Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/558 E. 2020/240 K. 19.02.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/558 E.  ,  2020/240 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/558
Karar No : 2020/240

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden re’sen salınan 2007 yılının Haziran ilâ Aralık dönemlerine ait katma değer vergileri ve üç kat tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Takdir komisyonlarının görevi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümleri kapsamında belirlenmiş olup 3065 sayılı Kanun hükümleri uyarınca indirim mekanizması matrah takdirinden farklılık arz etmektedir.
Mükelleflerin; gerek sahte fatura kullanmaları gerekse defter ve belgelerini ibraz etmemeleri gibi durumlarda matrah takdirini gerektiren bir husus bulunmaması nedeniyle bu tür fiillerin, katma değer vergisi indirimleri yönünden yapılacak vergi incelemesi ile bir sonuca bağlanması gerektiğinden, bu gibi hallerde, mükelleflerin matrah takdiri için takdir komisyonlarına sevk edilmesi ve kendisine matrah, servet ve kıymet takdiri görevi verilmiş olan ve katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonlarınca takdir edilen matrah üzerinden cezalı tarhiyat yapılması mümkün değildir.
Davacının sahte fatura kullandığından bahisle takdir komisyonuna sevk edilmesi üzerine, katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonunca alınan karara istinaden davacı adına yapılan dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Vergi Mahkemesi bu hukuksal nedenler ve gerekçeyle cezalı tarhiyatı kaldırmıştır.
Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 13/09/2018 tarih ve E:2014/8760, K:2018/7508 sayılı kararı:
Takdir komisyonu matrah takdiri konusunda yetkili olduğundan Vergi Mahkemesinin aksi yöndeki gerekçe ile verilen kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Takdir komisyonu kararına dayanılarak hazırlanan vergi ceza ihbarnamelerinin davacıya tarh zamanaşımı içinde tebliğ edilip edilmediğinin araştırılarak yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Daire, bu hukuksal nedenler ve gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Takdir sebeplerinin varlığı halinde zamanaşımı süresi dolmadan her zaman takdire sevk işlemi yapılabileceği, mevcut vergi incelemeleri tamamlanmadan da takdire sevk işleminin bu kapsamda yapılabileceği ve tamamlanan inceleme sonucunda elde edilen bilgi ve verilerin takdir komisyonunca da değerlendirilebileceği açık olduğundan, mevzuata uygun olarak salınan vergi ve kesilen cezada hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, davacının kayıtlarına intikal ettirdiği bazı faturaların sahte olduğu ve bu faturalar içeriği katma değer vergisi indirimlerinin reddi gerektiği belirtilmiştir.
Bu vergi tekniği raporunu dayanak alan takdir komisyonu kararına istinaden davacı adına 2007 yılının Haziran ilâ Aralık dönemleri için katma değer vergisi tarh edilmiş ve üç kat tutarında vergi ziyaı cezası kesilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinde, re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmıştır. Aynı maddenin 2. fıkrasının (6) numaralı bendinde, tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması hali re’sen tarh nedeni olarak kabul edilmiştir.
Aynı Kanun’un 74. maddesinin (a) fıkrasının (1) numaralı bendinde, yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak; (2) numaralı bendinde ise vergi kanunlarında yazılı fiat, ücret veya sair matrah ve kıymetleri takdir etmek komisyonun görevleri olarak belirlenmiştir. Kanunun 75. maddesinde de takdir komisyonlarının 74. maddedeki görevleri dolayısıyla bu Kanunda yazılı inceleme yetkisine haiz oldukları düzenlenmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde, ticari faaliyet çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu; 20. maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinin karşılığını teşkil eden bedelin katma değer vergisi matrahını oluşturduğu kurala bağlanmıştır. Aynı Kanun’un 29. maddesinde, mükelleflerin, vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak, düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri; 34. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği öngörülmüştür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yükümlülerin 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinde öngörülen vergi indirimini yapabilmeleri için vergisi indirim konusu yapılabilecek işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması ve kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla düzenlenen fatura ve benzeri belgeler üzerinde gösterilen katma değer vergisinin gerçekten ödenmiş olması gerekmektedir. Anılan Kanun’un 29 ve 34. maddelerinde düzenlenen katma değer vergisi indiriminden yararlanma şartlarının yerine getirilmediği hususunun tespit edilmesi halinde, vergi dairesince, takdir komisyonu kararına dayanılarak katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle tarhiyat yapılabilecektir. Vergi inceleme raporuna dayanılarak tarhiyat yapılması gerektiği yolunda herhangi bir yasal zorunluluk bulunmadığından, inceleme yetkisine haiz takdir komisyonlarınca da yapılabilecek olan bu tespit sonucunda, sahteliği saptanmış faturalara konu indirimler reddedilebilecektir.
Takdir komisyonunun katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunduğundan aksi yönde verilen mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu durumda, Mahkemece, davacının kayıtlarına intikal ettirdiği faturaların sahte olup olmadığı ve indirimi reddedilen vergilerin doğruluğu hususları incelenerek karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/02/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

XX – KARŞI OY:

213 Sayılı Kanun’un 114/2. maddesinde yer alan takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durduracağına ilişkin düzenlemenin dava konusu olayda olduğu gibi idarelere sırf zamanaşımını durdurmak için takdir komisyonuna başvurmaları yetkisi vermemektedir. Bu nedenle davalı idarece zamanaşımı süresinin dolmasına çok az bir süre kala sırf zamanaşımını durdurmak amacıyla davacının takdir komisyonuna sevk edilmesi işleminin zamanaşımı süresini durdurmayacağı açıktır.
Zamanaşımı süresinin dolduğu tarihten sonra tebliğ edilen ihbarnameler içeriği cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk bulunmadığından, temyiz isteminin bu gerekçeyle reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.