Danıştay Kararı Vergi Dava Daireleri Kurulu 2009/419 E. 2010/32 K. 22.01.2010 T.

Vergi Dava Daireleri Kurulu         2009/419 E.  ,  2010/32 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2009/419
Karar No: 2010/32

Temyiz Eden: … Anonim Şirketi
Vekili: …
Karşı Taraf: Türkiye Noterler Birliği
Vekili: …

İstemin Özeti :Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde, sözleşmede belirtilen bir yıllık tazminat teminatının sözleşme süresince aracı acenteye ödenmesi muhtemel ücret tutarıyla mukayese edilerek, en yüksek bedel üzerinden nispi damga vergisi ve harç alınması gerektiği yolundaki görüşünün, noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulması amacıyla hazırlanan 31.12.2008 günlü ve 46 sayılı Türkiye Noterler Birliği Genelgesinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
Danıştay Yedinci ve Dokuzuncu Dairelerince birlikte incelenen dava hakkında verilen 13.4.2009 günlü ve E:2009/1398, K:2009/1923 sayılı kararla; Danıştay Kanununun 24’üncü maddesi uyarınca, bir davanın ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülebilmesinin ilk koşulunun, ortada düzenleyici nitelikte bir işlemin bulunması olduğu, daha önce yürürlüğe konulan üst hukuk normunu yineleyen veya bu üst hukuk normunun nasıl anlaşılması gerektiği konusunda alt idari birimlere ya da idare edilenlere açıklamalar getiren idari tasarrufların, hukuk düzeninde herhangi bir değişiklik oluşturmayacakları ve idare edilenler yönünden bağlayıcı, dolayısıyla da düzenleyici nitelikte olmadıklarından, idari yargı denetimine tabi tutulamayacağı, iptali istenen, Türkiye Noterler Birliğinin 31.12.2008 günlü ve 46 sayılı Genelgesinin, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının, sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde, sözleşmede belirtilen bir yıllık tazminat teminatı ile sözleşme süresince aracı acenteye ödenmesi ihtimal dahilinde olan tahmini ücret tutarının mukayese edilerek, yükseği üzerinden nispi damga vergisi ve harç alınması gerektiği yolundaki görüşünü içeren 24.11.2008 günlü ve 112884 sayılı yazısının noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulmasına yönelik olduğu, vergi mevzuatına göre vergilendirme ile ilgili hiçbir düzenleme yapma yetkisi bulunmayan Türkiye Noterler Birliğinin, belli bir konudaki, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı görüşünün, noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulması amacıyla hazırlanan genelgesinin, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda açılacak idari davaya konu edilebilecek nitelikte düzenleyici bir işlem olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle dava incelenmeksizin reddedilmiştir.
Karar davacı tarafından temyiz edilmiş ve Bakanlık görüşlerini genelge ile noterlere duyurmanın davalının görevleri arasında olduğu, noterlerin de Birlik tarafından duyurulan genelgeye uygun hareket etme zorunluluğu bulunduğu, buna göre dava konusu genelgenin uyulması zorunlu düzenleyici işlem niteliği taşıdığı, öte yandan davalıya husumet yöneltilemeyeceği kabul edilse dahi dava konusu genelgenin dayanağı Gelir İdaresi Başkanlığı işleminin iptali için husumetin gerçek hasma yöneltilmesi suretiyle davaya devam edilebileceği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.

