Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/1515 E. 2020/469 K. 11.03.2020 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2019/1515 E.  ,  2020/469 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1515
Karar No : 2020/469

TEMYİZ EDEN (DAVACI): …
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVALILAR): …

İSTEMİN KONUSU: Danıştay Dördüncü Dairesinin, 17/06/2019 tarih ve E:2019/4142, K:2019/4541 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı tarafından ikamet ettiği kamu konutu için ödediği kira bedelleri üzerinden hesaplanarak tahsil edilen katma değer vergisinin 213 sayılı Kanun’un 112. maddesi uyarınca işleyecek faiziyle birlikte iadesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 26/04/2019 tarih ve 120708 sayılı işlemin ve bu işlemin dayanağı olduğu ileri sürülen Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün 01/06/2012 tarih ve 6216 sayılı Genelgesi’nin 12. maddesi ile nün 19/06/2012 tarih ve 2012/5 sayılı Tamimi’nin iptali istenilmektedir.
Danıştay Dördüncü Dairesinin, 17/06/2019 tarih ve E:2019/4142, K:2019/4541 sayılı kararı:
Düzenleyici işlemin iptali istemi yönünden:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin, aynı maddenin (3) numaralı fıkrasının (f) bendinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 70. maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin, aynı fıkranın (g) bendinde de genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin katma değer vergisine tabi olduğu kuralı getirilmiştir. Kanun’un 17. maddesinin (4) numaralı fıkrasının (d) bendinde ise, iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Katma Değer Vergi Genel Uygulama Tebliği ile Mülga 9 Seri No’lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin konuya ilişkin maddelerinde de; 3065 sayılı Kanun’un 1/3-g maddesinde sayılan kurum ve kuruluşların ticari, sınaî, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin katma değer vergisine tabi olduğu, katma değer vergisi uygulamasında personele bedelsiz sağlanan menfaatlerden yatacak yer veya konut tahsisinin vergiye tabi tutulmayacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
Dava konusu Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün 01/06/2012 tarih ve 6216 sayılı Genelgesi’nin 12. maddesinde ise kamu iktisadi teşebbüslerince bedeli karşılığı kamu konutu tahsis edilen personelden, her yıl Milli Emlak Genel Tebliğleriyle belirlenen kira birim bedellerinin, 01/07/2012 tarihinden geçerli olmak üzere %85’i ile bu bedel üzerinden 3065 sayılı Kanun’a göre hesaplanan KDV tutarının toplamının ilgiliden tahsil edileceği belirtilmiştir. nün 19/06/2012 tarih ve 2012/5 sayılı Tamimi’nde de genel olarak Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün ilgili Genelgesine atıf yapılmak suretiyle personele tahsis edilen kamu konutları için ödenen kira bedellerinin tahsiline ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen Kanun ve Genel Tebliğ hükümleri ile iptali istenen Genelge ve Tamim düzenlemeleri birlikte incelendiğinde; personele tahsis edilen kamu konutları için tahsil edilen kira bedellerinin katma değer vergisine tabi olup olmadığına ilişkin olarak kural getiren düzenlemelere Kanun ve Genel Tebliğ’de yer verildiği, Genelge ve Tamim’de ise üst hukuk normunun nasıl anlaşılması gerektiği konusunda alt idari birimlere açıklamalar getirildiği, idare edilenlerin menfaatlerini doğrudan etkileyecek nitelikte yeni uygulamalara yer verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, açılan davanın genel düzenleyici idari işlem niteliğinde olmayan, idarenin iç işleyişi ile ilgili açıklamalar içeren Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün 01/06/2012 tarih ve 6216 sayılı Genelgesi’nin 12. maddesi ile nün 19/06/2012 tarih ve 2012/5 sayılı Tamimi’nin iptali istemine ilişkin kısmının esasının incelenme olanağı bulunmamaktadır.
Bireysel işlemin iptali istemi yönünden:
Davacı tarafından ikamet ettiği kamu konutu için ödediği kira bedelleri üzerinden hesaplanarak tahsil edilen katma değer vergilerinin 213 sayılı Kanun’un 112. maddesi uyarınca işleyecek faiziyle birlikte iadesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 26/04/2019 tarih ve 120708 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan dava, 2575 sayılı Kanun’un 24. maddesi kapsamında bulunmadığından davanın ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda görülmesine olanak yoktur.
Daire, bu gerekçe ile davanın kısmen incelenmeksizin reddine; kısmen görev yönünden reddine, dosyanın uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili bulunan … Vergi Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu bir kamu iktisadi teşebbüsü olsa da davacının ikamet ettiği lojmanın Kamu Konutları Kanunu kapsamında ve sıra tahsisli olarak tahsis edildiği, ticari amaçla kiralanmadığı, iktisadi işletmeye dahil olmadığı, münhasıran personele tahsis edilen sosyal amaçlı kamu konutu niteliğinde olduğu bu nedenle Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-d maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, Katma Değer Vergisi Kanunu’nda ve Katma Değer Vergi Genel Uygulama Tebliği’nde kira bedeli üzerinden katma değer vergisi hesaplanacağına ve tahsil edileceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediğinden aksi yönde verilen Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVALI ‘NIN SAVUNMASI: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ: Anayasa’nın “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmünü içeren 125. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, davaya konu Genelge ve Tamim’in, yapılacak yargılama sonucu hukuka uygun olup olmadığı incelenerek bir karar verilmesi gerektiğinden, incelenmeksizin ret yönünde verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Daire kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2- Danıştay Dördüncü Dairesinin, 17/06/2019 tarih ve E:2019/4142, K:2019/4541 sayılı kararının ONANMASINA, 11/03/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

X – KARŞI OY:
Uyuşmazlık konusu Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü’nün 01/06/2012 tarih ve 6216 sayılı Genelgesi’nde atıf yapılan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararında, katma değer vergisi uygulamasına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemesine karşın, Genelge’de ilgililerden katma değer vergisinin de tahsil edileceğinin düzenlendiği, davacının istihdam edildiği kurumca yayımlanan Tamim’de, daha önce personele tahsis edilen kamu konutları için tahsil edilen kira bedeline katma değer vergisi uygulanmadığı, ancak, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü’nün 01/06/2012 tarih ve 6216 sayılı Genelgesi’nin 12. maddesine göre, 01/07/2012 tarihinden sonra, tahsil edilen kira bedellerine katma değer vergisi uygulanacağının belirtildiği dikkate alındığında, davacıdan tahsil edilen kira bedellerine katma değer vergisi uygulanmasını öngören Genelge ve Tamim düzenlemelerinin, yükümlülerin menfaatini doğrudan etkileyen, uyulması ve uygulanması zorunlu, genel düzenleyici idari işlem niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, söz konusu Genelge ve Tamim’in, konuya ilişkin üst hukuk normlarına uygun olup olmadığının denetiminin idari yargı yerlerince yapılacağı hususu idare hukukunun genel ilkelerindendir.
Bu bağlamda; Anayasanın “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmünü içeren 125. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca, davaya konu Genelge ve Tamim’in, yapılacak yargılama sonucu hukuka uygun olup olmadığının incelenerek bir karar verilmesi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.