Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/455 E. 2020/1029 K. 07.10.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/455 E.  ,  2020/1029 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/455
Karar No : 2020/1029

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı – … (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, ikrazatçılık faaliyetinde bulunmak suretiyle gelir elde ettiği ve bu gelirini beyan dışı bıraktığından bahisle düzenlenen vergi tekniği raporunu dayanak alan vergi inceleme raporuna istinaden re’sen tarh edilen 2009 yılının Ocak-Mart dönemine ilişkin geçici vergi ile verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davacının ve … isimli şahsın iş yeri ve ikâmetgah adreslerinde 11/05/2011 tarihinde yapılan polis aramasında el konulan çek, senet ve muhtelif evrakın ikrazatçılık faaliyeti kapsamında incelenmesi istenmiştir. Davacının 2006 ilâ 2011 yıllarına ilişkin hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde tespit edilen hususlarla ilgili olarak vergi tekniği raporu düzenlenmiştir.
Anılan rapora göre, … isimli şahıs tarafından, …’ın tehdit, şantaj ve izinsiz ikrazatçılık suretiyle kendisini dolandırdığı yönünde yaptığı ihbar üzerine adli soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturma kapsamında el konulan evrakın büyük kısmında anılan şahıs borçlu olarak yer almaktadır. … tarafından …’na 2005-2007 yıllarında 122.000,00 TL tutarında para transferi yapılmış ancak anılan şahıs tarafından …’a daha fazla tutarda para transferi gerçekleştirilmiştir. …’nun 18/05/2011 tarihinde vergi müfettişine yaptığı açıklamada …’dan borç alındığı hususunun ihbar dilekçesinde sehven yazıldığı belirtilmiş, gerçek durumun, … ve … ile birlikte 2006 yılında … …at suyunun değerlendirilmesi kapsamında yerli ve yabancı yatırımcıya danışmanlık hizmeti vermek için yapılacak bir iş kapsamında … tarafından yapılan 900.000,00 TL tutarındaki para transferinden … ve kendi hissesine düşen 600.000,00 TL sermaye borçlanması olduğu, ancak, daha sonra bu borç kapsamında verilen çek ve senetlerin tutarının çok daha yüksek tutarlara ulaştığı ifade edilmiştir.
Anılan şahıs 05/09/2012 tarihli ifadesinde ise …’ın paraları ne şekilde çalıştırdığını bilmediğini, çok sayıda gayrimenkul aldığını ve çok sayıda gayrimenkule el koyduğunu duyduğunu beyan etmiştir.
…, … ile daha önce dost olduklarını, 1993 yılına kadar iş ilişkilerinin sorunsuz devam ettiğini, 1993 yılından 2001 yılına kadar iş ilişkisi nedeniyle borç verdiğini, ödemelerin geciktiğini ve çeklerin vadesinin 2006 yılına kadar uzatıldığını, ancak faiz işletilmediğini, 2009 yılına kadar anılan şahsa borç para vermeye devam ettiğini, evinde ve iş yerinde yapılan aramalarda alacağını gösterir çek ve senetlerin dışında herhangi bir tapu ipoteği veya başka bir teminata rastlanmadığını ifade etmiştir.
Raporun borç miktarı ve yürütülen faize ilişkin kısmında, … ile … arasındaki borç ilişkisinin 1995 yılından beri devam ettiği, ödünç verilen tutarlar elden verilmesi nedeniyle belgelenemediğinden miktarı hususunda net bir tespit yapılamadığı belirtilmiştir.
Davacının, faiz karşılığı ödünç para verme faaliyetinden 2009 yılında elde ettiği kazancın tespitine yönelik olarak düzenlenen vergi inceleme raporuna göre …, … ve … isimli şahıslar ile … Anonim Şirketi’ne ödünç para vermiş, mukabilinde çek ve senet almıştır. Ana para tutarı değişmemiş, alınan çek ve senetler çok amaçlı kullanılmıştır. …’na verilen ödünç paralar karşılığında 2009 yılında 352.600,00 TL faiz geliri elde edilmiştir. Yapılan polis aramasında …’a ait 6 adet taşınmaz fotokopisi ile 150.000,00 $ tutarında senet ele geçirilmiştir. Yapılan hesaplamaya göre kişiye verilen ödünç paralar karşılığında 61.560,00 TL tutarında faiz geliri elde edilmiştir. … Anonim Şirketi’nden elde edilen faiz geliri ise 34.437,00 TL’dir.
Danıştayın yerleşik içtihatları ile yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında önemli miktarlardaki paraların günün ekonomik koşullarında karşılıksız olarak alınıp verilemeyeceği kabul edilmiş, bir yılda birden çok kişiye veya aynı kişiye birden çok yılda borç para verilmesi ikrazatçılık olarak değerlendirilmiş, borç para verme işlemlerinde faizin peşin alındığı, alacağın senet veya ipotek tesisi suretiyle güvenceye bağlanmasının da faiz alındığına delil teşkil edeceği belirtilmiştir.
Vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esas olup bu hususun her türlü araştırma ve inceleme yapılarak somut verilerle ortaya konulması zorunludur. Bu itibarla karşıt inceleme yapmak ve olayla ilgisi tabii ve açık olan kişilerin ifadesine başvurmak gibi her türlü araştırmanın yapılması gerekmektedir. Verginin kanuniliği ilkesinin bir sonucu olarak kişisel düşünce, varsayım ya da kanaate dayalı olarak vergilendirme yapılması hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Uyuşmazlıkta, vergi tekniği raporu ve vergi inceleme raporlarıyla … isimli şahsın …’dan muhtelif tarihlerde ödünç paralar aldığı yönündeki ifadesi ve davacı uhdesinde bulunan … isimli şahsa ait tapu fotokopileri ve senetlere istinaden, bu kişiler tarafından ödünç alınan paralar karşılığında ödenen tutarların dikkate alınmasıyla yapılan hesaplamalarla matrahın tespit edildiği görülmekteyse de davacının faiz karşılığında ödünç para verme işini mutad meslek haline getirdiği şeklinde ulaşılan sonuç, şikayetçi olan kişinin ifadesine dayandırılmıştır. Konuyla ilgili kişilerin ifadesine başvurulmamış, vergi tekniği raporunda para hareketlerinin birçoğunun teyidi sağlanmamıştır.
… ve … arasındaki borç alacak ilişkisinin 1995 yılından bu yana devam ettiği tespit edilmiş olmakla birlikte miktarı konusunda ödünç verilen tutarların elden yapıldığı ve belgelenmediği bilgisi nedeniyle net bir tespit yapılamadığı, tamamen şikayetçinin ifadesi doğru kabul edilmek suretiyle sonuca gidildiği, konuyla ilgili diğer kişinin ifadesine başvurulmadığı görülmüştür.
Bu durumda, davacının faiz karşılığı borç para verdiği hususu somut olarak ortaya konulamadığından, varsayım ve kanaate dayanılarak düzenlenen vergi tekniği ve vergi inceleme raporlarına göre yapılan dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmamıştır.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle cezalı tarhiyatı kaldırmıştır.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 01/11/2017 tarih ve E:2014/2119, K:2017/7257 sayılı kararı:
Davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporuna göre, davacı alacaklarına karşılık …’ndan çok sayıda çek ve senet almış ve bunları tahsil etmek için banka ve üçüncü kişileri (misal olarak …, …, …, …, …, …, … isimli şahıslar) kullanmıştır. Bu hususu gizlemek için ortaklık ilişkileri oluşturmaya çalışmıştır.
Davacının …’na verdiği paraları … firması ile ortaklık yapılmasına dayandırdığı bilgisinin, alıkonulan çek ve senetlerle bir ilgisi bulunmamaktadır. … isimli şahıs beyanında Av. …’dan alacağına karşılık … ‘nun evraklarının kendisine verildiğini ve ödenmemesi üzerine icra takibi başlattığını, ancak …’ın yargıya intikal ettiğini öğrenmesi üzerine yaklaşık 350.000,00 TL’yi almaktan vazgeçmeyi düşündüğünü ifade etmiştir. … ise ifadesinde bunun tam tersine …’ı tanımadığını, evraklarının aramada ele geçirilmesinin sebebinin Av. … tarafından bunların kendi evrakları arasına karıştırılması olduğunu düşündüğünü beyan etmiştir. Davacının tanımadığını beyan ettiği …’ın bir anda 350.000,00 TL alacaktan vazgeçmeyi düşünmesi çelişki oluşturmaktadır.
Ayrıca davacı tarafından 31/03/2010 tarihinde Av. …’a icra takibi yapması için gönderilen çek-senet listesinde yer alan, alacaklısı … olan … nolu 25/12/2009 vade 56.900,00 TL tutarlı çekin … İcra Müdürlüğünde icrada olduğu tespit edilmiştir. … tarafından tahsil edilmek istenen evraka ilişkin bir protokol örneği de yine davacının iş yerinde yapılan aramada ele geçirilmiştir.
… isimli şahıs kendiliğinden müfettişliğe gelerek verdiği ifadesinde, davacının abisi …’ı tefeci olarak tanıdığını, davacıyı bu şekilde tanımadığını, sonradan araştırınca davacının da ikrazatçılık yaptığını öğrendiğini ve sonrasında bu nedenle görüşmediğini, bu bilgileri kendisine davacının muhasebecisi …’in söylediğini beyan etmiştir.
…’ın …’yü tanımadığını beyan etmesine rağmen ele geçirilen senetlerin içerisinde alacaklı kısmında … isminin yazdığı ve bu senetlere ait el yazısı ile düzenlenen döküm listesinde “sevilde” “sevil” ibareli notların düşüldüğü görülmüştür. Anılan şahıs adına düzenlenen 25/10/2009 tarih ve 300.000,00 TL miktarlı çeke ilişkin “25/06/2010 tarihine ertelendi” ifadesinin yer aldığı da tespit edilen hususlar arasındadır.
Davacı tarafından …’na devamlı surette borç para verildiği, faiz hesaplanıp alacağa karşı kıymetli evrak alındığı, ödenmeyenler için faiz ilavesi ile yeni evrak tanzim edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının ödünç para verme faaliyetini devamlı suretle yaptığı ve bu işi meslek haline getirdiği sonucuna varıldığından, davalı tarafından tespit edilen matrah ve bu matrah üzerinden yapılan tarhiyat yerinde olup aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuş; davacının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Davacı adına, ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğundan bahisle 2009 yılının Ocak dönemi için vergi ziyaı cezalı olarak re’sen tarh edilen banka ve sigorta muamaleleri vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davada … Vergi Mahkemesinin … tarih E:…, K:… sayılı kararıyla dava konusu vergi ve cezanın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Vergi mahkemesi, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Israr kararının hukuka aykırı olduğu belirtilerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Israr kararının hakkaniyete uygun olduğu belirtilerek davalının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Danıştay Dördüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması ve tarhiyata esas alınan matrahın ve bu matrah üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının hukuka uygunluğu incelenerek bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Dördüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması ve tarhiyata esas alınan matrahın ve bu matrah üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının hukuka uygunluğu incelenerek bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

XX – KARŞI OY:
Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.