Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2019/1147 E. 2020/1134 K. 04.11.2020 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/1147 E.  ,  2020/1134 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1147
Karar No : 2020/1134

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı – …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğinden bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2008 yılının Ocak ilâ Haziran, Ağustos ilâ Aralık dönemleri ile 2009 yılının Şubat dönemi için re’sen tarh edilen katma değer vergileri, vergilerin üç katı tutarında kesilen ve tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle artırılan vergi ziyaı cezaları ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
Ara kararları ile istenilmesine rağmen davacı tarafından yasal defterler ile alış ve satışlara ilişkin bilgi ve belgeler mahkemeye ibraz edilmemiş ve bu suretle katma değer vergisi indirimleri belgelendirilememiştir. Bu durumda, davacının Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinde belirtilen indirim hakkından yararlanması mümkün olmadığından cezalı tarhiyatın vergi aslına ilişkin kısmında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Matrah farkının davacının dava konusu döneme ilişkin beyannamelerinden tespit edilmesi karşısında vergi aslı üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının bir kat olarak uygulanması gerekmektedir. Ayrıca yasal şartları oluşmadığından vergi ziyaı cezalarının tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle artırılan kısımlarında da hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Usulüne uygun olarak tebliğ edilen defter ve belge isteme yazısına rağmen yazıda belirtilen sürede defter ve belgeler incelemeye ibraz edilmediğinden, 213 sayılı Kanun’un mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık, hesap döneminin kapanmasından sonra Kanun’un 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasında ise hukuka uygunluk görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle vergi aslı üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının bir katı aşan kısımları ile tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle artırılan kısımlarını ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasını kaldırmış; diğer yönlerden davayı reddetmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 17/05/2018 tarih ve E:2016/2139, K:2018/4717 sayılı kararı:
Vergi Mahkemesi kararının, vergi ziyaı cezalarının tekerrür hükmü uygulanmak suretiyle artırılan kısımlarının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrası yönünden temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın anılan hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Kararın, vergi asılları üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının bir katı aşan kısımlarının kaldırılmasına dair hüküm fıkrasına ilişkin temyiz istemine gelince;
Defter ve belgelerin ibrazına ilişkin davalı idare yazısının tebliğine rağmen defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediği anlaşılmakla birlikte Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca vergi ziyaı cezasının üç kat olarak uygulanmasında hukuka aykırılık, bir kata indirilmesinde ise hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Kararın, 213 sayılı Kanun’un 353. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına dair hüküm fıkrasına ilişkin temyiz istemi yönünden ise;
Uyuşmazlıkta, bir kısım alımların sahte belge ile belgelendirildiğinden bahisle söz konusu mal ve hizmet alımları için gerçek satıcılardan fatura alınmadığı varsayılarak özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. Ancak, idari cezalar için de geçerli olan “cezayı gerektiren fiilin tüm unsurları tamam olmadan failin cezalandırılamayacağı” yolundaki genel ceza hukuku ilkesinin varsayım ya da kıyas yoluyla ceza tayinine olanak tanımaması karşısında, ceza kesilmesini öngören ve bu cezanın kesilmesine dair koşulları düzenleyen maddede belirtilen unsurların bir arada gerçekleşmediği anlaşılmakta olup davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasının hukuka uygun olmadığı sonucuna varıldığından, özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına dair hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

Daire, bu gerekçeyle kararın vergi asılları üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının bir katı aşan kısımlarının kaldırılmasına dair hüküm fıkrasını bozmuş; diğer hüküm fıkralarına davalı tarafından yöneltilen temyiz istemlerini reddetmiştir.
Daire, davalının karar düzeltme istemini de reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Mahkeme, bozulan hüküm fıkrası yönünden aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemek suretiyle gizleyen davacı adına üç kat vergi ziyaı cezası kesilmesinin kanun gereği olduğu belirtilerek aksi yöndeki gerekçeyle verilen ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyizen incelenen ısrar kararının, Danıştay Dördüncü Dairesinin kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay Dördüncü Dairesinin yukarıda yer verilen kararının dayandığı aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- Davalının temyiz isteminin KABULÜNE,
2- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3- Yeniden verilecek kararda karşılanacağından, yargılama giderleri hakkında hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına,
2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.