Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/387 E. 2020/31 K. 29.01.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/387 E.  ,  2020/31 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/387
Karar No : 2020/31

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF (DAVACI) :
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte faturaları kayıtlarına intikal ettirmek suretiyle haksız olarak katma değer vergisi indiriminde bulunması ve iade alması nedeniyle vergi inceleme raporu uyarınca 2003 yılının Mart ilâ Haziran, Ağustos ilâ Aralık dönemlerine ilişkin olarak re’sen tarh edilen katma değer vergileri, üç kat tutarında kesilen vergi ziyaı cezaları ile Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 2003 yılı için kesilen özel usulsüzlük cezası davaya konu yapılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
… hakkındaki tespitlerin değerlendirilmesinden, anılan mükelleflerin sahte fatura ticareti yaptıkları yönünde hukuken geçerli somut bir tespitin bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, bu mükelleflerin davacı adına düzenlediği faturalardan kaynaklanan cezalı tarhiyatlarda hukuki isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan, … hakkındaki tespitlerin değerlendirilmesinden, anılan mükellefin düzenlediği faturaların sahte olduğu sonucuna varılmış olup bu mükellefin davacı adına düzenlediği faturalardan kaynaklanan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Cezayı gerektiren yasal unsurların bir arada gerçekleşmediği sonucuna ulaşıldığından kesilen özel usulsüzlük cezasında da hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Mahkeme bu gerekçeyle …’ın düzenlediği faturalardan kaynaklanan vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri yönünden davayı reddetmiş, diğer mükelleflerin düzenlediği faturalardan kaynaklanan vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile özel usulsüzlük cezasını kaldırmıştır.
Tarafların temyiz istemlerini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin, 26/12/2016 tarih ve E:2016/970, K:2016/6632 sayılı kararı:
Tarafların ileri sürdüğü iddialar, kararın, …’ın düzenlediği faturalardan kaynaklanan vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrası ile özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davacı şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda, 2003 yılına ilişkin yasal defter ve belgelerin ibrazına ilişkin olarak düzenlenen … tarih ve … sayılı yazının tebliğinin sağlanması için … Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne gönderildiği, Vergi Dairesince düzenlenen 26/03/2007 tarihli adres tespit tutanağında şirket müdürü …’in … tarihinde …adresine nakil gittiğinin tespit edildiği, bunun üzerine …’in bilinen yeni adresine … tarih ve … sayılı defter belge isteme yazısının tebliğinin sağlanması için … Vergi Dairesi’ne gönderildiği, Vergi Dairesince …’in ikametgah adresinde düzenlenen 10/09/2007 tarihli adres tespit tutanağında ilgilinin bilinen adreste ikamet ettiği, bu adrese defalarca gidildiği, evde olmadığından bırakılan görüşme mektuplarına icabet etmediği ve tebligatın yapılamadığının belirtildiği, ayrıca adı geçen kişinin ikametgah adresine … tarih ve … sayılı defter ve belge isteme yazısının … kanalıyla gönderildiği, davacının adresine tevziat saatlerinde müteaddit defa gidildiği, adreste bulunamaması, tayin edilen gün ve saatte adreste bulunması için bırakılan ihbarnameye icabet etmediği belirtilmek suretiyle tebligatın yapılamayarak iade edildiği görülmektedir.
