Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/203 E. 2019/883 K. 13.11.2019 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/203 E.  ,  2019/883 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/203
Karar No : 2019/883

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF (DAVACI) :
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 6327 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesi kapsamında yapılan iade başvurusunun kısmen reddine ilişkin işlemin iptali ve fazladan kesilen ve iade edilmeyen verginin iadesi istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
6327 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde, 07/10/2001 tarihinden sonra akdedilmiş bireysel emeklilik ve şahıs sigorta poliçeleri ile ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından yapılan ödemeler üzerinden tevkif edilerek ödenen vergilerin, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesine bu Kanunla eklenen dördüncü fıkra hükmüne göre belirlenen menkul sermaye iradı üzerinden bu Kanunun yayımlandığı tarihte yürürlükte olan orana göre hesaplanan tutarı aşan kısmının, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde hak sahiplerince tevkifatın yatırıldığı vergi dairelerine başvurulması ve dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun düzeltmeye ilişkin hükümleri uyarınca red ve iade edileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Davacının yararlananı olduğu … Vakfının 26/09/2008 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında, 4632 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 5. fıkrası uyarınca vakfın tüm üyelerinin birikimlerinin %85’inin bireysel emeklilik sistemine aktarılmasına ve aktarımın yapılacağı şirketin … Anonim Şirketi olmasına karar verilmiştir. Bu karara istinaden 24/12/2008 tarihinde davacı ile … Anonim Şirketi arasında … numaralı gruba bağlı bireysel emeklilik sözleşmesi akdedilmiştir. Bireysel emeklilik sözleşmesinin 15/01/2009 tarihinde sonlandırılması sonucu davacıya ödeme yapılırken Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca 115.912,48 TL gelir vergisi kesintisi yapılmıştır. Sonrasında davacı tarafından 31/07/2012 tarihli dilekçe ile 6327 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi kapsamında davalı idareye başvuruda bulunularak söz konusu bireysel emeklilik sözleşmesine istinaden tarafına yapılan ödeme üzerinden tevkif edilerek ödenen vergilerin Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesine eklenen dördüncü fıkra hükmüne göre belirlenen menkul sermaye iradı üzerinden bu Kanun’un yayımlandığı tarihte yürürlükte olan orana göre hesaplanan tutarı aşan kısmının iadesi isteminde bulunulmuştur. Bunun üzerine davalı idare tarafından davacıya 09/06/2014 tarihinde nakden 2.406,42 TL stopaj iadesi yapılmıştır. Davacı tarafından yapılan stopaj iadesinin eksik olduğundan bahisle iade başvurusunun kısmen reddine ilişkin söz konusu işlemin iptali ve fazladan kesilen ve iade edilmeyen stopaj tutarının iadesi istemiyle işbu dava açılmıştır.
Olayda, davacının, … Vakfı nezdinde olan birikimlerinin bireysel emeklilik sistemine 4632 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 5. fıkrası uyarınca aktarılmış olması ve söz konusu aktarımın 26/09/2008 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan karara istinaden 24/12/2008 tarihinde akdedilen bireysel emeklilik sözleşmesi ile yapılmış olması hususları karşısında, uyuşmazlığın çözümü için, 4632 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin aktarımın yapıldığı söz konusu tarihte yürürlükte bulunan şeklinin incelenmesi gerekmektedir.
4632 sayılı Kanun’un söz konusu aktarımın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan geçici 1. maddesinin 5. fıkrasında, yetkili organlarınca karar alınması kaydıyla, üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketindeki emekliliğe yönelik birikimler ve taahhütlere ilişkin tutarların kısmen veya tamamen bu fıkranın yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıl içinde yapılmak kaydıyla ve Müsteşarlıkça belirlenecek esaslar çerçevesinde bireysel emeklilik sistemine veya yıllık gelir sigortalarına aktarılabileceği, birikimlerin veya taahhütlere ilişkin tutarların ödenmesine yönelik gayrimenkul satışları dahil olmak üzere aktarımlarla ilgili işlemlerin, her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu, bu muafiyetin, doğabilecek gelir vergisi yükümlülüğünü de kapsadığı, bu fıkra kapsamında yıllık gelir sigortalarına intibak ettirilenlerden veya emeklilik sözleşmesi akdetmiş olan katılımcılardan giriş aidatı alınmayacağı ve aktarılan tutar üzerinden herhangi bir kesinti yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Bu doğrultuda, davacının yararlananı olduğu … Vakfındaki birikimlerinin 4632 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 5. fıkrası uyarınca bireysel emeklilik sistemine aktarımında aktarılan tutar üzerinden herhangi bir kesinti yapılamayacağı açık olmakla davacıya iade edilecek tutar hesaplanırken söz konusu vakıftan aktarılan tutarın tamamının anapara olarak dikkate alınması gerekmektedir. Bu durumda yukarıda yer verilen 6327 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri uyarınca davacının sistemden elde ettiği irat toplamı olan 5.391,37 TL üzerinden stopaj tutarının hesaplanması, hesaplanan tutarı aşan kısmının ise davacının 6327 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi uyarınca yapmış olduğu başvuru sonucu tarafına yapılan iade de göz önünde bulundurularak davacıya iade edilmesi gerekmektedir.
