Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/1646 E. 2020/1495 K. 16.12.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/1646 E.  ,  2020/1495 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1646
Karar No : 2020/1495

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı – …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Motosiklet alım satımı faaliyetiyle iştigal eden davacı adına, bir kısım hasılatını kayıt ve beyan dışı bırakması nedeniyle re’sen salınan 2009 yılına ait gelir vergisi, aynı yılın tüm dönemlerine ait geçici vergiler ile verginin üç katı tutarında kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Davacı hakkında düzenlenen 12/12/2014 tarihli vergi inceleme raporunda, davacının motosiklet alım satımı faaliyetine ilişkin olarak 2009 yılında alımları olmasına rağmen diğer yıllarda herhangi bir alışına rastlanılmadığı, envanter listesinden 2009 yılı için dönem başı ve dönem sonu mal mevcutlarının tespit edildiği, satışları için düzenlediği faturaların bir kısmından mal cinsinin belirlenemediği, bir kısmının düzenlenme tarihinin olmadığı, bir kısmının ise düzenlenme tarihlerinin birbirini takip etmediği, satışlarından bir kısmının maliyet bedelinin altında olduğunun belirlendiği, 2009 yılı satış bedellerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinin ikinci sırasında belirtilen maliyet bedeli esasına göre yeniden hesaplandığı ve olması gereken hasılat tutarlarının bulunduğu, yapılan kaydi envanter çalışması sonrası anılan yasal düzenlemede yer alan %10 oranı dikkate alınarak satış fiyatlarından hareketle alış fiyatlarının hesaplandığı, buradan dönem içi faturasız mal alımı tutarının belirlendiği, ardından 2009 yılının her ayı itibarıyla ayrı ayrı hesaplanan hasılat farkının bulunduğu belirtilmiştir.
Olayda, 2009 yılı öncesi emtia alım bilgilerine ulaşılamaması nedeniyle gerek envanter gerekse de ibraz edilen fatura bilgileri esas alınarak hasılat farkı hesaplanmıştır. Kullanılmamış yahut ikinci el emtia alım satımı yapılıp yapılmadığı yolunda herhangi bir tespit bulunmamaktadır. Ayrıca, alımı yapılan motosiklet cinsi eşyaların satışında ve alımında katlanılan maliyetlerin gerçek tutarları ve adetleri içerip içermediği yönünde gerek satın alındığı üretici/ithalatçı firma nezdinde gerekse satın alan kişiler nezdinde karşıt incelemeler yapılmak suretiyle herhangi bir somut inceleme yapılmadığı ve bu neviden bir araştırma neticesinde gerçek durumun ortaya konulmadığı görülmüştür.
213 sayılı Kanun’un 267. maddesinde düzenleme alanı bulan perakende satışlar için %10 oranındaki maliyet bedeli esası dikkate alınarak emsal bedeller bulunmuştur. Ancak 2005 yılından itibaren anılan faaliyetini yürüten davacının 2009 yılı öncesinde yaptığı motosiklet alımlarına ilişkin yeterli bir inceleme yapılmamıştır. İlgili dönemde satışı gerçekleştirilen motosikletlerin kayıtlı değerlerinin belirlenmesi için yeterli bir inceleme yapılmadan, cins ve modelleri belli olan motosikletlerin cari satış ve alış fiyatları konusunda bir araştırma yapılmadan, 213 sayılı Kanun’un 134. maddesinde öngörülen nitelikte yeterli bir inceleme yapılarak gerçek ve somut durum tespit edilmeden, davacının belgesiz mal alımının bulunduğu ve düşük tutarlı satışlar yaptığından bahisle sadece 2009 yılına ait olup incelemeye ibraz edilen defter ve belgelerden hareket edilerek hasılat farkı bulunmuştur.