Bu durumda, ilgili dönemde ödenen vergilerin indirilebilmesi ya da iade alınabilmesi için indirime ve iadeye konu belgelerin kanuni defterlere usulüne uygun olarak kaydedildiği ve idarece yapılacak her türlü incelemeye elverişli olduğu hususlarının, istenildiği takdirde yükümlü tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Davacı tarafından, bu kayıt ve tevsik yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle iade şartları gerçekleşmemiş olup bu nedenle Vergi Mahkemesi kararının cezalı tarhiyatların kaldırılması yolunda verilen hüküm fıkrasında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararın, …’ın düzenlediği faturalardan kaynaklanan vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri yönünden davanın reddi yolundaki hüküm fıkrası ile özel usulsüzlük cezasının kaldırılması yolundaki hüküm fıkrasını onamış; diğer mükelleflerin düzenlediği faturalardan kaynaklanan vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması yolunda verilen hüküm fıkrasını bozmuş; davalının karar düzeltme istemini ise reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararının bozulan hüküm fıkrasında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Hukuka aykırı olan ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden reddi ile işin esası yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Danıştay Dördüncü Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Usul Yönünden:
Davacı, 7143 sayılı Kanun’un 3. maddesinden yararlanmak için öngörülen başvuru süresi içinde yapılandırma talebinden vazgeçtiğini davalı idareye bildirdiğinden davanın konusunun kalmadığından bahsedilemeyecek olup davacının feragat beyanı dikkate alınmayarak uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığına oyçokluğuyla karar verilmiştir.
… bu görüşe aşağıdaki gerekçeyle katılmamıştır:
7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 9. maddesinin 13. fıkrasının (a) bendinde, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunan ve ilgili maddeler uyarınca dava açmamaları veya açılan davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları gereken borçluların, bu Kanun hükümlerinden yararlanabilmeleri için ilgili maddelerde belirlenen başvuru sürelerinde, yazılı olarak bu iradelerini belirtmelerinin şart olduğu, borçlularca, Kanun hükümlerinden yararlanılmak üzere davadan vazgeçilmesi hâlinde idarece de ihtilafların sürdürülmeyeceği; (b) bendinde ise davadan vazgeçme dilekçelerinin ilgili tahsil dairesine verileceği ve bu dilekçelerin tahsil dairelerine verildiği tarihin, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak dilekçelerin ilgili yargı merciine gönderileceği hükme bağlanmıştır.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıştır. 6100 sayılı Kanun’un 447. maddesinde, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerinin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesi ile gönderme yapılmış sayılan 6100 sayılı Kanun’un 307. maddesinde, feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 311. maddesinde ise feragatin kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı, irade bozukluğu hallerinde feragatin iptalinin istenebileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Mahkemece ısrar kararı verilmeden önce, davacı tarafından 19/07/2018 tarihinde davalı idareye yapılan başvuruyla, dava konusu cezalı tarhiyatların 7143 sayılı Kanun’un 3. maddesi kapsamında yapılandırılması istenilerek yapılandırılan borçlarla ilgili işbu davadan vazgeçildiği davalı idareye bildirilmiştir. Davacının başvuru dilekçesi, davalı idarenin 25/07/2018 tarihinde mahkeme kaydına alınan dilekçesi ekinde dava dosyasına sunulmuştur.
Davacı tarafından davalı idareye 31/07/2018 tarihinde yapılan başvuruyla ise yapılandırma talebini içeren dilekçenin sehven verildiği belirtilerek yapılandırmanın iptali istenmiştir. Bu durum, davacı ve davalı idare tarafından ısrar kararının verilmesinden önce mahkemeye bildirilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafından sehven yapılandırma talebinde bulunulduğu ileri sürülmüş ise de belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca davacının feragat beyanı kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracak olup irade bozukluğu hallerinin bulunması durumu haricinde davacının feragat beyanından vazgeçmesi mümkün değildir. Davacı hakkında, irade bozukluğu hallerinin bulunduğu yolunda verilmiş herhangi bir mahkeme kararı da bulunmamaktadır.