Mahkeme bu gerekçeyle dava konusu işlemi iptal ederek, 5.391,37 TL üzerinden hesaplanan vergi tutarını aşan kısmın daha önce yapılan iade de göz önünde bulundurularak iadesine karar vermiştir.
Davalı idarenin temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin, 16/04/2018 tarih ve E:2015/9867, K:2018/3670 sayılı kararı:
Gelir Vergisi Kanunu’nun “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94. maddesinin 15/a bendinde, 75. maddenin 2. fıkrasının (15) numaralı bendinin (a) alt bendinde yer alan menkul sermaye iratlarından gelir vergisi tevkifatı yapılacağı belirtilmiştir. Anılan Kanun’un “Menkul Sermaye İradı” başlıklı 75. maddesinin birinci fıkrasında, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğu; aynı maddenin 15/a bendinde ise tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından on yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemelerin menkul sermaye iradı sayılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinde, on yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemelerin menkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır. Bu hüküm menkul sermaye iradının tarifi ile birlikte değerlendirildiğinde, ödemelerden kastedilenin, bireysel emeklilik sisteminden prim ödeyerek ayrılan davacıya ödenen tutarın (anapara dahil) tamamı değil, elde edilen gelir olduğu, dolayısıyla elde edilen gelirin menkul sermaye iradı kabul edilmesi ve tevkifatın bu miktar üzerinden yapılması gerektiği anlaşılmaktadır.
28/03/2001 tarih ve 4632 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 03/06/2007 tarih ve 5684 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile getirilen ve 13/06/2012 tarih ve 6327 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile değişik 5. fıkrasında, yetkili organlarınca karar alınması kaydıyla üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketleri nezdinde 16/04/2012 tarihi itibarıyla mevcut bulunan emeklilik taahhüt planları kapsamındaki yurt içi ya da yurt dışındaki birikimler ve taahhütlere ilişkin tutarların (plan esaslarına göre aktarım tarihine kadar mutat yapılan ödemeler nedeniyle oluşanlar dahil), 31/12/2017 tarihine kadar kısmen veya tamamen bireysel emeklilik sistemine aktarılabileceği hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 6. fıkrasında, 5. fıkra kapsamında bireysel emeklilik sistemine aktarılan tutarların gelir vergisinden müstesna olduğu, (Ek cümle: 03/04/2013-6456/35 md.) Müsteşarlıkça uygun görülen programlı geri ödeme tutarları hariç, aktarım tarihinden itibaren üç yıl içinde katılımcı tarafından malûliyet ve ölüm haricindeki bir nedenle aktarılan birikimlerin bir kısmının veya tamamının alınarak sistemden çıkılması durumunda, aktarım nedeniyle istisnadan yararlanılan tutar üzerinden yüzde 3,75 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı; 11. fıkrasında ise bu kapsamda aktarılan tutarların aktarım sonrasında Gelir Vergisi Kanunu’nun bireysel emeklilik sistemine ilişkin hükümleri çerçevesinde vergilendirileceği düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasa hükümlerinin değerlendirilmesinden yetkili organlarınca karar alınması kaydıyla üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketleri nezdinde 16/04/2012 tarihi itibarıyla mevcut bulunan emeklilik taahhüt planları kapsamındaki yurt içi ya da yurt dışındaki birikimler ve taahhütlere ilişkin tutarlardan 31/12/2017 tarihine kadar kısmen veya tamamen bireysel emeklilik sistemine aktarılan tutarların gelir vergisinden müstesna olduğu, aktarım tarihinden itibaren üç yıl içinde katılımcı tarafından maluliyet veya ölüm haricindeki bir nedenle aktarılan birikimlerin bir kısmının veya tamamının alınarak sistemden çıkılması halinde aktarım nedeniyle istisnadan yararlanılan tutar üzerinden yüzde 3,75 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı, aktarımdan itibaren üç yıl geçtikten sonra veya üç yıl içinde emeklilik veya malûliyet halinde sistemden çıkılması durumunda ise bireysel emeklilik sistemine aktarılan bu tutarın tamamı anapara olarak kabul edilerek herhangi bir vergi kesintisi yapılamayacağı anlaşılmaktadır.