Birtakım varsayım, kişisel kanaat veya ortalamalardan hareketle vergilendirme yapılamayacağından ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırma, tespit etme ve sağlama amacından uzak, eksik incelemeye ve varsayıma dayalı olarak düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Mahkeme bu gerekçeyle cezalı tarhiyatları kaldırmıştır.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin 29/03/2019 tarih ve E:2015/14056, K:2019/2106 sayılı kararı:
Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporunda, davacı tarafından bir cilt faturanın ibraz edilmediği, 2009 yılı hesap döneminde kullandığı faturaların tarihlerinin karışık olduğu, bir kısım faturaların yasal defterlere kaydedilmediği ve alış bedelinin altında fatura düzenlenmiş olduğundan 2009 yılı yasal defter ve belgelerinin noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması nedeniyle 213 sayılı Kanun’un 30. maddesinin ikinci fıkrasının 4. bendi uyarınca re’sen matrah takdirine gidildiği anlaşılmaktadır.
Düşük bedelli satışlara ilişkin olarak davacının ifadesinde, 2009 ve 2010 yıllarında maddi anlamda geçirdiği sarsıntı sebebiyle bir kısım malları alış bedelinden daha düşük bir bedelle elden çıkarmak zorunda kaldığını belirttiği, ancak davacının bu ifadesinin yeterli görülmediği, iktisadi ve ticari icaplara uymayan düşük bedelli satışların mutat olarak değerlendirilemeyeceği, envanterin 213 sayılı Kanun’a uygun yapıldığının davacı tarafından kabul edildiği, envanter listesinde olmayan 2009 öncesi alışlara ilişkin satış bedellerinin aynen kabul edileceği, ibraz edilmeyen bir cilt faturadan 2009 yılına ilişkin düzenlendiği tespit edilen faturalarla ilgili yasal defter kayıtlarının esas alınacağı, satış bedelinin en az maliyet bedeli kadar olması gerektiği, satış bedelinin 213 sayılı Kanun’un 267. maddesinin ikinci sırasında belirtilen maliyet bedeli esasına göre belirlendiği, oluşturulan envanter dengesi neticesinde belgesiz alış ve belgesiz satışların tespit edildiği, satılan mal dönem içi alışlarda mevcutsa alış fiyatının buna göre belirlendiği, bunun dışında ortalama satış ve alış fiyatlarının tespitinde %10 oranının uygulandığı, davacı lehine yorumla belgesiz satışların Aralık ayında yapıldığının kabul edildiği belirtilerek hesaplanan matrah farkı üzerinden tarhiyat önerilmiştir.
Dava konusu tarhiyatın üzerinden yapıldığı matrah farkının bir kısmı düşük bedellerle yapılan motosiklet satışları nedeniyle emsal bedel uygulanması neticesinde hesaplanan fark hasılattan, diğer bir kısmı ise envanter dengesinin oluşturulması neticesinde tespit edilen belgesiz alış ve satışlar sebebiyle hesaplanan ve davacı lehine yorumla Aralık ayı hasılatı olarak kabul edilen kısımdan kaynaklanmaktadır.
Vergi inceleme raporunun dayanağı tutanakta, dönem başı ve dönem sonu emtia mevcudunu Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre saymak, ölçmek ve tartmak suretiyle tespit ettiğini beyan eden davacının bu kabulü maddi delil niteliğindedir.
Bu nedenle, tarhiyatın dayanağı vergi inceleme raporunda, dönem başı mevcudunda yahut dönem içi alışlarında yer almayan bir malın maliyet bedelinin altındaki satışlarının, davacının belirttiği satış tutarı doğru olarak kabul edilmek suretiyle matrah belirlenmesinde ve herhangi bir somut bilgi ve belge ile kanıtlanmaksızın ekonomik sarsıntı neden gösterilerek yapıldığı ileri sürülen düşük bedelli satışların ise Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinde ikinci sırada yer alan %10 maliyet bedeli esasından hareket edilerek gerçek satış bedelinin tespitinde ve envanter dengesinin oluşturulması neticesinde tespit edilen belgesiz alış ve satışlarla ilgili olarak aynı yöntemle matrah belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda, tarhiyatın dayanağı vergi inceleme raporunda izlenen yöntemle belirlenen ve yeterli inceleme ve tespite dayandığının kabulü gereken matrah farkı tutarının hukuka uygunluğu yönünden yapılacak değerlendirme neticesinde ulaşılacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulması gerekmektedir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, … sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Bir kısım hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığı tespit edilen davacı adına yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı belirterek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Motosiklet alım satımı faaliyetinde bulunan davacı hakkında başlatılan inceleme nedeniyle 2009 yılına ait yasal defter ve belgelerin istenmesi üzerine davacı tarafından 50 adet faturadan oluşan bir cilt satış faturası haricinde bütün alış ve satış faturaları ile yasal defterlerin tamamı incelemeye ibraz edilmiştir.
