Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/1560 E. 2020/11 K. 29.01.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/1560 E.  ,  2020/11 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1560
Karar No : 2020/11

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : … Hayvancılık Petrol İnşaat Gıda Temizlik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura düzenlemek suretiyle komisyon geliri elde ettiğinden bahisle düzenlenen vergi tekniği raporunu dayanak alan takdir komisyonu kararlarına istinaden re’sen tarh edilen 2011 yılı kurumlar vergisi, aynı yılın tüm dönemlerine ilişkin geçici vergiler ile üç kat kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Uyuşmazlığın esasını inceleyen Vergi Mahkemesi, geçici vergi asılları üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının bir katı aşan kısımlarını kaldırmış, üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici vergi asılları üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının bir kata isabet eden kısmı yönünden davayı reddetmiş, geçici vergi asılları yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin , … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Daire, vergi mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunu reddetmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesinin, 16/10/2018 tarih ve E:2018/5944, K:2018/5298 sayılı kararı:
10/02/2017 tarihinde dosya kayıtlarına giren savunma dilekçesi, dava dilekçesinde gösterilen “… Mahallesi … Caddesi … Sitesi No:… …” adresinde davacıya tebliğe çalışılmış, ancak, tebliğ edilemeyerek iade edilmiştir. Bunun üzerine Vergi Mahkemesince 02/03/2017 tarihli tutanak tanzim edilmiş ve anılan tutanakta davacının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen resmi kayıtlardaki adresinin “… Caddesi … Plaza No:…” olduğu, dava dosyasına sunulan vergi tekniği raporu içeriğinde yer alan ifadelerden davacı şirketin anılan adresi kullanmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla anılan adrese tebligat gönderilmediği, davacının dava dilekçesinde bildirdiği adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapıldığı belirtilmiştir.
Söz konusu tebligat ve sonrasındaki tüm tebligatlar davacının dava dilekçesinde bildirdiği adreste 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesi uyarınca yapılmış ve dosya bu şekilde tekemmül ettirilmiştir.
Bu durumda, 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesi uyarınca davacı şirkete bilinen adresinde tebligat yapılamaması üzerine resmi kayıtlardaki adresinin tespit edilerek anılan madde uyarınca tebligatın yapılması gerekirken usule aykırı olarak gerçekleştirilen tebligat nedeniyle dosyanın tekemmül aşaması tamamlanmadan 2577 sayılı Kanun’un 16. maddesinde yer alan usul hükümlerine aykırı olarak verilen karara yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuştur.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Davacı hakkında düzenlenen 26/09/2016 tarih ve 2016-A-6518/7 sayılı vergi tekniği raporunda belirtildiği üzere şirketin, resmi kayıtlardaki adresi olan “… Caddesi … Plaza No:…” adresinde 12/01/2011 tarihinde faaliyete başladığı, bu adreste 09/04/2012 tarihinde yapılan yoklamada adreste başka bir mükellefin faaliyet gösterdiği; 31/05/2012 tarihinde yapılan yoklamada davacının adresi terk ettiği ve aynı firmanın faaliyetine devam ettiği; 27/07/2012 tarihinde yapılan yoklamada da davacının söz konusu adreste bulunmadığının, … isimli şahsın erkek kuaförlüğü faaliyetinde bulunduğunun tespit edildiği, öte yandan … Vergi Mahkemesince düzenlenen 02/03/2017 tarihli tutanakla, “… Caddesi … Plaza No:…” adresindeki taşınmazın sahibinin vergi incelemesi kapsamında alınan ifadesinde “İş yeri bana aittir. Bahsettiğiniz şirkete kiraya verdim. Kiraya verildikten 3-4 ay sonra iş yerinden çıkış yaptılar. 2 aylık kira ödemesi de tarafıma yapılmamıştır.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmektedir.
Sahte belge düzenleme ve kullanma fiilleri nedeniyle birçok defa hakkında inceleme talep edilen davacının, belirtilen iş yeri adresinde bulunmadığı hususunun gerek yukarıda belirtilen yoklamalarla gerekse olayla ilgisi açık olan iş yeri sahibinin ifadesiyle sabit olduğu, 05/01/2017 tarihinde açılan davanın akıbeti hususunda ilk derece mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay aşamalarında herhangi bir başvurusunun bulunmadığı ve dava dilekçesinde belirtilen adrese yaklaşık bir buçuk ay sonra mahkemesince gönderilen savunma dilekçesinin de adres boş ve kapalı olduğundan ve davacı bilinmediğinden iade edildiği anlaşılmaktadır.
Anılan hususların değerlendirilmesinden, resmi kayıtlardaki adresinde bulunmadığı tespit edilen davacının söz konusu adresine tebliğ yapılmasının hiç bir pratik faydasının olmayacağı, temyiz aşamasına gelmiş dosyanın yeniden tekemmül sürecine sokulmasının davanın gecikmesi ve dava maliyetlerini artırmaktan başka bir sonuç doğurmayacağı, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebligat yapılarak dosyanın tekemmül ettirilmesinin, Anayasa’da ifade edilen davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması ilkesine ve hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Daire, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak bu gerekçeyle ısrar etmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının sahte fatura düzenlemek suretiyle komisyon geliri elde ettiği hususunun hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ile somut ve hukuken kabul edilebilir delillerle ortaya konulduğu, dolayısıyla davacı adına yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY:
Davacının, 2011 takvim yılı hesap ve işlemlerinin sahte belge düzenleme fiili yönünden incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi tekniği raporunu done alan takdir komisyonu kararlarına istinaden dava konusu tarhiyat yapılmış ve vergi ziyaı cezaları kesilmiştir.
