Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/204 E. 2019/915 K. 13.11.2019 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/204 E.  ,  2019/915 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/204
Karar No : 2019/915

TEMYİZ EDEN (DAVALI): .. Vergi Dairesi Başkanlığı -…
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI): …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Tasfiye Halinde … Şirketi’nin 2008 ilâ 2011 takvim yılları muhtelif vergi türleri ve vergilendirme dönemlerine ilişkin beyannamelerinin kanuni süresi içerisinde elektronik ortamda verilmediğinden bahisle kanuni temsilcisi olan davacı adına 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının iptali istenilmektedir.
… Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davacının temsilcisi olduğu şirket tarafından 25/11/2008 tarihli posta alındılı dilekçe ile 31/07/2007 tarihi itibariyle faaliyetin sona erdirildiği ve şirketin kapatıldığı hususunun idareye bildirildiği, şirkete ait basılı belgelerin iptal edildiği, 28/09/2009 tarihli Gelir İdaresi Başkanlığı Yönetim Bilgi Sistemi çıktısında işi bırakma tarihinin 31/07/2007 olarak belirtildiği, davalı idarece savunma dilekçesi ekinde sunulan, kayıtları silinen mükelleflere ilişkin bilgi formunda da terk tarihinin 31/07/2007 olarak yazıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 31/07/2007 tarihinden sonra faaliyet gösterdiğine dair bir tespit bulunmayan şirketin, anılan tarih itibariyle mükellefiyetinin terkini gerektiğinden beyanname verme yükümlülüğünden de söz edilemeyecektir.
Kaldı ki, 31/07/2007 tarihi itibariyle mükellefiyet kaydı silinen şirket tarafından istenilse dahi elektronik ortamda beyanname verilmesinin mümkün olamayacağı da dikkate alındığında dava konusu özel usulsüzlük cezalarında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle özel usulsüzlük cezalarını kaldırmıştır.
Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin, 14/03/2018 tarih ve E:2015/3416, K:2018/2581 sayılı kararı:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 161 ve 162. maddeleri dikkate alındığında tasfiye halinde olan şirketin vergi mükellefiyetinin devam ettiği ve buna bağlı olarak vergisel ödevlerin bu dönemde de yerine getirilmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda, tasfiyeye girmiş olan şirketin mükellefiyeti tasfiye sonu beyanının tescil olunduğu, tüzel kişiliğin sona erdiği 04/08/2011 tarihine kadar devam edeceğinden kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi mahkemesi, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezalarının mevzuata ve hukuka uygun olduğu belirtilerek aksi yöndeki ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan ısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin REDDİNE,
2- … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/11/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.