İbraz edilen defter ve belgeler üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacının bir kısım hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığının tespit edildiği yolunda davacı hakkında uyuşmazlık konusu 2009 yılı için 12/12/2014 tarihli vergi inceleme raporu düzenlenmiştir.
Anılan vergi inceleme raporunda yer alan tespitler şöyledir:
Bir cilt satış faturasının incelemeye ibraz edilmediği, fatura tarihlerinin karmaşık olduğu, bir kısım faturanın yasal defterlere kaydedilmediği ve alış bedelinin altında satış faturası düzenlendiğinin tespit edilmesi karşısında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinin ikinci fıkrasının 4. bendi uyarınca dönem matrahının re’sen tarh edilmesi gerekmektedir.
İncelemeye ibraz edilen defter ve faturaların incelenmesi sonucu, davacının 2009 yılında alış ve satış yaptığı motosikletlerin cinsi, miktarı ve bedelleri tespit edilmiş, davacının düzenlediği envanter listesinden ise dönem başı ve dönem sonu mal mevcudu saptanmıştır.
Davacının düzenlediği satış faturalarındaki tutarların, alış faturalarında veya envanter listesinde belirtilen tutarlardan düşük olduğundan bahisle bulunan matrah farkına ilişkin tespitler:
Davacının düzenlediği bir kısım satış faturalarındaki bedellerin, alış faturalarındaki tutarlardan veya dönem başı envarterinde belirtilen tutarlardan düşük olduğu görülmüştür. Davacının bu hususa ilişkin olarak inceleme sırasında verdiği ve tutanağa bağlanan ifadesinde, “2009 ve 2010 yıllarında maddi anlamda bir sarsıntı geçirdim ve bu sarsıntı sonucu bir kısım malımı alış bedelinden daha düşük bir bedelle elden çıkarmak zorunda kaldım. Bu satış fiyatı farklılığı buradan kaynaklanmaktadır. ” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
Davacının bu beyanı yeterli görülmeyerek 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen “maliyet bedeli esasına” göre emsal bedel belirlenmiştir. Buna göre, 2009 yılında yapılan alışlara ilişkin olarak faturalardaki alış tutarları maliyet bedeli olarak dikkate alınmıştır. 2009 yılından önceki alışlara ilişkin olarak ise alış faturalarına ulaşılmasının mümkün olmaması nedeniyle davacının Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit ettiği envanter listesinde belirlenen envanter değerleme bedelleri maliyet olarak kabul edilmiş; satışı yapılan emtia envanter listesinde de yer almıyorsa satış tutarı aynen kabul edilmiş ve bu satışlar için fark matrah bulunmamıştır. Bu şekilde tespit edilen maliyet bedellerine Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinde perakende satışlar için öngörülen %10 ilave edilmek suretiyle emsal bedele ulaşılmış ve tespit edilen emsal bedeller ile davacının düzenlediği satış faturalarındaki tutarlar arasındaki fark matrah olarak belirlenmiştir.
Davacının envanter dengesinin kurulması neticesinde belgesiz alım ve satım yaptığının tespit edildiğinden bahisle bulunan matrah farkına ilişkin tespitler:
Davacının tespit ettiği dönem başı mal mevcudu ve dönem sonu mal mevcudu miktarları ile incelemeye ibraz edilen alış ve satış faturaları ve defter kayıtları dikkate alınarak yapılan kaydi envarter çalışması sonucunda 44 adet motosikletin fatura düzenlenmeksizin kayıt dışı satıldığı, 40 adet motosikletin ise faturasız olarak kayıt dışı alındığı tespit edilmiştir.
Faturasız satışlara ilişkin olarak her bir motosiklet cinsi yönünden davacının alış faturalarındaki tutarların ortalaması hesaplanmış ve ortalama alış fiyatına %10 eklenmek suretiyle bulunan satış fiyatları toplamı fark matrah olarak kabul edilmiştir.
