Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2009/436 E. 2010/16 K. 22.01.2010 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2009/436 E.  ,  2010/16 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2009/436
Karar No: 2010/16

Temyiz Eden: Maliye Bakanlığı
Karşı Taraf: …

İstemin Özeti : Dava; 12.4.2007 gün ve 26491 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 48 sayılı Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin 2’nci maddesinde yer alan; Damga Vergisi Kanununun 27’nci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca vergi ve ceza uygulaması hakkında, ilgili noterlerce, kendilerine tasdik edilmesi veya suret çıkarılması için getirilen kağıtlara ilişkin damga vergisi ve cezasının tam olarak ödenip ödenmediğinin araştırılması mecburiyetine uyulmaması halinde, mükelleflerden, bu kağıtlara ait damga vergisi ile cezasının aranmasının yanı sıra, noterlerden de, “kağıdın mükelleflerinden alınması gereken ceza tutarı kadar bir cezanın” aranması gerektiğine ilişkin ibarenin iptali istemiyle açılmıştır.
Davayı inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi, 27.1.2009 günlü ve E:2007/2358,K:2009/499 sayılı kararıyla; 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 27’nci maddesinin 1’inci fıkrasında, noterlerin pulsuz veya noksan damga pulu yapıştırılmış kağıtları, usulen vergi ve cezası tahsil edilmedikçe tasdik etmekten veya bunların suretlerini çıkarıp vermekten memnu oldukları; 3’üncü fıkrasında ise, birinci fıkra hükmüne aykırı işlem yapılması halinde, mükellefler hakkında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik edilmekle beraber, noterlerden de tasdik veya üzerinde muamele icra ettikleri her kağıt için kanunen alınması gereken cezanın ayrıca alınacağı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 355’inci maddesinde de, damga vergisi ödenmemiş veya noksan ödenmiş kağıtları, vergi ve cezası tahsil edilmeden tasdik eden veya örneklerini çıkarıp veren noterler adına, her kağıt için tahsil edilmeyen damga vergisi üzerinden maktu vergilerde %50, nispi vergilerde %10 oranında özel usulsüzlük cezası kesileceğinin kurala bağlandığı, Damga Vergisi Kanununun 27’nci maddesi hükmüne göre, noterlerce yapılan, onaylama ve suret çıkarılması işlemlerinde, damga vergisinin hiç alınmaması veya noksan alınması sebebiyle noterler adına sadece özel usulsüzlük cezası kesilebileceği; bu cezayı aşan miktardaki cezadan dolayı noterlerin sorumlu tutulamayacağı, bu gibi hallerde, söz konusu damga vergisi ve gerektirdiği cezanın 213 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde mükellefinden aranacağı; noter hakkında ise yalnızca bu Kanunun öngördüğü cezanın uygulanabileceği, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2’nci maddesi ve 38’inci maddesinin 3’üncü fıkrasındaki düzenlemelerden dolayı, idareye tanınan hiçbir yetkinin sınırsız olmadığı ve hukuk kurallarına uygun olarak kullanılması gerektiği, ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerinin ancak kanunla konulabileceği, ceza niteliğindeki yaptırımların idari metinlerle konulması ya da bu konuda düzenleme yapmak üzere Bakanlar Kuruluna yasayla yetki verilmesinin olanaklı bulunmadığı; Anayasanın 125’inci maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, 48 sayılı Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin, noterlerden; kağıdın mükelleflerinden alınması gereken ceza tutarı kadar bir cezanın aranması gerektiğine ilişkin düzenlemesinin, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 27’nci maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarına ve dolayısıyla değinilen anayasal kurallara açık aykırılık oluşturduğu, gerekçesiyle davaya konu ibarenin iptaline karar vermiştir.
Karar, Maliye Bakanlığı tarafından temyiz edilmiş ve yasada öngörülen cezanın eksik ödenen vergiye ilişkin vergi ziyaı cezası olduğu, Noterlerin kağıtları onaylayarak resmi nitelik kazandırmaları nedeniyle diğer kurumlara göre hukuki sorumluluklarının daha fazla olması ve Damga Vergisi Kanununun uygulanması bakımından yeterli kontrolün sağlanması için özel usulsüzlük cezası dışında ceza kesilmesi gerektiği, düzenlemede yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Yedinci Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi yukarıda açıklanan Danıştay Yedinci Dairesinin 27.1.2009 günlü ve E:2007/2358,K:2009/499 sayılı kararı; aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecek durumda görülmemiştir.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 22.1.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.