Davacının gerek … Vakfında kaldığı süreye ilişkin belgeler ve gerekse Bireysel Emeklilik Sistemine katıldığı ve ayrıldığı sürelere ilişkin bireysel emeklilik sözleşmesi dosyada bulunmadığından, gerekli belgeler getirtildikten sonra yukarıda belirtilen mevzuat gereğince aktarılan birikimin anapara olarak değerlendirilmek suretiyle gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılamayacağı hususu incelenerek karar verilmesi gerektiğinden Mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’nun geçici 1. maddesinde vakıftan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarla ilgili işlemlerin gelir vergisinden istisna edilmiş olması nedeniyle aktarılan tutarların bireysel emeklilik sisteminden ayrılma aşamasında da istisna kapsamında bulunduğunun kabul edilemeyeceği; bireysel emeklilik sisteminden çıkılması halinde vakıfta ve bireysel emeklilik sisteminde elde edilen nema üzerinden tevkifat yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Ayrıca, kanuni düzenleme ile amaçlananın, vakıf bünyesinde tahakkuk etmiş olan nemaların aktarım sonrası bireysel emeklilik sisteminden çıkış aşamasında vergisiz bir şekilde elde edilmesini sağlamak değil, aktarım işleminin, vakıftan çıkış işlemi olarak değerlendirilemeyeceği ve dolayısıyla bu işlem sırasında herhangi bir gelir vergisi yükümlülüğü doğmayacağı hususları açıklığa kavuşturulmak suretiyle mükellefler nezdinde doğabilecek tereddütlerin giderilmesi olduğu; düzenlemenin aksi yönde yorumlanmasının, üyelerin ve/veya katılımcıların aktarım sonrasında sistemden ayrılmasını teşvik edeceği ve bireysel emeklilik sistemini olumsuz etkiyeceği belirtilerek aksi yönde verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Uyuşmazlığın çözümü, 4632 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin aktarımın yapıldığı tarih itibarıyla yürürlükte bulunan 5. fıkrasındaki, vakıftan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarla ilgili işlemlerin, her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu ve bu muafiyetin, doğabilecek gelir vergisi yükümlülüğünü de kapsayacağı yolundaki düzenleme uyarınca, aktarılan tutarların, bireysel emeklilik sisteminden çıkış aşamasında da gelir vergisinden muaf olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmasına bağlıdır.
Anılan düzenlemeyle muafiyet, vakıftan bireysel emeklilik sistemine geçiş aşamasındaki işlemlere tanınmış olup, söz konusu hükmün, bireysel emeklilik sisteminden çıkış aşamasındaki işlemlere uygulanması mümkün değildir. Bu bakımdan, sadece “aktarımlarla ilgili işlemler” için gelir vergisi muafiyeti getirildiğinden, kapsamın genişletilmesi suretiyle aktarılan tutarlara bireysel emeklilik sisteminden ayrılma aşamasında da muafiyet uygulanabileceğinin kabulüne hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle, bireysel emeklilik sisteminden çıkılması halinde vakıfta ve bireysel emeklilik sisteminde elde edilen irat tutarları üzerinden 6327 sayılı Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla yürürlükte bulunan Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca belirlenen oranda tevkifat yapılması zorunludur. Uyuşmazlık konusu olayda davacının durumunun, Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesinin 2. fıkrasının 16. bendinin (a), (b) ve (c) alt bentlerinde sayılan hallerden hangisine girdiği araştırılarak tevkifat oranının belirlenmesinden sonra varılacak sonuca göre karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacının … ve … Emeklilik Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı bünyesinde bulunan emekliliğe yönelik birikimleri 4632 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 5. fıkrası uyarınca bireysel emeklilik sistemine aktarılmıştır. Bu kapsamda, davacı ile … Emeklilik Anonim Şirketi arasında akdedilen bireysel emeklilik sözleşmesiyle 24/12/2008 tarihinde bireysel emeklilik sistemine giriş yapılmıştır. Vakıftan bireysel emeklilik sistemine aktarılan tutar üzerinden aktarım aşamasında herhangi bir vergi kesintisi yapılmamıştır.
