Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/518 E. 2020/952 K. 23.09.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/518 E.  ,  2020/952 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/518
Karar No : 2020/952

TEMYİZ EDENLER :1- (DAVALI) …
VEKİLİ : …
2- (DAVACI) …
VEKİLİ : …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, ihracat hasılatının binde beşinin götürü gider olarak kurum kazancından indirilebileceği ileri sürülerek 25/04/2013 tarihinde ihtirazi kayıtla verilen 2012 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesine istinaden tahakkuk eden verginin kaldırılması ile verginin ödendiği tarihten mahkeme kararının vergi dairesine tebliği tarihine kadar geçen süre için hesaplanacak tecil faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi ve söz konusu indirimin yapılması halinde ortaya çıkacak sonraki yıla devreden zararın kabul edilmesi istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı:
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/1. maddesinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan ve Vergi Usul Kanunu uyarınca belgelendirilmesi gereken genel giderlere ilaveten yurt dışındaki işlerle ilgili giderlere karşılık olmak üzere hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla götürü giderin kazançtan indirilebileceği herhangi bir ispat şartına bağlı kalmaksızın kabul edildiğinden, götürü gider indirimi için belgesi temin edilemeyen bir harcamanın olduğunun ve bu harcamanın muhasebe kayıtlarına intikal ettirildiğinin ispatına gerek bulunmamaktadır. Dolayısıyla defter kayıtlarında belgesiz giderlerini muhasebeleştirmeyen davacının yurt dışındaki işleri ile ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü gider hesaplamayacağını kabul etmek mümkün değildir.
Bu durumda ihtirazi kayıtla verilen 2012 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesine istinaden davacı şirket adına tahakkuk eden vergide ve ertesi yıla devreden zararının kabul edilmemesinde yasal isabet bulunmamaktadır.
Mahkeme bu gerekçeyle tahakkuk eden vergiyi (davacının gelecek yıla devreden zararının … TL olarak kabulü suretiyle) kaldırmış, ödenen verginin kanuni faiziyle birlikte iadesine karar vermiştir.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin, 18/04/2018 tarih ve E:2014/3317, K:2018/3748 sayılı kararı:
Davalı tarafından ileri sürülen iddialar, kararın tahakkuk eden verginin kaldırılmasına ve iadesine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
6322 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önce, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin (4) numaralı fıkrasında, sadece 120. maddeye göre “vergi hatası” kapsamında iade edilecek vergilere ilişkin bir düzenleme yer almaktaydı. 6322 sayılı Kanun ile anılan maddede değişiklik yapıldıktan sonra “vergi hatası” kapsamında yapılacak iadelere ilişkin düzenleme (5) numaralı fıkrada ayrıca yer almış, (4) numaralı fıkrada ise fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin tecil faiziyle birlikte iadesi esası getirilmiş, verginin fazla veya yersiz tahsil edildiğinin tespitinin idarece veya mahkemece ortaya çıkarılmış olması hususunda ise bir ayrıma gidilmemiştir.
Bu durumda, Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin (4) numaralı fıkrasında, fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde, 6183 sayılı Kanun’a göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faizin uygulanacağı belirtildiğinden, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’na göre faiz ödenmesi gereken hallerde uygulanacak olan 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faize hükmeden mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle davacının temyiz istemini kabul ederek kararın faize ilişkin hüküm fıkrasını bozmuş, davalının temyiz istemini reddetmiş; davalının karar düzeltme istemini ise reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararının faize ilişkin hüküm fıkrasında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı tarafından, … Mahkemesi kararıyla iptal edilen Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin (4) numaralı fıkrasının, ihtirazi kayıtla verilen beyannameye istinaden tahakkuk eden vergilerin iadesiyle ilgili bir düzenleme olmadığı, dolayısıyla Anayasa Mahkemesi kararının işbu davayı etkilemeyeceği, olayda idarece cebren tahsil edilmiş bir vergi bulunmadığı, ihtirazi kayıtla verilen beyannameye istinaden tahakkuk eden vergilerin faiziyle birlikte iadesine hükmedilmesinin suistimallere sebebiyet verebileceği belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davacı tarafından, … Mahkemesince verilen karar üzerine yeniden düzenlenen Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca fazla ve yersiz olarak tahsil edilen vergi üzerinden tecil faizi hesaplanması gerektiği, bu yönde birçok yargı kararı bulunduğu, 3095 sayılı Kanun’da düzenlenen kanuni faizin kamu hukuku alanında uygulanamayacağı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından cevap verilmemiştir.
Davalı tarafından ise temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar tekrarlanarak davacının temyiz isteminin reddi gerektiği ileri sürülmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 6322 sayılı Kanun ile değişik (4) numaralı fıkrası uyarınca, uyuşmazlık konusu olayda kesinleşen mahkeme kararıyla iadesine hükmedilen verginin tecil faiziyle birlikte iadesi gerektiğinden davacının temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması; iade edilecek vergi üzerinden faiz hesaplanmaması gerektiği iddiasıyla davalı idarece yapılan temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacı tarafından, ihracat hasılatının binde beşinin götürü gider olarak kurum kazancından indirilebileceği ileri sürülerek 25/04/2013 tarihinde ihtirazi kayıtla verilen 2012 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesine istinaden tahakkuk eden verginin kaldırılması ile verginin ödendiği tarihten mahkeme kararının vergi dairesine tebliği tarihine kadar geçen süre için hesaplanacak tecil faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi ve söz konusu indirimin yapılması halinde ortaya çıkacak sonraki yıla devreden zararın kabul edilmesi istemiyle dava açılmıştır.
Mahkemece verilen ilk kararın tahakkuk eden verginin kaldırılmasına ve iadesine ilişkin hüküm fıkrası Danıştay Dördüncü Dairesince onanarak kesinleşmiş olup uyuşmazlık kesinleşen mahkeme kararı ile iadesine hükmedilen vergi üzerinden tecil faizine mi yoksa 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca kanuni faize mi hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.

İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 10/02/2011 tarih ve E:2008/58, K:2011/37 sayılı kararıyla iptal edilen (4) numaralı fıkrası 6322 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle 15/06/2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yeniden düzenlenmiş ve “Fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergiler, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihi, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte, 120’nci madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca Vergi Usul Kanunu’nun 6322 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle eklenen ve 15/06/2012 tarihinde yürürlüğe giren geçici 29. maddesinde ise “Bu Kanunun 112’inci maddesinin (4) numaralı fıkrası, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 6322 sayılı Kanun ile değişik (4) numaralı fıkrası ve bu fıkranın uygulanmasına ilişkin Kanun’un geçici 29. maddesinde yer alan hüküm gözetildiğinde, uyuşmazlık konusu olayda Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 6322 sayılı Kanun ile değişik (4) numaralı fıkrası uyarınca iadesine hükmedilen verginin tecil faiziyle birlikte iadesi gerekmektedir.
Ancak, dava dilekçesinde, verginin, ödeme tarihinden mahkeme kararının vergi dairesine tebliği tarihine kadar geçen süre için hesaplanacak faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istendiğinden, davacının talebiyle bağlı kalınarak karar verileceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, 3095 sayılı Kanun uyarınca faize hükmeden ısrar kararında hukuka uygunluk bulunmadığından davacının temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması; iade edilecek vergi üzerinden faiz hesaplanmaması gerektiği iddiasıyla davalı idarece yapılan temyiz isteminin ise reddi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E: …, K: … sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Davalının temyiz isteminin ise REDDİNE,
4-Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.