Davacının dava dilekçesinde tebligat adresi olarak gösterdiği adrese tebliğe çıkarılan savunma dilekçesi, tebliğine ilişkin mazbataya “Gösterilen adres boş olup şirket apartman görevlisinden soruldu, bilinmediğinden tebliğine imkan görülmedi, tebliğin iadesine” notu düşülerek mahkemeye iade edilmiştir.
Bunun üzerine vergi mahkemesince düzenlenen 02/03/2017 tarihli tutanak ile Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinden yapılan sorgulamada davacının resmi kayıtlardaki adresinin “… Cad. … Plaza No:…” olduğu, dava dosyasının tetkikinden anılan adresin kullanılmadığının davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporundaki tespitlerden anlaşıldığı belirtilerek savunma dilekçesi ve devamında davacıya yapılan tüm tebligatlar 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesi uyarınca dava dilekçesinde belirtilen adrese yapılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Tebligat ve cevap verme” başlıklı 16. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneğinin davalıya, davalının vereceği savunmanın da davacıya tebliğ olunacağı; (2) numaralı fıkrasında da, davacının ikinci dilekçesinin davalıya, davalının vereceği ikinci savunmanın da davacıya tebliğ edileceği belirtilmiştir.
Aynı Kanun’un “Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik” başlıklı 26. maddesinin (3) numaralı fıkrasında, davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması halinde yeni adresin bildirilmesine kadar dava dosyasının işlemden kaldırılacağı ve varsa yürütmenin durdurulması kararının kendiliğinden hükümsüz kalacağı, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde yeni adres bildirilmek suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği kuralına yer verilmiştir. Aynı Kanun’un “Yürütmenin durdurulması” başlıklı 27. maddesinin (4) numaralı fıkrasında ise vergi mahkemelerinde vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılmasının, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri malî yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durduracağı, ancak, 26. maddenin üçüncü fıkrasına göre işlemden kaldırılan vergi davası dosyalarında tahsil işleminin devam edeceği, bu şekilde işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme konulmasının tahsil işlemini durdurmayacağı ve bu durumda yürütmenin durdurulmasının istenebileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Kanun’un “Tebliğ işleri ve ücretler” başlıklı 60. maddesinde ise, Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerine ait her türlü tebliğ işlerinin Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılacağı ifade edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti” başlıklı 35. maddesinin birinci fıkrasında, kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimsenin, adresini değiştirmesi halinde yenisini hemen tebliğ yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecbur olduğu, bu takdirde bundan sonraki tebliğlerin bildirilen yeni adrese yapılacağı kuralı öngörülmüş; aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise daha önce tebligat yapılmamış olsa bile tüzel kişiler bakımından, resmî kayıtlardaki adreslerinin esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 1. maddesinde de belirtildiği üzere idari yargı yerlerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümünde uygulanacak usul kurallarını belirleyen özel bir kanundur. Özel kanun olması dolayısıyla da düzenlediği hususlarda öncelikle uygulanması gerekmektedir.
Bu bağlamda Kanun’un 26. maddesinin (3) numaralı fıkrasında davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması halinde mahkemece uygulanması gereken usul ayrıca tespit edilmiştir. Buna göre fıkrada belirtilen durumun gerçekleşmesi halinde yeni adresin bildirilmesine kadar dava dosyası işlemden kaldırılacak ve dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir yıl içinde yeni adres bildirilmek suretiyle yeniden işleme konulması istenmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilecektir. Kanun’un 27. maddesinin (4) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde de 26. maddenin (3) numaralı fıkrasına göre işlemden kaldırılan vergi davası dosyalarında aynı fıkranın birinci cümlesi uyarınca dava açılmakla yürütmesi duran tahsil işleminin devam edeceği öngörülmüştür.
Vergi idaresinin kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikteki vergi tarhiyatına ilişkin işlemlerine karşı davacıların mülkiyet hakkının henüz ödenebilir safhaya gelmemiş vergi borcu nedeniyle olumsuz yönde etkilenmesi engellenerek dava aşamasında korunması amacıyla 2577 sayılı Kanun’un 27. maddesinin (4) numaralı fıkrasında vergi uyuşmazlığından doğan davaların açılmasının tahakkuku erteleyerek tahsilat işlemlerinin yürütmesini durduracağı öngörülmüştür. Kanun koyucu 26. maddenin (3) numaralı fıkrasındaki düzenleme ile de bu mülkiyet hakkının korunmasına yönelik bu güvencenin davacılar tarafından dava dilekçesinde kendilerine tebligat yapılamayacak bir adres gösterilmek suretiyle kötüye kullanılmasının önlemesini amaçladığı anlaşılmaktadır.
Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararı ile bölge idare mahkemesi dava dairesinin ısrar kararında hukuki tartışmanın 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesinin uygulanma koşulları bağlamında gerçekleştiği görülmektedir. 2577 sayılı Kanun’un 60. maddesinde Danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerine ait her türlü tebliğ işlerinin Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılacağı belirtilmiş, 7201 sayılı Kanun’un 35. maddesinin dördüncü fıkrasında da daha önce tebligat yapılmamış olsa bile tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adreslerinin esas alınacağı ve bu madde hükümlerinin uygulanacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Ancak, 2577 sayılı Kanun’un 26. maddesinin (3) numaralı fıkrası ile davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması haline özgü bir usul düzenlemesi getirildiği ve bu yolla davacıların mülkiyet hakkının korunmasına yönelik kanuni güvencenin kötüye kullanılması engellenerek idari işlemin yürütülebilirliğinin korunmasının amaçlandığı göz önüne alındığında, olayda Tebligat Kanunu’nun bahse konu hükmünün uygulanma olanağı bulunmadığından, vergi mahkemesince anılan hüküm dikkate alınmaksızın dosya tekemmül ettirilmek suretiyle verilen karara yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair ısrar kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına 29/01/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Üçüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.