Faturasız alışlara ilişkin olarak ise her bir motosiklet cinsi yönünden davacının satış faturalarındaki tutarların ortalaması hesaplanmış ve ortalama satış fiyatı 1,10’a bölünmek suretiyle faturasız alışlara ilişkin maliyet hesaplanmıştır.
Öte yandan, envanter dengesi kurulurken dönem sonu envanter mevcudunda … model motosikletlerin dahil olduğu bir grubun bulunamaması nedeniyle bu cins motosikletler … model motosikletler içerisine dahil edilmiştir.
Yapılan kaydi envarter çalışması sonucunda kayıt dışı satışların, davacının lehine olduğu belirtilerek 2009 yılının Aralık ayında gerçekleştirildiği kabul edilmiştir.
Bu şekilde yapılan hesaplamalar sonucu olması gereken gelir vergisi matrahı bulunmuş, bulunan matrah üzerinden hesaplanan gelir vergisinden davacının beyan ettiği gelir vergisi tutarı düşülerek re’sen tarh edilmesi gereken tutar hesaplanmıştır.
Davalı idarece, vergi inceleme raporu dikkate alınarak davacı adına 2009 yılı için gelir vergisi ve aynı yılın tüm dönemleri için geçici vergi tarh edilmiş ve verginin üç katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) işaretli fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı ve iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır. Kanun’un 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un 30. maddesinde, re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlanmıştır. Maddenin ikinci fıkrasının 4. bendinde, defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması hali re’sen tarh nedeni olarak kabul edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinde, emsal bedel, gerçek bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran haiz olacağı değer olarak tanımlanmış ve bu bedelin sırasıyla, ortalama fiyat esası, maliyet bedeli esası ve takdir esasına göre tayin olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddenin, ikinci sırada yer alan maliyet bedeli esasına ilişkin düzenlemesinde, emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellefin bu maliyet bedeline, toptan satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli edeceği hüküm altına alınmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Emsal Bedeli ve Emsal Ücreti” başlıklı 27. maddesinin ikinci fıkrasında, bedelin, emsal bedeline veya emsal ücretine göre açık bir şekilde düşük olduğu ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamadığı hallerde de, matrah olarak emsal bedeli veya emsal ücretinin esas alınacağı; üçüncü fıkrasında ise emsal bedeli ve emsal ücretinin Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit olunacağı belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
I- Kararın, dava konusu cezalı tarhiyatların, davacının düzenlediği satış faturalarındaki tutarların, alış faturalarında veya envanter listesinde belirtilen tutarlardan düşük olduğundan bahisle bulunan matrah farkından kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi hakkındaki inceleme:
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 27. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan düzenleme uyarınca, satış bedelinin emsal bedeline göre açık bir şekilde düşük olması ve bu düşüklüğün mükellefçe haklı bir sebeple açıklanamaması halinde katma değer vergisi matrahı olarak emsal bedelin dikkate alınması gerekmekle birlikte, ilişkili kişilerle yapılan işlemler hariç olmak üzere, aynı veya benzer mahiyette bir düzenlemenin Gelir Vergisi Kanunu’nda yer almadığı dikkate alındığında, sadece satış bedelinin emsal bedelin çok altında olduğu tespitine dayanılarak gelir vergisi tarhiyatı yapılması mümkün değildir. Ancak, faturada gösterilen satış bedelinin gerçeği yansıtmadığının başka bir ifadeyle taraflar arasında anlaşmaya varılan satış bedelinin faturada gösterilen bedelden daha yüksek olduğunun somut olarak tespit edilmesi halinde gerçek satış bedeli ile faturada gösterilen satış bedeli arasındaki fark nedeniyle re’sen gelir vergisi tarhiyatı yapılması mümkündür.
Uyuşmazlık konusu olayda ise inceleme elemanınca, davacının düzenlediği satış faturalarındaki tutarların, alış faturalarında veya envanter listesinde belirtilen tutarlardan düşük olduğundan bahisle doğrudan Vergi Usul Kanunu’nun 267. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen “maliyet bedeli esasına” göre emsal bedel belirlenerek fark matrah bulunmuş olup davacının fatura düzenlediği kişiler nezdinde karşıt inceleme yapılmak ve/veya satış sözleşmeleri incelenmek suretiyle satış faturalarındaki bedellerin gerçeği yansıtmadığına ilişkin somut bir tespit yapılmamıştır. Ayrıca, ticari hayatta amaç kâr elde etmek olmasına karşın nakit ihtiyacı, ekonomik kriz ve benzeri nedenlerle emsallerine nazaran düşük tutarlı satışlar yapılarak zarar edilmesi de mümkün olup davacı da inceleme sırasında verdiği ifadesinde geçirdiği maddi sarsıntı nedeniyle bir kısım malını alış bedelinden daha düşük bir bedelle elden çıkarmak zorunda kaldığını belirtmiştir.