Savunmanın Özeti: Vergi ve harca ilişkin düzenleme yapma yetkisinin Maliye Bakanlığına ait olduğu, Türkiye genelinde uygulamada alınacak harç ve vergide birliğin sağlanması ve noterler arasında rekabet ortamı yaratılmaması amacıyla meslektaşların başvurusu üzerine konunun Maliye Bakanlığına aktarıldığı ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından tesis edilen işlemin genelge ile noterlere duyurulduğu, Noterler Birliğinin, Maliye Bakanlığı işlemini noterlere duyurup, buna uygun hareket edilmesini sağlamakla görevli olduğu, dava konusu genelgenin iptali için açılan ve Danıştay Yedinci Dairesinin E:2009/1397 sayılı dosyasında görülen bir başka davada, Türkiye Noterler Birliği yanında Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının da hasım olarak yer aldığı, zira Birliğin, Gelir İdaresi Başkanlığı işlemini noterlere duyurduğu ve konumu göz önüne alındığında, davaya konu işlemin Gelir İdaresi Başkanlığının işlemi olduğu, bu nedenle davanın, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı da husumete alınarak görülmesi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hâkimi …’in Düşüncesi : Uygulamada birliği sağlamak amacıyla dava konusu genelge ile duyurulan ve bu suretle esası incelenecek işlem niteliği taşıyan 24.11.2008 günlü ve 112884 sayılı Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı işlemi, noterlerce uyulması ve uygulanması zorunlu, düzenleyici işlem niteliğinde olup, gerek noterlerin gerekse noterde işlem yaptıranların menfaatini etkilemektedir. Bu nedenle Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı husumete alınarak ve tesis ettiği işlem incelenerek karar verilmesi gerekirken, davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Yedinci Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, tebligat işlemlerinin tamamlanması nedeniyle davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca karar verilmesine gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının; sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde, damga vergisi ve harcın, sözleşmede belirtilen bir yıllık tazminat teminatı ile sözleşme süresince aracı acenteye ödenmesi muhtemel ücret tutarı mukayese edilerek, yüksek olanı üzerinden nispi olarak alınması gerektiği yolundaki görüşünün, noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulması amacıyla hazırlanan 31.12.2008 günlü ve 46 sayılı Türkiye Noterler Birliği Genelgesinin iptali istemiyle Türkiye Noterler Birliğine karşı açılan davayı incelemeksizin reddeden Danıştay Yedinci Daire kararı temyiz edilmiştir.
Danıştay Kanununun 24 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (d) bendinde, bakanlıkların düzenleyici işlemleri ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere karşı açılacak iptal ve tam yargı davalarına Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak bakacağı kurala bağlanmıştır.
Noterlik Kanununun 163’üncü maddesinde Türkiye Noterler Birliğinin; noterlik mesleğinin, amaçlarına uygun bir şekilde görülmesini, mesleğin gelişmesini ve meslektaşlar arasında birlik ve yardımlaşmayı sağlamak üzere, kamu kurumu niteliğinde kurulduğu ve tüzel kişiliğe sahip olduğu kurala bağlanmıştır. Yasanın 121’inci maddesinde noterliklerin, Adalet Bakanlığının ve Türkiye Noterler Birliğinin gözetim ve denetimi altında olduğu;122nci maddesinde noterliklerin, adalet müfettişleri tarafından teftiş edileceği, teftişin, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliğinde gösterilen usul ve esaslara göre yapılacağı; adalet müfettişleri lüzum gördükleri takdirde noterlik dairelerindeki evrak, defter ve cilt bentlerini daire içinde muhafaza altına alabileceği düzenlenmiştir. Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Tüzüğünün 41’inci maddesinde müfettişlerin, teftiş ve denetlemelerde tespit edilmiş olan aksaklıklara ve bunların düzeltilmesine ait olan ve Kurul Başkanlığınca da uygun bulunan görüşlerin, tavsiyeler listesi adı altında ilgililere tebliğ edilmek üzere mahalline gönderileceği, bunların yerine getirilip getirilmediğinin yetkililerce takip edileceği, bir sonraki teftiş ve denetlemede tavsiyelere uyulup uyulmadığına bakılacağı, uyulmamışsa ve bu durum haklı sebeplere dayanıyorsa, durumun raporda belirtileceği; aksi halde sorumlular hakkında soruşturmaya geçileceği, yargı yetkisinin kullanılmasına dair hususların tavsiye konusu edilemeyeceği öngörülmüştür.