Öte yandan, 7143 sayılı Kanun’un 3. maddesinden yararlanmak için öngörülen başvuru süresi içinde davacının feragat beyanından vazgeçmesi belirtilen durumu değiştirecek nitelikte bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, konusu kalmayan dava hakkında mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerekmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 22. maddesinin (2) numaralı fıkrasındaki 15. maddede sayılan sebeplerden biri ile veya yargılama usulüne ilişkin meselelerde azınlıkta kalanların işin esası hakkında da oylarını kullanacaklarına ilişkin kural ve Kurulumuzun usule ilişkin meselelerde azınlıkta kalanların diğer usuli meselelerde ve nihai kararda oy kullanacaklarına dair içtihadı uyarınca usuli mesele yönünden karşı oyda kalanlar esas yönünden oylamaya katılmıştır.

Esas Yönünden:
Temyize konu mahkeme kararının ısrar hükmü aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın değinilen hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
Vergi mahkemesi kararının, …dışındaki diğer mükelleflerin düzenlediği faturalardan kaynaklanan vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması yolunda verilen hüküm fıkrası, indirime veya iadeye konu belgelere ilişkin kayıt ve tevsik yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle iade şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle bozulduğundan, faturaların sahte olup olmadığına ilişkin temyiz incelemesi yapılmamış olup, bu incelemenin Kurulumuzca değil, ilk derece yargı yerince verilen kararları temyizen incelemekle görevli vergi dava dairesince yapılması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin ısrar hükmü yönünden REDDİNE,
2- … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, … dışındaki diğer mükelleflerin düzenlediği faturalardan kaynaklanan vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması yolunda verilen hüküm fıkrası temyizen incelenmek üzere dosyanın Danıştay Dördüncü Dairesine GÖNDERİLMESİNE,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/01/2020 tarihinde usulde ve esasta oyçokluğuyla karar verildi.

XX – KARŞI OY:
Açılan bir davada idarece ileri sürülmemiş ancak idari yargı yerince dosyanın incelenmesi sonucu başka bir neden saptanmış ve idarece ileri sürülen nedenin hukuken geçerli olmadığı belirlenmiş ise idarenin ileri sürdüğü neden bir yana bırakılarak dosyadan saptanan nedene göre uyuşmazlığın çözümlenebilmesine idare hukukunda “sebep ikamesi” adı verildiği bilinen bir olgudur. Dosyadan saptanan bu nedenin dava konusu işlemin tesisini haklı kılacak nitelikte olması durumunda davanın reddine karar verilebilecektir.
Yargı yerince sebep ikamesi yapılarak karar verilebilmesi için öncelikle davalı idare tarafından ileri sürülen sebebin hukuka aykırılığının saptanması gerekmekte olup ikinci aşamada idarece ileri sürülmemiş hukuka uygun başka bir sebebe dayanılarak uyuşmazlık çözümlenebilecektir.
Uyuşmazlık konusu olayda ise sahte faturaları kayıtlarına intikal ettirmek suretiyle haksız olarak katma değer vergisi indiriminde bulunması ve iade alması nedeniyle davacı adına tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisine karşı açılan davada, mahkemece faturaların sahte olup olmadığı hususu incelenerek karar verilmiştir. Danıştay Dördüncü Dairesince ise faturaların sahte olup olmadığı hususu incelenmeyerek sebep ikamesi yapılmak suretiyle karar verilmiş; defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle indirime veya iadeye konu belgelere ilişkin kayıt ve tevsik yükümlülüğünün yerine getirilmediği, dolayısıyla da iade şartlarının gerçekleşmediği gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
Yargı yerince, sebep ikamesi yapılmadan önce davalı idare tarafından ileri sürülen sebebin hukuka aykırı olduğunun tespitinin gerekmesi karşısında, ısrar kararına yönelik temyiz incelemesinde öncelikle faturaların sahte olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Faturaların sahte olmadığı sonucuna varılması durumunda ise hukuka uygun olan başka bir sebebe dayanılarak karar verilmesi mümkündür.
Bu nedenle, temyiz istemine konu kararın ısrar hükmü yönünden reddi ile işin esası yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Danıştay Dördüncü Dairesine gönderilmesi gerektiği oyu ile karara gerekçe yönünden katılmıyoruz.

XXX – KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.