Bütün bu hususlar eksik inceleme ve varsayıma dayalı olarak tarhiyat yapıldığını göstermekte olup temyize konu ısrar kararının cezalı tarhiyatların belirtilen matrah farkından kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
II- Kararın, dava konusu cezalı tarhiyatların, davacının envanter dengesinin kurulması neticesinde belgesiz alım ve satım yaptığının tespit edildiğinden bahisle bulunan matrah farkından kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz istemi hakkındaki inceleme:
Vergi Usul Kanunu, vergilendirmede vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas olduğunu ve vergi incelemelerindeki amacın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması, tespit edilmesi ve sağlanması olduğunu temel ilke olarak kabul etmiş, genel kanaat ve varsayıma dayalı olarak vergilendirme anlayışını benimsememiştir.
Bu çerçevede gelir vergisi açısından kayıt ve beyan dışı bırakılmış bir hasılatın varlığı iddia ediliyorsa, bu iddianın somut delillerle gerçeğe en yakın biçimde ortaya konulması gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda, vergi inceleme raporunda, envanter dengesi kurulurken dönem sonu envanter mevcudunda … model motosikletlerin dahil olduğu bir grubun bulunamaması nedeniyle bu cins motosikletlerin … model motosikletler içerisine dahil edildiği belirtilmiş, bu hususa ilişkin olarak başkaca bir araştırma yapılmayarak gerçek durum ortaya çıkarılmaya çalışılmamıştır.
Ayrıca, vergi inceleme raporu eki listeye göre, davacı 2009 yılında 118 adet motosiklet için satış faturası düzenlemiş olmasına rağmen vergi inceleme raporundaki kaydi envanter çalışması sonucu düzenlenen tabloya göre ise davacının 2009 yılında toplam 142 adet motosiklet için satış faturası düzenlediği görülmektedir. Bu farkın incelemeye ibraz edilmeyen 50 adet satış faturasından yevmiye defterine kaydedilen 24 adedinin kaydi envanter çalışmasında dikkate alınmasından kaynaklanması muhtemeldir. Ancak vergi inceleme raporu eki tutanağın 7. maddesinde, söz konusu 24 adet satış faturası içeriği motosikletlerin modelinin ne olduğunun defter kayıtlarından tespit edilemediği belirtilmiştir. Her bir motosiklet modeli için ayrı ayrı kaydi envanter çalışması yapılan olayda 24 adet motosikletin modeli tespit edilmeksizin hangi kıstaslara göre kaydi envanter çalışması sonucu düzenlenen tabloya aktarıldığına ilişkin vergi inceleme raporunda bir açıklama bulunmamaktadır.
Öte yandan, vergi inceleme raporunda satış fiyatlarının düşük gösterildiği kabul edilmesine rağmen davacının faturasız alışlarına ilişkin maliyet hesaplaması yapılırken gerçeği yansıtmadığı belirtilen satış faturalarındaki tutarların ortalaması esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Davacı aleyhine sonuç doğuran bu durum vergi incelemesinin kendi içinde tutarsız olduğunu göstermektedir.
Bütün bu hususlar kaydi envanter çalışmasının doğru bir şekilde yapılmadığını göstermekte olup temyize konu ısrar kararının cezalı tarhiyatların belirtilen matrah farkından kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasında da sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı ısrar kararına yönelik temyiz isteminin REDDİNE,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyize konu ısrar kararının, dava konusu cezalı tarhiyatların, davacının düzenlediği satış faturalarındaki tutarların, alış faturalarında veya envanter listesinde belirtilen tutarlardan düşük olduğundan bahisle bulunan matrah farkından kaynaklanan kısmının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara bu yönden katılmıyorum.