Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/485 E. 2019/686 K. 23.10.2019 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/485 E.  ,  2019/686 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2019/485
Karar No: 2019/686

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … (…)
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVACI): …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, 11/11/2011 tarihinde sevk edildiği takdir komisyonunca, 20/04/2012 tarihli vergi tekniği raporunu dayanak alan 26/09/2012 tarihli takdir komisyonu kararlarına istinaden 22/10/2012 tarihinde tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnameleriyle, 2006 yılı için re’sen salınan gelir vergisi ile aynı yılın tüm dönemlerine ait geçici vergi ve bir kat tutarında kesilen vergi ziyaı cezaları davaya konu yapılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davalı idare tarafından, dava konusu ihbarnamelerin 21/06/2012 tarihinde tebliğ edildiği, davanın süresinden sonra açıldığı savunulmakta ise de ihbarnamelerin 22/10/2012 tarihinde tebliğ edildiği, savunma dilekçesinde belirtilen tarihte tebliğ olunmadığı görülmüştür. Diğer yandan tebliğ alındısının incelenmesinden, tebligatın davacıya değil …’a tebliğ edildiği anlaşılmıştır. İhbarnamelerin davacının ikamet adresine tebliğ edilmek yerine kapıcı ve komşularının yönlendirmesiyle ikametgâh adresinin karşısında bulunan iş yerinde oğlu olduğunu söyleyen …’a tebliğ edildiği, iş yerinin davacının abisine ait olduğu ve davacının yurt dışında olduğu yönündeki beyanın yoklama fişi ile tutanak altına alındığı, bu haliyle ihbarnamelerin davacının ikamet adresi yerine -her ne kadar kardeşi de olsa- başka bir iş yeri adresinde oğluna tebliğ edilmesi karşısında davalı idarece yapılan tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varıldığından, davalı idarenin süre itirazına itibar edilmeyerek işin esasına geçilmiştir.
Davacının 2006 takvim yılında 23 adet gayrimenkul satışında bulunmak suretiyle ticari faaliyette bulunduğunun hakkında düzenlenen vergi tekniği raporuyla ortaya konulduğu, elde ettiği ticari kazançla ilgili beyan ve bildirimleri vermediğinden bahisle takdir komisyonuna sevk edildiği, takdir komisyonu kararına istinaden adına cezalı tarhiyatların yapıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda davacının takdir komisyonuna sevk edilmesi ve re’sen takdire gidilmesi yerinde ise de davacının ilgili dönemde gelir vergisine tabi bir teslim ve hizmetinin bulunup bulunmadığı, varsa bunun tutarının ne olduğu somut bilgi ve belgelerle saptanmadan yapılan işin türü, işyeri mevkii, emsali mükelleflerin beyan durumu gibi soyut ifadelerle matrah takdir edildiği, matrah takdirine ilişkin komisyon kararında tespit edilen matraha nasıl ulaşıldığına ilişkin somut tespitlerin yer almadığı, takdirin dayanağının takdir komisyonu kararı üzerinde gösterilmediği anlaşılmıştır. Oysa 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 31. maddesinin 8. bendinde takdir komisyonu kararında takdirin müstenidatının ve takdir hakkında izahatın bulunacağı hükme bağlanmış olup müstenidattan yoksun takdir edilen matrahlar üzerinden yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Mahkeme bu gerekçeyle cezalı tarhiyatları kaldırılmıştır.
Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin, 15/05/2018 tarih ve E:2014/9016, K:2018/4573 sayılı kararı:
Davacının 2006 yılında yirmi üç adet gayrimenkul satışı yaptığı, ancak bu satışlarla ilgili olarak mükellefiyet başvurusunda bulunmadığı, elde ettiği hasılat için belge düzenlemediği ve beyanname vermediğinden bahisle takdir komisyonuna sevk edildiği, davacı hakkında gayrimenkul satışlarına ilişkin ticari faaliyetine yönelik inceleme yapıldığı, inceleme neticesinde takdir komisyonuna veri teşkil etmek üzere 20/04/2012 tarihli vergi tekniği raporunun düzenlendiği, takdir komisyonunca bu rapor done alınarak takdir edilen matrah üzerinden cezalı tarhiyatların yapıldığı anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta, takdir komisyonunca matrahın vergi tekniği raporundaki veriler esas alınarak bulunduğu anlaşılmış olup Vergi Mahkemesince vergi tekniği raporu ile belirlenen matrah yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamıştır.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi müfettişi tarafından düzenlenen 20/04/2012 tarihli vergi tekniği raporundaki verilerden hareketle yapılan tarhiyatlarda, salt zamanaşımı süresini durdurmak amacıyla takdire sevk işleminin yapıldığı açık olduğundan ve uyuşmazlık konusu vergi ve cezalar 31/12/2011 tarihi itibariyle tarh zamanaşımına uğradığından, davacı adına 22/10/2012 tarihinde tebliğ olunan cezalı tarhiyatlarda bu yönden de hukuka uygunluk görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Yasal mevzuat çerçevesinde yapılan işlemlerde hukaka aykırılık bulunmadığı, aksi yöndeki ısrar karanın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Vergi Usul Kanununun 94. maddesi uyarıca dava konusu ihbarnamelerin davacının abisinin iş yeri adresinde … isimli şahsa tebliğinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Usulune uygun şekilde tebliğ edilmeyen dava konusu ihbarnameler içeriği vergi ve cezalar, dava dilekçesinde haberdar olunduğu belirtilen 21/06/2013 tarihi itibarıyla zamanaşımına uğramıştır. Bu nedenle tarhiyatın kaldırılması yolunda verilen ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmediğinden davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı, 2006 yılına ilişkin gayrimenkul alım ve satımlarını beyan etmediğinden bahisle 11/11/2011 tarihinde takdir komisyonuna sevk edilmiş, takdir komisyonunun 26/09/2012 tarihli kararı uyarınca 20/04/2012 tarihli vergi tekniği raporu dikkate alınmak suretiyle matrah tespit edilmiştir. Takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden 2006 yılı için gelir vergisi ile aynı yılın tüm dönemleri için geçici vergi tarh edilmiş ve bir kat tutarında vergi ziyaı cezası kesilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamelerin davacının ikametgâh adresine tebliğe çıkarıldığı, ancak kapıcı ve komşuların yönlendirmesiyle ihbarnamelerin davacının ikametgâh adresinin karşısında bulunan davacının abisi olan …’ın iş yeri adresinde … isimli şahsa 22/10/2012 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise 17/07/2013 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 93 ilâ 109. maddelerinde tebliğ esasları, tebliğin muhatapları, posta ve ilan yoluyla tebliğler ile memur eliyle tebliğ ve tebliğ yerine geçen işlemler düzenlenmiş, tebligatın nerede, nasıl ve kimlere yapılacağı belirlenmiştir.
Kanunun 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, şu kadar ki ilgilinin kabul etmesi şartıyla tebliğin daire veya komisyonda yapılmasının mümkün olduğu kurala bağlanmıştır.
“Tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94. maddenin 1. fıkrasında, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı; 2. fıkrasında, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının yeterli olacağı; 2365 sayılı Kanunun 18. maddesiyle eklenen 3. fıkrasında ise kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin, ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Vergi Usul Kanununun 113. maddesinde, zamanaşımı, süre geçmesi nedeniyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmıştır. Kanunun 114. maddesinin birinci fıkrasında, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı; 6009 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişen ikinci fıkrasında ise vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durduracağı, duran zamanaşımının mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam edeceği, ancak işlemeyen sürenin her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamayacağı hükme bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Belirtilen düzenlemeler uyarınca, dava konusu ihbarnamelerin davacının abisinin iş yeri adresinde tebliğinin 213 sayılı Kanunun 94. maddesine uygun düşmediği açıktır.
Takdir komisyonunun vergi dairesine tevdiini takip eden tarihten itibaren kalan zamanaşımı süresi içinde usulune uygun şekilde tebliğ edilmeyen dava konusu ihbarnameler içeriği vergi ve cezalar, dava dilekçesinde haberdar olunduğu belirtilen 21/06/2013 tarihi itibarıyla zamanaşımına uğradığından, cezalı tarhiyatın kaldırılması yolunda verilen ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. Maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/10/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.