bu nedenle sayılan hizmetlerin ortak dışı işlem sayılması gerektiği gibi kooperatif tarafından verilen market, banka şubesi açılması, servis hizmeti sağlanması, yolların açık tutulup asfaltlama çalışması yapılması, yaz aylarında nöbetçi itfaiye ekibinin bulundurulması, … otobüs seferlerinin başlatılması vb. gibi hizmetlerin belde sakinlerinin tamamı tarafından yararlanılabilecek genel nitelikteki hizmetler olduğunun kabulü gerekmektedir.
Dolayısıyla davacı kooperatifin ana sözleşmesinden sosyal amaçlı olarak faaliyete başladığı anlaşılmakla beraber sonradan amacı dışında faaliyet göstermek suretiyle belde halkına hizmet verir hale gelerek ticari organizasyon haliyle iktisadi işletmeye dönüştüğü sonucuna varılmıştır.
Fakat, davacı kooperatif adına takdir komisyonunca vergi matrahının hesaplanmasına yönelik dosyada herhangi bir bilgi belge bulunmadığı görüldüğünden, Mahkemece kurumlar vergisi matrahının tespit ediliş şekli ve dayanağı olabilecek varsa inceleme tutanağı vb. belgeler getirilip incelendikten sonra uyuşmazlığın esası hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Daire, bu gerekçeyle kararı bozmuş; davacının, kararın düzeltilmesi istemini reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, ilk kararında yer alan aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 5520 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (k) alt bendinde kurala bağlanan şartları taşımadığı saptanılan davacı kooperatif adına 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesi uyarınca takdir komisyonunca takdir edilen matrah ve buna dayanılarak salınan vergi ve kesilen cezaların hukuka uygun olduğu belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : … Valiliği İl Defterdarlığından alınan özelge ile kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf olduğu hususu kabul edildiği gibi 5520 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (k) alt bendinde öngörülen şartlara ana sözleşmesinin .. maddesinde yer verildiği, öte yandan söz konusu şartlara da fiilen uyulmasına karşın aksi bir saptama bulunmaksızın dayanaksız ve hukuka aykırı olan takdir komisyonu kararıyla yıllık aidatlardan harcanılmayan müspet farkların matrah olarak kabulünde hukuka uygunluk bulunmadığı, ortaklar dışında ve ortaklarla ana sözleşmede belirtilenler dışında herhangi bir işlem gerçekleştirilmediği, bünyelerinde yer alan çay ocağı vasfında olan yerin üyelerine ve maliyet bedeli esasına göre hizmet verdiği ve kâr elde etmediği belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ….’İN DÜŞÜNCESİ : Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 52. maddesi uyarınca, cezalı tarhiyatın kaldırılmasına dair Mahkeme kararına karşı yürütmenin durdurulması isteminde bulunulması davacı yönünden herhangi bir hukuki yarar sağlamayacağından yürütmenin durdurulması isteminin incelenmeksizin reddine karar verilerek ve duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Dördüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.