Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/547 E. 2020/975 K. 23.09.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/547 E.  ,  2020/975 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/547
Karar No : 2020/975

TEMYİZ EDEN (DAVACI): … Petrol ve Zirai Ürünler Sanayi İnşaat Turizm Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, … sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacı şirket ile üçüncü kişi arasında yapılan sözleşmeye ilişkin damga vergisinin ödenmediğinden bahisle sözleşmenin dört nüsha olarak düzenlendiğinin kabulü ile davacı adına verginin bir katı tutarında kesilen ve tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle artırılan vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davacı ile … arasında 22/11/2008 tarihinde düzenlenen sözleşmeden doğan damga vergisinin ödenmediğinin … İcra Dairesince gönderilen 28/07/2011 tarih ve 2009/3229 sayılı yazısı ile davalı idareye bildirilmesi üzerine yapılan araştırma sonucu bahse konu sözleşmeden doğan damga vergisinin beyan edilmediği ve ödenmediği tespit edilmiş ve ilgili dönem matrahının takdiri için takdir komisyonuna sevk edildiği, takdir komisyonu kararı uyarınca dört nüsha olarak düzenlenen sözleşme üzerinden takdir edilen matraha göre tarh edilen damga vergisine bağlı olarak dava konusu vergi ziyaı cezasının tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle kesildiği anlaşılmıştır.
Nüshaların ayrı ayrı damga vergisine tabi tutulmasının nedeni her nüshanın herhangi bir hususu isbat veya belli etmek için müstakilen ibraz edilebilecek belge olmasıdır.
Yasalarımızda kat karşılığı inşaat sözleşmelerin dört nüsha düzenleneceği hususunda herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi bu kağıtların herhangi bir hususu ispat ve belli etmek için ibraz edilmek üzere dört nüsha düzenlenmelerini gerektiren bir durum da yoktur.
Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olduğundan, suret (örnek) olarak kullanılmak amacıyla düzenlendiği anlaşılan ve bu amaçla kullanılan söz konusu kağıtları nüsha olarak nitelendirmek belgenin gerçek mahiyetine ters düşeceği gibi hiçbir zaman nüsha olarak kullanılmayacak bir belgeyi nüsha olarak vergilendirme sonucunu doğurur ki böyle bir durumun kabul edilemeyeceği açıktır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 339. maddesi uyarınca, vergi ziyaı cezasının kesilmesine sebep olacak fiilin işlenmesinden dolayı önceden kesilen cezanın kesinleşmesinden sonra vergi ziyaı cezasının kesilmesine sebep olacak yeni bir fiilin işlenmesi hâlinde tekerrür hükümlerinin uygulanacağı tabiidir.
Diğer taraftan, vergi ziyaı cezasına 213 sayılı Kanun’un 341. maddesi hükmü uygulanmış ise de davacının 2011 yılında kesinleşen vergi ziyaı cezası nedeniyle 2008 yılına ilişkin olarak tekerrür hükmü uygulanması mümkün değildir.
Bu durumda, damga vergisine tabi kağıtların her nüshasının ayrı ayrı ve aynı oranda nispi damga vergisine tabi olması, ancak fazladan düzenlenen 3 nüshanın suret olarak bir nüshanın ise asıl olarak kabul edilmesi gerekliliği karşısında, bir nüsha üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının tasdiki, fazlaya ilişkin kısmının kaldırılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Mahkeme bu gerekçeyle dava konusu vergi ziyaı cezasının 6.187,50 TL tutarında kısmı yönünden davayı reddetmiş; fazlaya ilişkin kısmının kaldırılmasına karar vermiştir.
Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesinin, 11/02/2016 tarih ve E:2013/3975, K:2016/385 sayılı kararı:
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 705. maddesinin birinci fıkrasında, taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasının tescille olacağı öngörüldükten sonra, aynı Kanun’un 706. maddesinin birinci fıkrasında, taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmasının, resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlı olduğu hükmüne yer verilmiştir. 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan halinde mülkiyete müteallik resmi senetlerin, tapu sicil muhafızları veya memurları tarafından düzenleneceği belirtilmiştir. 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 60. maddesinde ise gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin yapılması noterlerin görevleri arasında sayılmıştır.
Tüm bu düzenlemelerden anlaşıldığı üzere taşınmaz mülkiyetinin devrini konu edinen sözleşmeler, ancak resmi şekilde yapılmak koşuluyla hukuki değere sahip bulunmaktadır. Sözleşmenin resmi şekilde yapıldığının kabulü ise tapu sicil görevlilerince veya noter tarafından düzenlenmiş olmasıyla mümkündür. Dolayısıyla olayda olduğu gibi taraflar arasında hariçte düzenlenen mülkiyet devrini amaçlayan sözleşmelerin ispat ve belli etme gücünün varlığından söz edilmesine hukuki olanak yoktur.
Bu itibarla, ortada Damga Vergisi Kanunu’nun 1. maddesi anlamında vergiye tabi kağıt bulunmadığından, dava konusu vergi ziyaı cezalı damga vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davayı kısmen reddeden vergi mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararın redde ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş; davalı idarenin temyiz istemini de bu nedenle reddetmiştir. Daire davalı idarenin karar düzeltme istemini reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, … sayılı sayılı ısrar kararı:
Olayda, davacı ile … arasında sözleşme düzenlendiği hususunun tartışmasız olması, kat karşılığı inşaat sözleşmesi her ne kadar resmi şekilde yapılmamış olsa da sözleşmenin, tarafların bir araya gelerek sözleşme yapma iradelerini ortaya koymuş olması gibi maddi bir olguyu ispata yaraması, Damga Vergisi Kanunu’nun aradığı “herhangi bir hususu ispat veya belli etmek” vasfına haiz olması, bu kapsamda … İcra Dairesine sunulması ve 6.187,50.-TL damga vergisi aslı konusunda ihtilaf yaratılmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu sözleşmenin damga vergisine tabi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Mahkeme, ilk kararında yer alan gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle kararın bozulan kısmında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Resmi şekilde düzenlenmeyen kat karşılığı inşaat sözleşmesinin damga vergisine tabi kağıt niteliğinde olmadığı belirtilerek aksi yönde verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, … sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3- Davacıdan hüküm altına alınan tutar üzerinden mahkemece karara bağlanan nispi harç mahsup edilmek suretiyle 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili hükümleri ve Kanun’a ek (3) sayılı Tarife uyarınca nispi harç alınmasına,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:

Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dokuzuncu Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.