Bu düzenlemeler karşısında gelecekte, bağlı odaların üyesi bulunan noterlerin sorumlu tutulmalarına da yol açabileceği için Gelir İdaresi Başkanlığına, Türkiye Noterler Birliğince; uygulamada duraksama yaratan ve Sigorta Acenteleri Yönetmeliğinde düzenlenen sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde harç ve damga vergisine esas alınacak değerin açıklanması amacıyla yapılan başvuru üzerine gönderilen ve sigorta acentelik sözleşmelerinde belirtilen bir yıllık tazminat teminatı ile sözleşme süresince aracı acenteye ödenmesi ihtimal dahilinde olan tahmini ücret tutarı mukayese edilerek, yüksek olanı üzerinden damga vergisi ve harca tabi tutulması gerektiğine ilişkin Gelir İdaresi Başkanlığının 24.11.2008 günlü ve 112884 sayılı işlemi, Türkiye Noterler Birliğinin 31.12.2008 günlü ve 46 sayılı Genelgesi ile noter odası başkanlıklarına ve noterlere duyurulmuştur.
Vergilendirme ile ilgili düzenleme yapma yetkisi bulunmayan Türkiye Noterler Birliği, değinilen mevzuatta yer alan yönetsel işlevleri uyarınca belli bir konudaki Maliye Bakanlığı işlemini, noter odaları ve oda üyesi noterlere duyurmakla görevlidir. Bu görevin yerine getirilmesinden ibaret işlevi açısından Türkiye Noterler Birliği; kamu kurumu niteliğinde bir tüzel kişi olarak yetkili organlarında alınan herhangi bir kararı değil, bakanlıkların yetki alanında kurulmuş olan idari işlemlerin uygulama birliğinin gereklerinden olmak üzere duyurulmasını sağlamaktadır. Birlik tarafından noter odaları ve noterlere duyurulan ve noterlerce uygulanan işlem, bakanlıkların duyurulması istenen işlemleridir. Davaya konu yapılan Türkiye Noterler Birliği Genelgesinin; Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının, sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde damga vergisi ve harcın hangi matrah üzerinden alınması gerektiğine ilişkin görüşünü içerdiğinde tartışma bulunmamaktadır. Bağlı oldukları mevzuat gereği noterlerce, Genelge ile duyurulan Gelir İdaresi Başkanlığı görüşüne aykırı işlem yapılması, sorumluluklarını gerektireceği gibi uygun işlem yapılması, noterlerde işlem yaptıran kişi ve kurumların menfaatini etkileyecektir. Nitekim davacı, davaya konu yapılan Genelge nedeniyle ve hukuka aykırı olmasından dolayı menfaatinin etkilendiğini ileri sürerek dava açmıştır. Bir sigorta şirketi olan davacı, noterde düzenlenmesi zorunlu olan sözleşme yaptığından, menfaatini etkileyen idari işlemin, Türkiye Noterler Birliği Genelgesi ile duyurulan Gelir İdaresi Başkanlığının işlemi olduğu açıktır. Bu işlemin, Gelir İdaresi Başkanlığının görev alanında kalan, düzenleme yapma yetkisine dayanılarak damga vergisi ve harç matrahının belirlenmesi ile ilgili ve etkili olduğunda da kuşku bulunmamaktadır.
Davacının davaya konu yaptığı Genelge, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının, sınırlı yetkili acentelik sözleşmelerinde damga vergisi ve harcın hangi matrah üzerinden alınması gerektiği konusundaki işlemine dayandığından davanın, bu işlemi kuran Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının da hasım mevkiine alınarak incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile incelenmeksizin reddi yolunda verilen kararın bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Danıştay Yedinci Dairesinin 13.4.2009 günlü ve E:2009/1398, K:2009/1923 sayılı kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 22.1.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.