Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2018/1125 E. 2019/469 K. 03.07.2019 T.

DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2018/1125 E.  ,  2019/469 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2018/1125
Karar No : 2019/469

GÖNDERME KARARI

Davacı vekili Av. … tarafından, sahte fatura ticareti organizasyonu içinde olduğu ileri sürülen davacı adına, elde ettiği komisyon gelirini beyan etmemesi nedeniyle takdir komisyonunca belirlenen matrah üzerinden re’sen salınan 2006 yılına ait gelir vergisi, aynı yılın Ekim-Aralık dönemine ait geçici vergi ile bir kat kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davada; vergi ziyaı cezalı gelir vergisi ve geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezası yönünden davayı reddeden, geçici vergiyi kaldıran Ankara 4. Vergi Mahkemesinin, … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay Vergi Dava Daireleri Kuruluna gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 6545 sayılı Kanun ile değişmeden önceki 46. maddesinin 2. fıkrasında, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarına karşı tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlemesine yer verilmiştir. Kanunun 48. maddesinin 3. fıkrasında, temyiz dilekçelerinin, ilgisine göre kararı veren mahkemeye, Danıştaya veya 4. maddede belirtilen merciilere verileceği ve kararı veren mahkeme veya Danıştayca karşı tarafa tebliğ edileceği, karşı tarafın tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde cevap verebileceği, cevap verenin, kararı süresinde temyiz etmemiş olsa bile düzenleyeceği dilekçesinde, temyiz isteminde bulunabileceği, bu takdirde bu dilekçelerin temyiz dilekçesi yerine geçeceği hükme bağlanmıştır. Maddenin 4. fıkrasında ise, kararı veren Danıştay veya mahkemenin, cevap dilekçesi verildikten veya cevap süresi geçtikten sonra dosyayı dizi listesine bağlı olarak, Danıştaya veya Kurula göndereceği belirtilmiştir.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Bir avukatın geçici olarak görevlendirilmesi” başlıklı 42. maddesinin 1. fıkrasında, bir avukatın ölümü veya meslekten yahut işten çıkarılması veya işten yasaklanması yahut geçici olarak iş yapamaz duruma gelmesi hallerinde, baro başkanının, ilgililerin yazılı istemi üzerine veya iş sahiplerinin yazılı muvafakatini almak şartıyla, işleri geçici olarak takip etmek ve yürütmek için bir avukatı görevlendireceği ve dosyaları kendisine devir ve teslim edeceği, ayrıca durumu mahkemelere ve gerekli göreceği yerlere bildireceği; 2. fıkrasında ise, yukarıdaki fıkrada yazılı işlere ait kanuni sürelerin, dosyaların devir ve teslimine kadar işlemeyeceği, şu kadar ki, bu sürenin üç ayı geçemeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Mahkemece verilen son ısrar kararının davacı vekili Av. …’ya 20/07/2018 tarihinde tebliğ edilmesinin ardından, temyiz süresinin henüz dolmasından önce anılan avukat vefat etmiştir. Davalı idarenin temyiz dilekçesi ise davacı vekilinin vefat etmesi nedeniyle doğrudan davacıya tebliğ edilmeye çalışılmış, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, 08/11/2018 tarihinde davacının mernis adresine tebligata çıkarılmış, tebliğ evrakı mahalle muhtarına teslim edilerek, 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırılmıştır.
Davacının vekilinin vefat etmesi nedeniyle Avukatlık Kanununun 42. maddesi uyarınca görevlendiren Av. …’ye 04/04/2019 tarihli görevlendirme yazısı tebliğ edilmiş, ardından belirtilen avukat tarafından bu durum mahkemeye bildirilerek, tebligatların kendisine yapılması istenmiştir. Buna rağmen, Mahkemece, Avukatlık Kanunun 42. maddesinin gerektirdiği herhangi bir araştırma yapılmaksızın ve görevlendirilen avukata davalı idarenin temyiz dilekçesi tebliğ edilmeksizin dosya doğrudan Danıştaya gönderilmiştir.
Mahkemece verilen son ısrar kararının, davacının vekili Av. …’ya 20/07/2018 tarihinde tebliğ edilmesinin ardından işlemeye başlayan otuz günlük temyiz süresi, Avukatlık Kanununun 42. maddesinin 2. fıkrası uyarınca vekilin ölümü ile durmuş, ölüm tarihinden itibaren üç aylık sürenin geçmesiyle birlikte tekrar işlemeye başlamış olup, kalan süre içinde de temyiz isteminde bulunulmadığı için 2577 sayılı Kanunun 46. maddesinde öngörülen otuz günlük temyiz süresi geçmiştir.
Ancak, dosyanın usulüne uygun olarak tekemmül ettirilebilmesi açısından, davacı vekilinin ölümü üzerine Avukatlık Kanununun 42. maddesi uyarınca, Av. …’nin işleri geçici olarak takip etmek ve yürütmek için görevlendirilmesine yönelik olarak davacının isteminin veya muvafakatinin bulunup bulunmadığı baroya ve/veya görevlendirilen avukata sorulmamıştır. Görevlendirmeye yönelik olarak davacının isteminin veya muvafakatinin bulunması halinde, davalı idarenin temyiz dilekçesinin görevlendirilen avukata tebliğ edilmesi gerekirken, bu araştırma yapılmaksızın davalı idarenin temyiz dilekçesinin doğrudan davacının mernis adresine tebliğe çıkarılmasının hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Ayrıca, 2577 sayılı Kanunun 48. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, davalı idarenin temyiz dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi üzerine davacı/davacı vekili tarafından verilecek cevap dilekçesiyle temyiz isteminde bulunulabilecek olup, bu durumda temyiz dilekçesi yerine geçecek bu dilekçenin karşı tarafa tebliğ edilmesi de gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, yukarıda belirtilen gerekli araştırma yapılmak suretiyle usulüne uygun olarak tekemmül ettirilmek üzere dosyanın Ankara 4. Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 03/07/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X – KARŞI OY:

Mahkemece verilen son ısrar kararının, davacının vekili Av. …’ya 20/07/2018 tarihinde tebliğ edilmesinin ardından işlemeye başlayan otuz günlük temyiz süresi, Avukatlık Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrası uyarınca vekilin ölümü ile durmuş, ölüm tarihinden itibaren üç aylık sürenin geçmesiyle birlikte tekrar işlemeye başlamış olup, kalan süre içinde de temyiz isteminde bulunulmadığı için 2577 sayılı Kanunun 46. maddesinde öngörülen otuz günlük temyiz süresi geçmiştir.
Öte yandan, Avukatlık Kanununun 42. maddesinde, avukatın ölümü halinde geçici bir avukat görevlendirilmesi için yargı merciilerinin barodan talepte bulunmasına yönelik olarak bir zorunluluk öngörülmemiştir. Bu durumda, davalı idarenin temyiz dilekçesinin, davacı vekilinin ölmesi nedeniyle davacının mernis adresinde tebliğ edildiği 08/11/2018 tarihinden sonra baro tarafından görevlendirme yapılmış olup, belirtilen tarih itibarıyla davacının vekilinin bulunmaması nedeniyle davacının kendisine yapılan tebligatta hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dosyanın usulüne uygun olarak tekemmül ettirildiği görüldüğünden, mahkemece verilen son ısrar kararına yöneltilen davalı idarenin temyiz istemi incelenerek dosyanın esası hakkında karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.