15/01/2009 tarihinde bireysel emeklilik sisteminden çıkılması üzerine davacıya yapılan ödemenin tamamı üzerinden %15 oranında gelir vergisi hesaplanarak 115.912,48 TL tutarında tevkifat yapılmıştır.
Davacı tarafından 31/07/2012 tarihinde davalı idareye yapılan başvuruyla, 6327 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi uyarınca, bireysel emeklilik sözleşmesinin sonlandırılması nedeniyle tarafına yapılan ödeme üzerinden tevkif edilerek ödenen vergilerin, Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesine 6327 sayılı Kanun ile eklenen dördüncü fıkra hükmüne göre belirlenen menkul sermaye iradı üzerinden anılan Kanun’un yayımlandığı tarihte yürürlükte olan orana göre hesaplanan tutarı aşan kısmının iadesi isteminde bulunulmuştur. Bunun üzerine, davalı idarere tarafından, Vakıftan bireysel emeklilik sistemine aktarılan toplam tutarın (anapara ve irat) anaparaya isabet eden kısmı ile bireysel emeklilik sistemine aktarımdan sonra yapılan katkı payı ödemeleri üzerinden yapılan kesinti tutarı davacıya iade edilmiştir.
Davacı tarafından, 4632 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesine göre, Vakıftan bireysel emeklilik sistemine aktarılan tutarın tamamı anapara olarak değerlendirilerek, aktarılan tutar üzerinden kesinti yapılmaması gerektiği, dolayısıyla da eksik iade yapıldığı ileri sürülerek iade başvurusunun kısmen reddine ilişkin işlemin iptali ve fazladan kesilen ve iade edilmeyen verginin iadesi istemiyle işbu dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu’na 5684 sayılı Kanun’un 41. maddesiyle eklenen geçici 1. maddesinin dava konusu olayda sözü edilen aktarımın yapıldığı tarih itibarıyla yürürlükte bulunan beşinci fıkrasının ilgili kısmında, “Yetkili organlarınca karar alınması kaydıyla, üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketindeki emekliliğe yönelik birikimler ve taahhütlere ilişkin tutarlar kısmen veya tamamen bu fıkranın yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıl içinde yapılmak kaydıyla ve Müsteşarlıkça belirlenecek esaslar çerçevesinde bireysel emeklilik sistemine veya yıllık gelir sigortalarına aktarılabilir. Birikimlerin veya taahhütlere ilişkin tutarların ödenmesine yönelik gayrimenkul satışları dahil olmak üzere aktarımlarla ilgili işlemler, her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Bu muafiyet, doğabilecek gelir vergisi yükümlülüğünü de kapsar. Bu fıkra kapsamında yıllık gelir sigortalarına intibak ettirilenlerden veya emeklilik sözleşmesi akdetmiş olan katılımcılardan giriş aidatı alınmaz ve aktarılan tutar üzerinden herhangi bir kesinti yapılmaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesinin ikinci fıkrasına 10/07/2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 4697 sayılı Kanun ile eklenen 15. bendinde,
“Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından;
a) On yıl süreyle prim, aidat veya katkı payı ödemeden ayrılanlara yapılan ödemeler,
b) On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile diğer sandık ve sigortalardan on yıl süreyle prim veya aidat ödeyenlere ve vefat, malûliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemeler,
c) Bireysel emeklilik sisteminden emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, malûliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemeler.” kuralına yer verilmiş ve bu ödemeler menkul sermaye iradı olarak kabul edilmiştir.
29/06/2012 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6327 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin ikinci fıkrasının 15. bendinde değişiklik yapılmış ve maddeye 16. bent ile 4. fıkra eklenmiştir. Bu değişiklikler sonucu Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin 2. fıkrasının 15 ve 16. bentleri ile 4. fıkrası aşağıdaki şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
“15.Tüzel kişiliği haiz emekli sandıkları, yardım sandıkları ile sigorta ve emeklilik şirketleri tarafından;
a) On yıldan az süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlara ödenen irat tutarları,
b) On yıl süreyle prim veya aidat ödeyerek ayrılanlar ile vefat, maluliyet veya tasfiye
gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara ödenen irat tutarları.
16. Bireysel emeklilik sisteminden;
a) On yıldan az süreyle katkı payı ödeyerek ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (28/03/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.),
b) On yıl süreyle katkı payı ödemiş olmakla birlikte emeklilik hakkı kazanmadan ayrılanlar ile bu süre içinde kısmen ödeme alanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.),
c) Emeklilik hakkı kazananlar ile bu sistemden vefat, maluliyet veya tasfiye gibi zorunlu nedenlerle ayrılanlara yapılan ödemelerin içerdiği irat tutarı (4632 sayılı Kanun kapsamında bireysel emeklilik hesabına yapılan Devlet katkılarının ödemeye konu olan kısımlarına isabet eden irat tutarı dahil.)

Bu maddenin ikinci fıkrasının (15) numaralı bendinde yer alan irat tutarı; varsa fesih ve iştira kesintisi indirilmeden önceki birikim tutarından, yatırıma yönlendirilen tutar indirilerek bulunur. Aynı fıkranın (16) numaralı bendinde yer alan irat tutarı; hak kazanılan Devlet katkısı ve getirileri dahil ödemeye konu toplam birikim tutarından, (varsa ertelenmiş giriş aidatı indirilmeksizin) ödenen katkı payları ve Devlet katkısının hak edilen kısmı indirilerek bulunur.”
6327 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise “07/10/2001 tarihinden sonra akdedilmiş bireysel emeklilik ve şahıs sigorta poliçeleri ile ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce emeklilik ve sigorta şirketleri tarafından yapılan ödemeler üzerinden tevkif edilerek ödenen vergilerin, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesine bu Kanunla eklenen dördüncü fıkra hükmüne göre belirlenen menkul sermaye iradı üzerinden bu Kanunun yayımlandığı tarihte yürürlükte olan orana göre hesaplanan tutarı aşan kısmı, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde hak sahiplerince tevkifatın yatırıldığı vergi dairelerine başvurulması ve dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi şartıyla, 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun düzeltmeye ilişkin hükümleri uyarınca red ve iade edilir. Bu kapsamda açılan davalardan vazgeçilmesi durumunda, idarece de açılmış davalar sürdürülmez, taraflarca herhangi bir masraf ve vekalet ücreti talep edilemez.” kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlığın çözümü, 4632 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin aktarımın yapıldığı tarih itibarıyla yürürlükte bulunan beşinci fıkrasındaki, vakıftan bireysel emeklilik sistemine yapılan aktarımlarla ilgili işlemlerin, her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu ve bu muafiyetin, doğabilecek gelir vergisi yükümlülüğünü de kapsayacağı yolundaki düzenleme uyarınca, aktarılan tutarların, bireysel emeklilik sisteminden çıkış aşamasında da gelir vergisinden muaf olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmasına bağlıdır.
Anılan düzenlemeyle muafiyet; vakıftan bireysel emeklilik sistemine geçiş aşamasındaki işlemlere tanınmış olup, söz konusu hükmün, bireysel emeklilik sisteminden çıkış aşamasındaki işlemlere uygulanması mümkün değildir. Bu bakımdan, sadece “aktarımlarla ilgili işlemler” için gelir vergisi muafiyeti getirildiğinden, kapsamın genişletilmesi suretiyle aktarılan tutarlara bireysel emeklilik sisteminden ayrılma aşamasında da muafiyet uygulanabileceğinin kabulüne hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle, bireysel emeklilik sisteminden çıkılması halinde vakıfta ve bireysel emeklilik sisteminde elde edilen irat tutarları üzerinden 6327 sayılı Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla yürürlükte bulunan Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca belirlenen oranda tevkifat yapılması zorunludur. Uyuşmazlık konusu olayda davacının durumunun, Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesinin ikinci fıkrasının 16. bendinin (a), (b) ve (c) alt bentlerinde sayılan hallerden hangisine girdiği araştırılarak, tevkifat oranının belirlenmesinden sonra varılacak sonuca göre karar verilmek üzere ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/11/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında vergi mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.